ABRSM (Anne ve Bebek Ruh Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezi) - Müdür'ün Mesajı

Anne Ruh Sağlığı; annenin, gebelik planlamasından başlayarak doğum sonrası ilk yılı da dahil olmak üzere, Perinatal Dönem olarak adlandırılan süreçteki ruhsal iyilik halini ifade eder. Bu süreçte yaşanabilecek ruhsal sıkıntılar annenin yanı sıra bebeğini de etkilediğinden sonuçları sadece bu süreye sınırlı olmayıp gelecek kuşakları da etkileyici niteliktedir. Araştırmalar, annenin ruhsal hastalığının, bebeklik ve çocukluk döneminde duygusal, fiziksel ve gelişimsel açıdan olumsuz sonuçlara yol açabileceğini göstermektedir.

 

‘Bebek Ruh Sağlığı” bebeğin doğumdan üç yaşına kadar sosyal ve duygusal olarak sağlıklı gelişimini ve bunu etkileyen hastalıkları kapsar. Döllenmeden itibaren üç yaşına kadar olan süre, yaşamın ve ileri yaşlardaki ruhsal, bedensel, sosyal ve bilişsel gelişimin temellerinin atıldığı kritik bir dönemdir. Dolayısıyla gebelik ve 0-3 yaş bebeklik döneminde anne ve bebek ruh sağlığının korunması ve annenin ruhsal hastalıklarının tedavisinin sağlanması, yaşam boyu görülebilecek fiziksel ve ruhsal bozuklukların önlenmesinde anahtar olarak kabul edilmektedir.

 

Hem anne hem de bebekler için kritik önemi olan perinatal dönemde ruhsal sorunlar oldukça yaygındır. Ortalama her beş kadından biri bu dönemde ruh sağlığı ile ilgili bir problem yaşamaktadır. Doğum öncesi ve doğum sonrası depresyon, anksiyete, obsesif kompulsif bozukluk, travma sonrası stres bozukluğu ve doğum sonrası psikoz bunların başlıcalarıdır. Anne bebek arasında bağlanma sorunları ve bunun erişkin yaşama olumsuz yansıması da istenmeyen durumlar arasındadır. 

 

Depresyon, bu dönemde ortaya çıkan ruhsal hastalıkların başında gelmekte olup Türkiye’de her yıl yaklaşık 300.000 kadın ve bebek çifti doğum sonrası depresyondan etkilenmektedir.

Depresyon yaşamın her döneminde olumsuz hatta yıkıcı olabilmekle birlikte gebelik ve doğum sonrası dönemde etkileri hem anneyi hem de gelişmekte olan bebeği etkilediğinden zamanında tanı ve tedavinin üzerinde önemle durulması gereklidir. Doğum sonrası dönemde intihar, en önemli gebelik komplikasyonu olarak karşımıza çıkabilmektedir. Son 20 yıl içinde gerçekleşen anne intiharlarının çoğu önlenebilir anne ölümleridir ve intihar doğum sonrası ilk yıl içindeki anne ölümlerinin en önde gelen nedenlerinden biridir.

 

Depresyon ve diğer ruhsal hastalıkların akut ve uzun döneme yayılan olumsuz etkileri olmasına rağmen maalesef her 10 anneden 7’si tedavi alamamaktadır. Tedavi edilmemiş ruhsal hastalıkların hem sağlıkla ilgili hem de toplumsal ve ekonomik sonuçları oldukça ciddi bir tabloyu gözler önüne sermektedir. İngiltere’de doğumlarda ortaya çıkan ruh sağlığı problemlerinin yıllık toplam maliyeti 8,1 milyar sterlin olarak hesaplanmıştır. Bu maliyetin %72’sinin annenin tedavi edilmemiş ruh hastalığının bebeklerle ilgili uzun dönem olumsuz sonuçlarıyla ilişkili olduğu ortaya konmuştur.

 

Anne-bebek ruh sağlığına yönelik çalışmalar ilk olarak 1818 yılında Fransa’da başlatılmış olup halihazırda dünyanın pek çok ülkesinde özelleşmiş anne-bebek ruh sağlığı hizmetlerinin sağlanmasına yönelik ciddi ilerlemeler sağlanmıştır. Bununla birlikte ihtiyaçlar henüz istenilen düzeyde karşılanamamış olup gelişmiş ülkeler başta olmak üzere birçok ülkede gebelik ve doğumla ilişkili ruhsal bozuklukların tespiti, eğitimi ve tedavisi için kampanyalar, devlet ve özel kuruluş yatırımları ile özelleşmiş üniteler 

oluşturulmaya çalışılmaktadır. Ülkemizde de bu alanda disiplinler arası iş birliği içerisinde yapılacak çalışmalara büyük gereksinim vardır.

 

Merkezimiz, uluslararası bilgi ve gelişmelerin ışığında ülkemizin ihtiyaçlarını da göz önüne alarak; bugünün anneleri ve bebekleri dolayısıyla gelecek nesiller için bilim standartlarına uygun şekilde çalışan bir diyalog, araştırma, geliştirme ve uygulama platformu olacaktır.

 

Remziye KESKİN

A-B RSM Müdürü