Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Yüksek inanç, zihinsel sığınak oluyor”



Çağımızın en önemli sorununun mutsuzluk olduğunu belirten psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, günümüz insanının mutlu olmak için iç dünyasını sağlam bir inançla doldurması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Tarhan, yüksek inancın zihinsel sığınak olduğunu kaydetti.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ibadet ve duanın ruh sağlığı üzerindeki olumlu etkilerine, psikolojik ve fizyolojik yararlarına değindi.

İntiharlar dünyanın sorunu

Son günlerde toplu ve bireysel intihar vakalarındaki artışa dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu durum sadece ülkemizde değil, dünya genelinde de yaşanan bir durum. Maalesef intihar vakalarında artış yaşanıyor. İngiltere’de 16 - 24 yaş grubunda trafik kazalarında ölenlerden daha çok intiharla ölüm var. Dünyada da bu olayların önlenmesine ilişkin önlemler alınmaya çalışılıyor. Dünya Sağlık Örgütü, dünya parlamentolarına intihar önleme projesi gönderdi ve yasalaştırdı” dedi.

Yüksek inanç, zihinsel sığınak oluyor

Çağımız insanının geçen yüzyıllara oranla daha iyi imkânlara ve koşullara sahip olmasına karşın mutlu olmadığını, buhranlar yaşadığını, kimi zaman da yaşamak istemediğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişinin mutlu olması için iç dünyasının sağlam bir inançla doldurulması önemli. Yüksek bir güce inanan insanlar, kendilerini mutsuz ve çaresiz hissettikleri zamanlarda karamsarlığa ve ümitsizliğe düşmüyor, sabredebiliyor. Kişinin yüksek seviyedeki inançları varsa kişi buna inanç yüklediğinde zihinsel sığınak sahibi oluyor. Bu durum koruyucu melek oluyor, inanç hayatına anlam katıyor. Kişiye yalnız kaldığını hissettiği anda yalnız kalmadığını hissettiren inanç sistemi olması bu açıdan çok önemli” dedi.

Dünyada 1800’lü yıllardan itibaren ciddi bir endüstri devriminin yaşandığını, makine ve buhar gücünün ortaya çıktığını hatırlatan Tarhan, “İnsanlık bu gelişmelerle beraber daha büyük hâkimiyetler kurdu. İnsanlar daha çok büyük gemi üretti, büyük uçaklar geliştirdi, uzaya gittiler. Daha sonra otomasyon elektrik devreye girdi ve bu yüksek başarı ile hayatı daha çok unuttu. Şimdi ise yapay zekâ var. Kapitalist sistem önce hasta ediyor, daha sonra tedavi ediyor. Kapital sistemde insanlar zengin ama mutlu değil. Bununla ilgili araştırmalar yapıldı ve iyi insan olma bilimi ortaya çıktı. Şimdi modern dünyada bu bilim öğretilmeye başladı. İnsanın yüksek güce inanması ve anlam arayışı çok önemli. Hayata anlam katılması ve anlam arayışı ile günümüzdeki en önemli sorun olan, modernizmin kâbusu haline gelen intihar, boşanma ve şiddet olaylarına çözüm bulunmasına bulunmaya çalışılıyor” dedi.

Yunus Emre’nin “Bir lokma bir hırka” anlayışının kadercilik olarak değerlendirilip kabul görmediğini ve değersizleştirildiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Modernizmin böyle durumlarda artıları ve eksileri var. İnsan, mesleki idealizmiyle kişisel alçal gönüllüğü aynı anda yasayabilir. İnsan ölümünden sonrasını unutmadan dünya için yaşayabilir, bu dengeyi sağlayabilir. Mevlana ‘Elinde olsun ama gönlünde olmasın’ diyor. Çağımızın insanı böyle olmalı. Yunus Emre bize önemli bir örnek. Her iki dünyada için dengeyi iyi sağlamalıyız. Günümüzün Yunus ve Mevlana’sı olabilmek lazım” dedi.

Zor anlarda insan kutsal olan güce sığınmalı

Dua etmenin önemine işaret eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İnsanda kontrol güç duygusu var, insanın gücünün yettiği ve yetmediği şeyler var. Bu durumda kişi, işi delege etmeli. Kişi güçsüz ve zayıf olduğunu hissettiği zamanlarda her şeyi bilen ve kontrol eden bir gücün olduğuna inanarak bu gücün kendisine yardım edeceğine inanmalı. ‘Bana yardım eder’ diye düşünmeli. Bu zamanın insanları aşk için değil, tefekkür ihtiyacı için duaya ihtiyaç duyuyor. Bu dönemde aşk ile dua etmek daha zor. Bir çocuk düşünün yaramazlık yaptı, annesi kızdı ve çocuk ağlamaya başladı. O anda çocuğu annesine sığınmak mutlu eder. İnsanlarda bağlanma duygusu var. İnsanlar çaresiz hissedince, yüce yaradana bağlanınca iç huzura kavuşuyor. Dua bunu sağlıyor insana. Mesela ameliyata girerken dua eden hastalar doktoru rahat hissettiriyor ama olumsuz düşünen ve konuşan kişiler, doktoru tedirgin edebiliyor. Cerrah böyle durumda hastasının kendine güvenmesini ister” dedi.

Ölümden sonrasını düşünmeyen insanın stratejik düşünmediğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Sadece dünyayı değil, ölümden sonraki hayatı düşünürsek kendimizi kötü hissettiğimiz zaman sağlam inancın verdiği bir zihinsel sığına ve inanç değerleri ile ümit duygusunu canlı tutabiliriz” dedi.
 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)