Bozaslan: “Coğrafi faktörlerin suç davranışlarına etkisi var”

Üsküdar Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen “Suçlular ve Mağdurlar” konulu programda konuşan Üsküdar Üniversitesi Otopsi Yardımcılığı Programından Öğr. Gör. Buse Sabiha Bozaslan; “Coğrafik faktörlerin, kişilerin suç davranışları üzerinde etkisi olduğu kabul edilmektedir. İtalya ya da Almanya’daki çoğu bilim adamı; hırsızlık, gasp gibi suçların soğuk yerlerde ve soğuk aylarda işlendiğini, kişilere karşı suçların ise daha çok sıcak yerlerde ve sıcak aylarda işlendiğini istatistik olarak belirlemiştir.” dedi.


 

 En yaratıcı cezayı Persler bulmuştur”

 Yasaklı fiillerin toplumsal normlara konu olduğunu söyleyen Bozaslan; “Tarihte hiçbir toplum yoktur ki herhangi bir suçu cezalandırmamış ya da herhangi bir fiili yasaklamamış olsun ve cezai bir yaptırımda bulunmamış olsun. Örneğin suçlulara verilmiş olan ilk cezalardan bahsedecek olursak Hammurabi Kanunlarından söz edebiliriz. Burada kısasa kısas usulü mevcut. Yani kişi hangi suçu işliyorsa aynı şekilde o suçtan dolayı ceza alıyor. Çocuk çalan öldürülsün veya yanan evi söndürürken soyan kişi öldürülsün gibi. Biraz daha geçmişe bakacak olursak mesela akrabasını öldüren kişilere çuval cezası verilirmiş. Suçluları çuvala koyup içine de yılanlar koyarak, vahşi hayvanlarla beraber suya atarlarmış. En yaratıcı cezayı ise Persler bulmuş. Cezai yaptırım için asi olan ya da suç işleyen kişileri boyun hizasına kadar bir fıçının içerisine koyuyor, her türlü besinini, yiyecek ve içeceğini veriyorlar ve kendi dışkılarıyla canlı canlı çürümelerini ya da fermente olmalarını istiyorlarmış.” diye konuştu.

“Coğrafi faktörlerin suç davranışlarına etkisi var”

 Suçluların özelliklerinden bahseden Bozaslan; “Coğrafi görüşten bahsetmek istiyorum. Coğrafik faktörlerin, kişilerin suç davranışları üzerinde etkisi olduğu kabul edilmektedir. İtalya’da ya da Almanya’da çoğu bilim adamı; mala karşı suçların hırsızlık gibi ya da gasp gibi suçların soğuk yerlerde ve soğuk aylarda işlendiğini, kişilere karşı suçların ise daha çok sıcak yerlerde ve sıcak aylarda işlendiğini istatistik olarak belirlemiştir. Hatta tarihsel olarak fiziki özellikler ve şekil bozukluklarının, kişinin şeytani niteliklerini gösterdiğini iddia etmişlerdir. En çirkin kişinin suçlu olma ihtimalinin fazla olduğu belirtilmiştir. Bununla ilgili de bir bilim dalı oluşturulmuştur. Bu bilim dalının adı Prenolojidir. Prenoloji (kafatası bilimi) kurucularından Dr. Gall, kişilik ile ilgili çeşitli özellik ve fonksiyonların beyinde belirli merkezleri olduğu şeklinde bir varsayım kabul etmiş ve bütün beyinin topografyasını çıkarmıştır. Kafatası bilimine göre kişilerin kafatasındaki girintiler veya çıkıntılar onun suçlu olup olmayacağını belirliyor. Örneğin, kafatasının arka kısmında belirli bir çıkıntı olanların maddi zevklere düşkün; alınlarının yukarı kısmı çıkıntılı olanların ise mal ve mülkiyet arzularının kuvvetli olduğu ileri sürülüyor.” dedi.

“Hastalık ve suçluluk, belirsiz nispi kavramlardır”

Suçlu davranışın nedenlerinden söz eden Bozaslan; “Suçu, hastalık ile ilişki içerisine oturtan veya onu hastalığın özel bir görünüş şekli içinde gören bir dizi teori var. Hastalık ve suçluluk, belirsiz nispi kavramlardır. Hipoglisemi durumları patolojik koşullar altında (örneğin diyabetlilere yüksek insülin verilmesinin tepkisi olarak) suçluluğa neden olabilecek geçici psikolojik değişiklikler meydana getirebilir. Mala karşı suçlar, kundaklama, cinsel suçlar, şiddet suçları, diğer ihlal ve ihmaller kan şekeri eksikliği sendromuna dayandırılmıştır. Testosteron hormonu bakımından en azından hayvanlarda, bu hormon ile saldırgan davranış arasında bir ilişkinin olduğu keşfedildi. Bu sonuçlar, şiddet faillerinde özellikle yüksek bir testosteron yansımasının ortaya çıkıp çıkmadığı fikrini akıllara getirdi. Hapisteki şiddet suçlularındaki araştırmalarda da normal kişilere göre bu değer yüksek bulunuyordu.” ifadelerini kullandı.

“Aktif süje fail, pasif süje ise mağdurdur”

Her suçun aktif ve pasif süjesi olmak üzere iki tarafının bulunduğunu dile getiren Bozaslan; “Aktif süje fail, pasif süje ise mağdurdur. Ceza anlamında ya da adalet anlamında mağdur ve failin dengesinin sağlanmasının oldukça önemli olduğu görülmektedir. En çok mağdur olan kişiler; gençler, kadınlar, yaşlılar, akıl hastaları, göçmenler, normal ancak durgun olan kişiler, depresyonda olan kişiler, aç gözlüler, zevk ve keyif düşkünleri, yalnız ve kalbi kırıklar, eziyetçiler, bloke edilmiş ve dışlanmış kişilerdir. Mağdur riski, suç mağduru olabilme tehlikesidir. Belli kişilik özellikleri, belirli durumlarda olma, bir kişinin mağdur olmasına yol açabilmektedir. Yapılan araştırmalara göre olasılıklar; sosyal sınıf, etnik farklılıklar, yaş ve cinsiyet gibi farklılıklar sonucu değişmektedir.” dedi.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)