Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Aile toplumsal yapıların tutkalıdır”

Toplumun temel taşı ailenin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, boşanma oranlarının artış gösterdiğine dikkat çekiyor. Toplumun aynı zamanda kültürel kimliğini terk etme tehlikesinde olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Eğer aile dağılırsa gelecekte bir nesil kalmaz. Yani asırlardır bizi biz yapan; aile bağları, aile değerleriydi. Toplumda aile kutsaldır. Toplumsal yapıların tutkalıdır” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Kurucusu ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, AKİT TV’de katıldığı programda gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu. Tarhan, pandemi sürecinde psikolojik sağlamlığın önemine işaret etti.

Toplum olarak kovit pandemisini bir hafta sonra ciddi almaya başladığımızı belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir hafta öncesine kadar biz işin ciddiyetini fark etmedik. Ne zaman istatistikler tam açıklığıyla ortaya çıktı, o zaman anladık. Daha önce ‘biz bütün dünyadan daha iyiyiz, bizde hasta sayısı az, bizim sağlık sistemimiz her şeyi hallediyor’ diye düşünüyorduk. Şu anda anlaşıldı ve bunun verdiği rahatlık vardı. Bu rahatlık nedeniyle toplumda yanlışlık oluştu. Burada bu toplumun yönetilmesiyle ilgili ciddi şekilde bu konuda zorluklar yaşandı, sorunlar yaşandı. Ama artık keşkeleri de bırakıp bundan sonrasına odaklanmamız gerekiyor. Şu anda iş gerçekten çok ciddi” diye konuştu.

Covid-19’la ilgili çok ciddi önlem almak gerekiyor

Bazı kişilerin Covid-19’u çok ağır geçirdiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bazı bünyelerde genetik duyarlılık var. Şu ana kadar altı tane gen tespit edildi. Bu genleri taşıyanlar, hastalığa yakalandığı zaman ölümcül şekilde geçiriyorlar. Bunun için bu genlere sahip olanların hastalıkla ilgili daha özel tedbirler alması gerekiyor. Vücut aşırı tepki veriyor ve yaşlı genç dinlemiyor. Vücut sanki bir plastik madde vücuda giriyormuş gibi aşırı bir tepki veriyor. Aşırı tepkiden ciğerler suyla doluyor ve ölüm o şekilde gerçekleşiyor. Bu nedenle bu durumun kime denk geleceğini bilemediğimiz için burada yapacağımız en önemli şey en kötü ihtimal karşısında tedbirimizi almak. Tedbirimizi aldıktan sonra normal hayatımıza ve rutinimize dönmemiz gerekiyor” diye konuştu.

Abartılı korku doğru değil

Pandemi sürecinde bazı kişilerin hep kovit korkusuyla yaşamaya başladıklarını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kontrol edilebilen stresin yararlı olduğunu ifade ederek şunları söyledi: “Korku doğal bir şey, elbette korku olacak. Korku insani bir duygu. Bu nedenle olacak ama abartılı korku, doğru değil. Kontrol edilebilen stres faydalıdır. O nedenle stres var, panik yok diyoruz. Panik yapmadan stres yapacağız ve tedbiri elden bırakmayacağız. Çünkü insanın hayatta gücünün yettiği şey var, yetmediği şey var. Kontrol edebileceği şey var, kontrol edemeyeceği şey var. Biz doğaya hâkim değiliz. Ama doğadaki olaylara karşı önlem alabiliriz. Kovit pandemisiyle ilişkimiz, bir fırtınayla olan ilişkimiz gibi olmalı. Fırtınalı günlerde, kış günlerinde ne yapıyoruz? Tedbirimizi alıyoruz ama işimize devam ediyoruz. Bu da öyle.

Tedbir alıp hayatımıza devam edeceğiz

Önümüzdeki bir iki sene böyle geçecek büyük ihtimalle. İnşallah o kadar sürmez ama biz geçecek gibi, fırtınada olduğu gibi tedbirimizi alacağız, devamını fırtınayı düşünerek yaşamayacağız, kışı düşünerek yaşamayacağız. Yani normal hayatımıza devam edeceğiz. Pandemiyle ilişkimizi bu şekilde yönetmemiz gerekiyor. Stres bağışıklık sistemini baskılıyor. Yoğun stres altındaki kişi, daha çok hastalığa aday oluyorlar” dedi.

Pandemi sonrası psikiyatrik hastalık salgınına dikkat!

Pandemiyle mücadelede psikolojik sağlamlığın önemine işaret eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Dünya Sağlık Örgütü Sözcüsü de geçtiğimiz günlerde açıkladı. Kovitten sonra ikinci salgının psikiyatri hastalıkları salgını olacağıyla ilgili ciddi endişeler var. İstatistikler onu gösteriyor. Öncüller var, inşallah olmaz. Bireyler pandemiye karşı gerekli önlemleri alıp soğukkanlı davranırsa büyük ihtimal bu daha hafif geçecek” dedi.

Pandemi sessiz zaman için fırsat olmalı

Pandeminin fiziki sağlık kadar, psikolojik sağlık yönünden de değerlendirmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Psikolojik boyut olarak herkes bu koviti bir fırsat gibi değerlendirebilmeli. Pandemi bize hiçbir zaman olmadığı kadar boş zaman verdi. Ailemize, eşimize, kendimize sessiz zaman ayırmak için fırsat. Kendimizi tanımak, kendimizi geliştirmek için önemli bir fırsat oldu, daha çok zamana sahip olduk” dedi.

Manevi terakkimize hizmet edecek şeyler yapalım

Bu zamanı sadece televizyonda film seyrederek harcamamak gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi: “Manevi terakkimize hizmet edecek şeyler yapalım. Bir fırsat bu. Hele bu zamanda boş zaman bulmak, hızlı yaşamın içerisinde, 21. yüzyılda zaman bulmak büyük bir şeydir. Kaderin bize sunduğu bir fırsattır bu. Bu anlamda düşünelim. Bu, bize uyarıdır. Hem bireysel anlamda hem toplumsal anlamda. Doğaya saygısızlık yapmanın bir bedeli var. Ömür kısa, hayat çok çabuk geçiyor.   Sekülarizm oldu yani dünyacılaştık. Siyasi anlamda söylemiyorum. Bazıları hemen yanlış anlıyor. Türk Dil Kurumu sekülarizmin dünyacılık olduğunu söylüyor. Yani sadece dünya var gibi yaşayan bir insanlık ortaya çıkıyor. Her şey dünyada oluyor, bitiyor gibi. Hâlbuki insan, akıl yürütme yöntemleriyle hakikati bulabilir. Bu dönem, hayatın anlamı nedir, varoluş nedir bunları sorgulamak için bir fırsattır aynı zamanda bize. Yani kovidi iyi boyutuyla da düşünebiliriz. İlahi irade, bu pandemi vesilesiyle bir nevi bizimle olay bir dille konuşuyor. Olay dili ile bizden bazı dersler çıkarmamızı istiyor. Dünya madem bir sınav, Mevlana ne diyor? ‘Dünyada yaşamıyoruz, dünyadan geçiyoruz.’ Şimdiki zaman insanı burada geçici zevklere aldanmıyor olur, varoluşunu sorgular. Şimdi bir fırsat. Bu boyuttan da muhakkak düşünmemiz lazım.” Pandeminin psikolojik tarafının mutlaka ele alınması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, pandemi sonrası psikiyatrik hastalıkların artmasının beklendiğini belirterek pandemi bilim kurulunda psikoloji ve psikiyatri uzmanlarının da bulunması gerektiğine dikkat çekti.

Bu pandemi, psikolojik bir fenomendir

Çin’de hazırlanan kovit raporunda da bu konuya dikkat çekildiğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kovitten sonra bir üniversite tarafından hazırlanan raporda ‘Korona enfeksiyonu sağlık sorunudur. Ama pandemi psikolojik bir fenomendir’ deniyor. Salgın ayrı, enfeksiyon ayrı. Enfeksiyon uzmanlarının çözeceği iş değil bu. Bu pandemi psikolojik bir fenomendir diye yazıyor kovit raporunda. Bu pandeminin psikolojik yönetimi şu anda göz ardı ediliyor. Böyle olunca toplumun kaygısı daha çok artıyor. Önlemler alınmazsa psikiyatri polikliniklerinin önünde kuyruklar başlayacak. Bu süreç güven üzerine kurulu insanlarda. Yani insanlara güven sağlayan ilişki kurulması gerekir. Şu anda da maalesef bu yapılmıyor. Toplumda şu anda verilen istatistiklere karşı sorular var.  Yani açık, şeffaf, dürüst olmak gerekir. Son dönemde somut önlemler alınınca iş ciddiyete girdi. Rakamlar çıkınca toparlanmaya başladı. Belirsizliğin olduğu yerde insanlar komplo senaryolarına inanırlar.

Ben de aşı yaptıracağım

Aşı çalışmalarına da değinen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Aşılar içinde ideal olan hangisidir diye soruluyor. Şu anda mRNA aşısı ilk defa böyle bir teklifle aşı üretildi. Ve vücutta antikor ölçüldü. Fakat bu genleri etkileyen bir yapay yöntem tartışmaları sürüyor. Normalde bir iki sene denendikten sonra çıkması lazımdı. Hızlı çıkarıldı. İnsanlarda orta, uzun vadede ne yapacağı bilinmiyor. Ama Çin’in aşısı klasik aşı modeli. Bir söz vardır ‘En kestirme yol, bilinen yoldur.’ diye.  Ben bunu insanlara böyle anlatıyorum. Ben de geldiği zaman yaptıracağım diyorum.  

Evlilikler azaldı, boşanmalar arttı

Şu anda Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2019’da boşanma hızıyla evlenme hızının artışında altı misli fark olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Boşanma artıyor ve evlenme hızı da düşmeye başladı. Boşanma hızı altı misli daha fazla öncekine göre. TÜİK istatistikleri çok açık. Bu durumun sadece bir kuruntu, evham, abartı gibi algılandığını gördüm. Biraz da şaşırdım. Aile konusunu tartışan, muhafazakâr değerleri savunan meclisteki bir hanımefendi geçenlerde bir televizyon kanalında son sığınak aile gibi bir konu konuşulduğu zaman çok abartıldığını söyledi. ‘Türkiye’nin aile yapısı çok sağlam nereden çıkarılıyor’ dedi. Ve şöyle söyledi biliyor musunuz ‘Aile denince de sadece kadın, erkek anlaşılmaz ki. Yani bir çocuk bir baba da ailedir’ dedi. Şu anda tam anlamıyla kültürel endokrinasyon içindeyiz” dedi.

“20, 50 sene sonra biz şu anda Hollanda gibi olacağız” uyarısında bulunan Tarhan, “Hollanda’da nasıl, Stockholm’da nasıl, Oslo’da nasıl? Şu anda İsveç’te şu anda bin 700 tane kadın sığınma evi var. Nüfusu 10 milyon bile yok. Yüzde 50 üzerinde evlilik dışı çocuklar var. Evlenmiyor insanlar. Hollanda, cinsiyet eşitliğini şu şekilde uyguluyor: Çocuklara anaokulundayken kız elbiseleri, erkek elbiseleri giydirilmiyor. Cinsiyet eşitliği adı altında giydirilmiyor ve o konuda zorlanmayacak deniyor. Bunun üzerine kız erkek gibi, erkek kız gibi giydirilmeye başlıyor. Çocuk bunlara karar veremez ki. Genetik olarak değil, bunlar sosyal roller. Cinsellik bir sosyal roldür. Kültürlerle öğreniliyor” dedi.

Kültürel kimliğimizi terk etme tehlikesinde olduğumuzu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Eğer aile dağılırsa gelecekte bir nesil kalmaz. Yani asırlardır bizi biz yapan; aile bağları, aile değerleriydi. Toplumda aile kutsaldır. Toplumsal yapıların tutkalıdır. Aile bu nedenle anayasada koruma altına alınmıştır” dedi.

İstanbul Sözleşmesinin tartışılması gereklidir

6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna İlişkin Uygulama Yönetmeliğinde değişiklikler yapılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kültürümüze uymayan yasalar nedeniyle suç oranlarının, şiddetin ve psikiyatrik olguların arttığını söyledi. Şiddet uygulayan kişilerin psikolojik sorunları, alkol ya da madde bağımlılığı gibi sorunları olduğunu belirten Tarhan, “Bu kişilerin zorunlu olarak tedavi altına alınması ve rehabilitasyon merkezine götürülmesi lazım. İstanbul Sözleşmesinde şiddete karşı önlem alınması gibi haklı taraflar var. Bu konuda objektif olmamız lazım. Hareket noktası haklı gerekçe ama kullandığı metot daha çok sorun çıkarıyor ortaya. Sözleşmenin 72. maddesi var. O maddede bütün üyeler arzu ederlerse, birçok üyenin bu konuda itirazı var, burada muhalefet şehri koyabiliyorlar. Bu nedenle en azından Türkiye’nin bu sözleşmeyi tartışmaya açması gerekiyor. Bu sözleşmenin hareket noktasını koruyalım. Sözleşme revize edilebilir” dedi.

10 yaşından önce milli değerlerimizi öğretmeliyiz

Toplumun geleceğini oluşturan çocuk ve gençlerin eğitimlerine önem verilmesi gerektiğni kaydeden Tarhan, “Burada toplum olarak yapılacak şeyler var muhakkak. Şu anda bu konuda bir şekilde eğitim politikaları maalesef politika belirleyiciler, eğitimciler sadece öğretmen bakanlığı gibi çalışıyor. Eğitim bakanlığı değil. Hiç olmasa milli öğretmen bakanlığı deseler daha dürüst olur. Yani onun için burada bizim hak namına eleştirmemiz gerekiyor ki toplumda bu konudaki farklılık oluşursa ancak eğitim olur. Çok iyi niyetli insanlar var Ankara’da. İyi niyetli olmak yetmiyor. Bazı konularda da stratejik öncelikleri gerekiyor. Şu anda eğitim sistemimiz insan yetiştirmeye kodlanmış. Kapitalist ahlakta insan yetiştirmeye odaklanmış. Gençlere verilen ego idealine seks ve ün, şöhret var. Bunlar ego ideali olarak görülüyor. Sistemle fazla bir şey beklemeyelim. Biz o halde herkes kendi çocuğunu kendi değerlerine uygun yetiştirmesi gerekiyor. Biz çocuğumuzu 10 yaşından önce milli değerlerimizi öğrettik, öğrettik. Ondan sonra ergenliğe girdiği için, çocuk popüler kültürün bir parçası oluyor. Aslında şu anda çocuklarımızı Hollywood eğitiyor. Bunun için eğer biz geleceğimizi düşünüyorsak 10 sene 20 sene sonrasını, çocuğumuzu biz burada toplumun kültürünü oluşturan şey, inançlarını oluşturan şey modellerdir, örneklerdir. Anne babanın, evin sıcak ortamda olmasıdır. Sevimli ortamda olması ve çocukların anneyi babayı bu konuda rol model almasıdır. İbni Haldun söylemiş. ‘Çocuğumu nasıl yetiştireyim?’ diye soran birine ‘Sen nasılsan çocuğun öyle yetişir’ demiş. Aynı kural geçerli. Ana konu şudur; 10 yaşına kadar çocuk için toplumdaki roller daha çok etkilidir. 10 yaşına kadar çocuğun gelişen ruhuna, bizim attığımız tohumlar çok önemli. Ailece bir araya gelmek, kitaplar okumak, sohbetler yapmak. Ama böyle buyurgan değil” diye konuştu.

Aileler Üniversitede Projesi ile aileye eğitim veriyoruz

Üsküdar Üniversitesi olarak İstanbul Valiliği’nin sahip çıktığı Aileler Üniversitede Projesini hayata geçirdiklerini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Üniversitenin sosyal sorumluluk projesi bu. Üniversitemizin uygulama ortağı NPİSTANBUL Beyin Hastanesi’ndeki uzman psikologlarla gönüllü olarak yürütülen bir proje. Buna gönüllü olarak katılıyorlar. Bu projenin birinci etabını yaptık.  Birincisi beyaz grupta 18 yaşına kadar çocuklar var. 100’ün üzerinde çocuk katıldı buna. Evlilik öncesi dönemde yaşayanları oluşturduğu pembe grup ikinci, üçüncü grupta evliliğinde sorun yaşayan turuncu grup ve dördüncü grup artık boşanma sınırına gelmiş kırmızı grup. Projede eğitimleri online olarak yapıyoruz. İkinci etaba geçtik. 4 kaymakamlıkla beraber yürütüyoruz, Bu gruplara biz şu anda danışmanlık yapıyoruz, altı haftalık eğitim veriyoruz. Bu projeyle ailelere eğitimler veriyoruz. Amerika’da parçalanma arifesindeki ailelere yönelik bu tip eğitimler veriliyor. Bir aileyi hafta sonu alıyorlar. Yazlık bir evde üç beş tane aile terapisti ile çalışılıyor. Anne-baba ayrı, çocuklarla ayrı çalışılıyor. Aile yenileme ve tazeleme projesi gibi. Bu şekilde ailede sorunlar büyümeden çözülüyor. Biz de buna benzer bir projeyi hayata geçirmek istedik, ailede eğitimler veriyoruz” diye konuştu.

Bu gibi eğitimlerin toplumda yayılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Meclisteki aile komisyonundan bizi aradılar. Bu konuda çalışma yapma planları var. Çabalar devam ediyor. Çözümler var ve inşallah yapılacak. Karamsar olmayalım yani sorunlar var ama çözümleri de var. Siyasi irade bu konuda gayret içinde. Biz şu anda negatifle uğraşmak yerine pozitife odaklanalım ve onu arttıralım. Onun için bunu yapalım. Ne yaparız burada birkaç faaliyet olsa kardır. Bu eğer kabul görülürse yaygınlaşır toplumda” dedi.

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ile ortak çalışma yürüteceğiz

Aileler Üniversitede Projesi kapsamında Gaziantep Büyükşehir Belediye ile ortak çalışmalar yürüttüklerini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Fatma Hanım İstanbul’a geldi. Şimdi iş birliği sözleşmesi imzalayacağız. Belediyede psikolog var, onlara eğitici eğitimi vereceğiz. Orada uygulanması için. Yine burada yakınmak değil, söylenmek yerine somut adımlar atmamız lazım. Çocuk psikiyatri vakaları artmış, çocuk şiddeti artmış” dedi.

Kendi değerlerimizi harekete geçirelim

 2021 yılının bilgelik çağı olacağını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Şu anda Harvard’da Doğu bilgeliği ders olarak okutuluyor. 2019’da intihar salgınına karşı pozitif psikoloji dersini koydular. Çözüm kendi değerlerimizde var. Bilimsel metodolojide sunmak gerekiyor. Değer içerikli eğitimde olmamız lazım. Eğitimlerle fizik, matematik öğretirken bizim değerlerimizi öğrenecek çocuk. Yeniden keşfediyor şu anda. 2021 yılı bilgelik yılı olacak söyleyeyim. Dünyanın gidişi bu yönde. Biz kendi değerlerimizi harekete geçirelim. Onun için kesinlikle burada karamsar olmayalım” dedi.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)