“Süleyman Çelebi ve Mevlid” konulu panel ve konser programı düzenlendi
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü, Kerim Vakfı ve Türk Kadınları Kültür Derneği ile ortaklaşa olarak, “Süleyman Çelebi ve Mevlid” programını düzenlendi. Nermin Tarhan Konferans Salonunda düzenlenen programın ilk bölümünde Prof. Dr. Emine Yeniterzi’nin yönettiği, Prof. Dr. Dursun Ali Tökel, Prof. Dr. Barış Erdoğan ve İskeçe Müftüsü Mustafa Trampa’nın yer aldığı Süleyman Çelebi ve Mevlidin farklı yönleriyle ele alındığı Panel yapıldı. İkinci bölümde sanat yönetmenliğini Nebahat Konu'nun yürüttüğü, Nisa Türk Müziği Topluluğu’nun Burdur Cumhur Kadın Mevlidi içerikli konseri gerçekleştirildi.
Programın açılışı Tasavvuf Araştırmaları Enstitü Müdürü Prof. Dr. Elif Erhan tarafından yapıldı. Prof. Dr. Erhan “UNESCO tarafından 2022, Süleyman Çelebi’nin 600. vefat yıl dönümü vesilesiyle Süleyman Çelebi’yi anma senesi olarak ilan edildiğini, sene başı itibarı ile UNESCO Türkiye Komitesi tarafından Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsünden Naat-ı Şerîfler konusunda uzman Prof. Dr. Emine Yeniterzi’nin düzenlenen toplantılara davet edildiğini ve konunun Üniversitemiz adına yakından takip edildiğini ifade etti.
Türk İslam medeniyetinin Hz. Peygambere duyduğu sevgi ve hürmetin önemli bir göstergesi olarak Mevlid ve çevresinde oluşan gelenek program kapsamında düzenlenen panelde farklı disiplinlerin bakış açılarıyla ilgi çekici şekilde ele alındı. Programda, Nisa Türk Müziği Topluluğu, merhum Ahmet Hatipoğlu tarafından Türk musikisi repertuarına kazandırılan geleneksel Burdur Cumhur Kadın Mevlidini yaşatmaya yönelik özel bir konser verdi.
Prof. Dr. Dursun Ali Tökel: “Mevlid okumak sadece bir törenden ibaret değildir”
Programın ilk kısmı panel ile başlarken, İstanbul Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dursun Ali Tökel “Varlık Aynasında Bir Kendilik İnşa Edici Olarak Mevlid-i Şerîf” başlıklı sunum gerçekleştirdi. Mevlid’in kültürümüzdeki rolü ve önemi hakkında değerlendirmelerde bulunan Tökel; “Benim başlığım size biraz fantastik ve felsefi gelebilir fakat çok basit ‘varlık aynasında bir kendilik inşa edicilik’ten bahsedeceğiz aslında. Nedir benim burada varlık aynası ile kastettiğim, bir Müslüman Türk olarak Mevlit hangi rolü üstlenmiş acizane kanaatlerimi paylaşacağım. Minare, Müslümanlığın ortak bir sembolüdür ama her kültür kendine göre yorumlamıştır. Bizim bir minare yorumumuz varsa kendimize göre bir İslam yorumumuz da var. Bu yorum görsel, işitsel, edebiyatta, yemekte ve insan ilişkilerinde kesinlikle kendimize özgüdür. Biz bu özgülüğün ne olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Bizim atalarımız camilerimizde kuşlar için saray yapmışlar, diğer ülkelerde böyle bir şey yapmamışlar bu bizim yorumumuz. Sadece camilerde değil çeşmelerde hanlarda da kuşları düşünmüşler. Bu nedir? İslam varlığında bizim kendiliğimizi inşa için koyduğumuz bir takım kendilik göstergelerimiz, yani somutlamalarımızdır. Cahit Zarifoğlu’nun çok hoş bir yazısı var diyor ki; ‘Merkez figür olarak kafamızda Peygamber olursa daha iyi bir Müslüman oluruz.’ Merkez Hz. Peygamber olsun. Mevlit okumak sadece bir törenden ibaret değildir. Din sadece ibadetten ibaret değil, din bir bütündür. Asırlar boyu Mevlit, Türklerin isimleri içinde birinci kaynakların başında geliyor bütün bu isimler mevlitten kaynaklanıyor. Yaklaşık 70’e yakın ismin kaynağı Mevlit. Dini sadece ibadete indirgersek bu eksik bir yorumlama olur. Mevlit birçok şeyi icra ediyordu. Bunlar gidince varlık boşluk kabul etmez, yerini başka şeylerle doldurur. Mevlid, Vesîletü’n-Necât, Türklerin Hz. Peygamber hakkındaki yorumudur.” dedi.
“Mevlid, hadis-i şerifler ve ayet-i kerimelerle örülmüş bir metindir”
İkinci konuşmacı Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü Müdür Yardımcılarından, Tasavvuf Kültürü ve Edebiyatı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Emine Yeniterzi; “Vesîletü’n-Necât’ın Hadis Temelleri” başlıklı konuşmasını yaptı. Mevlid’de geçen hadis-i şerifleri edebî yönden yorumlayan Yeniterzi, Mevlid’in hadis-i şerif ve ayet-i kerimelerle örülmüş bir metin olduğunu aktardı. Yeniterzi; “Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i tevhit, nübüvvet ve ahlâk üzerine kurulmuş bir eserdir. Hz. Peygamber’e duyduğumuz sevgiyi, doğumu başta olmak üzere hayatını, mucizelerini anlatır. Dolayısıyla Hz. Peygamber’le yoğrulmuş bu eserde birçok hadis-i şerifin olması tabiidir. Hadis alanında çalışan akademisyenlerin araştırmaları sonucunda yaklaşık 45 kadar hadis-i şerif olduğu belirtilmiştir. Bunlar doğrudan hadislerden alıntılardır. Diğer yandan Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i ağacın görünmeyen kökleri gibi, temelde muazzam tedâîlerle-çağrışımlarla doludur. Edebiyatçılar olarak biz bu esere baktığımız zaman her beyitte bir veya birden çok hadis-i şerif görebiliyoruz. Bu çağrışım halkalarını tespit ettiğimiz zaman Süleyman Çelebi bize neler söylemek istemiş, hangi düşüncelerini iletiyor ve hangi bilgi seviyesinden yaklaşıyor, tespit etmek mümkün oluyor. Mevlid-i Şerif bu doğrultuda incelenince hadislerin eserin dokusuna tamamen girdiği, hadis-i şerif ve ayet-i kerimelerle örülmüş bir metin olduğu ortaya çıkıyor.
Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i asırlarca halk tarafından neden bu kadar çok sevilmiştir dediğimiz zaman da bunun sebepleri; Hz. Peygamber sevgisini her beyitte çok sade, açık, anlaşılır bir dilde vermesidir. 613 yıl olmuş hala rahatlıkla anlıyoruz. Ve bu sevgiyi çok samimi bir ifade ile dile getirmiş. Sanat yapma endişesi hiç yoktur. Muazzam bir ayet ve hadis kültürünü tedâîler yoluyla metne yerleştirmiş, bu sağlam temelleriyle Mevlid, okuyucular üzerinde kalıcı bir tesir oluşturmuştur.” ifadelerini kullandı.
Mustafa Trampa: “Balkanlarda ‘Mevlid’ demek İslam demek, ‘İslam’ demek Mevlid demektir”
Programa İskeçe’den katılan Sayın İskeçe Müftüsü Mustafa Trampa, “Batı Trakya’da Mevlid Geleneği” başlıklı sunuma geçmeden önce Batı Trakya’dan, İskeçe’den selam getirdiğini aktardı. Trampa sunumunda, Mevlidin Batı Trakya’da toplumsal bağları kuvvetlendirdiğini ifade ederek, Mevlidin etkisini vurguladı. Trampa; “Batı Trakya’da Hz. Peygambere duyulan sevgi hakikaten dünyada hiçbir insana, Rumeli coğrafyasında da böyledir, hiçbir insana gösterilmemiş bir sevgidir. Bu ayrı bir sevgidir, ilahi aşk da denebilir. Biz bunu şiirlerde, nesirlerde, örf adetlerimizde, hislerde ve duygularda görüyoruz. Ne zaman Peygamber Efendimizin ismi anılırsa hemen elimiz kalbimize gider ve salavatı şerif getiririz. O esnada elin kalbe gitmesinden, Mevlidin ruhudur; yani Mevlid tamamen salavatı şerif ile bezenmiştir, örtülmüştür bundan müteşekkildir diye bir anlam çıkarıyorum. Batı Trakya’da Müslüman olmak, Türk olmak çok önemli bir değerdir. Mevlide bağlı bir dindarlık gelişmiştir ve milli kimliğin oluşmasında çok etkilidir. Bosna’da yazılmış bir ilmihal kitabında görürsünüz ‘Müslüman’ demek Türk demek, ‘Türk’ demek Müslüman demektir. Bizde de ‘Mevlid’ demek ‘İslam’ demektir, ‘İslam’ demek ‘Mevlid’ demektir; önemli bir kesimde halen bu durum böyledir. Mevlidde İslam’ın tamamen ruhunun yansıtılmış halini görüyoruz. Mevlid toplumsal bir bütünlük sağlar. Hem hüzünlü hem sevinçli günlerimizde Mevlidler okunur; insanlar birbirlerini davet eder, özellikle kırsal kesimlerde köylerimizde ve mahallelerde mevlidin çok etkin bir gücü var. Mevlid geleneği azınlık psikolojisi yaşayan Batı Trakya’da Müslüman Türk halkı için çok önemli ve birleştirici bir role sahiptir” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Barış Erdoğan: “Türkiye’de Mevlid hakkında yapılmış sosyolojik ve antropolojik çalışmalar yeterli değil”
Son konuşmacı Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan; “Mevlidin Sosyolojisi: Mevlidin Modern Zamanlarda Toplumsal Hayattaki Yeri ve İşlevleri” başlıklı sunum gerçekleştirdi. Erdoğan; “Süleyman Çelebi’nin eseri Vesîletü’n-Necât’ın üzerinden Peygamber sevgisini dile getiren Mevlid merasimlerinin Türk toplumsal hayatında işgal ettiği yeri ve bu törenlerin toplumsal fonksiyonlarını diğer sosyologların yaptığı çalışmalar ışığında kendi bakış açımı da katarak sizlere anlatmaya çalışacağım. Her ritüelin iki işlevi vardır. Birinci açık işlev, ikincisi gizli işlev. Şimdi Mevlidin açık işlevi Peygamber (Hz.) için selam ve salavat getirip dünyada şefaate nail olmak, sevap kazanmaktır. Gizli işlevi ise toplumda birlik ve bütünlüğü sağlayan bir araç olmasıdır. Mevlid Türk toplumunda önemli bir yer işgal etmesine rağmen maalesef Türkiye’de bu alanda yapılmış sosyolojik ve antropolojik çalışmalar o kadar az ki! İlahiyatçılar ya da edebiyatçılar bu konuyla daha çok ilgileniyorlar ama sosyolojik boyutu oldukça zayıf. İslam coğrafyasında önce Kur’an sonra Mevlid gelir. Süleyman Çelebi’nin bu eseri sıradan insanların kalplerine seslenmiştir. Onların gönüllerinde yer almıştır. Sünnet düğünlerinde, nikah törenlerinde biz Mevlidi görüyoruz yani beşikten mezara kadar sevinçte, kaderde Mevlid Töreni Türk sosyal hayatının her alanında mevcut. Özellikle de doğum, evlilik, ölüm gibi geçiş ritüellerinin de mevcut okumasının da ayrı bir önemi vardır. Yapılan araştırmalarda kadınların erkeklere göre Mevlid törenlerine daha çok ilgi gösterdiğini görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Panelin sonunda Türk Kadınları Kültür Derneği (TÜRKKAD) Genel Başkanı ve Kerim Vakfı Kurucu Üyelerinden Sayın Emine Bağlı ve Üsküdar Üniversitesi Genel Sekreteri Sayın Selçuk Uysaler konuşmacılara günün anısına plaketlerini takdim ettiler.
Emine Bağlı: “Düsturları iman ve kültür şuurunu günlük münakaşalardan uzak bir şekilde hayata geçirmektir. Mevlid geleneğimiz de çeşitli yönleriyle bunun toplum tarafından hayata yansıtılmış en güzel örneklerindendir”
Programın ikinci bölümü, TÜRKKAD ve Kerim Vakfı adına söz alan Sayın Emine Bağlının yaptığı konuşma ile sürdü. Emine Bağlı, “Dil, tarih, irfan, medeniyet, insaniyet ve akl-ı selim, bu kuruluşların mayasını teşkil etmektedir. Bakış açıları geniş ve derindir. Yaptıkları çalışmalar, uzun vâdelidir. Düsturları “İman ve kültür şuurunu günlük münakaşalardan uzak bir şekilde hayata geçirmektir.” İşte Mevlid geleneğimiz de çeşitli yönleriyle bunun toplum tarafından hayata yansıtılmış en güzel örneklerindendir” dedi. Sayın Bağlı konuşmasında Nisa Türk Müziği Topluluğu Sanat Yönetmeni Nebahat Konu’nun merhum Ahmet Hatipoğlu’ndan devraldığı Burdur Cumhur Kadın Mevlidi çalışmalarının sürdürülmesindeki rolünden ve Sayın Konu’nun alana katkılarından söz etti.
Panelin ardından, sanat yönetmenliğini Nebahat Konu'nun yürüttüğü, Nisa Türk Müziği Topluluğu Burdur Cumhur Kadın Mevlidi konseri ile katılımcılara duygulu anlar yaşattı. Konserde Ankara Devlet Klasik Türk Müziği Korosu ses sanatçılarından Nebahat Konu, Neşe Dursun Saraç, Meltem Seyfelioğlu ve Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu sanatçısı Filiz Bayraktar; Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu saz sanatçılarından Gül Güldaş Küçükşahin, Reyhan Yiğitbaşı İllez, İstanbul Devlet Türk Halk Müziği ve Modern Folk Müziği Araştırma ve Uygulama Korosu sanatçısı Sinem Hondoroğlu,ve Arzu Kopuz Çelik, Kocaeli Üniversitesi Devlet Konservatuarı Öğretim Elemanlarından Nurten Yılmaz sahne aldılar.
Cumhur Mevlidi içerikli konserin sonunda Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü Müdür Yardımcılarından Cangüzel Güner Zülfikar tarafından usulen Sufilerin dualarından bir örnek metin okundu. Duada “Biz ne isteriz de sen vermezsin? Senin için güçlük yok. Nur ve zulmet, akşam ve sabah da yok… Ya Rabbî bizden murâdın ne ise bize onu müyesser eyle… o murâdın ki kullarında ihlâs ve safâ ve ahidlerinde sıdk ve vefadır, ondan ayırma! Bizi senin benliğine benliksiz eriştir ki, sıfatınla sıfatlanalım. Bizi bizsiz senden sana ulaştır ve şükrün yolunu bize müyesser et ki taât ve hizmette seninle olalım. İlâhî, yüzümüzü îman ve İslâm kıblesinden, ayağımızı tevhîd ve îkan yolundan ayırma. Ya Rabbi, bizi senin murad ettiğin doğru yolda eyle. İlâhî, hıfzınla iffet, aşkınla gınâ ve devlet ihsan et ve hidâyete erdirdikten sonra dâllîn ve mağdûbînden eyleme.” (Kenan Rifai’nin Sohbetler adlı eserinden) sözlerine yer verildi.
Tasavvuf Araştırmaları Enstitü Müdürü Prof. Dr. Elif Erhan ve Türk Kadınları Kültür Derneği Genel Başkanı Emine Bağlı Nisa Türk Müziği Topluluğu üyelerine plaket takdimi gerçekleştirdi. Program toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)