Doğan: “Umut; Hem Duygu, Hem Düşünce, Hem de İnançtır”

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji Bölümü Doç. Dr. Tayfun Doğan, Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü Öğr. Gör. Arzu Eylül Yalçınkaya’nın hazırladığı ‘Umudun Gücü’ programının Instagram canlı yayın konuğu oldu.  

“Kişi hem umutlu hem de umutsuz olabiliyor”

Umut konusunun psikolojinin temel konularından biri olduğunu söyleyen Doç. Dr. Tayfun Doğan; “Psikolojide genel anlamda umutsuzluk çok ele alınmıştır. Uzun süre umutsuzluk üzerine çalışmışlar. Pozitif psikolojinin başlamasıyla birlikte umut konusuna daha çok eğilmeye başlamışlar. Çünkü umutlu olma ve umutsuz olma birbirlerinin tam zıttı gibi görünmüyor. Yani kişi hem umutlu hem de umutsuz olabiliyor. Dolayısıyla ilginç bir konu. Bunun öğrenilebilir ve geliştirilebilir olması çok umut verici. Umutlu olmanın öğrenilebileceği söyleniyor.” dedi.

“Umut, çaresizin oksijenidir”

Umut kavramı üzerinde duran Doğan; “Umut dediğimiz şey pasif şekilde bir şeyleri beklemek değildir. Yani aktif olmak var, içerisinde ve istenilen hedeflere ulaşmak var. İçindeki sıkıntılardan kurtulmak için yol arama, yolu bulma ve bu yolun sona varabileceğine inanmak önemli. Dolayısıyla da umut dediğimiz şey; hem bir düşünce hem de duygudur. Aynı zamanda da inançtır. O sıkıntıdan kurtulacağımıza ya da istediklerimize ulaşacağımıza inanmadır. Umut ciddi bir enerji kaynağıdır. Hatta ‘Umut, çaresizin oksijenidir.’ derler. Bir kişilik özelliği olarak da nitelendirilebilir. Yanlış ümit diye bir kavram var. Eğer kişinin beklentileri gerçekçi değilse, öz kaynakları yeterli değilse ve yeterli gücü yoksa umut ettiği şeyle ilgili, böyle bir umutta olması onu üzer. Biraz gerçekçi bir umut olması gerekiyor. Umutla ilgili olumsuz düşünceler de var. Mesela Nietzsche umut kavramına olumsuz bakar. ‘Umut sadece acıyı uzatır.’ der. Aslında umudun da kararında olması gerekir. Beklentilerin gerçekçi olması önemli diye düşünüyorum.” Şeklinde konuştu.

“Dini inanç da önemli bir umut kaynağı”

Doç. Dr. Doğan umudun dini boyutundan bahsederek; “Umut, insan varoluşunun bir parçasıdır. Bize özgü ve bilişsel yönü ağır basan bir şey. Hayvanlarda umut kavramının olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bilişsel ve düşünmeyle ilgili olduğu için insana özgü diye biliriz. Dolayısıyla da insanın doğasında var. Biz en zor durumda bile umutlu oluruz zaten. Umudun kaynaklarına da bakmamız lazım aslında. Elimizde ölçekler var ve umudu ölçebiliyoruz. Bazı insanlar umutlu, bazıları umutsuz. Dini inanç da önemli bir umut kaynağı. ’Sabah ola hayrola, Allah’tan umut kesilmez.’ gibi bir sürü kültürümüzde bu anlamda ifadeler var. Yüce bir yaratıcıya inanma, ona dayanma, her şeyin kontrolünün bilgisinin dâhilinde olmasına inanmak, kişinin umudunu arttırır. İnsanın aşamadığı bir durum olduğu zaman, bir sıkıntısı olduğu zaman bir hikmeti olduğunu bilebilir. Bu kişiyi rahatlatır. Aynı zamanda da umudunu arttırır.” ifadelerini kullandı.

“İnsanların sosyal destek algıları arttıkça umudu artıyor”

Umut için sosyal desteğin önemini vurgulayan Tayfun Doğan; “Bir diğer umut kaynağı sosyal destek. Eğer insanların sosyal desteği varsa, yani etrafımızda bizi gerçekten umursayan ve ilgilenen insanlar varsa, o zaman onların desteği umudumuzu arttırıyor. Bazen sadece konuşmak bile insanın umudunu arttırabiliyor. Sosyal destek kişinin annesinden gelebilir, babasından gelebilir, arkadaşından vs. fark etmez. Yeter ki sırtınızdan, sizin düşmenizi engelleyecek bir destek olsun. Sosyal desteği hissedersek bu da önemli bir umut kaynağı. İnsanların sosyal destek algıları arttıkça umudu artıyor. Bir de problem çözme yeteneği çok olanlar, paniklemeyenlerin umudu da çok yüksek. Sorunu aşabileceğini düşünüyor. Çünkü problemi çözüyor.” Dedi.

  

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)