“Antidepresan Kullanımı ve İntihar” konulu söyleşi düzenlendi

Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu tarafından “Antidepresan Kullanımı ve İntihar” konulu söyleşi düzenlendi. Eczane Hizmetleri Program Başkanı Doktor Öğretim Üyesi Sultan Mehtap Büyüker’in konuşmacı olarak yer aldığı etkinlikte antidepresan kullanımı, zehirlenmeler ve intiharın adli toksikoloji açısından değerlendirmesi üzerinde duruldu. Depresyon tedavisinde doğru tedavi yönteminin oldukça önemli olduğuna dikkat çeken Büyüker; “Tanı ve tedavi şeması belirlenirken özellikle dikkat edilmesi gereken, kişiye özel tedavi uygulanmasıdır.” dedi.

“Depresyon günlük konuşmada kullandığımız kadar kolay bir durum değil”

Herkes tarafından zaman zaman “depresyondayım” teriminin kullanıldığını aktaran Büyüker, durumun bu kadar basit olmadığını aktardı. Büyüker; “Zaman zaman ‘depresyondayım’ terimini çok fazla kullanıyoruz fakat olayın boyutu aslında bu kadar basit değil. Depresyon günlük yaşamda hayattan zevk almama, derin umutsuzluk, üzüntü içerisinde olma, normal günlük yaşamdaki enerjinizi kaybetmeniz, iştah bozuklukları, uyku bozuklukları gibi sorunların ortaya çıktığı bir süreç. Fakat bu süreç uzadıysa biz buna depresyon diyoruz. Süreç uzamışsa haftalara, aylara, yıllara kadar gidiyorsa ve sonuç olarak depresyonun en son aşaması dediğimiz kişinin yaşamdan kopması, hayatına son verme isteğinin eğiliminin artmasını ileri derecede depresyon olarak tanımlıyoruz.” dedi.

“Depresyon birçok farklı nedenden meydana gelebiliyor”

Depresyonun sebeplerine değinen Büyüker; “Depresyona sebep olan faktörlere bakacak olursak burada genetik faktörlerden biyokimyasal, hormonal ve psikososyal faktörlerden bahsedebiliriz. Genetik faktörler, özellikle ailede psikiyatrik hastalık öyküsünün olması, yatkınlık olması, monomin oksidaz A enziminin etkisi ve beyin türevli nörotrafik faktör genpolof görülmesinde genetik faktörler arasında yer alıyor. Bunun dışında biyokimyasal nörotransitterler hinbik sistem, ayrıca hormonal faktörler dediğimiz östrojenin menopoz döneminde azalması, erken döneminde artması yine bununla beraber oksitosin ve endorfin seviyelerindeki değişiklikler ayrıca yine en çok yakından izlediğimiz psikososyal faktörler bunlar neler olabilir. Evlilik ve ilişkiler, yaşam koşullarının zorluğu, yakın ölümü veya yakınlarınızdan birisinin ağır hastalığı, kaza ve felaketler, ekonomik problemler, yasal birtakım sıkıntılar, yine cinsel ve fiziksel istismar ve diğer ağır hastalıklar psikososyal faktörler arasında sayılabilir.” şeklinde konuştu.

“Uygun antidepresan seçimi depresyon tedavisindeki en önemli basamak”

Depresyon tedavisinde doğru tedavi yönteminin oldukça önemli olduğuna dikkat çeken Büyüker;  “Tanı ve tedavi şeması belirlenirken özellikle dikkat edilmesi gereken, kişiye özel tedavi uygulanması. Burada ilaç, ilaç etkileşimleri çok önemli yani depresyonu olan bir kişi aynı zamanda diyabet hastası olabilir. Hipertansiyon hastası olabilir, epilepsi hastası olabilir. Bu ilaçlar birçok ilaçla etkileşime girebilir ve toksik etkiler oluşabilir. O nedenle ilaç seçiminde kişinin gen hastalıklarını göz önünde bulundurmak gerekir.” dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Yine doğru antidepresan, doğru dozun seçimi son derece önemli. Hepsinin değerlendirilmesi gerekiyor ancak depresyon tedavisiyle birlikte psikoterapi uygulamasının son derece etkili.” ifadelerini kullandı.

“Halk antidepresan kullanımı hakkında bilinçlendirilmeli”

Büyüker antidepresan kullanımıyla alakalı yaptıkları çalışmanın sonucundan bahsederek Türkiye’de yıllara oranlı antidepresan kullanımının artışına değindi; “Türkiye'deki sonuçlara baktığımızda 2003 yılında 14 milyon 238 bin kutu iken antidepresan satışı 2017’de, 48 milyon 226 bin 609 kutu olarak çıkıyor raporlardan. Yani yüzde 338'lik bir artış var. Yine uzam zehirlenme başvurularında 2000 yılında 18 bin 841 iken 2018’de 217 bin 331e çıkmış. Buradan bir kıyaslama yaptığımızda 2000 yılından 2018 yılına kadar nüfus artışı 1,2 katına çıkarken, zehirlenme ve başvurular 11,5 katına çıkmış. Yine Türkiye diğer ülkelerle kıyasladık buradaki sonuçlarda Türkiye'deki intihar oranı daha düşük bir hıza sahip. Fakat kaba intihar hızı 300 artışından daha fazla artış gösterdiğini tespit ettik.” dedi. Son olarak halkın ve sağlık personelinin akılcı ilaç kullanımı ve antidepresan kullanımı hakkında bilinçlendirilmesi ve en ufak mutsuzlukta ilaca başvurulmamasını dile getirerek “akıl sağlığımıza hem kendi açımızdan hem de çevremiz açısından hassasiyet göstermemiz gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)