Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Çocuk güveni babadan, sevgiyi anneden alır”

Haber ile ilişkili SDG etiketleri

DOI : https://doi.org/10.32739/uha.id.44348

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Dost TV ve Dost FM’de yayınlanan “Prof. Dr. Nevzat Tarhan’la Akla Kapı” programında “Ailede Babanın Rolü” nün önemini ele aldı. Sevgi ve dürüstlüğün ailede güveni oluşturduğunu belirten Tarhan, ailede sevgi ve disiplin parametrelerinin dengeli kullanılması gerektiğini vurguladı. Güven ilişkisinin bağlanmayı oluşturduğunu, anne ve babalığın yukarıdan aşağı bir ilişki kurmak olmadığını kaydeden Tarhan, annelik ve babalığın hayatta yol arkadaşı olmak olduğunu sözlerine ekledi. Çocuk güveni babadan, sevgiyi anneden alır diyen Tarhan, sevgi ve güvenin ise birbirinin içinde olan şeyler olduğunu da dile getirdi.

“Dürüst olmayan sevgi sürdürülebilir değildir…”

Sevgi ve dürüstlüğün birleşiminden güvenin doğduğuna vurgu yapan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, dürüst olmayan sevginin sürdürülebilir sevgi olmadığına dikkat çekti. Prof. Dr. Tarhan; “Babanın rolü anneyi korumak, anneyle ilgili güvenli alanı oluşturmak ve anneyi güvende hissettirmektir. Annenin iyi hissetmesi babaya bağlı, çocuğun iyi hissetmesi anneye bağlı böyle bir döngü var. Baba, ‘Ben sadece eve ekmek getiririm başka bir şeye karışmam.’ diyorsa orada anne kendini yalnız, sevilmiyormuş gibi hisseder ve mutsuz olur çünkü sevgi varsa korku azalıyor ve güven artıyor, sevgi yoksa korku artıyor güven azalıyor. Sevgi ve dürüstlük olursa o sevgi, güveni oluşturur. Dürüst olmayan bir sevgide seviyor ama adam yalan söylüyorsa, güven vermiyorsa o sevgi sürdürülebilir sevgi olmuyor. O zaman o güven duygusu ve güven alanı oluşmadığı için çocuğu ve anneyi olumsuz etkiliyor.” şeklinde konuştu. 

“Çocuk, sözel ifade edemediği şeyleri resimlerle ifade ediyor”

Anne ve babanın çocukla vakit geçirmesinin öneminden bahseden Prof. Dr. Tarhan; “Oyun terapisi esnasında çocuğa, ‘Baban hakkında ne düşünüyorsun?’ diye soruluyor. Çocuk, ‘Babam bana bağırmasın.’ diyor. Mesela çocuk bir resim çizerken babayı çok uzak bir yere çiziyor ya da babayı kolsuz çiziyor. ‘Neden böyle çizdin?’ diye sorulduğunda ise ‘Bana vurmaması için.’ diyor. Çocuk oyun terapilerinde sözel olarak ifade edemediği şeyleri resimlerle ifade ediyor. Mesela ev çiziyor ama bacasız çiziyor. Yani onun sıcak bir ev algısı yok. Yahut da annesini ağızsız çiziyor. ‘Neden?’ diye sorulduğunda annesinin çocuğu çok azarladığı ortaya çıkıyor. Böyle durumlarda çocuk, ‘Annem benden hoşlanmıyor, annem beni sevmiyor.’ diye düşünüyor.” dedi. 

“Bu zamanda çocuğu korkuyla büyütmek o çocuğu kaybetmek demektir”

Çocuğu korkuyla büyütmemek gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Bu zamanın çocuklarına hayatın kurallarını öğretirken korkutarak öğretmeyi seçerseniz, o çocuk anne babadan uzaklaştığı an yalan söylemeye başlar. Uzaklaştığı an tam tersi yöne, ters kimliğe geliyor. Ergenlikle birlikte annenin dediğinin tam tersini yapmaya başlıyor. Onun için bu zamanda çocuğu korkuyla büyütmek o çocuğu kaybetmek demektir. Buyurgan davranmak yerine ona örnek olmak önemli. Çocuk davranışlarını görüyor çünkü çocuk sözlerden değil, davranışlardan ve yaşantılardan öğrenir. Yani anne, baba, çocukla birlikte yaşadıkları bir hayat olayı, bir yaşantı çocuğun beyninde hayat senaryosu olarak yazılır. İleri yaşlarda o senaryoyu şartlar oluştuğu zaman farkında olmadan oynar.” ifadelerini kullandı. 

“İnsanın kendini gözlemlemesi kadar büyük bir meziyet yoktur”

İnsanın kendini gözlemlemesinin öneminden bahseden Tarhan, insanın gözlemleri doğrultusunda hareket etmesi gerektiğine vurgu yaptı. Tarhan; “Bazı insanlar dışarıda başka evde başka oluyorlar. Dışarıda konuşkan, evde komutan gibi oluyor. Anadolu’da bir söz vardır; ‘Elin iyisi, evin ayısı…’ Bazı insanlar öyle çift kişilikli oluyor yani bu bir nevi çifte standart. Kişinin böyle davranması bir kişilik bozukluğu değil bazen farkında olmadan oluşan davranışlar oluyor. Bir insanın kendini gözlemlemesi kadar büyük bir meziyet yoktur. Kendini gözlemleyecek, kendi duygularını gözlemleyecek, kendi davranışlarını gözlemleyecek onu analiz edecek ona göre hareket edecek. Ondan sonra karşı tarafın duygularını gözlemleyecek, ilişkileri gözlemleyecek ona göre hareket edecek. Bu bir beceridir bunun öğrenilmesi gerekiyor. Şu anda ki bizim baba modelimiz ‘Eve ekmek getirdim, yeter’. Bu baba rolü, eş rolü değil iş adamı rolüdür. Rol paylaşımının sağlıklı olması lazım. Mesleki rol ayrı, babalık rolü ayrı, eş rolü ayrı… Bütün bu rollerin yerine göre davranılması gerekiyor.” dedi. 

“Sevgi ve disiplin parametrelerini dengeli kullanmak lazım”

Sevgi ve disiplin dengesinin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Çocuk anneyi de babayı da izler, özdeşim kurar. Hangisiyle daha çok özdeşim kuruyorsa daha iyi, kaliteli zaman geçiriyorsa onu örnek alır. Kız çocuğu babaya, erkek çocuğu anneye düşkündür diye bir düşünce vardır. Burada birinci planda olan birlikte zaman geçirmektir. Anne baba 10 yaşına kadar çocuğun kahramanıdır. Onların her hareketini kopyalar, örnek alır. Sevgi ve disiplin parametrelerini dengeli kullanmak lazım. Bir evde disiplin çok sevgi azsa çocuk tam tersini öğrenir. Çok katı kurallar varsa çocuk suça yatkın ve suça becerikli hale geliyor. Sevgi çok olup disiplin olmadığında ise çocuk doyumsuz oluyor. Sevgi ve disiplinin ikisi de çoksa çocuk pasif, özgüveni düşük oluyor. Sevgi ve disiplin yoksa çocuk suç makinesi oluyor. Ev kurallı ortam olmalı, anne farklı mesaj baba farklı mesaj vermemeli. Anne baba ortak bir yatay ilişki kurmalı. Anne bir çocukla baba bir çocukla koalisyon kurarsa o evde huzur olmaz kutuplaşma olur. Onun için evde anne baba eğitim problemini birlikte konuşup, ortak bir davranış sergilerlerse çocuklar anneyi de babayı da örnek alır.” ifadelerini kullandı. 

“Güven ilişkisi bağlanmayı oluşturtuyor”

İnsanın psikolojik ihtiyaçlarından en önemlisinin bağlanma ihtiyacı olduğunu belirten Tarhan; “Baba 10 yaşına kadar çocuğun kahramanıdır. Baba çocuğun temel kişiliğinin temeli atar. Bu kahraman bazen dede, dayı ya da amca oluyor. Çocuk yakın ve sıcak ilişki kurulan kişilerle özdeşim kurar ve bunlar kişiliğinin çatısını oluşturur.  Babanın bir sözü bir sözünü tutmuyorsa, anne farklı baba farklı oluşuyorsa güven bağı yoktur. Güven bağı oluştuysa modelleme yapıyor çocuk onun için güven ilişkisi burada çok önemli. Anneyle çocuk, babayla çocuk arasında güven ilişkisi bağlanmayı oluşturtuyor. İnsanın psikolojik ihtiyaçlarından en önemlisi bağlanma ihtiyacıdır. Çocuk anneye babaya bağlanmadığı zaman çocukluğunda bağlanacağı bir nesne yoksa ve bununla ilgili bir model yoksa maddeye, televizyona, sosyal medyaya bağlanır.” ifadelerini kullandı. 

“Sevgi ve güven birbiri içinde olan şeylerdir…”

Ebeveynlerde duygusal stabilizasyonun öneminden bahseden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocuğun gelişen ruhuna yanlış tohumlar atıldığında yanlış karakterin gelişeceğine vurgu yaptı. Tarhan; “Çocuk güveni babadan, sevgiyi anneden alır. Sevgi ve güven birbirinin içinde olan bir şeydir. İçinde sevgi olan bir disiplin varsa güven oluşuyor. Babanın duygusal stabilizasyonu varsa yani üzülecek yerde üzülüyor, kızacağı yerde kızıyor, sevineceği yerde seviniyor, huzurlu olacağı yerde huzurlu oluyorsa, dengeli bir kişiyse çocuk dengeli ilişkiyi öğreniyor. Hem anne hem baba dengesizse çocukta duyarsızlık, dengesizlik oluşuyor. Eğer çocuk size yanlış davranıyorsa geçmişinizi sorgulayın çünkü çocuklar tam masum doğuyorlar. Müthiş bir yetenek eğilimleriyle doğuyorlar. Birçok beceri kazanabilecekken biz onların ruhlarına yanlış tohumlar atarsak, yanlış karakter gelişir. Çocukta duygusal düzensizlik oluyorsa muhakkak o ailenin geçmişinde duygusal düzensizlik vardır.” şeklinde konuştu. 

“Anne babalık demek yukarıdan aşağı bir ilişki kurmak değildir”

Hayatta yaşanan her olayın bir fırsata dönüştürülerek çocuğa öğretilmesi gerektiğini söyleyen Tarhan; “Hayattaki her olayı çocuğumu iyi yetiştirmek için nasıl fırsata çeviririm diye düşünmek lazım. Bir gazete olayını, televizyon olayını, günlük olayları, her şeyi çocuğumu iyi, doğru ve güzel öğrenmesi için bunu nasıl bir fırsata dönüştürebilirim diye düşünülmeli. Konferansa dönüştürmeden vaaza dönüştürmeden birlikte analiz etmek en doğrusu… Anne babalık demek yukarıdan aşağı bir ilişki kurmak değildir. Annelik babalık demek hayatta yol arkadaşı olmak demek. Yol arkadaşı olduğun zaman birlikte yol alıyorsunuz, birlikte paylaşıyorsunuz, birlikte üzülüyorsunuz, birlikte seviniyorsunuz...” dedi. 

“Çocuklar arı gibidir, her tarafı gezer kendi balını oluşturur”

Çocuk büyütmenin yüzme eğitimi vermeye benzediğini söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ergenlik döneminde çocuğa hata yapma hakkının tanınması gerektiğini söyledi. Tarhan; “Ergenler, ergenlik döneminde, ‘Ben kimim? Nereye yönelmeliyim?’ sorularını sorarlar. Kültürel kimliğini, sosyal kimliğini, dini kimliğini, etnik kimliğini, cinsel kimliğini, her şeyi öğrendiği dönemdir. Çocuk ergenlik dönemine aileden, anne babadan çok arkadaşlarıyla birlikte olmak ister. Dış etkiye daha açıktır. Eğer çocuğun aile bağları iyiyse dışarıya gider, aileyle kıyaslar ve o huzurlu eve seve seve gelir. Sıcak bir ortamda yanlışlarını görür, doğrularını bulur. Çocuklar arı gibidir, her tarafı gezer kendi balını oluşturur. Buna fırsat vermek gerekiyor. Aslında çocuk büyütmek biraz yüzme öğretmeye benzetilir. Yüzme öğretirken boğulmaması için dikkat eder ama aynı zamanda biraz da serbest bırakır. Hep tutarsa yüzme öğrenemez, hiç yanında durmazsa da boğulur. Biraz serbest bırakacağız ona hata yapma hakkı tanıyacağız. Ergenlik döneminde hata yapma hakkı tanıyalım. Çünkü ergenlik fırtınalı bir dönemdir. Hata yapacak ama daha sonra gelip bu hatayı, yanlışı konuşabilecek ama konuşulamayan bir babaysa, korkutan bir babaysa yani baba eve geldiğinde herkes kaçıyorsa o iyi baba değildir. Baba, imajını çocuğun hayal dünyasına doğru ekecek.” ifadelerini kullandı.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)