Tarhan: “Ruh Sağlıkçılarının Pozitif Psikolojiyi Bilmeleri Gerekiyor”

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Pozitif Psikoloji Enstitüsünün düzenlediği “Süper Vizyon” programına katıldı. “Psikoterapide Pozitif Psikoloji Uygulamaları” konusuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Tarhan, “Artık pozitif psikolojinin bilimsel standartlarının belirlenmesi lazım. Ayrıca ruh sağlıkçılarının da pozitif psikolojiyi bilmeleri gerekiyor.” Dedi.


“Psikoterapide başka süreçleri keşfettik”

Prof. Dr. Nevzat Tarhan genlerin yüzde otuz, kırkının kişilik yapısında, yüzde altmış, yetmişinin de genlerde yaptığımız epigenetik değişiklikler olduğunu söyledi ve: “Daha önce psikoterapi denildiği zaman çeşitli psikoanalitik, kognitif teoriler vardı. Buna göre kişide düşünce süreçlerini etkileme vardı. Ama artık psikoterapi de başka süreçleri keşfettik. Nöroplastisiteyi bilmeden yapılan her psikoterapi girişimi nöroplastisite müdahalesidir. Biz terapi yaparken kişinin beyninde networkü değiştiriyoruz. Bunun otomatik düşünceler, otomatik davranışlar ve otomatik duygular var. Bunlar alışkanlık olarak bilinen durumlar. Bunlar tekrarlanırsa bir müddet sonra alışkanlık haline geliyor daha uzun sürerse kişilik haline geliyor. Burada genlerin kader olup olmadığına cevap vermek gerekiyor. Genlerin kader olmadığı, artık bir de epigenetik olduğu ve kişilik yapısında yüzde otuz kırk rolü olduğu biliniyor. Yüzde altmış, yetmişi de plasebo ve nosebo etkilerinin olduğu yani genlerde yaptığımız epigenetik değişikliklerdir.” Dedi.

Seligman’ın teorik tezi ‘PERMA’

Diğer terapilerde umut, denge ve değer ilkesinin önemsenmediğini belirten Tarhan: “Pozitif psikoterapide dört temel ilke vardır. Umut, denge, değer ve PERMA. Umut ilkesi en önemli ilkedir. Diğer terapilerde kişinin umut, denge ve değerler ilkesini önemsemezler. Duygu ve düşünce davranışta oluşur derler. Umut ve denge ilkesi zaten yok, değerler ilkesi hiç yoktur. Seligman’ın oluşturduğu PERMA modeli ise teorik temeli oluşturuyor. Bu model bir konuya kendini kaptırabilmek, ilişki kurabilmek, anlam peşinde koşabilmek ve yaptığı işin başarısını tadabilmeyi kapsıyor. Seligman bunu teorik tez olarak kabul ediyor.” İfadelerini kullandı.

“Ruh sağlıkçılarının pozitif psikolojiyi bilmeleri gerekiyor”

Seligman’ın pozitif psikolojiyi tanımladığı zaman otantik mutluluktan bahsettiğini söyleyen Prof. Dr. Tarhan; “Otantik mutluluktan kastettiği kişinin her şartta mutlu olması, bunu kişiye öğretmemiz gerekiyor. Dış nedene bağlı mutluluk mutluluk değildir, iç nedene bağlı olan mutluluktur. Seligman Doğu’nun bilgeliğini ve Hz. Mevlana’nın öğretilerini alıp bize pozitif psikoloji olarak sunuyor. Artık pozitif psikolojinin bilimsel standartlarının belirlenmesi lazım. Ayrıca ruh sağlıkçılarının da pozitif psikolojiyi bilmeleri gerekiyor.” Dedi.

“Pozitif psikoloji polyannacılık değil”

Prof. Dr. Tarhan, pozitif psikolojinin polyannacılık olmadığını kişiyi sıfırın üzerine çıkartmak olduğunu vurguladı. Tarhan: “Psikoloji denildiği zaman hep patolojiyle uğraşan bir alan olarak görülüyor, insanda depresyon varsa normal hale getirmek, psikotik tablo varsa onu normal hale getirmek yani eksiyi sıfıra getirmek olarak anlaşılıyordu. Pozitif Psikoloji denildiğinde şuna rastlıyorum;  genellikle Polyannacılık gibi anlaşılıyor hâlbuki pozitif psikoloji Polyannacılık değil. Eksiyi sıfıra getiren psikolojinin ihmal edilmiş bir ayağı var, kişiyi sıfırın üzerine çıkarmak. Kişiyi güçlendirmek, bunun fiziksel tanımlamasını yapmak, metodolojisini yapmak olarak gecikmiş ihmal edilmiş ve hümanistik psikoloji bunu doldurmaya çalışmış.” Şeklinde konuştu.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)