Küresel eşitsizlikler ve çözüm önerileri konuşuldu
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Eşitsizlik, toplumsal barışı en çok bozan durumdur”
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi tarafından “Küresel Eşitsizlikler ve Çözüm Önerileri” Sempozyumu gerçekleştirildi. Sempozyumda, uluslararası ilişkiler ve ekonomi, sosyal anlamdaki eşitsizlikler ve toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine konuşuldu.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, eşitsizliğin toplumsal barışı en çok bozan durum olduğunu söyledi. Tarhan, “Bireyin iç dünyasını da çok olumsuz etkiliyor. Bunun sonuçları küresel olarak ciddi bir şekilde görülmeye başladı. Bütün bunların arka planında eşitsizlik virüsü var.” dedi.
Eşitsizliğin giderilmesi için çaba gösterilmesi gerektiğini belirten İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak; “Normumuz eşitsizliklerin giderilmesi olduğu ölçüde biz bunun için bir çaba göstermekle yükümlüyüz. Eşitlik her birimizin eşit olması anlamına gelmiyor. Fırsat eşitliği olması lazım. Fırsat eşitliğini sağladığımız zaman adaleti sağlayabiliyoruz.” ifadelerini kullandı.
Üsküdar Üniversitesi Güney Yerleşke Fuat Sezgin Konferans salonunda gerçekleşen sempozyuma Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak başta olmak üzere fakülte akademisyenleri ve öğrenciler katıldı.
Sempozyumun açılış konuşmalarını Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak gerçekleştirdi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Eşitsizlik virüsü küresel sorunları ortaya çıkarıyor…”
Eşitsizlik virüsünün artmasıyla küresel sorunların ortaya çıktığına dikkat çeken Tarhan; “Eşitsizlik, toplumsal barışı en çok bozan durumdur. Bireyin iç dünyasını da çok olumsuz etkiliyor. Bunun sonuçları küresel olarak ciddi bir şekilde görülmeye başladı. Psikiyatrik hastalıklar artıyor, suç artıyor, şiddet artıyor, intihar artıyor. ‘Bütün bunların arka planında ne var?’ diye araştırılıyor. ‘Acaba bunlara sebep olan bir virüs mü var?’ diyorlar. O virüsün adı da eşitsizlik virüsü. İnsanlar hak ve fırsatlarla eşit olmadığı zaman bir müddet sonra beklenti düzeyi eskiye göre değişti, yükseldi. Stres seviyesi yükseldi. Bunun bedelini de zayıflar ve güçsüzler ödüyor.” dedi.
“Adil ve sürdürülebilir kaynak paylaşımı olmadığı zaman sorun başlıyor”
Hak ve fırsat eşitliğinde kaynak kullanımının önemine değinen Tarhan; “Sadece parasal kaynaklar değil sosyal kaynaklar var, sosyal sermaye var, psikolojik sermaye var. Kaynak yönetiminde önce amaç belirliyorsun ondan sonra yol haritasını çiziyorsun. Hedef ve strateji belirleniyor. Daha sonra kendi güçlü yönlerine, zayıf yönlerine bakıyorsun, fırsatlara, tehditlere bakıyorsun. Bu şekilde kaynağını yönetiyorsun. Bunu yaparken de input modülasyonu, output modülasyonu oluyor. Girdiyi arttırıyorsun, havuzu büyütüyorsun, çıktıyı arttırıyorsun. Çıktıyı adil ve sürdürülebilir bir şekilde paylaşıyorsun. İşte burada adil ve sürdürülebilir kaynak paylaşımı olmadığı zaman sorun başlıyor.” ifadelerini kullandı.
“Huzuru bozan en önemli şey rol ve hak paylaşımının bozulması”
Küresel anlamda narsist kişilerin çoğaldığına dikkat çeken Tarhan; “Huzuru bozan en önemli şey ailede, toplumda rol ve hak paylaşımının bozulması. Hak paylaşımının bozulması insana özgü bir şey. Hayvanlarda yok. Hayvanlar genetik şifrelerine göre yiyor, içiyor. Mesela bir aslan karnı toksa onun güvenlik alanına girmezsen sana zarar vermez ama insan öyle değil. İnsan aç gözlü, doyumsuz, hırslı, sınırsız. Böyle insanlar çoğaldı şu anda. Küresel olarak narsistik karakterdeki insanlar çoğaldı. Bu küresel eşitsizliği bunlar bozuyor. Aç gözlü insanların hak duygusu kendine yöneliktir. Sadece kendi çıkarını düşünür. Başkalarına karşı duyarsız ve duygusuzdur. Bunlar çoğaldı…” şeklinde konuştu.
“Hak ve fırsatlarda herkes eşit olmalı”
İnsanların hak ve fırsatlarda eşit olması gerektiğine vurgu yapan Tarhan; “İnsanlar doğuştan eşit doğmuyor. Kimisi zengin oluyor, kimisi fakir oluyor. ‘Coğrafya kaderdir.’ diyorlar. Coğrafya kader sözü çok yanlış anlaşılıyor. Bunun rolü yüzde 30-40. Yüzde 60-70 değiştirilebilir şeyler. Zengin bir ailede doğmuş bir çocukla o ortamda doğmamış bir çocuk nasıl eşit olacak? Eşit değil. Doğuştan eşit değil ama hak ve fırsatlarda bütün insanlar eşit. Aklı sağlığı yerinde olanlar için geçerli. Kimisi engelli doğuyor fakat öyle bir çalışıyor ki herkesi geçiyor. Birçok başarı hikayeleriyle doludur bu kişiler. Eşitsizliklere, haksızlıklara karşı yaptığı mücadelede birçok farklılıklar ortaya çıkıyor. Başarılar ortaya çıkıyor. Bu nedenle hak ve fırsatlarda herkes eşit olmalı.” dedi.
Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak: “Antik Yunan’dan beri tartışılıyor…”
Eşitlik kavramı üzerine konuşan İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Deniz Ülke Kaynak; “Eşitlik doğru anlaşılan bir kavram değil. Eşitlik ve eşitsizlik üzerine Antik Yunan’dan beri tartışılıyor. Diyojen’den, Sokrates’ten, Aristo’dan gelen bir sürü tartışmalar var. Üstelik bu kavram diğer kavramlarla çok karışıyor. ‘Eşitlik denklik midir?’ ‘Aynılık mıdır?’ ‘Özdeşlik midir?’ ‘Benzerlik midir?’ ‘Adalet midir?’ bunların hepsi birbirinden farklılaşarak devam ediyor. Yani bazen adaleti sağlamak için eşitsiz bir muamele sağlamamız gerekiyor. Bazen eşitlik diye tanımladığınız şey insanları aynı küpün içine almak ama birbirinden çok farklı insanlara aynı statülere aynı kategorileri dayatmak gibi algılanıyor. O yüzden birbiriyle çok çelişebilen kavramlar.” ifadelerini kullandı.
“Fırsat eşitliğini sağladığımız zaman adaleti sağlayabiliyoruz”
Eşitsizliğin giderilmesi için çaba gösterilmesi gerektiğini belirten Kaynak; “Normumuz eşitsizliklerin giderilmesi olduğu ölçüde biz bunun için bir çaba göstermekle yükümlüyüz. Eşitlik, her birimizin eşit olması anlamına gelmiyor. Fırsat eşitliği olması lazım. Fırsat eşitliğini sağladığımız zaman adaleti sağlayabiliyoruz. Yani daha fazla fırsat elde edip diğerlerinin geride kalmasına izin vermemek aslında eşitsizliği gidermek için gösterilen çabanın en önemli adımı. Ondan sonrası yetenekler, kapasiteler, biraz şans, biraz da Allah’ın yardımıyla olacak. Her şey insanları doğal durumda ister istemez denkliği bozacak şekilde eşitsizleştiriyor. Başladığımız noktada eşitsizliğin kaldırılması demek yarışa eşit noktada başlayabilmek anlamına geliyor. Sonrası o koşucunun performansına bağlı.” şeklinde konuştu.
Açılış konuşmalarının sona ermesiyle oturumlara geçildi.
Küresel ekonomik eşitsizlikler konuşuldu
Açılış konuşmalarının ardından “Küresel Ekonomik Eşitsizlikler ve Sürdürülebilir Barış” başlıklı birinci oturum başladı. Oturumda Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler (İngilizce) Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Havva Kök Arslan ve Doç. Dr. Haşmet Gökırmak, ekonomide yaşanan eşitsizliklerden ve bu eşitsizliklerin yarattığı küresel etkilerinden bahsetti.
Küresel eşitsizlik sosyal açıdan ele alındı
Sempozyumun ikinci oturumu, “Küresel Sosyal Eşitsizlikler - Eğitim, Göç ve Barınma” başlığında başladı. Oturumda Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan, Sosyoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Ayşegül Balta Özgen ve Eğitim Reformu Girişimi Politika Analisti Kayıhan Kesbiç, eşitsizlikleri sosyal bağlamda ele aldı. Küresel anlamda yaşanan eşitsizliklerin eğitime olan etkilerine dikkat çekilen oturumda göç ve barınma konularına da vurgu yapıldı.
Cinsiyet eşizliğine de dikkat çekildi
Sempozyumun son oturumu olan üçüncü oturumda “Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği” konuşuldu. Oturumda Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Nihan Kalkandeler Özdin, Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Felsefe Bölüm Başkanı Prof. Dr. Çiğdem Yazıcı ve Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji (İngilizce) Bölümü Arş. Gör. Beril Sercem Şengül, toplumsal cinsiyet eşitsizliği hakkında konuştu. Bu eşitsizliğin giderilmesi için yapılabilecek öneriler tartışıldı.
Düzenlenen sempozyum katılımcıların sorularının yanıtlanmasının ardından toplu fotoğraf çekimi ile sona erdi.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)