‘Yapay Zekâ ve Sanat’ Etkinliği Gerçekleştirildi

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı ve Çizgi Film Animasyon Bölümleri tarafından ‘Tasarım Sohbetleri’ kapsamında “Yapay Zekâ ve Sanat” etkinliği gerçekleştirildi. Zoom üzerinden çevrimiçi gerçekleştirilen etkinliğin moderatörlüğünü Görsel İletişim Tasarım Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hatice Öz Pektaş ile Çizgi Film Animasyon Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Kerim Dündar yaptı.

Programa konuşmacı olarak Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Cem Say, Sanatçı Bager Akbay, Medya Sanatçısı-Yönetmen Refik Anadol, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü Doç. Dr. Ebru Yetişkin Doğrusöz katıldı.

Refik Anadol: “Makinanın arkadaş olabilme ihtimalini hissediyoruz”

Algoritmik düşüncenin sadece sistematik bir şey olmadığını, aynı zamanda hayal kurmanın da bir parçası olduğunu belirten Refik Anadol; “Benim şanslı olduğum bir kaç nokta vardı. Kişisel olarak deneyimlerimden bahsederek ayağı yere daha sağlam basan hatıraları paylaşmak istiyorum. Mesela okuma yazma öğrenmeden önce en azından benim zamanımda bir şekilde piyano çalmayı öğrenemiyordun. Okuma yazama bilmek zorunda bir öğrencinin piyano çalabilmesi için. Çok sevdiğim bir hocam ‘Öyle kitaplar var ki o kitaplardan renk ve geometrik şekillerle müzik öğrenilebiliyor, dil öğrenmeye gerek var?’ ve hakikaten algoritmik düşüncede böyle bir şey aslında. Benim en çok ilham aldığım yer sadece düşünce yöntemi olarak algoritmik değil aynı zamanda hayal kurmak. Bir oyun oynadığınız zaman makinanın aklında bir mekân olabilme ihtimali. Yani o oyunlar nerede geçiyor, oyunda neden duvar yok, niye başı sonu yok. Yani bu sorular zaten mekânsal algılamaya kadar giden sorularla başlıyor. Bunun üstüne eklediğimiz ve dijital dünyanın varlığını hissettiğimiz zaman üzerine makinanın bir arkadaş olabilme ihtimalini hissediyoruz. Algoritmik düşünce benim için öyle başladı sonrasında ise yaratıcı araçlar çok ciddi yardımcı oldu.” Dedi.

Bager Akbay: “Yapay zekâyı kendi başlarına bir şeyler yapsınlar diye tasarlamadık”

Bager Akbay, yapay zekânın meslekleri ele geçirmesi konusuna değinerek; “Zaten yapay zekâyı çok fazla övüyoruz ama oran olarak bir insanın vücudu ile elleriyle bir şey üretmesi ve bir aletle, makineyle üretmesi üzerinden bakarsak yapay zekânın esere etki oranı yüzde kırklara belki çıkmıştır. Belki çok abartı bir şey ama hala müellif insana şu açıdan bakabiliriz. Yapay zekâ bir elinde duracak bir aletse burada da bir insan yapay zekâ birleşimi sayborg dediğimiz organizma varsa sayborg daha her ihtimalde daha üstün. Şu anda yani insanın kontrol ettiği bir yapay zekâ Casporav’ da diyor ki; ‘Ortalama bir satranç oyuncusuna karşı yapılabilecek hamleyi 10’a indirin o zaten hepimizi yener.’ Yani ortalama bir satranç oyuncusu bile iyi bir yapay zekâya dünya şampiyonunu yenemeyecek bir yapay zekâyı da herkesi yenecek hale geliyor. Şimdi buna sayborg diyoruz. Aslında siber obje, birleşik organize insan artı yapay zekâ. Bu henüz çok üstün yapay zekâya göre. Yapay zekâ çok işe yarıyor. Ama patron şunu demiyor şirketin kontrolünü yapay zekâya bırakalım biz yatalım, tatile gidelim. Yapay zekâ bir yapsın bakalım nasıl gidiyor yani yönetiyor. Aslında bir stratejiyle bunları yönetiyor. O yüzden henüz oraya çok uzağız. Yapay zekânın tek başına bir şey yapmasın diye biz zaten yazılımları alet olsun diye tasarladık. Yani kendi başlarına bir şey yapsınlar diye değil.” Dedi.

Prof. Dr. Say: “Yapay zekâ dersinin çocuklara anlattığımız bir algoritması var”

Bilgisayarın hesaplama gücünü algılama konusuna değinen Prof. Dr. Cem Say; “Satranç oynayan bilgisayarları ele alalım. Yapay zekâ dersinin başlarında çocuklara anlattığımız bir algoritması var. Onların şu hamleyi yapayım, bu hamleyi yapayım diye hesaplaması gerekiyor. Esasen sonuç olarak bütün o hamle zincirlerinin on hamle sonra nereye varacağına zincirin başındaki hamle belirliyor. Ama bu işin başında hesaplama on saniye sürüyor. O sırada bilgisayar hangi hamleyi yapacağını düşünüyor desek yanlış mı olur. Çünkü tamamında yaptığı şey aynen bu biz buna dilimizde bu ismi koymuşuz. Çünkü o sırada bulduğumuz şu anda fark ettiğimiz olay buna aslında bilgisayarların yaptığı işle aynı iş.” İfadelerini kulandı.

“Düşünme yolumuzu değiştiremiyoruz”

“Süreç odaklı tasarımın felsefi boyutu var mı?” başlıklı konuşmasını gerçekleştiren Doç. Dr. Ebru Yetişkin Doğrusöz ise; “Güneş merkezli dünyaya geçtikte insanlar fark ediyorlar ki aslında dünyanın merkezinde falan değiller. Hala düşünme yolumuzu ne yazık ki değiştiremiyoruz. Bu da felsefede bizim karşımıza bir problem olarak çıkıyor.” Dedi.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)