Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Darbecilik şeker hastalığı gibidir. Fırsatını bulduğunda nükseder”
Üsküdar Üniversitesinde düzenlenen “Vesayetlere Karşı Bağışıklık” başlıklı panelde Türkiye siyasetine damga vuran dönemler masaya yatırıldı. Başörtüsü konusunun askeri vesayetin bir sembolü olduğunu, başörtüsü sorununun çözülmesiyle vesayetin kalktığına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, darbeciliği şeker hastalığına benzetti ve önemli uyarılarda bulundu.
Üsküdar Üniversitesi, Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği ve Bingöl Gelişim Platformu (BİNGEP) ortaklığında, Türkiye’nin Vesayet Karnesi programı düzenlendi.Üsküdar Üniversitesi Altunizade Kampüsü Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen programın ‘Vesayetin Bitişi” başlıklı bölümünün açılış konuşmalarını Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, BİNGEP Başkanı Yunus Ustahabipoğlu, Bingöl Valisi Yavuz Selim Köşger, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz yaptı.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Askeri vesayet şeker hastalığı gibidir”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, geçtiğimiz hafta Milli Savunma Bakanlığı'nın düzenlemesi ile kadın subay ve astsubaylar için uygulanan başörtüsü yasağının kaldırıldığını hatırlatarak “Bu değişiklik noktayı koydu. Askeri vesayet bitti ama aslında bitmedi. Çünkü askeri vesayet, darbecilik bir hastalıktır tıp ki şeker hastalığı gibi. Şeker hastalığını biliyorsunuz kişi şeker hastası olduğu zaman ömür boyu şeker hastasıdır. Şeker hastası yediğine, içtiğine dikkat ederse daha sağlıklı olur ancak dikkat etmediğinde hastalık hemen nükseder. Darbecilik de şeker hastalığı gibi, şartların oluşması halinde ilk fırsatta hemen nükseder” dedi.
Tarhan: “Başörtüsü sorununu çözülmesi askeri vesayetin kaltığının işareti”
Askeri vesayetin toplumca hep hissedildiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, başörtüsünün askeri vesayetin sembolü olduğunu söyleyerek şunlara dikkat çekti. “Başörtüsü konusunu toplum olarak çözdük. Örneğin bizim üniversitemizde insanlar birbirlerinin kılık kıyafetiyle uğraşmadan beraber okuyorlar, çalışıyorlar. Toplumda sorun olmayan bir konu silahlı kuvvetlerde de sorun olmamalıydı. Bu konuda önemli bir gelişme oldu. Başörtüsü konusu askeri vesayetin sembolüydü, başörtüsü sorunu çözüldü bu da askeri vesayetin kalktığının işareti oldu” dedi.
Konuşmasında 15 Temmuz darbe girişimine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, 15 Temmuz’da halkın “Patron benim” dediğini belirterek “Toplumun her kesiminde darbeye karşı bir refleks oluştu. Her türlü dünya görüşüne sahip hangi ideolojiye sahip olursa olsun herkes darbe kurbanı oldu çünkü. Darbenin iyisi kötüsü olmaz. Askeri vesayetle ilgili konuları konuşabilmek bu açıdan çok önemli” diye konuştu.
Cevdet Yılmaz: “15 Temmuz’ların tekrarlanmaması için yapısal değişikliklere ihtiyaç var”
Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 15 Temmuz darbe girşiminin vesayetin son örneklerinden biri olduğunu belirterek “Başka bir 15 Temmuz yaşanmaması için bu vesayetçi zihniyeti üreten ortamı değiştirmemiz lazım. 15 Temmuzların tekrarlanmaması için, yapısal değişiklikleri ihtiyaç var. Bu da anayasal yasal değişikliklerle olacaktır. Meclisimizin 15 Temmuz sonrası getirdiği yeni anayasa değişikliği paketi bunun bir ürünüdür. Bu değişim gerçekleşmezse yeniden vesayet odaklarının hortladığını göreceğiz. Yeniden birtakım yapıların güç kazandığını göreceğiz. Yapmamız gereken, anayasal değişime 'evet' diyerek, bu sürekli kriz üreten sistemi, vesayetçilere cesaret veren bu ortamı değiştirmemiz lazım” dedi.
Tek adam rejimi olmaz
Sivil yönetimin güç kazanmasını istediklerini belirten Cevdet Yılmaz, “Sivil yönetimin güçlü olmasından rahatsız olanlar tek adam diyerek bunu eleştiriyorlar. Bu tek adam onların anladığı tek adam değil. Onların dediği tek adam rejimini biz biliyoruz. Onların geçmişinde var. Demokratik bir ortamda milyonlarca insanın seçtiği insanla tek adam rejimi olmaz. Güçlü sivil yönetim olur. Onlar da belli dönemlerde görev yaparlar. Arkalarında milyonlarca seçmenin iradesi vardır. Demokratik çoğulcu bir ortamda belli bir süre görev yaparlar” diye konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından Gazeteci- Yazar Sabri Balaman’ın moderatörlüğünde “Vesayetlere Karşı Bağışıklık” başlıklı panel gerçekleştirildi.
Panelist olarak Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Zelka, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Adnan Tanrıverdi, Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak ve Emekli Kıdemli Albay Ali Coşar yer aldı.
Adnan Tanrıverdi: “28 Şubat 15 Temmuz’un mimarıdır”
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Adnan Tanrıverdi, askeri darbelerin ana hedefinin milletin manevi dinamikleri olduğunu belirterek “Milletin islami yaşantısını seküler Batı yaşantısına dönüştürmek için yapılmıştır. Bu 60 İhtilali ile başlıyor, 60 İhtilali yapıldığı zaman hemen akabinde 325 general, bu darbeyi tasvip etmeyen 4 bin 177 üst rütbeli subay emekliye sevk edildi. Onlar emekliye sevk edilince silahlı kuvvetlerin içinde geriye bu darbeci zihniyet kaldı. 12 Mart’ı ve 12 Eylül’ü bunlar yaptılar. 28 Şubat’ı bunlar yaptılar, 27 Nisan’ı bunlar yaptılar” dedi. 28 Şubat’ın bu tasfiyeyi başka yöne taşıdığını belirten Tanrıverdi, 28 Şubat’ta yayınlanan bir genelgeyle irticai faaliyette bulunan tasfiye edilmesine karar verildiğini belirterek “28 Şubat, 15 Temmuz’un da mimarıdır diyebiliriz.
Bu genelgeye göre ikaza uymayanlar silahlı kuvvetlerden çıkarılacaktı. İşte FETÖ’cüler o zaman kendi cemaatine ‘Hanımlarınız başını açsın, namaz kılmayın kışlanızda namazla uğraşmayın ve modern hayat tarzını tatbik edin’ diye genelge yayınladı. Bunun arkasından o cemaate mensup olanlardan buna uyanlar uydu uymayanlar tasviye edildi. Böylece organize olmaları için bir alan açıldı ve 15 Temmuz’u o alan içerisinde hareket ederek yaptılar” dedi.
Adnan Tanrıverdi, darbelerin üç ayak üstüne oturduğunu belirterek bunlardan birinin siyasi istikrarsızlık olduğunu söyledi. Tanrıverdi, istikrarın son derece önemli olduğunu belirterek “İstikrarın sağlanması için de başkanlık sistemi en ideal sistem yani tek partinin iktidar olması parlamenter sistemde çok mümkün değil” dedi.
Prof. Dr. Mehmet Zelka “15 Temmuz’un maliyeti 300 milyar dolar”
Üsküdar Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Zelka ise askeri darbelerin ekonomi üzerindeki etkilerini anlatarak “Türkiye hamdolsun son 15 yılda Ak Parti iktidarından sonra çok ciddi hamleler yaptı. Artık başkalarının çizdiği rolü değil, kendi rolünü kendi politikasını uygulama yoluna girdi. Onların belirlediği gelişme seviyesinin üzerinde bir gelişme seviyesi yakalıyor. Dünya ekonomisi içerisinde altıncı sıraya geldi. Siyasi bakımdan etkinliği malumunuz. Bölgede ciddi bir aktör, işte bu onların tahammül edebilecekleri bir hadise değil. Sosyal ve kültürel etkileri zaman içinde görürüsünüz ama ekonomideki etkileri çok kısa sürede görürsünüz örneğin 28 Şubat sürecinden sonra bir gecede bütün bankaların içi boşaltıldı, daha sonra alınan önlemler çerçevesinde bankaların ihyası için 125 milyar dolar harcandı. Yine o süreçte diğer maliyetler de dikkate alındığında 28 Şubat sürecinin maliyeti 291 milyar dolardır, 17 Aralık’ta 15 milyar dolar, 15 Temmuz’a bakıyoruz, bazı rakamlara göre 300 milyar dolar” diye konuştu.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)