Üsküdar Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Kulübünün düzenlediği “The Irishman Film Analizi” etkinliği Güney Yerleşke'de bulunan Şehit Duha Beker Konferans Salonu'nda 26 Aralık’ta gerçekleştirildi. Filmin analizini İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı ve Radyo, Televizyon ve Sinema Bölüm Başkan Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Can Diker yaptı.
Can Diker, filmin Amerikan kültürünü yansıttığını söylerken yönetmen Martin Scorsese’in, emir almaya alışmış ve aldığı emri asla sorgulamayan Frank Sheeran karakteri üzerinden Amerikan toplumunu eleştirdiğini aktardı. Sanat formundaki sinemanın aslında hikâye anlatıcılığı olduğunu ve hikâye anlatıcılığının da insanlık kadar eski bir şey olduğunu dile getiren Diker, Scorsese’in de yaptığının hikâye anlatıcılığı olduğunu belirtti.
“Film özünde gerçek bir baba*kız hikâyesi”
Filmin temasının yalnızca mafya hikâyesi olmadığını söyleyen Diker, filmde bir baba-kız hikâyesinin de işlendiğini şu sözlerle anlattı: “Filmin çoğunlukla bir mafya hikâyesi olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak özünde film, gerçek bir baba-kız hikâyesi. Kızı Peggy ile babası Frank’in hikayesi. Peggy’nin repliği var ya da yok ama yine de hikâye tamamen onun üzerine. İşte bu, olayı farklı katmanlardan okuyabilmek demek oluyor. Bu da ancak Scorsese gibi profesyonel bir yönetmenle olabilir. Çünkü size bir hikâye anlatırken beraberinde 2-3 hikâye daha anlatabilir.”
“Parayla yetiştirilen bireyler Öz Benliklerini Kaybeder”
Dr. Öğr. Üyesi Can Diker, Frank’in Hoffa’yı öldürmesinin altında yatan nedenin para olmadığını ifade etti: “Para asla Frank’in sıkıntısı değil. Burada esas olan şey, parayla eğitilen bireylerin, parayla kişilikleri değiştirilen bireylerin kendi öz bilinçlerini, öz benliklerini kaybetmesi durumu söz konusu.”
Eklenme Tarihi : 30 Temmuz 2021