Risale-i Nur Araştırmaları Platformu’nda bilim ve kader ilişkisi değerlendirildi

Risale-i Nur Araştırmaları Platformu (RİNAP) aylık sohbetlerinin Kasım ayı konuğu Prof. Dr. Yunus Çengel oldu. Moderatörülüğünü Üsküdar Üniversitesi Felsefe Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Özdemir’in üstlendiği programda, “Bilim ve Kader İlişkisi: Bilimsel Araştırmalar Aslında Kader Kanunlarını Mı Keşfediyor?” konusu hakkında değerlendirmelerde bulunuldu. Kader kavramı üzerine derinlemesine açıklamalarda bulunan Çengel; “Külli irade olmazsa tüm cüz’i iradeler susar. Allah istemezse bir taş bile yerinden oynamaz o sebeple kafanızda kötü senaryolar kurarak endişe etmeyin.” dedi.

“Allah’ın ilmi insanın iradesine nüfuz ederek onu iptal değil isbat ediyor”

ABD Nevada Üniversitesi eski Profesörlerinden Yunus Çengel, insanın kaderini belirleme yeteneği olan bir varlık olduğunu ifade etti. Çengel; “İnsan kendi kaderini bir nevi belirliyor. Allah her şeyi biliyor ve insan ne yaparsa kaderinde o yazıyor. Allah ahirette kader defterini değil amel defterini getirin diyecek. Herkes kendisinde bir tercih gücü olduğunu yani hür iradeli olduğunu hisseder. Neuroscience (sinirbilim) özelinde bütün bilim dünyası ve felsefe alanı irade konusuna el attı ve insanın hür iradeye sahip olmadığına dair bazı çalışmalar ortaya kondu. Allah’ın ilminde sınır yoktur, geçmiş ve gelecek yoktur. Bizim tercihlerimiz de O’nun ilmine dahildir. Allah’ın ilmi bizim irademize nüfuz ederek onu iptal etmiyor, ispat ediyor.” ifadelerini kullandı.  

“Allah’ın iradesi olmazsa tüm iradeler susar”

Külli iradeye vurgu yapan Çengel, insanın kendi iradesini kabul ederken diğer yandan Allah’ın iradesinin büyüklüğünün farkında olması gerektiğini aktardı. Çengeli; “İnsan sadece yaptıklarından yani eylemlerinden sorumludur. Allah yapmadıklarımızın hesabını sormayacaktır. Külli irade olmazsa tüm cüz’i iradeler susar. Allah istemezse bir taş bile yerinden oynamaz. Bu sebeple kafanızda kötü senaryolar kurarak gereksiz endişe içine girmeyin.” dedi.

“Bilimsel metodolojimizin kriterleri olmalı”

Bilimsel metodolojinin yani felsefenin kriterleri olması gerektiğini ifade eden Çengel; “Metodolojimizin akla vicdana uyması, genel mantıkla uyumlu olması, gözlemlerle tutarlı olması, doğru bilinen gerçeklerle uyumlu olması gerekiyor. Yapılan izahlar Allah’ın esmasına yani isimlerine, dinin genel çerçevesine ve özüne uygun olmalıdır. Bu yöntemleri kullanırsak safsatalar önemsiz duruma düşer. Bediüzzaman önermelerin değerlendirilmesinde belagat, mantık ve hikmeti ön plana çıkarmaktadır.” şeklinde konuştu.

“Fen bilimleri evrenin kurallar kitabıdır”

Fen bilimleri ve evren kanunlarının kaynağının Allah’ın iradesinde olduğunu ifade eden Çengel; “Fen bilimlerinin çalışma alanı evren yani fizik alanı, çıktısı ise tabiat kanunlarıdır. Bir fen bilimciye “ahiret var mı?” diye sorulmaz. Fen bilimleri alanı gözle görülen madde alemiyle ilgilenir. Bu bilimler evrenin kurallar ve yasaklar kitabıdır. Bediüzzaman’a göre fen bilimleri Adetullah yani Allah’ın yapma şeklidir. Kanunların kaynağı iradedir, kanunlar irade-i ilahiyi yani Allah’ın iradesini gösterir. Fizik kanun ve kuvvetleri maddeye hükmeder.” dedi.

“Aşı olmakla kaderdeki Covid -19 olma ihtimali etkilenmez”

Kaderin daha iyi anlaşılması için pandemiden örnek veren Çengel; “Kader konusunda güncel bir örnek verecek olursam mesela “Kaderimde Covid -19 olmak varsa, aşı olmak kaderimi değiştirir mi?” sorusu geçersiz bir sorudur. Kader hasta olup olmamak ve aşı olup olmama konularını aynı anda değerlendirir. Kader sebep ve müsebbibi birlikte değerlendirir. Kader kanunları hikmet kanunlarıdır. Fen bilimleri sebep – sonuç ilişkilerini ortaya koyarak onları formüle eder. Bediüzzaman bu konuda; ‘Kader hikmet-i ilahiye ile hükmeder.’ sözleriyle durumu açıklar.” ifadelerini kullandı.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)