İnsanlık tarihinde kadın rolleri ele alındı…

Haber ile ilişkili SDG etiketleri

DOI : https://doi.org/10.32739/uha.id.42833

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Fakülte Seminerleri kapsamında “Kadın Bedeninin Sosyo-Psikolojik Değerlendirmesi Barbie Film Analizi” başlıklı bir panel gerçekleştirildi. Panel kapsamında Barbie üzerinden temsil edilen kadın imajının aslında bu konudaki ilk standartlaşma olmadığına ve mitolojik hikayelere referanslar vererek insanlık tarihinin başından beri kadın rollerinin çeşitli figürler aracılığıyla belirlendiğine dikkat çekildi.

Panele İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcılarından Dr. Öğr. Üyesi Nihan Kalkandeler Özdin, Dr. Öğr. Üyesi Elif Kurtuluş ve Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Meltem Narter katılım sağladı. 

Güney Yerleşke E Blok Sokrates Salonunda gerçekleştirilen ve Kadın Bedeninin Sosyo-Psikolojik olarak değerlendirildiği panele yoğun katılım oldu.

‘Narinlik Zorbalığı’ temasına dikkat çekildi

Filmden kısa sahneleri sunumunda kullanan Dr. Öğr. Üyesi Nihan Kalkandeler Özdin, filmde öne çıkan ‘Narinlik Zorbalığı’ temasına dikkat çekti. Özdin, ‘Narinlik Zorbalığı’ diye adlandırılan ve kadını sürekli güzel olmaya zorlama olgusuna ve Barbie’nin bir sembol olarak tüketim nesnesine dönüşmüş kadın bedeninin sembolü olarak kültürel alan içinde kendisine yer edindiğine vurgu yaptı. 

Filmin ana kahramanı Barbie’nin yaşadığı dünyayı değerlendiren Özdin, bu dünyanın esas olarak ütopik bir anaerkil toplum yaşamı ve içindeki tüm karakterlerin her şeyde başarılı olan kadın figürleri olarak betimlendiğini vurguladı.

‘Yeme Bozukluğu’ konusuyla bağlantılar kuruldu 

Dr. Öğr. Üyesi Elif Kurtuluş ise analize başlamadan önce Barbie filmini özetleyerek dinleyicilere hatırlattı.

Kendi çalışma alanı dâhilinde olan ‘Yeme Bozukluğu’ ekseninde filmi değerlendiren Dr. Öğr. Üyesi Elif Kurtuluş, 1959’da ilk kez üretilen Barbie oyuncağının popülerleştikçe kadın bedeninin imajına yönelik genel kabul gören bir standart olmaya başladığını söyledi. Buna bağlı olarak çok zayıf kadınların manken gibi, Barbie gibi anılmasına dikkat çeken Kurtuluş, aslında gerçek hayatta Barbie ölçülerinde bir kadının anoreksiya hastası olarak kabul edildiğini söyledi. Kurtuluş; “60’lar ve 70’lerde Barbie’ye benzeyen kadın imajı kültürel alanda güçlendi. 80’lerde diyet endüstrisine yansıdı ve bu alanın bir sektör haline gelmesine, günümüzde ise durumun değiştiğine ve yeni toplumsal normlar doğrultusunda orijinal Barbie figürünün farklı kadın modellerini de içerecek şekillerde genişlemesine neden oldu.” dedi.  

Dr. Öğr. Üyesi Meltem Narter: “İnsanlık tarihinin başından beri kadın rolleri çeşitli figürler aracılığıyla belirlendi”

Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Meltem Narter ise günümüzde kadın halleri, kadının nasıl olması gerektiği konularında çok sayıda fikir ve değerlendirme olduğunu işaret ederek konuşmasına başladı. Barbie üzerinden temsil edilen kadın imajının da aslında bu konudaki ilk standartlaşma olmadığını, mitolojik hikayelere referanslar vererek insanlık tarihinin başından beri kadın rollerinin çeşitli figürler aracılığıyla belirlendiğinden bahsetti. Özellikle Athena ve Afrodit gibi mitolojik kadın figürlerin değişik toplumsal ve kültürel rollerin temsilcisi olarak kurgulandığına işaret etti. Tarih boyunca oluşan farklı rol tanımlamalarının her zaman değişken olabileceğini bunun da esasen kadının yaşamdaki rollerinin sadece değişik zaman ve kültürlerde ona atanan rollerden ibaret olmamasından kaynaklandığını belirterek sözlerini tamamladı.

Etkinlik dinleyicilerden gelen soruların cevaplanması ile sona erdi. 
 

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)