Öğr. Gör. Kübra Akkalay: “Termomineral suların yüksek konsantrasyonlarda solunması toksiktir”

Haber ile ilişkili SDG etiketleri

DOI : https://doi.org/10.32739/uha.id.43384

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu (SHMYO) tarafından çevrimiçi olarak “Şifalı Sular” adlı etkinlik gerçekleştirildi. Çevrimiçi düzenlenen etkinliğe Ortopedik Protez ve Ortez Program Başkanı Öğr. Gör. Kübra Akkalay katılım sağladı. Akkalay, Balneoterapiden ve bu yöntemin günümüzde kaplıca ve kür merkezlerinde özgün tedavi yöntemi olarak kullanıldığına dikkat çekti.

“Günümüzde özgün tedavi yöntemi olarak kullanılıyor”

Balneoterapi diğer adıyla banyo biliminden bahseden Ortopedik Protez ve Ortez Program Başkanı Öğr. Gör. Kübra Akkalay; “Balneoterapi yer altı kaynaklı doğal şifalı sular, çamurlar ve iklimsel faktörlerle yapılan banyo içme ve inhalasyon kürleri şeklinde uygulanan bir uyarı-adaptasyon tedavisi yöntemidir. Termal veya mineralli suların, peloidlerin ve gazların yöntem ve dozları belirlenmiş banyo, paket, içme ve inhalasyon uygulamaları şeklinde belirli zaman aralığında ve düzenli tekrarlarla gerçekleştirilir. Balneoterapi günümüzde kaplıca ve kür merkezlerinde özgün tedavi yöntemi olarak kullanılır.” ifadelerini kullandı.

Yüksek konsantrasyonlarda solumak toksiktir…

Termomineral sular ve uygulamalarına değinen Öğr. Gör. Kübra Akkalay; “Balneoterapide Termomineral olarak kullandığımız sulara örnekler verecek olursam bunlar: Karbondioksitli sular, kükürtlü sular, radonlu sular, tuzlu sular, iyotlu sular, florürlü sular ve demirli sulardır. Bunlardan kükürtlü, karbondioksitli ve radonlu sulara baktığımız zaman bunların uygulaması sadece küvetlerde gerçekleştirilir. Bunların yüksek konsantrasyonlarda solunması toksiktir. Termomineral sularla uygulamalara baktığımız zaman bunlar banyo kürleri, mineralli suların içme kürleri, duşlar, lavajlar şeklinde uygulamalar gerçekleşebiliyor.” dedi.

Kür tarzında uygulanan bir tedavi sistemi

Kaplıca tedavisi ve bu tedavinin yöntemleri hakkında bilgilendirmelerde bulunan Akkalay; “Kaplıca tedavisinin tanımına baktığımız zaman toprak, yeraltı ve deniz kaynaklı mineralli sular, gazlar, çamurlar ve iklimsel unsurlar gibi doğal tedavi unsurlarının yöredeki iklim olanakları ve gerekli görülen diğer tedaviler ile birlikte kür tarzında uygulandığı bir tedavi sistemidir. Bu tedavide kullanılan yöntemlere örnek verecek olursam bunlar fizik tedavi ve rehabilitasyon, medikal tedavi, psikoterapi ve psikiyatrik yöntemler, destek uygulamaları ve klima terapidir.” şeklinde konuştu.

Bu tedavi yönteminin kimlere uygulanıp kimlere uygulanamayacağından bahseden Öğr. Gör. Kübra Akkalay;

-Böbrek ve idrar yolları hastalıkları olan hastalarda,
-Solunum sistemi hastalıkları olan hastalarda,
-Sindirim sistemi hastalıkları olan hastalarda,
-Romatizmal hastalıkları olan hastalarda
-Nörolojik hastalıkları olan hastalarda,
-Cilt hastalıkları olan hastalarda uygulanabileceği
Ancak;
-Kontrol edilemeyen inflamatuar aktivitesi olan hastalarda,
-Derin anemi ve genel durum bozukluğu olan hastalarda,
-Ateş-vaskülit durumları olan hastalarda,
-İç organ tutulumu olan hastalarda,
-Kalp yetmezliği olan hastalarda,
-70 yaş üstü hastalarda kesinlikle kullanılamayacağından söz etti. 

“Teknik basamaklar zincirinin oluşturulması gerekiyor”

“Bu tarz tedavilerde hijyen önemlidir. Kaplıcaya başvuran kişilerin bağışıklık sistemi normal popülasyona göre daha zayıf olabiliyor. Havuz sularının hijyenik kalitesini istenilen düzeyde tutabilmek için teknik basamaklar zincirinin oluşturulması gerekir.” diye sözlerine ekledi.

Etkinlik katılımcıların sorularının yanıtlanmasının ardından sona erdi. 
 

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)