Cihan Taştan: “Kendi odamızda DNA yazıcısı üretebiliriz”



Üsküdar Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Direktörlüğü koordinatörlüğünde Moleküler Biyoloji ve Genetik kulübü “Biyogirişimcilik-II” etkinliği düzenledi. Etkinliğin konuğu Acıbadem LabCell Hücre Laboratuvarı AR-GE Birim Sorumlusu Cihan Taştan oldu.

Merkez Yerleşke Kuleli Salonunda gerçekleşen etkinliğe öğrenciler yoğun ilgi gösterdi.

"Günümüzde çok güzel cihazlar çıktı"

Cihan Taştan, genetik alanında yaşanan gelişmeler ile ilgili önemli paylaşımlarda bulundu. Taştan,  “DNA yüzlerce yıl saklanabilir ve bozulmadan tekrar okunabilir böyle bir teknolojinin neden şimdi ortaya çıktığına baktığımızda, bütün teknolojilerin buna yetişmesi gerekiyor bu nedenle yavaş ilerliyor. Günümüzde çok güzel cihazlar çıktı. Artık telefonlarımıza bile takabileceğimiz DNA sekanslama cihazları var” şeklinde konuştu.  



“Kendi odamızda DNA yazıcısı üretebiliriz”

DNA üzerindeki çalışmaların devam ettiğini söyleyen Taştan, eğer istersek kendi odamızda, kendi laboratuvarımızda DNA yazıcısı üretebileceğimize vurgu yaptı. ATC ve K harflerini içeren kimyasallarının alınıp, belli bir yazıcıda birleştirildikten sonra usb flash büyüklüğündeki bir makineyle aktarıldığında, istenilen dijital verinin DNA’ya dönüştürülmüş olacağını söyledi. Taştan, “Bu DNA’ya dönüştürülen veri, küçük bir yazıcıda artık gerçek bir somut DNA’ya dönüşebiliyor” dedi.

“Telefonunuza DNA’nız ile giriş yapabileceksiniz”

Gelişen teknoloji ile birlikte fikirleri ürüne dönüştürmenin mümkün olduğunu söyleyen Taştan, öğrencilere tavsiyelerde bulundu. Taştan, “Teknoloji o kadar ilerliyor ki, siz akademisyen bile olsanız, fikirlerinizi ürüne dönüştürme şansınız var. Telefonunuza yüz taramayla, parmak izi okumayla girebiliyorsunuz. Bu sefer DNA’nızla ya da kendi şifrelediğiniz DNA ile giriş yapabileceksiniz, bunun üzerine çalışıyoruz. Köpeği ölen bir kişi bana gelerek köpeğini klonlamak istediğini söyledi. Şuan için DNA’sını saklayabiliyoruz zamanı geldiğinde, ileri bir tarihte klonlamasının gerçekleşme ihtimali mümkün” ifadelerini kullandı.



“DNA ile oynayabiliyoruz”

1990’da insanlar üzerindeki ilk genetik çalışmaların başladığını söyleyen Taştan, gerçekleştirilen ilk çalışmada vücutta bulunan virüsün kullanıldığını, bu yüzden vücudun kötü bir tepki göstermediğini belirtti. Taştan, “DNA ile hem oynayabiliyorsunuz, hem okuyabiliyorsunuz, hem ilmek ilmek insanların içerisinde geliştirebiliyorsunuz. Genetik okuyan öğrenciler bu tedavileri geliştirip, genetik tasarımları yaptıktan sonra virüsleri üretebilir ve virüsleri direkt kana enjekte edebilir. Bu sistem ile çalışmayan mutasyonlu genlerin yerine çalışanların geçebilmesi sağlanmış oluyor” dedi.
 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)