7. Korona Günlükleri: Ergoterapi Müdahaleleri Etkinliği Yapıldı

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Ergoterapi Bölümü ve Ergoterapi Kulübünün Prof. Dr. Sevda Asqarova’nın öncülüğünde düzenlediği “Korona Günlükleri: Ergoterapi Müdahaleleri” etkinliğinin yedincisi çevrimiçi olarak gerçekleşti. Etkinliğe alanında uzman çok sayıda Ergoterapist katıldı.

Hande Çelik

Erg. Hande Çelik “Williams sendromu mutluluk hastalığı olarak biliniyor”

Erg. Hande Çelik “Covid-19 Salgını Döneminde Kromozomal Bozukluğu Olan Bireylere Ergoterapi Müdahaleleri” konusunda sunum yaptı. Çelik; “Williams sendromu 7. Kromozomun gen silinmesiyle ortaya çıkan kalıtsal bir sendromdur. Yüz şekilleri elf peri yüzü, mutlu yüz olarak geçiyor bu nedenle Williams sendromu mutluluk hastalığı olarak biliniyor. Williams sendromu yaşayan çocuklarda öğrenme güçlüğü, geç gelişen dil becerileri ve denge koordinasyon becerilerde zayıflık görülmektedir. Yüksek sese karşı aşırı tepkili olmalarına rağmen müziğe karşı ilgi ve yetenekleri vardır. Yüksek sese karşı tepki gösterebilirler. Bu sendromu yaşayan çocuklara çözüm seviyesine göre seslenmeniz gerekmektedir. Bunu bir oyun haline getirerek çocukta yüksek sesin güzel aktivite olduğuna alıştırabilirsiniz.” İfadelerini kullandı.

Erg. Hande Çelik:“Doğru öğretmek avantajdır”

Çelik, sözlerinin devamında Covid-19 sürecinde aileler ve çocuklar arasındaki ilişkinin önemine değinerek; “Covid-19 hepimiz çekindiği bir bilinmezlik. Bu süreçte kazandığımız becerileri kaybetmekten korktuk. Bu sürecin uzamasıyla beraber ailelerle görüşerek çocuğun durumuna ve ailelerin yapılabilirliğine göre program oluşturduk. Aileye ve çocuğa alan tanıyarak programları geliştirdik. Bu süreçte en çok dikkat ettiğim şey ailelerden bir Ergoterapist olarak yaklaşmalarını beklemedim. Çocuklarının yanında olabilecek tek kişi ebeveynleridir. Hem destekleyen anne baba olmak hem de arkadaş olmak çocukların motivasyonlarını kontrol edilebilir seviyede tutmayı sağladı. Herhangi bir şeyi çocuğa ailede öğretebilir bir başkası da öğretebilir ama önemli olan doğru öğretmektir. Çünkü doğru öğretmek bir avantajdır. Bu nedenle aile ile terapist arasında ilişki çok önemlidir.” Dedi.

Kübra Erdoğmuş

Erg. Kübra Erdoğmuş: “Zaman baskısı çocuklarda yorgunluğa yol açıyor”

Erg. Kübra Erdoğmuş ise “Pandemi Döneminde Çocukların Okupasyonel Zaman Kullanımında Ergoterapistin Rolü” konusuna ilişkin paylaşımlarda bulundu. Erdoğmuş “Okupasyon, zamanın kişi tarafından idame ve ifade ettirilmesidir. Yaptığımız her şey bizim okupasyonlarımızdır. Dolayısıyla hayatımıza değer katar. Okupasyon ile temporal yapı çok değerli. Çünkü zamanla okupasyon arasında bir bağlantı var. Ve bu bağlantıyı tanımlayan şey temporal yapıdır. Temporal yapı, zamanı nasıl kullandığını, zamandan nasıl tatmin olduğunu ve kişinin değerlerinin zamanını nasıl desteklediği üzerine bir bakış açısı sunar. Bizler bireylerin aktif hayat sürdürmesini destekliyoruz. Özellikle bu dönemde aileler çok boş kalmaktan şikâyetçi oldular. Ancak günün her anının belli aktivitelerle dolduruluyor olması zaman baskısını arttırabilmektedir. Bu baskının miktarı çocuklarda yorgunluğa yol açabilmektedir. Zaman baskısının azalmasıyla, stresin dengelenmesiyle birlikte oldukça olumlu sonuçlar elde ettik. Zaman kontörlünü sağladığımız takdirde iyilik ve sağlık hali artıyor.” Şeklinde ifadeler kullandı.

Furkan Cangi

Erg. Furkan Cangi: “Çocukların nasıl doğru regüle olacağını öğretmeliyiz”

Erg. Furkan Cangi ise “Korona Döneminde Özel Gereksinimi Olan Çocuklarda Regülasyonun Önemi” başlığında yaptığı değerlendirmede regülasyonu anlamak için stresin ne olduğunu bilmek gerektiğinin altını çizdi. Cangi; “Stres, vücudun içsel ve dışsal uyaranlara verdiği otomatik tepkidir. Otonom sinir sistemi istemsiz yapılan hareketleri ve organ fonksiyonlarının kontrolü ile çalışan bir sistemdir. Özellikle otomatik olarak yaptığımız sindirim, solunum, terleme gibi birçok fizyolojik süreci yöneten beyin sistemimiz otonom sinir sistemi ile gerçekleşir. Ancak otonom sisteminde kendine ait alt başlıkları vardır. Bunlardan biri sempatik sinir sistemi olarak bildiğimiz vücudun aktif enerjisini kritik anlarda devreye sokan bir sistemdir. Korku, öfke, heyecan gibi tehlike anında "savaş-kaç" esasına dayanmaktadır. Kandaki glikoz yoğunluğunu arttırarak atardamarlarda kan basıncını yükseltir ve kas gücünün artmasını sağlar. Tüm bu değişimler stresle baş etmemizi destekler. Diğer yandan parasempatik sinir sistemi ise stresin olmadığı bizi sakinleştirmekten, dinlendirmekten sorumludur. Bu iki sistemin cevapları bizim için oldukça önemlidir. Birçok hastalığın temel nedenlerinde uzun dönemli stres var. Bu nedenle özellikle sempatik sinir sisteminden aldığımız cevaplara dikkat etmeliyiz. Her iki sisteminden aldığımız cevaplara yönelik aksiyon almalıyız.” İfadelerini kullandı.
Sözlerinin devamında önemli olanın akım aracılığıyla regülasyonun gelişmesi olduğunu vurgulayan Cangi; “Anne, baba ve bakım veren kişilerin en önemli görevlerinden birisi çocuğun nasıl regüle olacağını öğretmektir. Bunu çocuğun normal olduğu bir zamanda yani uyurken, emzirirken, severken geliştirmek gerekiyor. Ebeveynler, çocuğu hiçbir zaman kucağına alıp temas kurmamış, bazı hisler ile bağlantı oluşturmamışsa çocukta parasempatik sistem gelişmiyor. Bu çocukların yaşı kaç olursa olsun onarmadığınız, desteklemediğiniz sürece hep stresli bir çocuk olacaktır. Çocukları değerlendirirken en optimal seviyede değerlendirin.  Bazen çocuklar aktivite cevabı göstermek yerine stres cevabı gösterebiliyorlar. Eğer çocuğu doğru şekilde regüle ettiğiniz halde birtakım olumsuzluklar devam ediyorsa o zaman eksik bir şeyler var diyebiliriz. Ama çocuk hayatında ilk defa karşılaştığı bir şeye dokunmaktan temas kurmaktan çekiniyorsa bunu problem haline getirmek yerine regüle etmeye çalışmalıyız.” Dedi.

Rabia Tuğçe

Erg. Rabia Tuğçe Karaman; “Ailelerle iş birliği kurmak gelişimin ve tedavinin ilk basamağıdır”

Erg. Rabia Tuğçe Karaman ise “Pandemi Süresinde Ergoterapist Aile İlişkisi ve İş Birliği” konusu ile ilgili bilgi verdi. Pandemi döneminde zor zamanlardan geçtiğimizi belirten Karaman; “Bu dönemde aileler, mesleğimizin değerini farkına vararak bize sıkça danıştı. Bizler aile ve çocuğu bir bütün olarak değerlendiriyoruz. Özellikle özel gereksinimli çocukların ailelerinde bu dönem içinde tekrar başa sarma, çocuğuna yetememe kaygısı oluştu. Biz terapist olarak bu süreci en optimal seviyede yürüterek evde çocuklarıyla birlikte geçirebilecekleri anlamlı vakitleri sıklıkla vurguluyoruz. Ailelerle iş birliği kurmak gelişimin ve tedavinin ilk basamağıdır.” İfadelerini kaydetti.
 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)