Yeni Ruh Sağlığı Modeline Geçiş Devrimsel Değil Evrimsel Olmalı

Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın yeni yılla birlikte ağır ruh sağlığı problemi olan hastaların tedavi edileceği toplum temelli ruh sağlığı merkezlerinin sayısının artırılacağı yönündeki açıklamaları, heyecan oluştururken alanın otorite isimleri yaşanabilecek riskler noktasında biraz temkinli. Uygulamanın topluma fayda sağlayacak iyi niyetli bir çalışma olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, alt yapının kesinlikle oluşturulması gerektiğine vurgu yapıyor. Psikiyatri klinik ve hastanelerin personel yetersizliği yaşadığı dönemde bu uygulamanın riskleri beraberinde getirdiğini ifade eden Tarhan, uygulamayla topluma karışacak hastaların takibini yapacak uzman eleman sayısının artırılması gerektiğine vurgu yapıyor.

Yeni yılda ruh sağlığı hizmetleriyle ilgili yenilikler olacağını açıklayan Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın, "Hastaların depo hastanelere götürüldüğü modelden Toplum Temelli Ruh Sağlığı Modeli'ne geçiyoruz" ifadeleri dikkat çekti.

Bakan Akdağ’ın bu açıklamaları toplumun birçok kesiminde heyecanla karşılanırken alanının uzmanları uygulama karşısında biraz kaygılı. Kaygıya sürükleyen ise alt yapının yetersizliği.

Bakan Akdağ’ın açıklamalarını değerlendiren Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yeni yaklaşımın gelişmiş ülkelerin ideal gördüğü bir yaklaşım olduğunu ifade ederken uygulamanın devrimsel değil evrimsel süreçte hayat geçmesi gerektiğini kaydetti.

Hekimler olarak ağır ruh sağlığı problemi olan kişilerin şizofreni ya da kendi kendini yönetmeyi başaramayan, şuur yerinde olmayan, ceza ehliyeti konusunda sorun yaşayan kişilerin olduğunu ifade eden Tarhan klasik yaklaşımda bu kişilerin depo hastanesinde muhafaza altında tutulup, ailelerinden kopuk tedavi edildiklerini söyledi. Son dönemlerde bu kişilerin de hayatlarında psikososyal becerilerinin önemli yer edindiğini doğrulayan çalışmaların söz konusu olduğunu  dile getiren Tarhan, bu konuda Hollanda’nın önemli bir çalışma yaptığını kaydetti. Tarhan’ın Hollanda’nın depo hastanelerinde kişileri toplumdan çekmek yerine toplum içinde tedavi etmeyi hedefleyerek, ara yol evleriyle ruh sağlığı sorunlarının çözümüne modern yöntemler geliştirdiğini söyledi.

Sağlık Bakanlığının uygulamasının ideal ancak gerçekleşmesi için riskleri olan bir çalışma olarak değerlendiren Tarhan, tedavide önemli olan 3 ayaktan aileye vurgu yapıyor.

“Bu kişiler tedavide belli bir düzelme sağladıktan sonra ailelerinin yanına gönderildiklerinde tedavi bırakılıyor, bir süre sonra ilaç kullanılmamaya başlıyor. Dolayısıyla hastalık nüksediyor. Bu noktada aileye önemli görevler düşüyor ve ailelerin eğitilmesi de gerekiyor. Tedavide hasta kadar aile ve hekim de çok önemli. Aileyi tedavi sürecine katabilmek önemli.”

Psikiyatrist ile hasta arasında hastalıkların tedavisinde bir köprüye ihtiyaç olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan bunu sosyal psikologların yapabileceğini ifade ediyor.

“Eğitilmiş hemşireler, yüksek lisans eğitimi almış sağlıkçılar, sağlık hemşireleri ve ya klinik psikologlar köprü olabilirler. Uygulamada hasta o kişilere zimmetlenecek.  50-100 kişinin ilacının alımından tedavisine kadar her anlık kaydedip, arşivleyecek. Birebir takip edecek. Başarı için bu sistem kurulmalı. Aksi halde ağır hastalar kontrolsüz şekilde aramızda dolaşmaya başlar ve ABD’de yaşanan katliamın benzerleri ülkemizde yaşanır hale gelebilir. Onun için de ciddi kadro alt yapısı gerekiyor”

Tedavide ilaç tedavisinin yeterli olmayacağının altını çizen Tarhan mevcut sosyologların psikoloji eğitiminden geçirilmesiyle mevcut açığın kapatılabileceğini kaydediyor.

Süre yeterli mi?

Bakan Akdağ’ın 2-3 yıl içerisinde uygulamayı tamamlayacağız yönündeki açıklamalarına ilişkin de görüş belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, psikiyatri klinik ve hastanelerin hemşire açığını karşılamada zorlandığı dönemde 10 kişiye bir psikolog düşer hale gelmesinin çok zor olduğunu, bu açığın 2-3 yılda karşılanmasının da mümkün olmadığını ifade etti.

Uygulamayı aceleye getirmenin doğru olmayacağını belirten Tarhan, risk hesaplamalarının iyi yapılması gerektiğini hatırlattı. Uygulamayı zamana yaymanın doğru olacağını dile getiren Tarhan devrimsel değil de evrimsel bir yaklaşımın sergilenmesi gerektiğini söyledi.

Psikiyatri camiasında uygulamanın yeterince tartışılmadığını da vurgulayan Tarhan, uygulamanın öncelikli olarak pilot bölgelerde başlatılmasının doğru olacağının altını çizdi.

Hollanda’nın benimsediği modelle hastalık nüks oranı yüzde 50’nin üzerinde düşüş gösterdiğini ifade eden Tarhan, nasıl engelli ailelere maddi desteklerde bulunuluyorsa kronik şizofreni hastalarının da engelli statüsüne alınmaları gerektiğini söyledi. Aileye maddi destekle bulunulabilir diyen Tarhan, meslektaşlarına da seslendi.

PSİKOLOG VE PSİKİYATRİSTLER UYGULAMAYA SAHİP ÇIKMALI

“İlke olarak desteklenmesi gereken bir uygulama. Psikiyatri Derneği, Beşiktaş taraftarı çarşı grubu gibi her şeye karşı yaklaşımında olmamalı. Desteklenmeli. Topluma faydalı bir çalışma olacak. İyi niyetli yapılan bir şey. Gelişmiş ülkelerde örnekleri var. Psikiyatrist ve psikologlar sisteme sahip çıkmalı. Hastalar böyle mutlu olacaktır. Uygulama başarıldığında hastalıkların nüksü yüzde 50 oranında düşecektir. Herkesin taşın altına elini sokması gerekiyor.”