İletişim seminerlerinde “Oyunlaştırma” ve “Gözetim toplumu” konuşuldu


Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi seminerlerinde bu hafta Halkla İlişkiler Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Özge Uğurlu Akbaş, Stratejik Yönetim Süreci ve Kurumlarda ‘Oyunlaştırma’ Tasarımı üzerine yaptığı akademik çalışmasını katılımcılarla paylaştı. Fuat Sezgin Konferans Salonu’nda gerçekleşen seminerde Medya ve İletişim Bölümü Araştırma Görevlisi Neslihan Bulur ise ‘Gözetim toplumu’ hakkında konuştu.
 
İletişim seminerlerinde “Oyunlaştırma” ve “Gözetim toplumu” konuşuldu

Halkla İlişkiler Bölüm Başkanı Dr. Özge Uğurlu Akbaş konuşmasına, “Halkla ilişkiler açısından değerlendirildiğinde yönetim süreci, bizim alanımız ve disiplinimiz için çok önemli” diyerek başladı. İnsanların halkla ilişkiler kavramını genellikle dışa yönelik bir tanıtım ya da kurumun kendisini ifade etme şekli olarak görmekte olduğunu kendisinin ise çalışmasında kurum içi halkla ilişkiler bağlamında bir değerlendirme yaptığını söyledi.

Geçmişte rastladığımız klasik yönetim anlayışının aksine günümüzde kurumlarda çalışan insanların psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik bir takım değişimlerin olduğunu söyleyen Dr. Uğurlu, halkla ilişkiler disiplininin bu süreçte çalışanı tanımak, çalışanın gereksinimlerini bilmek, motive olmasını sağlamak ve kuruma daha bağlı bir çalışan profili ortaya çıkarmak gibi amaçları olduğunu dile getirdi.

Oyunlaştırma iş yerlerinde verimi artırıyor

Dr. Uğurlu son yıllarda çok fazla uygulanan, Türkiye’de de birçok örneği olan oyunlaştırma tasarımını, kurumlarda çalışanların daha verimli çalışmasını sağlayacak, kurumsal dinamiklerin ve kurum kültürünün çalışana daha rahat bir şekilde aktarılmasını sağlayacak bir tasarım şekli olarak tanımladı. Oyunlaştırma tasarımının önemli işlevlerinden birinin de problem çözme mekanizması oluşturmak olduğunu, çalışanlara belli sorumluluklar vermek ve verilen sorumlulukları yerine getirdiklerinde onları ödüllerle motive etmek, daha iyi iş çıktıları ortaya koymak ve bu bağlamda ürünün veya hizmetin kalitesini arttırmaya yönelik bir tasarım olarak karşımıza çıktığını belirtti.
 
Kurum kültürünün benimsenmesinde oyunlaştırmanın payı büyük
 
Oyunu çocukları oyalayabileceğimiz, zaman geçirebileceğimiz, eğlence faktörünün ön planda olduğu bir kavrammış gibi algıladığımızı ifade eden Dr. Uğurlu, oyunun ciddi bir iş olduğunu ifade edip disiplinli bir tasarım gerektirdiğinin altını çizdi. Dr. Uğurlu, “Son çalışmalara baktığımızda oyunu eğitimle ve öğrenmeyle ilişkilendiren birçok model ortaya atılıyor. Özellikle çocukların belli noktalarda, belli seviyelerde, belli şeyleri öğrenmelerinin oyunla gerçekleştirildiğinde çok daha kalıcı ve kolay olduğu söyleniyor” dedi. Kurumların da hem müşterilerini hem de çalışanlarını kurum kimliğine daha kolay adapte edebilmek için oyun mantığını kullandığını ifade eden Dr. Uğurlu, dijital bir çağda yetişen genç çalışanların kurum kültürünü oyunlaştırma stratejileri ile daha kolay benimseyebileceklerini ifade etti.

İletişim seminerlerinde “Oyunlaştırma” ve “Gözetim toplumu” konuşuldu 2

Bilgisayar teknolojileri gözetimi yoğunlaştırıyor

Programın ikinci oturumunda söz alan Araştırma Görevlisi Neslihan Bulur sunumuna gözetim kavramını açıklayarak başladı. İktidar ilişkileriyle birlikte düşünüldüğünde gözetimin önemli bir olgu olduğunu söyleyen Bulur, konuşmasına Karl Marx ve Max Weber gibi ünlü düşünürlerin gözetim hakkındaki fikirlerinden söz ederek devam etti.

Gözetim konusuna ilk olarak Karl Marx’ın dikkat çektiğini ve Marx’a göre gözetimin emek ve sermaye arasındaki mücadelenin bir unsuru olduğunu ifade eden Bulur, Weber’in ise kapitalist işletmelerde gözetimin rolünü ve iktidar ilişkilerini kabul ederken gözetimin sadece sınıf ilişkileri bağlamıyla sınırlandırılmasına karşı çıktığını belirtti. 1980’lerin sonlarından başlayarak bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle gözetimin karmaşıklaştığından bahseden Bulur, Gary Marx’ın bilgisayar teknolojilerinin gözetimi hem niteliksel hem de niceliksel olarak yoğunlaştırdığını savunduğunu ifade etti.

Gözetim toplumu bağlamında Facebook

Facebook’un 2017 raporuna göre, fotoğraflarda yüzlerinin yarısı kapalı olsa bile %83’lük doğruluk oranıyla insanları tanımlayabildiğini söyleyen Bulur, Facebook’un gözetim yöntemi olarak izleme çerezleri, etiket önerileri ve beğenileri analiz etme gibi yöntemleri kullandığını belirtti. Bulur konuşmasında Facebook’un canlı yayın özelliğini kullanarak intihar eden kullanıcı vakalarına çözüm olarak intihara meyilli kullanıcıları önceden tespit edip engellemek için bir algoritma ürettiğine de değindi.

Facebook üzerinde her 60 saniyede bir 136 bin fotoğraf yüklenip 510 bin yorum gönderildiğini ve 293 bin durum güncellenmesi yayınlanmakta olduğunu ifade eden Bulur, en çok veri üretimine sahip olan ülkenin Amerika Birleşik Devletleri olduğunu ve Facebook’tan en çok veri talep eden ülkenin de yine ABD olduğunu söyledi. Kullanıcı verilerinin reklam gelirlerine dönüştürülme sürecine de değinen Bulur, sosyal medya kullanıcılarının kendi istekleri ile paylaştıkları bilgilerin analiz edilmesiyle üretilen tüketici profillerinin gözetim anlayışını yeni bir boyuta taşıdığını söyledi.

Berkay ÖZAY
 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)