Dijital Sanatlar Her Yönüyle Ele Alındı!
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü tarafından “Tasarım Sohbetleri-Dijital Sanatlar” etkinliği gerçekleştirildi. Panele konuşmacı olarak Bager Akbay, Candaş Şişman, Esra Özkan, Ethem Cem ve Mert Kızılay katıldı. Dijital Sanatlar konulu panelin moderatörlüğünü Görsel İletişim Tasarımı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hatice Öz Pektaş ve Çizgi Film ve Animasyon Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Sadi Kerim Dündar üstlendi.
Zoom üzerinden gerçekleşen programda dijital tasarım ve dijital sanatlar hakkında önemli değerlendirmelerde bulunuldu.
Esra Özkan: “Dijital sanatlarda temel amacımız herkesin evine girmesi”
Dijital sanat konusuna değinen Esra Özkan; “Ben plastik olan her şeyi bırakıp dijitale geçme kararı aldım. Benim için büyük bir değişim oldu. Son bir yıl, bu kararı alıp hemen harekete geçtim. Yolum bir şirketle karşılaştı. Onlarla yola başladık. Yeni medya, kinetik sanat, veri sanatındaki çalışmaları sergiliyorduk. Design Think projesi oluşturduk. Bu çok önemliydi. Dünyayı bir açık çar yaptık. Çünkü biliyorduk ki dijital sanatlar alanında bir sıkıntı var. Bütçe bulmak sıkıntı, gümrük sıkıntı vs. Kendi içinde bir sürü zorlukları vardı. 500 sanatçıya ulaştık. Anketler yaptık. Sonunda doğru rakamlara ulaştık. Anket sonuçlarıyla rapor oluşturduk. Biz bu raporun workshopunu yaptık. Akbank Sanat Workshopu yaptık. Sanatçıların da katılımıyla birlikte çözüm üretmeye başladık. 14 fikir ortaya çıktı. Bunlardan bazıları da hayata geçti. Mart ayında bir projeye başladık. Hem tüm dijital sanatlar bir araya gelmiş olur hem de bir gelir yaratılır. Dijital sanatlar da bir şekilde para kazanmaya başlar diye bir niyetle yola çıktık. Bir melek yatırımcı bize destek sağladı. Temel amacımız dijital sanatın, herkesin evine girmesi. Bunun için farklı üyelik modelleri var. Bu modellerle dijital sanatı buluşturuyoruz.” İfadelerini kullandı.
Candaş Şişman: “Beş duyuyla dünyayı algılama metotlarımız gerçekliği tam olarak yansıtmıyor”
Yeni dünyanın, algılama metotlarından bahseden Candaş Şişman; “Öncelikle odaklandığım nokta, insan algıları. Çünkü insan algısının, yaşadığımız gerçekliği ne kadar değiştirdiğini görebiliyoruz. Bizim aslında beş duyuyla dünyayı algılama metotlarımız gerçekliği tam olarak yansıtmıyor ve bu manipüle ettiğimiz gerçekliği de gerçeklik olarak sanıyoruz. Yani burada bilimsel olarak belli bir frekans aralığını görebiliyoruz, belli bir frekans aralığını duyuyoruz. Şu an algılayabildiğimiz şeyi gerçek olarak iddia etmek biraz fazla bir söylev olur. Mantalitemizin bir noktada şu olması gerekiyor; Biz eğer dünyayı algılamak için, birbirimizi görme biçimlerimizi değiştirirsek, gördüğümüz şey de değişir. Dolayısıyla kendi algılarımızın limitli olduğunu bilip, bunu nasıl geliştirebiliriz bunun üzerine düşünmeliyiz. Gerçekliği nasıl algılayabiliriz üzerine bir perspektif var. Bu kendimizi tasarlamak konusunda çok imkânlar açıyor. Bizim farklı duyuları, farklı bakış açısıyla kombine etme imkânımız var. Özellikle hem gelişen teknoloji, hem de biyoteknoloji alanındaki gelişmelerden dolayı, biz kendimizi farklı duyularla kendimize eklemlendirebilme imkânımız var ve bu giderek de artacak.” Dedi.
Mert Kızılay: “Türkiye’de olgunlaşmamış bir sektör vardı”
Jenerik Tasarımı konusuna değinen Mert Kızılay; “Okuldan sonra kendimi birçok şeye girip çıkmış hissettim. Tasarım, dijital, geleneksel vs. Konsept temelli kısa filmler yapmış olmak beni çok heyecanlandırmıştı. En çok hikâye üretmekten keyif alacağımı fark ettim. Ufak çaplı sanat işlerine girip çıktıktan sonra yurt dışına gittim. Türkiye’de olgunlaşmamış bir sektör vardı. Kısa film yapmaktan, fantezi üzerine sanat inşa etmekten zevk aldığım için, bunu canlı tutup, nasıl aynı zamanda para kazanırım diye düşünüyordum. Bu da beni yurt dışına itti. Bizde çok fazla yok, yeni yeni olmaya başladı; Jenerik Tasarımı. Şu anda çok aktif bir sektör. 4 sene kadar bu alanda çalıştım. Grafik, tasarım vs. yaptım. Sonra creative director oldum. Dizi, film genelde hep bir anlamı olduğu için, yaptığım tasarım görselleştirmenin vs. hep belli bir anlam taşıması gerekiyordu. Fikir anlamında bir şeye hizmet etmesi gerekiyordu. Bizim sektör dijital ağırlıklı ama en çok sevmemin sebebi, en önce ne tarzda olacağı konsept ediliyor.” Şeklinde konuştu.
Ethem Cem: “Mimarlık ile Görsel Tasarımını birleştirdim”
Jenerik Tasarımı konusunda deneyimlerinden bahseden Ethem Cem; “Ben mimarlık eğitimi almak için yurt dışına gittim. 4 sene orada yaşayıp, bölümü bitirmeden Türkiye’ye geldim. Mimar olmak istemiyordum. Kendi yaptığım şeylere yönelmek istiyordum. Uzun süre çizim eğitimi almıştım. Döndüğümde ona devam edip İstanbul’da Görsel İletişim Tasarımı bölümüne başladım. Mimarlıkta öğrendiğim o fiziksel mecrayla kendi öğrendiğim, görsel iletişim tasarımında öğrendiğim dijital mecrayı birleştirme denemelerine başladım. Hareketli grafik alanında da o zaman jenerik yapmıyorduk. Çok istiyorduk. Hatta bundan hep dert yanıyorduk. O sırada bir proje aldık. Şahsiyet dizisinin jeneriği için bize ulaştılar. Aslında biz ilk görüştüğümüzde, senarist de yönetmen de akıllarındaki fikirleri aktardırlar. Bir de dizinin şöyle bir şeyi vardı; Bu dizinin ana karakteri çok önemliydi. Onun oturduğu yer, kullandığı eşyalar, yaptığı şeyler de çok önemliydi. Bütün senaryo da onun üzerinden yürüyordu. Birkaç farklı şey ürettik. O fikirler karıştırılıp ortaya böyle bir şey çıktı. Ben mimarlıkta okurken öğrendiğim şeylerle, görsel iletişim tasarımında öğrendiğim şeyleri birleştirme isteğindeydim. Bu proje de aslında benim, bu konuda ilk deneyimimdi.” İfadelerini kaydetti.
Bager Akbay: “Bu işler Arse Elektronika Festivaliyle başlıyor”
Tasarımcılık ve sanat konusuna değinen Bager Akbay; “Bu alanda dünyada görebileceğimiz birkaç temel şey var. Bu işler biraz Arse Elektronika Festivaliyle başlıyor mesela. İlgilenenler Arse Elektronika Festivalinin arşivine bakabilir. Önemli bir arşivdir. 79 yılından beri devam ediyor festival. 7-8 sene sonra da yarışma başlıyor. Trans medyayla da geliyor Almanya’da. Trans medyayla biraz daha teorik tarafla ilgilenen kişilerin bakması, Arse Elektronikada da biraz daha oyuncaklı teknoloji, ışıklar vs. tarafında daha kuvvetli. İkisinde de iki taraf var. Ama böyle bir ufak bir ayrım var arada. Türkiye’de de var bu çalışmalar. Ama tam bu alana benzer şeyler oldukça ilginç. Çünkü tasarımla doğuyor. Kodlamanın demokratikleştiği bir döneme denk gelmişti. 3D yazıcıların da geleceğine dair söylentiler vardı. Reprap diye bir proje vardı vs. Amber Festivali bizi bir araya getiren ikinci şey oldu. Bence sosyal medya denilen kavram, o zamanlar da vardı ama Twitter, Instagram, TikTok gibi ortamlar aslından bunların tamamen demokratikleşmesini sağladı. Bir şekilde artık herkes video çekiyor, herkes fotoğraf çekiyor. Çok normal bir hale döndü. Bu genel dönüşüme bir bakmak gerekiyor. Bunun getirdiği farklı bir algı var.” ifadelerini kullandı.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)