Dünü, bugünü ve yarınıyla radyo konuşuldu



Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi, 6 Mayıs’ta Türkiye’de Radyo’nun yayına başlaması dolayısıyla, “Türkiye’de Radyonun Dünü Bugünü” paneline ev sahipliği yaptı. Sahadan ve akademiden uzman isimler radyoyu her yönüyle ele aldı.

Moderatörlüğünü, İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü Başkanı Doç. Dr. İsmail Arda Odabaşı’nın üstlendiği panele konuşmacı olarak TRT İstanbul Radyosu’ndan Dr. Taner Horoz, İstanbul Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Engin Başcı. Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Hale Yaylalı ile Dr. Öğr. Üyesi Nejla Polat katıldı.



Prof. Dr. Nazife Güngör: “Radyonun sonu gelmez”

Üsküdar Üniversitesi Güney Yerleşke Fuat Sezgin Konferans Salonu’nda İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü ev sahipliğinde gerçekleşen etkinliğin açılış konuşmasını İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazife Güngör yaptı. Güngör, 6 Mayıs’ta Türkiye’de radyoculuğun başladığını ve TRT’nin kurulmasıyla daha da geliştiğini belirterek, radyonun kitle iletişim araçları arasında ayrı bir yere sahip olduğunu söyledi. Güngör, radyonun sonunun gelmeyeceğini düşündüğünü, çünkü her türlü teknolojik gelişmeye ayak uydurduğunu belirtti.

“Türkiye’de düzenli yayınlar Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi’yle başladı”

Dr. Öğr. Üyesi Hale Yaylalı, Türk Telsiz Telefon Anonim Şirketi’nden Devlet Radyoculuğuna;  Radyonun İlk Yılları” konu başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Radyonun Türkiye’deki gelişimini kronolojik olarak anlatan Yaylalı, radyonun dünyadaki ilk pratiklerinde iki farklı yaklaşım olduğunu, ilkinin müzik, eğlence ve öykülemeyi ön plana çıkaran ticari model, diğerinin ise kara Avrupa’sında daha gelişmiş kültürel normlara dayanan eğitsel model olduğunu ifade etti. Türkiye’deki ilk radyo yayıncılığının amatör radyocularla deneyimlendiğini,  ilk düzenli radyo yayınlarını ise 6 Mayıs 1927 tarihinden itibaren Türk Telsiz Telefon Şirketi’nin gerçekleştirdiğini belirtti.



 “Radyo, devletin tekelinde ve yönetiminde siyasal yayın organı olarak, yoğun bir propaganda aracı olarak kullanıldı” 

Dr. Öğr. Üyesi Nejla Polat da “Çok Partili Dönem ve Partizan Radyoculuk” başlığıyla bir sunum yaptı. Çok partili hayata geçilmesiyle Demokrat Parti’nin iktidara gelmesi üzerine radyoda muhalefet partilerinin konuşmalarının kısıtlandığını belirten Polat, radyonun bu dönemde hükümetin icraatlerini anlatan bir yayın organı olarak kullanıldığını. Özellikle seçim dönemlerinde Demokrat Parti’nin, muhalefeti radyodan uzak tutarak, radyoyu tek taraflı bir propaganda aracına dönüştürdüğünü söyledi. Bu nedenle muhalefet partilerinin seçim kampanyalarını mitingler, afişler ve kendilerini destekleyen gazeteler yoluyla yürüttüklerini belirtti.



“Emekleme döneminden geçen bir radyo serüvenimizin var”

TRT İstanbul Radyosu’ndan Dr. Taner Horoz “Analogdan Dijitale Günümüz Radyo Yayıncılığı” başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Horoz, eskiden radyonun bir tekel olarak TRT eliyle yayın yaptığını, ancak 1993 yılında yapılan hukuki düzenlemeyle bu tekelin kaldırıldığını ve böylece TRT’nin yanı sıra özel radyo ve televizyonların da yayın yapmasının yolunun açıldığını söyledi. Horoz, “TRT radyosu o dönemde 4 postadan yayın yapıyordu. Radyo 2’de haber sunuluyordu. Fakat zamanla Türk pop müziği ağırlıklı bir postaya dönüştü. Emekleme döneminden geçerek gelişen bir radyo serüvenimiz var” dedi.

Gelecekte radyoculuk mesleği bitecek mi? 

Radyonun dijital mecralara en kolay adapte olan yayın organı olduğunu belirten Horoz, “İnternetle birlikte, internet radyoculuğu da başladı. Radyoya gerek olmadığını düşünenler olsa da, biz, yani program yapanlar, sizin yerinize karar verip müzikleri seçen profesyonelleriz. Bizim işimiz bu. Müzikleri dinleyip, değerlendirip size sunuyoruz” dedi. Dr. Taner Horoz ayrıca radyoculuğun hiçbir zaman sona ermeyeceğini belirtti.




“Radyo, sihirli bir araç, büyülü bir dünyadır”

İstanbul Aydın Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Engin Başcı da, radyonun hayatımızdaki öneminden bahsederek “Türkiye’de Radyo Haberciliği” başlıklı sunumuna başladı. “Radyo en önemli kitle iletişim araçlarından birisidir. Sihirli bir araçtır. Orada sesin büyülü dünyası vardır ve hayal kurmanızı sağlar. O yüzden biraz kitaba benzer. Sürekli dinlendiği için kulak aşinalığı olur ve radyodaki sesler ailemizden biri haline gelir” dedi.

“Dijital medyanın gelişmesiyle radyo etkileşimli hale geldi”

Dijital medyanın gelişmesiyle radyonun etkileşimli hale geldiğini söyleyen Başcı, önceden izleyicilerin radyo yayınına bağlanmalarının zor olduğunu, şimdi ise her radyo programının sahip olduğu sosyal medya hesaplarından kolaylıkla ulaşabildiklerini belirtti. Başcı sözlerini “Hangi işi yaparsanız yapın, ister televizyoncu, radyocu ister haberci olun hayattan, sokaktan kopmayın. Hayatın ruhunu haberlerinize, programınıza taşıyın” diyerek konuşmasını sona erdirdi.

Panel soru ve cevap bölümünün ardından katılımcılara plaket verilmesi ile sona erdi.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)