Prof. Dr. Sinan Canan: “İnsanı en çok strese sokan şey belirsizliktir”

Üsküdar Üniversitesi İş Güvenliği, İş Sağlığı ve Çevre Sağlığı Uygulama ve Araştırma Merkezinin düzenlediği 1 Konu 1 Konuk programının 46. Oturumu gerçekleşti. Programın konuğu İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Psikoloji bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Sinan Canan oldu. “Davranışlarımızı Yöneten Kurallar- Baskı ve Stres Altında Karar Verme” konusuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Canan; “Erkekler stres altında daha fazla risk alma davranışı gösteriyorlar. Kadınlar tam tersi, riskten kaçar. Kadın- erkek eşit gibi görünse de beyin olarak farklı çünkü erkek belli dönemlerde eski yıllarda avcı, savaşan kas yapısı hormon yapısı buna yönelik, kadın ise üreme çocuğu hayatta tutma aileyi bir arada tutma gibi kısımlarda görevlendirilmiş duruyor.” dedi.

“Beyin çok gelişmiş bir hareket kontrol sistemi diyebiliriz”

Beyin hücrelerinin elektriksel bir dille çalıştığına dikkat çeken Prof. Dr. Sinan Canan, canlılarla beyin ilişkisini değerlendirdi. Canan; “Büyükse canlı ve bir yerde sabit değilse, hareket ediyorsa bu canlıların beyni vardır. Balinalar gibi solucanlar insanlar kadar beyin sahibi. Bitkiler ve mantarların beyni yoktur. Sabit bir yerde olan canlıların beyni yok. Beyin yapısı olmadığı için ağrı duygusu yoktur. Bir ağacın dalını kopardığımız zaman bizdeki kol bacak kopma ağrısı gibi değildir. Biz insanlar ağrı duyusuna çözüm bulabiliyoruz. Beyin çok gelişmiş bir hareket kontrol sistemi diyebiliriz. Beyinleri olan canlılara baktığımızda denizlerde yaşayan deniz anası gibi canlıların sinir sistemlerinden beyinlerinden tutun insan gibi en karmaşık canlı deyimlerin yapısında temelde aynı olduğunu görüyoruz. Temel bilişim açısından hiçbir fark yok. Sinir hücreleri vücuttaki herhangi hücrelerden biri ama belli işlerde özelleşmesi vardır. Karaciğerdeki hücremiz kandaki zehirli maddeleri safra salgılamak için çalışır. Beyin hücrelerimizde uyarıları alıp başka bir yere ileten ileticiler gibidir. Elektriksel bir dille çalışır. Sinir hücreleri çok sayıda kaynaktan veri alıp veri alabilir.” şeklinde konuştu.

“Hayatta kalmak için zekamızı kullanmaya zorlanmışız”

İnsan denen varlığın zekaya sahip olmasıyla hayatta kaldığına değinen Canan; “Bir canlının sinir sisteminin ve bedeninin fonksiyonunu doğru anlayabilmemiz için bu canlının nasıl bir habitata uyumlu yaratıldığını, nasıl ince ayarlandığını biliyor olmamız lazım. Bize yardımcı olan alan, evrimsel biyolojidir. Canlı hangi tarihsel süreçlerden geçmiş ona bakmak gerekiyor. İnsan için tuhaf bir manzara çıkıyor karşımıza. Bedenine göre en büyük beyin insanda var, canlıları sıraya döktüğümüzde görebiliyoruz. Ama neden bu kadar gelişmiş bir beynimiz var? Niye bu kadar masrafla bir organı taşımak zorundayız diye sıklıkla sorulur. Biyoloji de bu kadar müsrif şekilde enerji yakıyorsa bir açıklaması var. Biz gözümüzü kapatıp kendimizi hayal ettiğimizde elbiseli hallerimizle ederiz çünkü elbisesiz kendimizi bilmiyoruz. Canlılar aleminde çıplak halimizde bizden acizi yoktur. Diğer canlılarla her şeyimiz aynı sadece acizlik, çıplaklık farklı. İnsan çıplaklaşıp zayıflaştıkça kafasını daha fazla zorlayan bir canlı haline gelmiş. Hayatta kalmak için zekamızı kullanmaya zorlanmışız. Her nesilde daha zeki olanların seçildiği zekanın alameti farika olarak ortaya çıktığı bir canlı olarak teşkil edilmiştir.” dedi.

“İnsanı en çok strese sokan şey belirsizliktir”

Stres sistemini detaylarıyla açıklayan Canan; “Neden biz bir tehlike anında bildiğimiz en güvenli yolu değil de bazen çok güvensiz olabilecek yolları gayri ihtiyarı olarak tercih ediyoruz. Anlamanın yolu insanın fabrika ayarlarındaki stres cevabı dediğimiz sistemin nasıl çalıştığını anlamaktır. Üç tane reaksiyon üretmek üzere harekete geçirilir bu sistem; savaş, kaç ya da don bu üç repertuvardan başka stresi yoktur. Avın peşinden gidiyorsanız savaş modu açık olur, avlanacak bir hayvansanız avcı koşuyorsa kaç diye sistem çalışıyor ya da baş edemeyeceğiniz bir şeyle karşı karşıyaysanız pısıp kalıp tehlikenin geçmesini bekleyin diye don reaksiyonu verilir. Bütün hayvanlarda süper çalışıyor. Peki bizde aynı stres sistemi kan şekerleri ne zaman aktive oluyor sabah dolabı açıyorsun bugün ne giyeceğim? Bunu söylerken daha stres sistemi aktifleşiyor neden? İnsanı en çok strese sokan şey belirsizliktir. Belli bir süre sonra ne olacağını bilemiyorsanız işin ucunda bir ihtimal olarak ölümde var demektir. Sınavda acaba ne soracak? Kaç sene yaşayacağım? Kariyerim ne olacak? Geleceğe yönelik sorular bizi çok geriyor. Savaş, kaç don bizde uygulanamıyor. Trafikte sıkıştın savaş kaç, don yapamayız.” ifadelerini kullandı.

“Hafif stres öğrenmeyi arttırır”

Erkek ve kadın beynini de olgularıyla ve strese göre açıklayan Canan; “Rahat, yumuşak koltuklar film izlemek için varız desek de eline kitap alıp oturduğunda maksimum yirmi dakika sonra uykumuz gelir beyin devre dışı kalıyor. Okullarda yapılan çalışmalarda kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre farklı etkisi var. Orta düzeyde stres erkek öğrencilerin öğrenmesini arttırırken, kız öğrencilerin öğrenmesini bozuyor. Erkek ve kadında stresin farklı bir durumu var. Erkekler stres altında daha fazla risk alma davranışı gösteriyorlar. Kadınlar tam tersi riskten kaçar. Kadın- erkek eşit gibi görünse de beyin olarak farklı çünkü erkek belli dönemlerde eski yıllarda avcı, savaşan kas yapısı hormon yapısı buna yönelik, kadın ise üreme çocuğu hayatta tutma aileyi bir arada tutma gibi kısımlarda görevlendirilmiş duruyor. En iyi becerdiğimiz iş şu; gelecekte şu an olmayan bir şeyin var olduğunu hayal ediyoruz. Geçmişteki tecrübelerimizi alıp şu anda geleceğe giden yola adım atacağız. Yaratıp bir şeyler yapmak için zihin verilmiş. Deneyimleri toplayıp o hayale gitmek için yola çıkıyoruz.” dedi.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)