Ebe Barbara Harper Üsküdar Üniversitesinde!

Üsküdar Üniversitesi Üniversite Kültürü Dersi kapsamında, Sağlık Bilimleri Fakültesi Ebelik Bölümü’nün düzenlediği  “Ebe Barbara Harper ile Ebelik ve Suda Doğum Söyleşisi” gerçekleştirildi. Söyleşinin açılış konuşmasını Ebelik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Güler Cimete yaptı. Cimete; “Bu güzel toplantıyı düzenlememizde yardımcı olan Dr. Yusuf Olgaç hocamıza çok teşekkür ediyorum. Sayın Barbara Harper’a bizlerle birlikte olduğu için ve deneyimlerini bizlerle paylaşacağı için çok teşekkür ediyorum.” dedi. 

Op. Dr. Yusuf Olgaç: “Doğum bir ebe işidir, doktor işi değil”

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Yusuf Olgaç ebelik bölümü öğrencilerine tavsiyelerde bulundu. Olgaç; “Benim için çok önemli ebelik, bizler doğum ekipleri hep beraber çalışıyoruz. Hepimiz aynı amaç uğruna çalışıyoruz. Ama tabi burada rollerimizi değişmeye başladık. Bizler doktor olarak sizlerin rollerini çalmaya başladık. Ya da siz bu rolleri bize terk ettiniz. Doğum bir ebe işidir, doktor işi değil. Biliyorsunuz Türkiye sezaryen doğum oranında ikinci sıradadır. Ben genelde gebelerle ailelerle konuştuğum zaman onlarda oradan sistemi ve doktorları suçluyorlar. Doktorlar sistemi suçluyor. Ve bu sistemin bozukluğu nedeniyle herkes topu birbirine atıyor ama çözüm üretemiyoruz ve olduğumuz yerde sayıyoruz. Sizlere kısaca öğüdüm şu olacak, mesleğinize sahip çıkın. Sahip çıkın derken çok iyi bir üniversitede eğitim alıyorsunuz. Üniversiteler size bilgi ve beceri sağlar ama mesleği öğretmezler. Mesleği sahaya çıkınca öğrenmeye başlayacaksınız. Ve doğum işinin sürekli eğitim gerektirdiğini unutmayın. Ben bile eğitimlere katılıyorum kadın doğum uzmanı olmama rağmen. Herkesten öğreneceğiniz bir şeyler mutlaka olacaktır, eğitimlerinize devam edin. Görev tanımınızı unutmayın sizler ebesiniz, hemşire değilsiniz. Hemşirelikte önemli bir meslek ve onlarda çok kutsal bir iş yapıyorlar. Ama ebeliğin yeri çok ayrıdır. Bu yolculukta hepinize başarılar diliyorum.” şeklinde konuştu.

Barbara Harper: “Eğitimde her damla aslında gelecek için bir damladır”

Yazar, ebe ve eğitmen Barbara Harper, suyun işlevlerine ve verilen eğitime değindi. Harper; “Biz suda doğumu genel tabiriyle kullanıyoruz. Ben bunu iki şekilde tanımlıyorum, suda doğum ve suda doğumun işlevi. Aralarındaki farklardan bahsetmek istiyorum. Suyun içindeki işlevi kullanmadaki amaç suda doğum yaptırmak değil. Aslında mutlu bir karşıtlık gibi görünüyor. Bebeği havuza göndermenin farklı bir yönüdür. Doğum işlemi sırasında suyun kullanılması çok farklı ve huzurludur. 2004’te Anadolu hastanesine geldiğimde hastane bana bir havuz ayarladı. Aynı zamanda ayrı bir doğum havuzu da bulunuyordu. Anne adayı suyun içinde çalışma yaptı. Ve suya doğumu çok kolaylıkla yaptı. Fakat bu işleme karşı duygusal tepkileri doktorları endişelendirdi. Doktor tamam artık bunu bitirmem gerekiyor dedi. Beni kenara çekti ve ne yapacaksam ben kendim yapayım dedim. Çocuğu dünyaya getirmek şeklinde ve bebek yatağa doğdu. Suyun yardımıyla yapılan doğumun ilk seferiydi. Aslında her şey yolundaydı. Tüm insanları eğitmek konusunda sadece Anadolu hastanesinde değil insanları eğitmekti amacım. Onlar bunu reklamını yaptılar ve İran Tahran’dan bir doktor da geldi. Suya doğumla ilgili Ali Akilhan Tarhan’dan gelip ilk suda doğumu yaptırdı. Ve İran suda doğumda ilerledi. Ve Türkiye bunu yapmadı. Eğitimde her damla aslında gelecek için bir damladır.” dedi

“Suyun içinde, dışında ve yanında olmak beyninizdeki bilinci değiştiriyor”

Anne adayının ve bebeğinin rahat ve kendini güvende hissetmesi için çalıştığını söyleyen Harper; “Bizim işimiz bebeği dünyaya getirmek değil, ebelikle ilgili ilk öğrettiğim beş günlük bir çalışmaydı. Ve insanlara huzurlu ve kolay doğumu anlatıyordum. Sınıf çerçevesinde bir halka olarak toplandık. Ebelik öğrencilerine bu bilgiyi nasıl kullanabileceğimizi sorduk. Kendi ülkeniz ve hastaneleriniz için işleri nasıl değiştirmek istiyorsunuz? Ve bir tane ebe, ebelik okulunun başıydı kendisi. 30 senedir de çalışan birisiydi. Beş gün öncesinde işimin ne olduğunu biliyordum. Benim işim aslında bebeği en çabuk şekilde dünyaya getirmekmiş. Kadının eziyet çekmesini önlemek için. Ve üçüncü gün sonunda ne yapacağımı bilemedim. Çünkü bana bunun işim olmadığını söylüyorsunuz. Şimdi anlıyorum, işim odaya girmek. Ve gayet rahat olmak, sevgiyi verebilmek adına anneyle ilgilenmek, ona bebeğin dünyaya gelebilmesi için imkân tanımaktır. Yapabileceğim her şeyi yapıyorum. Onun güvende hissetmesi içindir. Ve bunu yaptığımda doğumu gayet huzurla yapabiliyor. Suyun içinde, dışında ve yanında olmak beyninizdeki bilinci değiştiriyor. Sizi daha fazla ve üretken yapıyor. Acıyı en aza düşürtüyor. Ve ben bir doğumdaysam asla ne kadar acı çektiğini sormuyorum. Acı aslında önlenemez. Ama acı çekmek optimaldir. Acı ise değiştirebilirdir. Bunu zihnimizde kontrol edebiliyoruz. Su acı sinyalini değiştirebiliyor. Ve rahatlığı anneye verebiliyor. Ben havuzu anne rahminin dışarıya daha geniş bir şekilde uzantısı olarak tarif ediyorum.” ifadelerini kullandı.

Etkinlik videosu: https://www.youtube.com/watch?v=YOXbyxDUPBw&t=1749s

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)