Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, ‘Yapay Zeka Çağında Dezenformasyonla Mücadele Yöntemleri” paneline katıldı
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezinin düzenlediği “Yapay Zeka Çağında Dezenformasyonla Mücadele Yöntemleri” paneline katılım sağladı. Panelde “ ‘Dezenformasyonla Mücadelede Teknolojinin Kullanımı’, ‘Yapay Zekâ ve OSINT’, ‘Gazetecilik, Fake News ve Dezenformasyon’ ve ‘Sosyal Medya, Algoritmalar ve Dezenformasyon’ ” konuları ele alındı.
İletişim Başkanlığında gerçekleşen “Yapay Zeka Çağında Dezenformasyonla Mücadele Yöntemleri” temalı panelin açılış konuşmalarını Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun yaptı.
Açılış konuşmalarının ardından Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Koordinatörü İdris Kardaş, panele ilişkin yaptığı konuşmasında “Dezenformasyonla mücadelede teknolojiyi nasıl kullanabiliriz? Yapay zekâ bu amaç için etkili olabilir mi? Sosyal medya algoritmaları dezenformasyonu nasıl yayıyor? İletişim Başkanlığı olarak bu soruları masaya yatırıyoruz.” ifadelerini kullandı.
İdris Kardaş moderatörlüğünde gazeteciler ve akademisyenlerin ikinci oturumda mesleki etik, algı operasyonları, sahte haberler ve dezenformasyonu tartıştı.
Panelistler arasında Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, akademisyen Doç. Dr. Başak Gezmen ve gazeteciler Abdülkadir Selvi ve Ömer Faruk Gökçin yer aldı.
Panelde dezenformasyonun yayılmasında sosyal medya ve algoritmaların rolü tartışılırken Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal "Fake News" konusuna dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
Sosyal medyayı içeren yasal düzenlemeler birçok ülkede faaliyete geçirildi
Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, panelde gerçekleştirdiği konuşmasında “Sosyal medya mecralarını kapsamına alan yasal düzenlemeler Almanya, İngiltere, Avustralya, Rusya, Çin gibi ülkelerde önceki yıllarda yapıldı ve hâlihazırda cezai yaptırımlar uygulanıyor. Kişilerin sosyal medyada yaptıkları şikâyet bildirimlerinin dikkate alınması, yasalara aykırı içeriklerin 24 saat içinde sosyal medyadan kaldırılması, itibar zedeleyici ya da izinsiz yayınlanan içeriklerdeki kişilik ihlallerinin dikkate alınması gibi konuları içeren yasal düzenlemelere uyulmaması durumunda kişilere ya da kurumlara ceza kesilebiliyor.” dedi.
Ünal, “Almanya’da 2018 yılında yürürlüğe giren yasa sayesinde, 2019 yılında ilk ceza Facebook’a kesildi. Hükümet, Almanya'daki platformlarında var olan yasadışı faaliyetlerle ilgili yeterli bildirim yapmadığı için Facebook'a 2 milyon euro ceza verdi. Bu yasa kapsamında, bireyler için azami para cezası 5 milyon, şirketler için ise 50 milyon euro olarak belirlendi.” ifade etti.
Stalking suçtur!
Almanya’da sosyal medya yasasından daha önce 2017 yılında “Stalking” yani gizli takip suç olarak kabul edildiğini belirtten Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Alman Ceza Kanununun 238. maddesine göre, stalking suçtur. Bir insanı takip eden, gözetleyen, telefon veya başka yollarla ısrarcı bir şekilde onunla temas kurmak isteyen, taciz ettiği kişinin hayatını önemli ölçüde kısıtlayan ve zarar veren tacizci kişi, Ceza Yasası’nın 238. maddesine göre para cezasına veya üç yıla kadar hapis cezasına, ağır suç teşkil edecek durumlarda ise beş yıla kadar hapis cezasına çarptırılmakta olduğunu.” söyledi.
Dezenformasyon yasası İngiltere’de şiddet içerikleri ardından gündeme geldi
İngiltere’de şiddet içerikli videolar izledikten sonra yaşamına son veren 14 yaşındaki genç bir kızın olayından sonra dezenformasyon yasasının gündeme geldiğini hatırlatan Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Hükümet, medya denetim kurumu Ofcom'un sosyal medya platformları üzerindeki denetim yetkisinin artırılabileceğini açıklasa da düzenlemelere dair çalışmalar devam ediyor. Yasa düzenleyiciler, şiddet içeren, terör bağlantılı, siber zorbalık ve çocuk istismarı gibi kategorilere girebilecek içeriklerin hızlı bir şekilde kaldırılmasını talep ediyor. Buna uymayan şirketlere ise ceza uygulanması da planlamalar arasında yer alıyor.” kaydetti.
Avustralya’da sosyal medya yasası daha önce yürürlüğe girdi
Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Avustralya, 2015 ve 2019 yıllarında sosyal medya şirketlerinin ürettiği içeriklerle ilgili sorumluluklarını tanımlayan ve cezai yaptırımları içeren iki ayrı yasal düzenleme yapıldı. 2014 yılında bir intihar vakası ardından bu düzenlemeleri yapılması gündeme geldi. Televizyon sunucusunun Twitter üzerinden maruz kaldığı siber zorbalığın ardından yaşamına son vermesinden bir yıl sonra ilk yasal düzenleme yapıldı. Kanun kapsamında oluşturulan eGüvenlik Komiserliğine, sosyal medya platformlarından başkalarına hakaret ya da aşağılama içeren içerikleri kaldırmalarını talep etme yetkisi verildi. Bu içerikleri 48 saat içerisinde kaldırmayan şirketlere 300 bin euroya kadar; içeriği yayınlayan kişilere de 60 bin euroya kadar para cezası verilmesi öngörülüyor.” dedi.
Dezenformasyon içerikli haberler tam bir hakikat düşmanıdır
Doç. Dr. Aylin Tutgun Ünal, “Dezenformasyona neden başvurulur? Sorusuna cevap aradığımızda; ‘dikkat çekmek’, ‘başkalarını etkilemek’, ‘eğlenmek’ motivasyonları karşımıza çıkıyor. Günümüzde dijital mecralarda sunulan pek çok haberde dikkat çekmek, daha fazla tıklanmak, algı yönetimi yapmak gibi amaçlarla dezenformasyona başvuruluyor. Kişi ya da kurumları itibarsızlaştırmayı ya da reklam geliri elde etmeyi amaç güden dezenformasyon içerikli haberler tam bir hakikat düşmanıdır. Sosyal medyada paylaşılan bu hakikat düşmanı haberlerin toplumsal etkileri de güçlü olduğundan kişilere, kurumlara, büyük resimde ülkeye zarar vermekte, hatta ülkenin dünya çapındaki saygınlığına gölge düşürmektedir.” diye konuştu.
Google gibi arama motorları içerdikleri algoritmalar sayesinde algı yönetiminin bir parçası olabilmeyi başardığını ifade eden Ünal, sözlerine şöyle devam etti:
“Aranan anahtar kelimelere sonuç olarak kendisine öğretileni karşımıza çıkartıyor. Günümüzde, Ülkenin dünya genelindeki konumunda hem arama motorları hem sosyal medya mecraları rol oynuyor. Bu anlamda yapay zekâ algoritmalarının işlevi de iyiye ya da kötüye kullanılabiliyor. Sadece sosyal medya değil arama motorları ve algoritmalar da önlem alma ihtiyacını gündeme getiren sebepler arasındadır. Diğer ülkelerdeki yasal önlemlerde olduğu gibi, Ülkemizde de hem sosyal medya yasası düzenlemelerinin devam ederek işlevsellik kazanması hem dijital medya okuryazarlığı eğitimlerinin yaygınlaşması ile dezenformasyonun üstesinden gelinecektir.”
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)