Joe Biden’ın 24 Nisan 2021 tarihli açıklamasına dair Üsküdar Üniversitesi Senato Bildirisi

Yirminci yüzyılın tüm insanlık açısından acılar ve travmalarla dolu tarihi, hepimize gelecek nesillerin barış içinde bir arada yaşayabilmesi adına yeniden düşünme, özenli bir dil kullanma ve hesaplayarak eylemde bulunma sorumluluğunu yüklemektedir. Bu sorumluluk çocuklarımıza, torunlarımıza bırakacağımız bir ümidin inşasına dairdir ve bizleri küresel toplumun fertleri olarak ortak geçmişimizin, yani tarihimizin güncel politik hesaplar ve beklentiler uğruna istismar edilmesini engellemekle yükümlü kılmaktadır. Buna rağmen ABD Kongresi tarafından yıllardır zorla gündeme getirilen ve son olarak ABD Başkanı Joe Biden tarafından 1915’te yaşanan olayların “soykırım” olarak nitelendirilmesi ile neticelenen süreç, pragmatik siyasetin çirkin yüzünü ve sorumsuzluğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Her şeyden önce “tarih”, siyasetçilerin diledikleri gibi değiştirebileceği, yönlendirip kurallarını kendilerinin belirleyebileceği bir oyun arenası değil, sosyal bilimlerin temelini oluşturan devasa enginlikte bir bilim alanıdır. Tek bir kanaldan gelen bilgilerle, taraflı bir perspektiften, arşivsiz, belgesiz, felsefesiz yorumlanamaz. Zira sesi en gür çıkanın en haklı ve en doğru olmadığını her objektif tarihçi bilir. Sistemin o dönemdeki başat aktörlerinin politik desteğini almak dışında hiçbir gücü olmayan tek taraflı aktarılan bir anlatının, geçmişi sonsuza kadar değiştirme kapasitesi yoktur; zira hakikatin bir gün mutlaka ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Bilim insanları, politikacılardan farklı olarak üretilmiş sanal gerçekliklerin bekçisi değil, hakikat arayışına doğru bitimsiz bir yolun yolcusudur.

Biz Üsküdar Üniversitesi akademisyenleri olarak ABD Başkanı Joe Biden’ın tarihe müdahalesini aynı zamanda bilime müdahale olarak görüyor ve şiddetle kınıyoruz. Bilimsel çalışmalar üzerinde yaratılan politik baskının tek tip olmadığını, en demokratik olduğunu iddia eden ülkelerde bile politik otoritenin haddini aşarak bilimsel bilgiyi yönlendirme gayretine girdiğini görüyoruz. Çağrımız “Ortak Tarih Komisyonu”nun derhal oluşturularak, çok perspektifli bir akademik inisiyatifin hayata geçirilmesidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin arşivleri tüm tarihçilere açıktır. 

Bin yıldır bu topraklarda çeşitli halklarla barış ve huzur içinde, ayrımcılık yapmadan adaletle yaşamış atalarımıza yönelik asılsız ithamları reddediyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi “tarihi yazmak, yapmak kadar önemlidir”. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak tarihimizi başkalarının yazmasına da, bilim insanları olarak akademik ilgi-bilgi alanımızın siyasilerce hoyratça tarumar edilmesine de izin vermeyeceğiz. Kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.


ÜSKÜDAR ÜNİVERSİTESİ SENATOSU