Rektör Tarhan, Yeni YÖK Tasarısına İlişkin Görüşlerini Açıkladı
Yüksek Öğretim Kurulu üniversitelerin yapı, yönetim ve sistemini değiştiren yeni yasa hazırlıklarını tüm hızıyla sürdürüyor. Hazırlanan taslak ise tartışmaya açıldı. Bunun için Yüksek öğretim Kurulu bünyesinde bu çalışmaları paylaşmak amacıyla bir site hazırlandı. Taslak ve tartışmalar şimdi bu site üzerinden sürdürülüyor. Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın da görüşleri sitede yayınlandı. Senato olarak ayrıntılı bir çalışma sürdürdüklerini ifade eden Rektör Tarhan, yeni yasaya ilişkin önemli tespitlerde bulunuyor.
Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın YÖK’ün yeni tasarına ilişkin görüşleri şu şekilde.
Üsküdar Üniversitesi Senatosu ayrıntılı bir çalışmayı sürdürmektedir ancak zamanlama sorunu nedeni ile kişisel görüşümü ayrıca duyurmak istiyorum.
1- Genel çerçeve ele alındığında bürokratik vesayetin akademik çalışma üzerindeki etkisi azaltılması yönünde olumlu adımlar atılmıştır.
2- Aynı yaklaşımın idari ve mali konular için azalmadığı tam tersine arttığı gözlenmektedir. Taslak bu haliyle Üniversitelerin ihtiyacı olan reformu karşılamamaktadır.
3- YÖK yasa taslağının ayrıntıya fazla girmeden “Frame Work” çalışması şeklinde olması 100’e yakın madde yerine 20-30 maddeden ibaret YÖK Anayasası diyebileceğimiz sınırlarda olması önemlidir. Böylece yönetmelik ve yönergelerle eksiklerin tamamlanmasının hızlılık, verimlilik ve sürdürebilirlik ilkelerine daha uygun olduğu kanısındayım.
4- Vakıf Üniversiteleri ile ilgili iyi niyetle yapılan kamu çıkarını korumaya yönelik düzeltmeler bazı uygulama zorluklarını beraberinde getirecek niteliktedir. Geçmişte yaşanan ve halen yaşanmaya devam eden kötü örneklerin tekrarını önleme kaygısı ile hareket ederken hakkaniyet doktrinine uygun davranılmalıdır.
5- Vakıf Üniversitelerinin, taslakta vakıf üniversitelerinin kamu tüzel kişiliğini haiz ve kanunla kurulan kurumlar olmaktan çıkarılıp, özel hukuk tüzel kişiliğini haiz ve YÖK'ün teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla kurulan yükseköğretim kurumlarına dönüştürülmesi’nin hayati derecede vakıf üniversitelerini engelleyecek hatta asırlardan devraldığımız “Vakıf Yüksek Öğrenimi” müessesesini bitirecek niteliktedir. Vakıflıktan çıkılması anlamına gelecek bu yaklaşım siyasi kırılganlık oluşturacak ve ilerde yeni mazlumlar ortaya çıkmasına sebebiyet verecek niteliktedir.
6- Vakıf Üniversiteleri gerçekten kar amacı gütmeyen ve başka alanda büyümeyen vakıf kurumları gibi olmalı ve en küçük kuruşunun hesabını verecek şekilde yapılanmalıdır. Bu sebeple, “Yeminli Mali Müşavirlik‟ sistemi ve benzeri bir yapı tarafından raporlanarak denetlenmelidir.
7- Madde 22: “Bünyesinde tıp veya diş hekimliği fakültesi bulunan üniversitelerde, Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Kurul kararı ile üniversite hastanesi kurulabilir.” fıkrası “Bünyesinde Tıp, Sağlık Bilimleri veya Diş Hekimliği, Eczacılık Fakültesi bulunan Üniversiteler Kendi Yetkili Kurullarının Kararı ile Üniversite Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezleri kurabilir ya da özel ve devlet sağlık kuruluşları ile afiliye olabilir.” şeklinde değiştirilmelidir.
8- Madde 30. Bu maddeye “Vakıf Yükseköğretim Kurumlarının ita amiri Vakıf Mütevelli Heyet Başkanıdır Kurucu Vakıf Başkanına karşı sorumludur.” şeklinde yeni bir fıkra eklenmelidir. Yatırımcısının söz sahibi olmadığı hiçbir kurum büyüyemez. Bu sebeple kurucu vakıf başkanına son söz hakkı verilmelidir.
9- Kurumum profesyonel yönetiminin sağlıklı yürüyebilmesi için ideal sistemin Mütevelli heyet başkanı ile rektörün tek kişi gibi hareket edebilmesidir. Heyet Başkanının işi Rektöre delege etmesi daha sonra denetlemesi gerekir. Bunun her zaman sağlanamadığı bilinmektedir. İyi işleyen bir sistem varsa ve muvafakatin olduğu durumlar için esneklik ve açıklık getirilmelidir. Devlet üniversiteleri uygulamasından farklı olarak ve bu sebeple Madde 30’a bu fıkra eklenmelidir. ”Vakıf üniversitelerinde rektörün görev süresi mütevelli heyetinin salt çoğunluğu ile uzatılabilir”
10- Madde 31. Bu maddeye “Vakıf Üniversiteleri idari ve mali yönden özerktir. Ancak gelirlerini amacı dışında kullanamaz. Vakıflar kanunu kapsamında Kurucu Vakıf Başkanınca denetlenir.” şeklinde yeni bir fıkra eklenmedir.
11- Madde 50/1. Doçentliğe başvuruda bulunabilmek için doktoradan sonra beş yıl geçmiş olma şartının aranması, başarılı akademisyenlerin, akademik yükselmelerinde önemli bir engel olarak görülmektedir. Mevcut Yükseköğretim Kanununda olduğu gibi doçentliğe başvurmada bekleme süresi getirilmemelidir
12- Vakıf üniversitelerinin denetiminin “yerindelik” değil, “kanuna uygunluk” esasları üzerinden yapılmalıdır.
13- Merkezi sınav sistemi devam ettiği sürece, askerlik bağlantısı olmayan 29 yaş üstü gençlerin “yaşam boyu eğitim” statüsünden faydalanıp, ayrı bir sınav ile veya sınavsız üniversiteye kayıt olma imkanı sağlanmalıdır.