Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Çocuğun en birincil hakkı güvenli ve sıcak bir aile ortamında yaşamasıdır”

Haber ile ilişkili SDG etiketleri

DOI : https://doi.org/10.32739/uha.id.42950

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Filistin Saldırısı ve Yaşananların Çocukların Psikolojisine Etkisi" konusunu Kanal 7 Haber Saatine değerlendirdi. Filistin’de yaşanan fiziksel şiddet olaylarında empatisizliğin kötü sonuçları olduğuna dikkat çeken Tarhan “Çocuğun en birincil hakkı güvenli ve sıcak bir aile ortamında yaşamasıdır. Bu çocuğun en temel hakkıdır. Bu hakkı elinden almak en büyük zalimlik, en büyük vahşettir. Dünyada Çocuk Haklarını destekleyenler Çocuk Haklarına uymuyorlar.” İfadelerini kullandı.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Çocuğun küçük dünyasında güven değil korku ön plana çıkıyor”

Yaptığı değerlendirmede Prof. Dr. Nevzat Tarhan anne ve babaların bu konuyu çocuklarıyla konuşmaları gerektiğini vurguladı. Tarhan; “Bazı anne babalar çocuğu tamamen kaçırıyorlar, seyrettirmiyorlar, yok gibi davranıyorlar. Bazı ebeveynler tamamen ilgilenmiyor, çocukları nasıl etkilenirse etkilensin olduğu gibi bırakıyorlar. Buradaki doğrular yaş grubuna göre değişir. Okul öncesi 0-6 yaş dönemindeki çocuklarda çocuğu buna maruz bıraktığınız zaman çocukta, dünya hayatı güvenli değil gibi bir durum ortaya çıkıyor. Hatta çocuğun küçük dünyasında güven değil korku ön plana çıkıyor. Bununla ilgili toplumda çok yaygınlaşan kötü dünya sendromu diye bir sendroma görülüyor. Korku oluşuyor, hırçınlık, taşkınlık, saldırganlık, içine kapanmalar ortaya çıkıyor. İdeal olan burada çocukların ebeveyn rehberliğinde bu programları sınırlı miktarda, çocuğun yaşına uygun bir şekilde görmeleri, çünkü hayatın böyle bir gerçeği var.” ifadelerini kullandı.

“Onlar da kendi Kurtuluş Savaşlarını yaşıyorlar”

Filistin’de yaşanan fiziksel şiddet olaylarında empatisizliğin kötü sonuçları olduğundan bahseden Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Batı Dünyası empatiyi tamamen unutmuş. Oradaki saldırgan kuvvetlerde bunu görüyoruz. İnsanların çektiği acıların, çilelerin, üzüntülerin farkında değiller. Biz de İstiklal Savaşını yaşadık, aynı şeyi yaşadık, biz de işgal edildik. Benzer durumları biz de yaşadık. Milli Mücadele oldu, Kurtuluş Savaşları oldu, onlarda kendi Kurtuluş Savaşlarını yaşıyorlar. Çocuklara da bu tarzda anlatmak gerekiyor. Çocuklara bunları anlatırsak hayatın kaçınılmaz bir gerçeği olduğunu görürler. Hatta onu bırakın savaş olmasa bile anaokulundaki bir çocuğa hayatı tam öğretmek için hayatın tatlı, güzel, eğlenceli taraflarını değil de mesela odanı topla, aldığın eşyaları yerine koy gibi maddeler vardır. O maddelerden bir tanesi de akvaryumdaki balığın öleceğini bilerek öğretilir. Eğer onu bilmezse çocuk o balık öldüğü zaman dehşete, korkuya kapılır. Bu hayatın gerçekleri var. Savaşlar hayatın istenilmez bir gerçeği. Bilgisayar oyununda eğlenceli ama gerçek hayatta bunun empatisini yapabilmek, oradaki kurbanların yerine kendisini koymak yani onun ne hissettiğini anlamak, çektiği acıyı anlamak önemlidir.” şeklinde konuştu. 

“İnsan beyni anlamlandırma ihtiyacı hisseder, onun için geçmişe gider”

Filistin’de yüzde 60 oranında sivil ölüm olduğunu, bütün bu yaşanılanların çocuğun ruhuna ve yaş grubuna uygun anlatması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Küçük çocukların dünyasında yaşlarına uygun anlamlandırma yapmak gerekiyor çünkü insan beyninin bir özelliği vardır; yeni bir konu yeni bir bilgi geldiği zaman anlamlandırma ihtiyacı hisseder, onun için geçmişe gider. Geçmişteki tecrübelerine yahut gelecekle ilgili varsayımlar yapar. Bir anlamlandırma yapar ve ondan sonra bu faydalı –  faydasız, geçerli –  geçersiz, güvenli –  güvensiz, iyi –  iyi değil şeklinde kararlar verir ama anlamlandıramadığı zaman çocuk bunu beyinde tehlikeli bilgiler dosyasında tutar ve devamlı kaygı ve stres olur.  Onun için sağlıklı ve doğru bir şekilde anlamlandırmak anne babanın bilgilendirmesi ve çocuğa bunun hayatın bir gerçeği olduğunu büyük insan gibi anlatacak ama ondan büyük insan tepkisi beklemeyecek.” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Çocuğun en birincil hakkı güvenli ve sıcak bir aile ortamında yaşamasıdır.”

Çocuğun en temel ve birincil hakkının güvenli ve sıcak bir aile ortamında yaşaması olduğunun altını çizen Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Bu konuda tavrımızı belli edelim. Bu da bir anlamlandırma yani hiçbir şey yapmamak, nötr durmak anlamsızlığa kendini bırakmak oluyor. Onaylamamak da bir anlamlandırmaktır. Bunu yaptığı zaman bir çocuğa bunu onaylamıyorum, bu yanlış denir. Her zaman nasıl ki virüsler vardır bir hastalık yapar. Bunlar da sosyal virüs, toplumsal virüslerdir, savaşlar onlar yüzünden çıkıyor diyerek çocuğa dost – düşman, iyi – kötü kavramları öğretilse çocuk anlamlandırır ve rahatlar. Oradaki çocuklara gerçekten elimizle, dilimizle, kalbimizle onların yanında olduğumuzu hissettirebilmek çok önemli. Çocuğun en birincil hakkı güvenli ve sıcak bir aile ortamında yaşamasıdır. Bu çocuğun en temel hakkıdır. Güvenli bir aile ortamında yaşama hakkı var bu hakkı elinden almak en büyük zalimliktir, en büyük kötücüllüktür, en büyük vahşettir bunu bilmek gerekiyor. Bu çocuk hakları gününü bu sene maalesef çok ironik bir şekilde kutluyoruz. Dünyada Çocuk Haklarını destekleyenler Çocuk Haklarına uymuyorlar.” diyerek konuşmasını sonlandırdı.

 
HABER İÇİN:

https://www.youtube.com/watch?v=HXEHwzX8GH0 
 

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)