Teknolojilerin Geleceği: Omik Uygulamaları İnovasyon ve Biyoekonomi etkinliği gerçekleştirildi

Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hikmet Koçak’ın moderatörlüğünde ‘Teknolojilerin Geleceği: Omik Uygulamaları İnovasyon ve Biyoekonomi’ programı gerçekleştirildi. Çevrimiçi gerçekleştirilen programın konuğu Bilim İnsanı Prof. Dr. Hasan Türkez oldu.

Sağlık teknolojilerinde bir dönüşüm var ”

Pandemideki hasta yönetim süreci ve bunlara ayrılacak olan kaynaklar bir kriz olarak karşımıza çıktı diyen Türkez; “ Krizlerle başa çıkmak ve sanal hizmetleri iyileştirmek için iki kavram çok öne çıktı. Bu kavramlardan biri yapay zekâ biri de dijital teknolojilere odaklandı. İlerleyen süreçlere baktık ki hayatımızda teletıp, sağlık, sanal konferanslar ve tıbbi nesnelerin interneti gibi yükselen teknolojiler ya da teknoloji trendleri hayatımıza girmeye başladı. Özellikle sağlık teknolojilerinde bugünkü geleceğe dair bir ekonomi ekseninde değerlendirmelerimizin öncesinde ben şu süreçleri irdelemekte faydalı olduğunu düşünüyorum. Sağlık teknolojilerinde bir dönüşüm var ve bu dönüşümü tetikleyen dinamikler var. ” şeklinde konuştu.

Yüksek teknoloji üreten şirketler artık yeniden şekilleniyor ”

Sağlıkta geleceği tartışmanın öneminden bahseden Türkez; “ Sağlığın geleceğinde artık sistem yönetim ya da sağlık hizmeti vericileri değil de sağlık hizmeti alanlar eksenine oturtulacak. Öyle görünüyor ki bugün Google olsun, Amazon olsun, Apple olsun bu gibi yüksek teknoloji üreten şirketler artık yeniden şekilleniyor ve bu pazarda yer almaya başlıyor. Bu süreçte de sektörlerin kendilerini geliştirmesi ve rutinin dışına çıkması gerekiyor. Bu sağlık teknolojileriyle omik kavramını kesiştirmeden önce mutlaka bu teknolojilerin neden, nasıl ortaya çıktıklarına dair de bir takım data sunmakta fayda vardır. ” ifadelerini kullandı.

Omik teknolojilerinin ortaya çıkışı insan genom projesine bağlıdır. ”

Omik teknolojisinin ortaya çıkışından söz eden Türkez; “ Omik teknolojilerinin ortaya çıkışını tamamen insan genom projesine bağlıyoruz. Neden? Çünkü 1990lı yılların başından itibaren pek çok kurum kuruluş Amerika Birleşik Devletleri’ndeki araştırma enstitüleri bir araya gelerek insan genomunu dizilebilir olup olmadığını ya da insan genomunun şifrelerinin çözümüne dair bir çalışma planladılar ve bu çalışma beyaz saray tarafından fonlandı. Burada amaç sadece insan genomunu sekanslamak değildi. Aynı zamanda insan genomunu sekanslayacak teknoloji geliştirmekti, birçok hastalık veya sağlık durumuyla varyasyonla bu genetik yapılar arasında ilişki kurmak hedefti ve bunun yanı sıra diğer organizmaların da genetik yapılarını incelemekti. ” dedi.

İnsan genomu 3.2 milyar baz çifti içermektedir

İnsan genomu projesinin temel çıktılarının bizleri neden bu kadar etkilediğinden bahseden Türkez; “ Biz insan genomu projesinde yaklaşık olarak bir insan genomunun 3.2 milyar baz çifti uzunluğunda olduğunu öğrendik. Bunu insan DNA’sını bir iplik gibi düşünürseniz her bir iplik birbirine paralel ve her ipliklerin birinde 3.2 milyar baz var. Yani bunu eğer siz printera döküp çıktı alırsanız 3 bin kilometre yapar. Yani böyle bir devasa çıktıyla karşı karşıyayız. Yani Türkiye’yi A’dan Z’ye yaklaşık 1500 kilometre, Türkiye’yi 2 defa kat edecek çıktı iradesidir. Özellikle insan genomunda kodlanan ve kodlanmayan bölgelerin çok farklı olduğunu zannediyorduk ki yoklama yapıyor. ”  sözlerini kullandı.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)