Aday Üsküdar | Üniversitemizle ilgili tüm merak ettiklerin için uskudar.edu.tr/aday

Yeni Medya ve İletişim Akademik Etkinlikler

27 KAS 2024

Bölüm Etkinliği: "Yeni Medyada Yeni Formatlar: Fayn Belgeselleri"

“Yeni Medyada Yeni Formatlar: Fayn Belgeselleri” başlıklı etkinlik 2 Aralık Pazartesi günü saat 14.30’da Zoom üzerinden çevrimiçi olarak gerçekleşecektir. Etkinlik adı: Yeni Medyada Yeni Formatlar: Fayn BelgeselleriTarihi: 2 Aralık 2024Saat: 14.30Yer: https://uskudar-edu-tr.zoom.us/j/7432792246?omn=94696367566Konuk: Fayn Yönetici Direktörü - Şükrü Oktay Kılıç*Etkinlik Üniversitesi Kültürü dersi kapsamındadır.Not: Etkinlikler başta olmak üzere, fakülte ile ilgili önemli tüm gelişmelerden haberdar olmak için if.uskudar Instagram hesabını takip edebilirsiniz.

15 KAS 2024

Yeni Medya Atölyesi alanında uzman isimlerle buluştu

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü ile Pigu Creative Agency iş birliğiyle düzenlenen iki oturumlu “Pigu Creative Agency ile Uzman Görüşleri” etkinliği gerçekleştirildi. Pigu Creative Agency kurucusu Yıldırım Beyazit’in moderatörlüğünde gerçekleşen etkinliğin ilk oturumunda, Şok Marketler Dijital Pazarlama Yöneticisi Gökberk Taş dijital pazarlama sektörü hakkında katılımcılara değerli bilgiler sundu. İkinci oturumda ise Kariyer Danışmanı Alper Kul, kariyer gelişimi üzerine ipuçları paylaşarak katılımcılara profesyonel yolculukları için ipuçları verdi. Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü, Pigu Creative Agency iş birliğiyle öğrencileri sektörün uzmanlarıyla buluşturdu. "Pigu Creative Agency ile Uzman Görüşleri" başlıklı etkinlikte, Pigu Creative Agency’nin kurucusu Yıldırım Beyazit moderatörlüğünde iki oturum gerçekleşti. Etkinliğin ilk oturumunda Şok Marketler Dijital Pazarlama Yöneticisi Gökberk Taş, dijital pazarlama alanındaki deneyimlerini ve sektördeki yenilikleri katılımcılarla paylaştı. İkinci oturumda ise Kariyer Danışmanı Alper Kul, kariyer gelişimi üzerine sunduğu önerilerle öğrencilerin profesyonel yolculuklarına ışık tuttu. Gökberk Taş: “Öncelikle markayı çok iyi tanıyın ve anahtar kelimelerinizi doğru belirleyin”Konuşmasına dijital pazarlamayla ilgili kariyer ipuçları vererek başlayan Gökberk Taş, şunları söyledi: “Öncelikle size gelen markayı çok iyi tanımanız gerekiyor. Yani ben kiminle çalışıyorum? Hangi firmaya ait? Hangi ürünleri var? Neleri var, neleri yok her şeyi bilmeniz gerekiyor. Yani bu sizin kendi markanız da olabilir ajansta çalışıyorsanız ajansın markası da olabilir veya markada çalışıyorsanız markanın kendi ürünleri olabilir. Kısacası sizin her şeyi çok iyi biliyor olmanız gerekiyor. Burası çok kilit bir nokta. Yıldırım Bey’le zamanında çalıştığımız bir marka var, onun üzerinden de örnek verebiliriz. Yani anahtar kelimelerinizi doğru belirliyor olmanız gerekiyor”. Dijital pazarlamada önemli noktalara değinen Taş, “Dijital pazarlamanın çok önemli bir kısmı vardır. Bu kısım ‘Everest’ olarak adlandırdığımız kısımdır. Yani biz kurguları yaparken ‘Alf Family’, ‘Meet Family’ ve ‘Wolf Family’ olarak konuşuruz. Siz direkt satışa gittiğiniz zaman meet family ve wolf family de olursunuz ama marka bilinirliği reklamları yaptığınız zamanda, Everest yani en üst kısımda olursunuz. Paranızı kazanmaya başladığınızda yapmanız gereken şey, markanıza yatırım yapmaktır. En güzel yol Youtube'dur. Youtube hem size müşteri sağlar hem de bilinirlik açısından inanılmaz faydalıdır. Yani Everest kısmını bu şekilde doldurup diğer katmanlara da yönelebilirsiniz” dedi. Alper Kul: “Bu kitabın amacı kariyer yolculuğunun ilk yıllarının zorlu geçeceğini göstermek”İkinci oturuma katılan Kariyer Danışmanı Alper Kul, katılımcılarla deneyimlerini paylaştı. Sözlerine yazdığı kariyer gelişimi kitabından bahsederek giriş yapan Kul, şu şekilde konuştu: “Ben bu kitabı 2012 yılında Pepsi kolanın ihracat müdürlüğünden istifa ettikten sonra yazdım. Kitapta birçok semboller kullandım. Kitabın kapağına bakarsanız en başında virajlar var, daha sonrasında ilerleyebiliyorsunuz. Buradaki virajların amacı ilk yılların zorlu geçeceğini göstermekti”. Kitabın içeriğiyle ilgili bilgi veren Alper Kul, “Ben buraya bu kitabı satmaya gelmedim, bu kitabın içindeki fikirleri satmaya geldim. Bu fikirler nedir diyecek olursanız, bu fikir her şeyden önce uzmanlaşmadır. Örneğin, dijital pazarlamada, influencer marketingde. Diyelim ki ben bu ürünü kafaya koydum, alacağım. Diğer sosyal mecralarda da bu ürünü patlatacağım. Öncelikle bir kere konunun gerçekten iyisi olmanız lazım. Bu da en az 5 yılınızı istiyor. 5 yıldan önce uzmanım diyemezsiniz çünkü uzmanlık 5 yıldan sonra oturmaya başlar. İkincisi ise zaman ve zamanlama yönetimidir. Zaman ve zamanlama yönetimi kısaca lineer bir çizgidir ve bir de buna ek olarak zamanlama yönetimi vardır. O da şimdiki zamanda ne yaptığınıza odaklanır. Son olarak sizlere üçüncü fikirden bahsetmek istiyorum. Bu da ilişki yönetimi ve sosyal zekâdır. Bunlar da oldukça önemlidir. Kısaca sosyal zekânız yüksekse çok daha iyi yerlere gelirsiniz” ifadelerini kullandı. Öğrencilere profesyonel yaşamla ilgili tavsiyeler veren Alper Kul, “Ben burada her şeyden önce gerçek profesyonelliği anlatıyorum. Yani bir profesyonel nasıl olunur onu anlatıyorum. Bakın dikkat edin işveren demiyorum, patron demiyorum. Gerçek patronun nasıl olması gerektiğini anlatmıyorum. Ben burada sizi anlatıyorum. Yani burada iki tane fraksiyon var; Ya iş kadını olacaksınız ya da çalışan bir arkadaş olacaksınız. Patron olacaksanız bu kitap sizin içi yine değerli ama çalışan olacaksanız bu kitap sizin kitabınız diyebilirim” dedi. Yeni Medya Atölyesi, oturuma katılan alanında uzman isimlerin katılımcıların sorularına yanıt vermesi ve toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.

11 KAS 2024

Bölüm Etkinliği: Çocukların Sesi Deprem Sonrası Yaşam

6 Şubat Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 şiddetinde meydana gelen depremlerin yıkıcı etkileri hala hissedilmektedir. Depremden en çok etkilenen grupların başında çocukların olması nedeniyle deprem sonrasında çadır ve konteyner kentlerde yaşayan 5-10 yaş arası çocukların deneyimlerini ve bakış açılarını araştırmayı amaçlayan Çocukların Sesi (Voices of Children) Projesi yürütülmüştür. Bu proje, Hatay deprem bölgesinde, Foto-Ses (foto-voice) araştırma yaklaşımı kullanarak, çocukların deprem sonrası deneyimlerini, kendi görselleri ve anlatımları yolu ile anlamayı amaçlamıştır.Sempozyum, bu verilerin analizlerini paylaşmak ve çocuklara yönelik hizmetlerin geliştirilmesine katkı sunacak çalışmalar için bir yol haritası çizmek üzere planlanmıştır.Tarih: 12 Kasım 2024, Saat 10.30Yer: Üsküdar Üniversitesi Güney Yerleşke Fuat Sezgin Konferans SalonuAkış;10.30-11.00   Açılış konuşmalarıProf.Dr. Nurper Ülküer, Üsküdar Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölüm BaşkanıDidem Alkan İlhan, Savunuculuk, Kampanyalar, İletişim ve Medya Bölüm Başkanı, Save the Children TürkiyeProf.Dr. Lucy Bassett, Virginia Üniversitesi Humanitarian CollaborativeSema Hosta, UNICEF İletişim Bölüm Bşk.Prof.Dr.Nazife Güngör, Üsküdar Üniversitesi RektörüProf. Dr. Nevzat Tarhan, Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve yönetim Üst Kurulu Başkanı (Video mesajı) 11.00-12.00 PanelOturum Başkanı: Prof.Dr. Aktuğ Ertekin, Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bil. Fak. DekanıProjenin Tanıtımı; Prof. Dr. Lucy Bassett, Virginia Üniversitesi Humanitarian Collaborative Projenin Uygulanması: Ayşe Nur Gençalp, İletişim Uzmanı,  Save the Children TürkiyeFotoğrafların Yorumlanması ve Analizi; Doç.Dr.Gül Esra Atalay , Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi, Doç.Dr. Bahar Muratoğlu Pehlivan, Üsküdar Üniversitesi İletişim FakültesiÇocuk Gelişimi açısından bulguların değerlendirilmesi.; Dr. Öğr. Üyesi Demet Gülaldı, Üsküdar Üniversitesi Çocuk Gelişimi Böl.  Arş.Gör. Seher Sav, Üsküdar Üniversitesi Çocuk Gelişimi Böl. 12.00-12.30   Soru ve Cevap12.30-13.00 “Çocukların Gözüyle Deprem Sonrası Yaşam” Fotoğraf Sergisi AçılışıProje kapsamında depremzede çocukların çektiği fotoğraflardan bir seçki bir hafta süreyle sergilenecektir.

07 KAS 2024

Yeni Medya Atölyesi ikinci eğitimini gerçekleştirdi

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü’nün, Pigu Creative Agency iş birliğiyle başlattığı “Yeni Medya Atölyesi” nin ikincisi gerçekleşti. Atölyenin ikinci dersinde Pigu Creative Agency'nin kurucusu Yıldırım Bayezit öğrencilerle buluştu.Yeni Medya İletişim Bölümü ve Pigu Creative Agency ortaklığında gerçekleşen atölye çalışmasına Pigu Creative Agency'nin kurucusu Yıldırım Bayezit, “İçerik stratejisi ve Yöntem” başlığı altında öğrencilere, rakip analizi, ürün ve hizmet pazarlama stratejileri, konumlandırma, harekete geçme, içerik üretmenin püf noktalarını anlattı.Ayrıca ‘Sosyal Medya Pazarlaması’na da değinen Bayezit, dijital toplulukları anlamak, dinlemek, sosyal medya nedir, sosyal medya yönetimi nedir, sosyal medyada kriz yönetimi-planlaması, reels ve videoların önemi, sosyal medyada kreatiflik konularında da bilgilerini öğrencilerle paylaştı.

06 KAS 2024

Pigu Creative Agency ile Yeni Medya Atölyesi Her Perşembe GCB-302’de

Her perşembe 12:00’da Pigu Creative Agency Kurucusu Yıldırım Bayezit ile GCB-302’de Yeni Medya Atölyesi’nde buluşuyoruz. Dijital iletişimde stratejiyi geliştirmeyi hedefleyen tüm öğrencilerimizi bekliyoruz.Etkinlik adı: Yeni Medya AtölyesiTarihi: Her perşembeSaat: 12.00Yer: GCB-302Konuk: Pigu Creative Agency Kurucusu Yıldırım BayezitNot: Etkinlikler başta olmak üzere, fakülte ile ilgili önemli tüm gelişmelerden haberdar olmak için if.uskudar Instagram hesabını takip edebilirsiniz.

31 EKI 2024

Yeni medya atölyesi ilk eğitimini gerçekleştirdi

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü, Pigu Creative Agency iş birliğiyle “Yeni Medya Atölyesi”ni başlattı. Atöyenin ilk dersinde Pigu Creative Agency'nin kurucusu Yıldırım Bayezit öğrencilerle buluştu.Yeni Medya İletişim Bölümü ve Pigu Creative Agency ortaklığında gerçekleşen atölye çalışmasına Pigu Creative Agency'nin kurucusu Yıldırım Bayezit, Yeni Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Gül Esra Atalay, Dr. Öğr. Üyesi Ceren Acun, Arş. Gör. Neslihan Bulur ve Arş. Gör. Semih Eken katıldı.Atölye kapsamında gerçekleşen ilk toplantıda Bayezit, dijital marka yönetimi, veriye dayalı reklam stratejileri ve stratejik iletişim üzerine bilgi ve deneyimlerini öğrencilerle paylaştı. Atölye, dijital dünyada etkili bir marka stratejisi oluşturmak isteyen öğrenciler için önemli bir fırsat sunuyor. 

25 EKI 2024

Yeni Medya Atölyesi başlıyor

Pigu Creative Agency ile Yeni Medya Atölyesi başlıyor. Dijital iletişimde stratejiyi geliştirmeyi hedefleyen tüm öğrencilerimizi bekliyoruz.Etkinlik adı: Yeni Medya AtölyesiTarihi: 31.10.2024Saat: 12.00Yer: GCB-302Konuk: Pigu Creative Agency Kurucusu Yıldırım BayezitNot: Etkinlikler başta olmak üzere, fakülte ile ilgili önemli tüm gelişmelerden haberdar olmak için if.uskudar Instagram hesabını takip edebilirsiniz.

23 EKI 2024

Üsküdar İletişim'de sosyal medya trendleri konuşuldu

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü, Gazetecilik Bölümü, Gazetecilik Kulübü ve Uluslararası Sosyal Medya Kullanıcıları Derneği (USMEK) ortaklığında düzenlenen "Sosyal Medya Trendleri" başlıklı panelde, sosyal medyada trend olan uygulamalar konuşuldu.Yeni Medya ve İletişim Bölümü Başkanı Doç. Dr. Gül Esra Atalay, Asayiş Berkemal isimli sosyal medya hesabının sahibi Cüneyt Sevindik ve içerik üreticisi Hümeyra Akbayrak'ın konuk olduğu etkinlik, İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Ceren Saran'ın moderatörlüğünde gerçekleşti. Etkinliğin açılış konuşmalarını Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan, USMEK Başkanı İzzet Aydın ve Gazetecilik Kulübü Başkanı Umut Şimşek gerçekleştirdi.Prof. Dr. Süleyman İrvan: "Sosyal medyayı doğru kullanmayı öğrenmeliyiz"Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan, panelin açılış konuşmasında sosyal medyaya ve USMEK ile olan iş birliğine değindi. İrvan, "Bu etkinlik, 2024-2025 eğitim yılının ilk etkinliği. Bu yıl boyunca birçok etkinlikte bir arada olacağız. Bu etkinliği dış paylaşımız olan USMEK, Yeni Medya İletişim Bölümü ve Gazetecilik Kulübü’yle birlikte düzenledik. Üç değerli konuşmacımız var bugün. Elbette konuklarımız sosyal medya ile ilgili hem kendi deneyimlerini paylaşacak hem de sizin sorularınızı cevaplayacaklar ama ben de izin verirseniz sosyal medya ile ilgili birkaç şey söylemek isterim. Sosyal medya deyince aslında genellikle olumsuz yanlarıyla tartışıyoruz. Sık sık sosyal medya mecralarının kapatılmasına tanık oluyoruz. Sosyal medya adeta bir suç yuvası gibi algılanıyor. Sosyal medya nihayetinde hepimizin sabah kalktığımızda ilk baktığımız mecra. Belki akşama kadar en çok sosyal medyada vaktimizi geçiriyoruz. Kendimizi sosyal medyada ifade ediyoruz. Haberleri sosyal medyadan takip ediyoruz. İlgi alanlarımızı oralarda bulmaya çalışıyoruz. İletişimciler olarak sosyal medya bizim için çok önemli çünkü içimizden bazıları ileride kendi hayatlarını sosyal medya üzerine kuracaklar. Hayatlarını orada kazanacaklar. Dolayısıyla sosyal medyayı anlamayı, doğru kullanmayı ve sosyal medya okuryazarı olmayı öğrenmemiz gerekiyor. Eğitim hayatınız boyunca kendinize sosyal medyada iyi bir kariyer oluşturmaya çalışın’’ dedi.İzzet Aydın: "USMEK olarak sizlerle iletişimde kalacağız" Uluslararası Sosyal Medya Kullanıcıları (USMEK) Genel Başkanı İzzet Aydın da panelin açılışında bir konuşma yaptı. İzzet Aydın, konuşmasında sosyal medyada aktif olan, haber paylaşan gazetecilerle öğrencileri bir araya getirmenin önemini vurguladı. Aydın, “Biz USMEK olarak birbirinden değerli gazeteci arkadaşları, sosyal medya fenomenlerini inşallah bundan sonraki yapacağımız programlarda sizlerle bir araya getireceğiz. Sizlerin staj taleplerinizde de size yardımcı olmak istiyoruz. Bu konuda bizimle mutlaka iletişim kurmanızı özellikle rica ediyoruz. Biz her konuda Süleyman Hocamla devamlı iletişim halindeyiz" dedi.Cüneyt Sevindik: "İnsanlar yaşadıkları sıkıntıları bana anlatıyor"Asayiz Berkemal isimli sosyal medya hesaplarından asayişle ilgili videolar paylaşan Cüneyt Sevindik, konuşmasında sosyal medya serüveninden bahsetti. Sevindik, “Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunuyum. Daha önce bir haber kuruluşunda çalışıyordum. Bir sosyal medya sayfası kurmak istedim. Asayiş muhabiri olduğum için ismini Asayiş Berkemal yapmak istedim. Sayfamda paylaştığım bir haberden sonra 1000 takipçiye ulaştım. Şu an sosyal medyanın bütün platformlarında haberlerimi paylaşıyorum. Bu şekilde sosyal medya haberciliği yapmaya çalışıyorum. Sosyal medyayla ilgilenmek isteyenler varsa bu konuya yönelebilirler. Ben haberlerimi iyi yönde kullanmaya çalışıyorum. Emniyetle bağlantılı olsun, haber kanalları ile bağlantılı olsun hepsiyle iletişim halindeyim. Günde yaklaşık 2000’e yakın haber alıyorum ve bu konuları süzgeçten geçirip olabildiğince güncel konuları sayfamda takipçilerimle paylaşıyorum. Bu şekilde de geniş kitlelere ulaşmış bulunuyorum. Haberlerimi ilk olarak kurumumla paylaşıyorum. Sonrasında kendi sayfamda paylaşıyorum. Sosyal medya haberciliğine ilk başladığımda tabii ki olumsuz yorumlar aldım ama kısa sürede 100.000 takipçiye ulaşmıştım. 2 yılda bu seviyeye geldim. Kısa sürede bu kadar büyüyeceğimi hiç düşünmemiştim. Bu büyümeyi bire bir insanlarla bizzat muhatap olmama ve haberleri kendim paylaşmama bağlıyorum. Bir ihbar geliyor ve o ihbarı paylaştığım zaman bunun geri dönüşü oluyor. Özgün içeriğe sahip olabiliyorum çünkü insanlar yaşadıkları sıkıntıları bana anlatıyor. Bu şekilde özgün içerikler yapabiliyorum. Sayfalarımla tek başıma ilgileniyorum. Çünkü benim bilgim dahilinde olmasını istiyorum. Bana bir haber atıldığı zaman emniyetle koordineli bir şekilde ilerliyorum. Doğru haber paylaşmaya çalışıyorum" dedi.Hümeyra Akbayrak: "Haber sunuculuğuyla başlayıp, sosyal medyada ilerledim"Sosyal medya içerik üreticisi Hümeyra Akbayrak konuşmasına sosyal medyaya geçme sürecinden ve iş yerindeki deneyimlerinin onu nasıl sosyal medyaya yönlendirdiğinden bahsederek başladı. Akbayrak, “Çoğunlukla Instagram ağırlıklı içerikler üreterek buraya geldim. Aslen diksiyon eğitmeniyim, seslendirme sanatçısıyım ama gazetecilik kulvarımız da var. 2021 yılında Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümünden mezun oldum. Mezun olduktan yaklaşık bir sene sonra bir kanalda çalışmaya başladım. Aslında hep hayalim sunuculuk, spikerlik yapmaktı. Akşam haberlerini ben sunacağım edasıyla olaya giriş yaptım. Kanala girdiğimde karşılaştığım ilk şeylerden biri, bu benim lügatim değil dedim kendime. Ben çok mimik kullanan bir insanım ve bana, karşında bir prompter var onu okuyacaksınız ona göre konuşacaksınız dediler. “Hümeyra mimik yapma, Hümeyra düz dur” uyarılarından sonra böyle olamayacağını anladım. Gidip patrona dedim ki, ‘gereksiz bilgiler’ mi sunsak? Benim çok fazla bilgim var. Ben araştırmayı çok seviyorum. Bunları da bir yerde paylaşmak istiyorum. İzniniz olursa kanal üzerinden yapalım bunu, tutar. Ben mimiklerime güveniyorum sunuculuğuma güveniyorum, etki tepki meselesi var. İnsanlara samimi geliyorum bunu yapalım. Hayır dedi. Kanalın olanaklarını kullanmak istediğimde, kullanamazsın dedi. Stüdyoda çekim yapabilmem konusunda onay verdi. Stüdyoda storyler atarak belirli bir kitleye sahip oldum. O sırada 60 bin civarı bir takipçiye sahiptim. Sonra dediler ki gereksiz bilgileri senin sosyal medya hesabından yayımlamayı bırak. Kanala geçirelim, oradan devam et. Öyle bir mesele yok dedim. Burada bilginize güvenerek, kendinize güvenerek hareket etmeniz çok önemli. Benim hikayem biraz patronun izin vermemesiyle alakalı gelişti. Belki prompter karşısında haber okumaya devam edecektim. Bugün birçok takdir ettiğim arkadaşım sunuculuk yapıyor. Ana haberleri sunuyorlar. Gerçekten ağızlarına, yüreklerine sağlık. Benim kulvarım değilmiş, en azından bunu deneyimleyip gördüm. Sosyal medya bazında ilerlemeye başladım, sosyal medya uzmanı olarak hayatıma devam ediyorum’’ dedi.Doç. Dr. Gül Esra Atalay: "Sosyal medyanın belirli bir yaş altındaki çocuklar için birden fazla sakıncası var"Yeni Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Gül Esra Atalay, konuşmasında sosyal medyanın çocuklar üzerindeki etkilerine değindi. Atalay, “Sosyal medyada çok farklı kesimler, farklı şekillerde etkilenebiliyor. Sosyal medya çok yaygın ve topluma nüfuz etmiş bir şekilde kullanılabiliyor. İyi ve kötü birçok şey var. Dolayısıyla herkes farklı etkileniyor. 5 yaşındaki çocuk da sosyal medya mecrasının içinde. Keşke Hümeyra Akbayrak ve onun gibi insanların videolarına denk gelseler. Bunlar dışında başka videolara da denk geliyorlar. Çocuklar burada gördükleri şeylerden olumsuz bir şekilde etkilenebiliyorlar. Trendler ve sosyal medya akımları var. Bunların bir kısmı çocuklar için sakıncalı. Örneğin kendi derisine zarar verebilecek bir şeyi sırf sosyal medyada moda olduğu için yapabiliyor. Sosyal medyanın, zaten belirli bir yaş altındaki çocuklar için birden fazla sakıncası var. Burada ne yapabiliriz? Elbette ki küçük çocuklar için ebeveyninin sınırlaması çok önemli. Belirli bir yaştan sonra tabii ki bu imkânsız. Çocuk da olsa belirli hakları var. Dolayısıyla sosyal medyaya da girecek, dijital platformlarda da sosyalleşecek. Bu önü alınamayacak bir şey’’ ifadelerini kullandı.Etkinlik, konuşmacılara plaket verilmesi ve hatıra fotoğrafı çekilmesinin ardından sona erdi.   

23 EKI 2024

Bölüm Etkinliği: Sosyal Medya Trendleri

Etkinlik adı: Sosyal Medya TrendleriTarihi: 23.10.2024Saat: 11.00Yer: Fuat Sezgin Konferans SalonuKonuklar: Hümeyra Akbayrak, Asayiş Berkemal, Doç. Dr. Gül Esra AtalayAçıklama: Gazetecilik Bölümü ve Yeni Medya ve İletişim Bölümü ortak etkinliğidir. Üniversite Kültürü dersi kapsamındadır.

18 EKI 2024

Akademisyenlerden ortak görüş: Medya kadın cinayetlerini detaylandırmadan vermeli

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Barış Erdoğan ve Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Gül Esra Atalay ile medya ve sosyolojik yapı bağlamında kadın cinayetlerini konuştuk.Prof. Barış Erdoğan: "Türkiye’de kadın erkek ilişkilerinde problem var"19 yaşında bir gencin vahşice bir cinayet işleme potansiyeli üzerinde aile ve çevresel etmenlerin rolüne ilişkin sorumuzu cevaplandıran Prof. Dr. Barış Erdoğan şunları söyledi:"Bireysel açıdan baktığımızda psikolojik sorunları olduğunu görebiliyoruz. Bu kişinin bireysel sorunlarının ötesinde toplumsal resme de bakmamız gerekir. Sadece bu gencin işlediği cinayet değil, yıllardır Türkiye’de birçok kadın, erkekler tarafından öldürülmekte. Sokak ortasında yaralanmakta, tacize, tecavüze uğramakta. Bunların çoğunun da tanıdıkları kişiler tarafından gerçekleştiriliyor olması, eski eşler, eski sevgililer, aileden kişiler olması dikkat çekici. Bu olayda da gördüğümüz üzere, öldürdüğü iki genç kızdan birisi eski sevgilisi birisi yeni sevgilisi. Yabancı, sokaktan geçen herhangi birini öldürmüyor. Bu durum şunu gösteriyor: Türkiye’de kadın erkek ilişkilerinde problem var. İnsanların eski partnerleri ile ilişkileri birtakım toplumsal nedenlerden dolayı bitirilemiyor. Bunun sonucunda karşısındaki eski partnerine zarar verme durumu doğuyor. Bütün bunların dışında, kadınlar bu ülkede sokaklarda çok rahat değiller. İş ortamlarında, okullarda ve birçok yerde. Dünyada yapılan birçok araştırmada da kız çocuklarının erkeklere oranla cinsel taciz, tecavüz, saldırıya uğrama durumlarının çok yüksek olmasını da rakamlar ortaya koyuyor. Küresel çapta büyük bir problem var. Bu problemin önemli bir kısmını da biz bu coğrafyada ve yakın coğrafyalarımızda görüyoruz.Semih Çelik’in babasının ifadesinde, “Semih liseyi okumak istemediğini söyleyince ona nedenini sordum, o da okuyup bilim adamı olup ne yapacağım dedi” şeklinde konuştu. Eğitim seviyesi ile ekonomik durum arasındaki ilişkinin her geçen gün düşmesinin bu olayda bir payı var mıdır?Günümüzdeki önemli sorunlardan bir tanesi gençlerde umudun azalmış olması, geleceğe dair bir umutlarının olmaması. Okuyarak da bir yere gelemeyecek, okumayarak da bir yere gelemeyecek. Çalışsa çalıştığı parayla, onuruyla geçineceği, en azından orta sınıf bir hayata sahip olamayacağı konusunda bir umutsuzluğu var ki bu gencin alakalı olduğu söylenilen Incel hareketine baktığımızda da bir umutsuzluk durumu söz konusu. O hareketin içinde birtakım genetik, biyolojik, ekonomik nedenlerden dolayı kendini Incel olarak tanımlayanlar, asla başka kadınlarla cinsel ya da duygusal bir bağ oluşturamayacaklarını, kadınların sadece alfa erkeklerle bir ilişki kuracaklarını düşünüyorlar. Bu da bir tür umutsuzluktur aslında. Hatta çaresizce bir umutsuzluk diyebiliriz. Bu okul hikayesi de bana onu anımsatıyor. Okula gidip ne olacak? Bu bireysel bir sorun olarak gözükse de gençlerin çoğunun geleceğe yönelik umutlarının her geçen gün azaldığını görebiliyoruz.“Suça eğimli kişiler bu tarz olaylara öykünebilir”2009 yılında yaşanan cinayetle yaşamını kaybeden Münevver Karabulut’un katil zanlısı Cem Garipoğlu’nun mezarı yakın zamanda açıldı, birtakım örnekler alındı. Ardından Türkiye’de böyle bir olay yaşandı. Bu durumla ilgili neler söylemek istersiniz?Bu şahıs olayı Cem Garipoğlu-Münevver Karabulut cinayetindeki gibi işledi diyebiliriz. Burada taklit yasaları ortaya çıkıyor. Suç işlemeye eğimli insanlar o dönem kamuoyu tarafından dikkat çeken bir olayı benzer şekilde işleyebiliyorlar. Bu, insanların Münevver Karabulut cinayetini gördükleri ve aynı şekilde birilerini öldürelim diye taklit etmek istedikleri anlamına gelmez. Suça eğimli kesim ateşli bir silahla veya başka bir şekilde suç işleyecekken ona öykünüp onun benzerini yapmak istemiş olabilir ama bu şahıs, psikolojik sorunları olan birisi. Etkilenmiş de olabilir, etkilenmemiş de olabilir. Bu tip olayları medyada dile getirirken çok dikkatli davranmak gerekir. Okuyucu ya da izleyici kesimden suça eğimli olanları bu tarz davranışlara özendirmemek gerekir.Doç. Dr. Gül Esra Atalay: "Medya cinayetleri dramatize ederek vermemeli"Yaşanan olayı ve kadın cinayetlerini medya açısından değerlendiren Doç. Dr. Gül Esra Atalay, medyanın bu tarz olayları dramatize ederek vermemesi gerektiğini vurguladı. Atalay, Incel kavramı ve medyadaki kadına bakışı Haber Üsküdar için değerlendirdi.İncel kavramı ile ilgili neler söylemek istersiniz?İncel, istemsiz bekar demektir. Aslında kadınlarla ilişki kurmak isteyen erkeklerin bir şekilde buna ulaşamıyor olmasıdır. İncellerin menosfer ekosistemine dahil bir hareket olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle sosyal medya üzerinde bugün erkek hakları savunuculuğu adı altında aslında erkek haklarından çok daha uzak ve kadın düşmanlığı üzerine kurulu bir hareket var. İnceller kendi yaşadıkları mutsuzluk, umutsuzluk durumunu haksızlık olarak görüyorlar. Özellikle erkeğin kadından daha üstün olduğu inanışının bir parçası olarak her erkeğin bir karşı cinsle ilişki kurma hakkı varken bu haktan mahrum bırakılma söylemi üzerinden bir kadın düşmanlığı kuruluyor. Kadınları suçlama, kadınların tercihlerinin çıkar üzerinde olduğu gibi yanlış inanışlar içeren söylemler var. Bu insanlar sosyal medyada bir araya gelerek radikalleşiyor. Bu çocuğun da böyle bir grupta olduğu ve olay yaşandıktan sonra bu gruplarda da bir övgü söz konusu olduğundan bahsediliyor.“Bir insanın özgürlük sınırı diğer insana dokunmamalı”Bazı yayın kanalları hakkında şu anda bir düzenleme ve denetleme söz konusu. Herhangi bir düzenleme durumunda ifade özgürlüğünden nasıl bahsedebiliriz?İki tarafı keskin bıçak gibi bir konu diyebiliriz. Bir yandan dijital teknolojiler özgürlük getirdi diyoruz ama farklı bir bakış açısından da özgürlüğün bir sınırı olması gerektiğini biliyoruz. Bir insanın özgürlüğü başka bir insanın özgürlük sınırına dokunmamalı. Her şeyi özgürlük alanında değerlendiremeyiz. Evet, ifade özgürlüğü olsun ama nefret içeren, şiddete çağrı yapılan bir ortamda ifade özgürlüğünden bahsedemeyiz.Bu cinayetin ardından medyada olayla ilgili bazı görüntüler paylaşıldı. Ardından yayın yasağı getirildi. Bu olayda toplumu yönlendiren medya mıydı? Bu görüntüler ortaya çıkmasaydı toplum sizce yine aynı şekilde etkilenir miydi?Medya korkuyu artırıyor. George Gerbner, “Acımasız Dünya Sendromu” kavramını bir araştırma sonucu ortaya koymuştur. Uzun yıllar boyunca uzun saatler televizyon izleyen ve izlemeyen insanları araştırıyorlar. Televizyonu uzun süre izleyen insanların dünyayı olduğundan daha acımasız, daha kötü bir yer olarak gördükleri ortaya çıkıyor. Medyada gördüklerimiz bizi dünyayı daha güvensiz bir yer olarak görmeye itiyor. Suç her zaman vardı ama artık medyayla birlikte daha fazla görüyoruz. Aslında dünya daha kötü bir yer haline gelmiyor, büyük resme baktığınızda suç oranları azalmış ama medya yönüyle biz artık her olaya çok daha hızlı erişim sağlıyoruz. Bu hızlı erişim ile birlikte olaylar daha korku salıcı hale geliyor. Gazetecilikte kan varsa manşet vardır diye bir söz mevcuttur. Medyanın bakışını da bu şekilde değerlendirebiliriz. Kan varsa, dehşet varsa medya bunu manşete taşıyor. Çünkü insanlar bu konuları yakından takip ediyorlar. Bizler aslında sürekli vahşete maruz kaldığımız için psikolojik yönden çok fazla etkileniyoruz.Kadına yönelik şiddeti önlemek için ne gibi çalışmalar yapılabilir?Kadına yönelik şiddeti azaltmak için mantalite değişimi gerekiyor. Kadın nedir? Erkek nedir? Kadının toplumdaki yeri nedir? Bunları daha farklı bir perspektifle görmemizi sağlayan bir mantalite gerekli. Bu da her şeyden önce eğitimle meydana gelecek. Eğitim sisteminin de içinde barındırması gereken bir konu. Bu yavaş yavaş yapılmaya çalışılıyor ama medyaya daburada önemli bir rol düşüyor. Mesela televizyonda da sadece haberler değil dizilerde filmlerde kadına şiddeti gösterdiğiniz zaman bu durum normalleşiyor. Kadına şiddet meselelerini bu kadar uzatarak dile getirmemek gerekir. İyi örnekleri medya göstermeli. Kadına şiddeti değil tam tersi kadının gücünü gösteren yapımları görmemiz lazım. Haberciler olarak da aslında bu durumla mücadele eden oluşumların daha fazla ortaya koyulması gerekiyor. Kadın cinayetleri medya tarafından dramatik bir yapım gibi sunuluyor. Ayrıntılar, dramatik ögeler gibi birçok unsur söz konusu. Bu çok çirkin bir yaklaşım. Medyanın bu yaklaşımı da insanları hipnotize bir şekilde olanları izlemeye itiyor. İnsanların bir kısmı da olanları izlemekten zevk alıyor. Bir cinayetteki tüm detayları insanlarla paylaşmayı doğru bulmuyorum. Bir cinayetteki teknik detayların haber maksadını aştığını düşünüyorum. Medyanın bu tür olayları dramatize ederek, uzun uzun ve çok ayrıntılı bir şekilde, cinayetin nasıl işlendiğine dair yol haritaları çizerek vermesi çok sakıncalı. Bir sonraki olay için örnek teşkil ediyor diye düşünüyorum.

03 EKI 2024

Pigu Creative Ajans, Üsküdar İletişim'in dış paydaşları arasına katıldı

Pigu Creative Ajans, Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü’nün dış paydaşları arasına katıldı.Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü, Pigu Creative Ajans ile dış paydaş protokolü imzaladı. Ajansın kurucusu Yıldırım Bayezit, Yeni Medya ve İletişim İngilizce Bölüm Başkanı Doç. Dr. Bahar Muratoğlu Pehlivan, Dr. Öğr. Üyesi Ceren Acun, Dr. Öğr. Üyesi Maria Pia Ester Cristaldi ve Arş. Gör. Neslihan Bulur'un katıldığı toplantıda protokol metni imzalandı.Protokol kapsamında Pigu Creative Ajans'tan sektörün ihtiyaçları ve beklentileriyle ilgili değerlendirmeler ile ortak etkinlikler düzenleme, proje ve müfredat geliştirme konularında öneriler alınacak.Kaynak için: Haber Üsküdar

25 NİS 2024

Yapay zeka atölyesi gerçekleşti

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü’nün düzenlediği “Üretken Yapay Zekâ Araçlarının Kullanımı Atölyesi” gerçekleşti. Tasarım laboratuvarında gerçekleşen etkinlik, Dr. Öğretim Üyesi Sadettin Demirel tarafından yürütüldü.Atölye çalışmasında öğrencilerin yapay zekâyla ilgili görselleri inceleyip üzerinde konuşulmasının ardından Demirel’in öncülüğünde bireysel çalışma şeklinde başladı. Daha sonra gruplar halinde pratik yapılarak devam eden etkinlikte yapay zekâ araçlarının kullanımı gösterildi.“Yapay zekâ dediğimiz şey aslında bir terim, bunun altında üretken yapay zekâ var.”Yapay zekânın geliştirilen ve diyalog konusunda uzmanlaşmış bir yapay zekâ sohbet botu olan Gemini, ChatGPT, OpenAI gibi uygulamalarının kullanımından bahseden daha sonra bu araçların farklılığından söz eden Demirel, “Günümüzde sözü edilen yapay zekâ araçlarından ChatGPT, Gemini gibi yapay zekâ araçlarının farklılaştığı nokta olarak şunu diyebiliriz: Belli bir içeriği ve belli bir medyayı işleyebiliyor, dışa aktarabiliyor ve yeniden üretebiliyor. Dolayısıyla insana benzer şekilde buradan belli bir metin, ses, görsel üretebiliyor. Bunlar için yapay zekânın bir alt konusu ve farklılığı diyebiliriz” ifadelerini kullandı. Yapay zekâyı tasarım açısından değerlendiren Demirel, “Tasarım olarak herhangi bir tatil planı oluşturabilirsiniz. Size uçuşundan gidebileceğiniz otellere, yemek yiyebileceğiniz restoranlara, gezebileceğiniz yerlere kadar birçok opsiyon sunuyor. Ek olarak yemek tarifleri veya spor asistanı tarzı araçlar da var” ifadelerini kullandı.Kaynak için: Haber Üsküdar

27 ARA 2023

Podcast yayıncılığı konuşuldu

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü’nün düzenlediği "Podcast Yayıncılığı" etkinliği gerçekleşti. Moderatörlüğünü Dr. Arş. Gör. Sadettin Demirel’in yaptığı söyleşide podcast yayıncısı Rıfat Özcan, öğrencilere deneyimlerini aktardı. Rıfat Özcan: "Podcast yayıncılığında büyük bir artış var"Podcast dinleyicilerindeki artışla birlikte konunun ilgisini çekmeye başladığını anlatan Rıfat Özcan, “Ben 2020’den beri podcastle ilgileniyorum. Genele baktığımızda geçmişten bugüne podcast dinlemede bayağı bir artış söz konusu. Hatta şöyle bilgi vereyim, Koray Kocabaş’ın 2020 yılında yani pandeminin başında yaptığı araştırmaya göre mesela Spotify’da kaç tane podcast var, kaç tane hangi konuda ne var diye araştırmış. Mesela Mart 2015’e kadar Türkiye’de 393 tane podcast varmış Spotify’da. Şu anki verilere göre ise bu sayı 15 bine yükselmiş. Dinleyici bazında da 2020’de yapılan bir araştırmaya göre 2 milyona yakın dinleyici var. Günümüzde ise 10 milyonu geçti” ifadelerini kullandı. Podcast yayıncılığında edindiği deneyimleri öğrencilere aktaran Özcan, “Podcaste başlarken öncelikle kendinize doğru bir konu belirlemeniz gerekiyor ve bunu anlatacak doğru kişi siz misiniz buna karar vermeniz gerekiyor. Daha sonra bu podcast kimlere hitap ediyor bunları düşünmeniz gerekiyor. Hangi formatta yaptığınız da çok önemli. Tek mi yapacaksınız, yuvarlak masa mı yapacaksınız, konuklu mu yapacaksınız soruları gündeme geliyor. Bunlara karar vermek ve sürdürülebilir olması da çok önemli. Mesela insanlar bir Podcaste başlıyorlar, birkaç bölüm okuyorlar ama devamı gelmiyor. Dolayısıyla ben herkese minimum 10 bölümlük bir akış hazırlamalarını öneriyorum” şeklinde konuştu. Etkinlik, Rıfat Özcan’ın öğrencilerin sorularını yanıtlaması ve toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi. Kaynak için: Haber Üsküdar

26 ARA 2023

"Büyülü Fener Bekçileri" belgesel film gösterimi gerçekleşti

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü tarafından düzenlenen "Büyülü Fener Bekçileri Belgesel Film Gösterimi" etkinliği gerçekleşti. Belgesel gösteriminden sonra Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yıldız Derya Birincioğlu Vural'ın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide yönetmenler Ferhat Zengin ve Bahadır Kapır belgeselin çekim süreçleri hakkında bilgiler verdiler.Ferhat Zengin: "Bu insanları tanıdıkça ne kadar kıymetli olduklarının farkına vardım"Türk sinemasında yaşanan dijital dönüşümden sonra Türkiye’deki sinema salonlarının değişimini ve dönüşümünü analiz ederken film makinistleriyle tanıştığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Ferhat Zengin, “Film makinistleri hakkında pek bilgim yoktu aslında ama bu insanları tanıdıkça ne kadar kıymetli olduklarının farkına vardım. Yüz yıllık bir gelenekten bahsediyoruz ve bu insanlar 7-8 yaşlarında gazoz satarak, sinema süpürerek başlayıp 50-60 yıllık sektör hayatları olmuş. Makinistlerle görüştükçe dramatik bir hayatlarının olduğunu fark ettim. Çünkü dijitalleşme diye bir şey ortaya çıktı, işlerine son verilmiş ve hepsi kendi köşelerine çekilmişti. Bu insanları nerelerde bulabilirim ve nasıl hikayeler elde edebilirim diye düşünmeye başladım. Böylece onları arama sürecimiz başladı” ifadelerini kullandı.Bahadır Kapır: "Hala anlatamadığımız çok şey var"Makinistleri arama süreçlerinin 2017 yılında başladığını fakat dijitalleşmeden sonra kendi köşelerine çekilmiş oldukları ve meslekleri ellerinden alındığı için zor bir süreç olduğunu belirten Bahadır Kapır, “Mevlüt Bey’in de belgeselde söylediği gibi, ‘Biz teknoloji özürlülüğü olan bir nesiliz’ söyleminden sonra dijital teknolojiye alışamadıklarını görüyoruz. Yani bir nevi sinemaya küsüp köşelerine çekilmişlerdi. Bu yüzden onları bulmamız biraz uzun sürdü. İlk önce 2017’de Atlas Sineması’nda Mevlüt Bey’i bulduk. Yaşı diğer makinistlere nazaran daha genç olduğu için dijitalleşmeye biraz daha ayak uydurmuştu aslında. Biz ilk önce Mevlüt Bey ile röportajımızı gerçekleştirdik. Daha sonra onlardan diğer arkadaşlarını, ustalarını kimler olduğunu nerde olduğunu öğrenmeye çalıştık. 42 makinistle röportaj gerçekleştirdik, en son görüştüğümüzde ‘Hala anlatmadığımız çok şey var’ demişlerdi. Ama birçok makinist göremediği için kitaplar basılınca ailelerine gönderdik çünkü zaten hepsinin yaşı seksene yakındı ve birçoğunu maalesef kaybettik” şeklinde konuştu.Proje yapmaya başlamak kadar tanıtımını yapmanın da çok önemli olduğunu söyleyen Kapır, “Çünkü tanıtımını yapmadığınız sürece siz istediğiniz en güzel projeyi yapın, kimsenin haberi olmayacak. Bizim projenin tanıtımı pandemiye denk geldi ve online film festivallerinde gösterimiz ödüller aldı. Tanıtımı sosyal medyalardan yapılabilir ama burada en önemli reklam festivallerdir. Bu sebeple bir yerden ödül aldığınız zaman ikinci film gösterimine katılmak daha kolay oluyor çünkü ödüllü bir yönetmensiniz. Artık arayan değil aranan bir yönetmen oluyorsunuz. Ödül o anlamda kolaylık sağlıyor bir dahaki festivaller adına” diyerek reklamın önemini belirtti.Konuşmacıların konu, yapım, kurgu, montaj ve estetik kaygıları gibi süreçler konusunda öğrencilere bilgiler aktarmasının ardından etkinlik, toplu fotoğraf çekimi ile son buldu.Kaynak için: Haber Üsküdar

21 ARA 2023

Üsküdar İletişim'de düzenlenen haber atölyesi sertifika töreniyle sona erdi

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen ‘’Haber Atölyesi Günleri’’ etkinliği sona erdi. İki gün boyunca devam eden atölyenin son gününde moderatörlüğünü serbest gazeteci Burak Altınok’un yaptığı haber atölyesi çalışmalarına Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) editörü Galip Eraydın, Yeşil Gazete genel yayın yönetmeni Alev Karakartal ve ekonomi gazetecisi Gökçen Tuncer katıldı.TRT Editörü Galip Eraydın ‘’Habercilik hem zanaat hem sanattır’’TRT Editörü Galip Eraydın yaptığı konuşmada gazetecilik serüveninden ve gazetecilik mesleğinin detaylarından bahsetti. Eraydın "Üniversiteden beri çalışıyorum. Hiç karşılığı çalıştım. Nakden olmasa da mesleki olarak çok şey kazandım. Bize gelen başvurularda bu zamana kadar ne yaptın diyoruz. Kimse sıfırdan birini alıp yetiştirmek istemez çünkü bu bir risktir. Haberciliği hem sadece sevmek hem de sadece yetenekli olmak yetmiyor. Hem işi sevip hem yetenekli olmak gerekiyor. Gelip çalışıyorlar sonra bu iş benlik değil diyorlar. Dört sene okumuş, iki yıl çalışmış, yeni anlıyor uygun olmadığını ve sonra meslek değiştiriyor. Ben okurken reklamcılık, film gibi her alana girdim. Daldan dala atladım yani. Haberciliği görünce bu benim işim dedim. Türkiye’deki bazı sebeplerden dolayı ilk başlarda TRT’ye giremedim. Bundan dört sene önce TRT’ye girdim ve şimdi editör oldum. Habercilikte nerede ne zaman kiminle konuşacağınız belli olmuyor. Patlama haberi yapıyoruz bir saat sonra Cumhurbaşkanı'nın yanına gidiyoruz. Oradan sonra da balıkçı ile röportaja gidiyoruz. Bu iş belli olmaz, buna yetenekli olmamız lazım. İnsanlar sizi tartar bu tartılardan geçmeniz lazım. Tarih konusunda bir uzmana mikrofonu ben uzatsam başka türlü anlatır, İlber Ortaylı mikrofon tutsa başka şekilde açıklamalarda bulunur. Benim eksilerim olabilir, biri bana bir şey söylerse bundan gocunmam. Bakarım tahlil ederim. Yirmi yıldır bu mesleğin içindeyim gece üçte istihbarat şefimiz arar bir saat azarlardı. Ben eleştiriye açığım diyerek yola çıkmak çok önemli. Kimse karşısında ukala birini görmek istemez. Pozitif olmak çok önemli. Uyumlu insanla her zaman yola çıkabilirsiniz ama uyumsuz insan ekibin moral seviyesini de düşünüyor. Habercilik zamanla öğrenilen bir alandır. Bunun kitabı yok sizinle alakalı. Habercilik hem zanaat hem de sanattır. Yirmi yılda görmediğim olay kalmadı. Entelektüel olarak kendinizi çok iyi hazırlamanız gerekmektedir" açıklamalarında bulundu. Eraydın, konuşmasının ardından öğrencilerin sorularını yanıtlayarak sunumunu bitirdi. Gökçen Tuncer: "Ekonominin sıkıcı gelmesinin sebebinin medyadaki dil olduğunu düşünüyorum" Ekonomi gazetecisi Gökçen Tuncer konuşmasında ekonomi gazeteciliği ile ilgili bilgiler aktardı. Tuncer "Okurken ekonomiyi hiç sevemezdim. Üniversite ikinci sınıftan beri iletişime geçmem gerektiğini düşündüm. Arkadaşlarım yüksek lisans sürecinde İsveç için beni ikna etti. İki yıl İsveç’te kaldıktan sonra Türkiye’ye döndüm. Türkiye’ye geldikten sonra El Cezire Türk’e başladım. Ardından da Bloomberg HT’ye geçtim. Haber yazmayı El Cezire’de ekonomiyi ise Bloomberg HT’de öğrendim. Ekonominin insanlara sıkıcı gelmesinin sebebi medyada ve akademide kullanılan dildir. Genel olarak dil problemi yaşıyoruz. El Cezire’deki müdürüm her zaman yazdığın haberi önce annene okut eğer o anlarsa herkes anlayacaktır derdi. Sizler gazetecilik öğrencilerisiniz, bu sıralarda otururken hangi alanı seçeceğinize karar vermeniz lazım. Önünüze çok haber gelecek. Eğer mesleğe saygınız varsa kopyala yapıştır yerine araştırarak yaparsın. Bu haberlerin arasında sizi heyecanlandıran bir haber çıkacak ve o sizin ilgi alanınız olacak. Bilmiyorum demekten korkmayınız. Size ödül getirecek haberler bilmiyorum demekle başlar. Haber merkezinde devasa değişimler var. 1990’larda ekonomi masaları vardı şimdi ise sadece bir ekonomi muhabiri varsa bu iyi bir şey olarak görülüyor. Türkiye’deki ekonomi gazeteciliği dünyadaki kadar eski değil. Türkiye’de bu işim kökeni 1980’ler olarak kabul edilir çünkü serbest ekonomi modeline geçiş yapıldı. Sansür hep vardı. Sansür denince akla iktidar baskısı gelir. Medyada da her yerde olduğu gibi kutuplaşma var. İktidarın sansüre etkisi gerçek, ortada. Ekonomi gazetecilerinin oto sansürü daha fazla olabilir. 1990’larda medya sahipleri gazetecilerdi şimdi ise holding sahipleri var. Eskiden medya kurumlarının varlık sebepleri halkı bilgilendirmekti. Şimdilerde ise holdinglerin prestijleri ön planda. Her şeyin ekonomisinin olduğunu unutmayınız. Ekonominin işleyişini anlamak zorundasınız. Önünüze engeller çıkacak ve siz asla yılamayın. Kopyala yapıştır haber yapmayın, yabancı dile çok iyi hakim olun" ifadelerini kullandı. Tuncer, konuşmasının ardından öğrencilerle atölye çalışması gerçekleştirdi. Çalışmada öğrenciler ekonomi haberleri kaleme aldı. Alev Karakartal: ‘’İklim krizi yaşanıyor ve biz de bunun sonuçlarını yaşıyoruz’’ Yeşil Gazete Genel Yayın Yönetmeni Alev Karakartal, iklim değişimi ve iklim sorunları hakkında kapsamlı bir sunum yaptı. Katılımcıların iklim krizi ve küresel ısınma konusunda dikkatlerini çekmek için çeşitli etkinlikler gerçekleştiren Karakartal, "Ben size ders vermek için buraya gelmedim. Sizler benim genç arkadaşlarımsınız. Sektör genişliyormuş gibi görünüyor ama maalesef böyle bir durum yok. İklim editörü bulamadık. İklim krizi yaşanıyor ve biz de bunun sonuçlarını yaşıyoruz. Birilerine bunu anlatacak insanlara ihtiyacımız var. Bizler önce gazeteciyiz. Bağlı olduğumuz etik kurallar var. Bizim etik kurallarımız çok katıdır, sektör sizi bilir saklanamazsınız" şeklinde konuştu. Konuşmasının devamında küresel ısınmayla ilgili bilgiler aktaran Alev Karakartal, "Küresel ısınma sera gazlarının artışının neden olduğu dünyadaki yüzey sıcaklığının artmasıdır. En büyük sebebi karbondioksittir. Meteoroloji ile iklim anı şey değildir. Meteoroloji kısa süreli hava olaylarını ölçer ve bunu duyurur. İklim ise uzun vadeli bir süreçtir. Doğa intikam almaz tepki verir. Sen atmosferi karbondioksitle doldurursan bunlar olur" açıklamalarında bulundu.Etkinlik katılımcıların sunumlarını tamamlamalarının ardından katılım belgesi takdimi ile sona erdi.Kaynak için: Haber Üsküdar

20 ARA 2023

Üsküdar İletişim'de düzenlenen haber atölyesine yoğun ilgi

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü tarafından “Haber Atölyesi Günleri” etkinliği düzenlendi. İki gün süren etkinliğin moderatörlüğünü serbest gazeteci Burak Altınok yaptı. Etkinliğin açılış oturumunda NewsLab Turkey Yönetici Direktörü Dr. Sarphan Uzunoğlu, Türkiye'de gazetecilik krizini irdeleyen bir konuşma yaptı. Ardından Gaye Şeyma Can, adliye haberciliği; Çağla Üren, teknoloji haberciliği; Ceren Bala Teke ve Songül Karadeniz teyitçilik üzerine atölye çalışmaları yaptılar.   Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü’nün düzenlediği etkinlikte, iki gün boyunca farklı habercilik alanlarında yer alan sektörün önemli isimleri öğrencilere tecrübelerini aktarırken aynı zamanda haber atölyeleri düzenleyecek. Atölyenin birinci gün konukları NewsLab Turkey Yönetici Direktörü Dr. Sarphan Uzunoğlu, Anka Haber Ajansı Adliye Muhabiri Gaye Şeyma Can, Independent Türkçe editörü Çağla Üren ve T24 Gece Editörü Ceren Bala Teke ile bağımsız teyitçi Songül Karadeniz oldu.Dr. Sarphan Uzunoğlu: "Gazeteciliğin en önemli sorunu, sürdürülebilir bir iş kolu olarak görülmemesidir"NewsLab Turkey Yönetici Direktörü Dr. Sarphan Uzunoğlu, Türkiye’deki gazetecilerin sorunlarına ve gazetecilik mesleğine olan yanlış bakış açılarına değindi. Uzunoğulu, “Ben buraya yedi yıl önce gelmiştim. O zaman Yeni Medya ve Gazetecilik’ti bölümün adı. Aradan geçen 7 yılın ardından yeni kavramı da çok değişti çünkü inanılmaz farklı trendlerle karşılaşıyoruz artık. Türkiye’de gazetecilerden ve gazetecilikten beklentiler de bu süre içinde dramatik bir şekilde değişti. Toplumun gazeteciden olan talebinde de önemli bir değişiklik oldu. Bu toplumla haber arasındaki ilişkiyi basit bir arz talep ilişkisine indirgeyemeyiz. Biz NewsLab Turkey olarak bir tür ürün odaklı perspektif ve gazetecilik anlayışına sahibiz. Türkiye’de yaşanan gazetecilik krizinin sadece iddia edildiği gibi ifade özgürlüğü krizinden ibaret olmadığını, politik kriz olduğunu ve her şeyden önce anti teknoloji kuşağının gazetelerin yönetiminde olmasına dayalı bir kriz olduğunun her seferinde altını çizmeye çalışıyoruz. Gazeteciliğin netice olarak en önemli sorunu şu an sürdürülebilir bir iş kolu olarak görülmemesidir. Gazetenin serüvenini sadece editöryal alana kısıtlarsanız ortaya tam anlamıyla bugün Türkiye’deki gazetecilik endüstrisinin hali gibi bir hal çıkıyor. Haberi ürün olarak görmemek bence sektörel bir yanılgı ve bu yanılgıyı ne yazık ki en fazla gazeteciler yapıyor. İnsanlara göre bir gazeteyi satın alabilecek olanlar siyasi partiler asla okur ya da insanlar değil. Bu oda da bile muhtemelen bir çoğunuz belki gazeteciliği ve gazeteyi kutsal iş veya ürün olarak göremiyorsunuz. Habere harcanan para çok az. Türkiye’de gazeteci cemiyetleri kendi akrabası olan çaycılarını gazeteci olarak gösteriyor ama gazetecileri telifli çalışan olarak gösteriyor. Böyle temel bazı problemler var” şeklinde konuştu. Gaye Şeyma Can: “Zorlu iletişim bize sıkıntı yaratıyor”Anka Haber Ajansı Adliye Muhabiri Gaye Şeyma Can, konuşmasında adliye muhabirliğinin nasıl olması gerektiğini anlattı. Can, “Haber kaynaklarımız avukatlar. Bazen onlar bize ulaşıyor bazen de biz onlara. Asayiş takibi ve duruşma salonları gezmek bu işin en zor kısmıdır. Saat dokuz gibi adliyeye gideriz, orada da yarış vardır. Davalara ve suçlulara bakıyoruz bu önceden haberlere yazılmış mı diye. Derin araştırmalar yapmamız lazım. Yaşadığımız sorun bütün adliye muhabirleri duruşmaları takip eder. Herkes aynı salondadır ve son dakika haberi vermesi gerekir. Aynı zamanda bu haberin de doğru olması gerekir. Eğer yanlış bilgi verirseniz ya da geç söylerseniz sizin için sıkıntı olabilir. Sonra duruşma bitiminde hemen adliye binasında bulunan basın odasına gidip haberi yazmaya başlarız. Bazı durumlarda hakim basın mensuplarını dışarıya alalım diyebiliyor. Bu durumlarda yapabileceğimiz bir durum yok, yazdığımız habere bunu not düşeriz” ifadelerini kullanan Gaye Şeyma Can konuşmasına nasıl tutanak alınacağı ve bu prosedürlerin nasıl ilerlediği hakkında bilgiler vererek devam etti. Can “Duruşma sonucunda yazılan tutanaklara erişimimiz yok, bunun için avukatlara başvururuz. Yargılama süreci prosedürü şöyledir: Savcı olay yerine gider, delilleri toplar ve iddianame hazırlar. Kimlik tespiti yapılır. Sanık savunmasını yapar, sorulan soruları cevaplar sonra avukatı konuşur. Sonunda her şey tutanağa yazılır ve biz de adliye muhabirleri olarak bu tutanağa erişmeye çalışırız. Bu noktada iletişim becerilerimizi iyi kullanmamız gerekiyor. Kendinizi iyi ifade ederek tutanağı almanız lazım. Zorlu iletişim bize sıkıntı yaratıyor. Bu konuda kendimizi geliştirmemiz lazım” dedi. Çağla Üren: "Teknoloji haberleri okuru yanıltmamalı" Independent Türkçe Editörü Çağla Üren konuşmasında teknoloji gazetecisinin ne yapacağından bahsetti. Üren “Teknoloji gazetecisi ne yapar? Diğer gazetecilerle aynı şeyi yapar yani 5N 1K kuralını uygular. Bir teknoloji nasıl sunulmalı derseniz birinci olarak haberin başlığı ile içeriği çelişmemelidir. İkinci olarak ise yalan haberdir. Yeni teknolojik ürünlere yaklaşımlar yanlış. Örneğin NFT (Non-Fungible Token) anlaşılması zor bir kavram. Bilinen gazeteciler ve ünlüler tweetlerini satıp bundan elde ettikleri gelirlerle de bağış yaparak kendi tanıtımlarını yaptılar. Blok zincirlerde sahiplik durumudur bu anlattıkları ama bu tweet satmak gibi değil. Bunu yaparken ne kendileri anladılar ne de bize anlatabildiler” ifadelerini kullanan Üren, konuşmasına dilin önemine vurgu yaparak devam etti. Üren, “Öncelikle İngilizce öğrenin. Türkçe bir aktarımdır, çeviri metinlerde biz başkasının aktarımlarını okuyor veya dinliyoruz. İngilizce çevirirken hata yapıyoruz. Ben de yapıyorum bu hatayı. Editörler her şeyi habere almak istiyor bu yüzden sizin haberin özünü iyi anlayıp ondan sonra çevirmeniz, okuyucuya iyi aktarmanız gerekiyor” şeklinde konuştu. Ceren Bala Teke: "Teyitçilikte bağımsızlık çok önemli"T24 Gece Editörü Ceren Bala Teke ile bağımsız teyitçi Songül Karadeniz konuşmalarında teyitçilik ve gazeteci ile teyitçi arasındaki farkların neler olduğuna değindiler. Ceren Bala Teke “Teyitçilik sürecinde bağımsızlığın çok önemi var. Örneğin devlet güdümünde bir medya kuruluşu teyit yapamaz. Teyit yaparken bağımsızlık çok önemlidir. Doğruluk ve güvenilirlik hem gazetecilik hem de teyitçilik için çok önemlidir. Doğrulama sürecine ortak bağlamda gazeteciler ve teyitçiler katılıyor. Her iki meslek de güçlü araştırma becerilerine sahip olmayı gerektiriyor. Araştırma yaparken tersine görsel ve haber aramak gibi çeşitli yöntemler kullanabiliriz. Her iki meslekte de iletişim becerilerinizin kuvvetli olması lazım. Örneğin AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) İç İşleri Bakanlığı ya da köy muhtarlığı gibi kurumları arıyoruz. Buralarda iletişimimizi iyi kuramazsak bilgiyi alamamış oluruz’’ dedi. Songül Karadeniz, gazeteci ile teyitçi arasındaki farklara değindi: “Gazeteci ve teyitçi arasındaki farklara bakacak olursak, teyitçinin direkt bilgiyi teyitleyip doğru bilgiyi sunmakta olduğunu görüyoruz. Evet gazeteci de böyle yapmakta ama aralarında kapsam ve amaç farkları var. Bir diğer fark ise zamanlama. Zamanlama gazetecilikte müthiş bir yarıştır. Bazen birden fazla kişiye aynı haber geliyor ve bu durumda hız çok önemlidir. Teyitçilik sürecinde ise zamanlama yok, sadece bazı durumlarda yanlış bilgi çok yayılıyor ve yanlış bilgi yayılmasın diye hızlı davranmamız gerekebiliyor. Teyitçilerin konu yelpazesi çok geniş fakat gazetecilikte belirli bir alan üzerine gitme söz konusu. Yani belirli alanlarda olursunuz ekonomi, siyaset vs. ama teyitçilikte bu yoktur. Gazetecilikte genel olarak ekip çalışmasına uygun olmak gerekiyor ama teyitçilikte ekip yelpazesi çok dar hatta sadece büyük olaylarda iki kişi takip eder. Genelde ise tek kişi olunur” şeklinde konuştu. Etkinlik konuşma ve sunumların ardından yapılan atölye etkinlikleri ile devam etti. Bu etkinliklerde katılımcılar anlatılan konularla ilgili haberler yazdı. Ardından soru cevap kısmına geçildi ve hatıra fotoğrafı çekilerek etkinliğin birinci günü tamamlandı.   Kaynak için: Haber Üsküdar

18 ARA 2023

Girişimci kadın gazeteciler sponsor bulmakta zorlanıyor

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü tarafından “Girişimci Gazetecilik ve Kadın” paneli düzenlendi. Etkinliğe katılan Doç. Dr. Seçil Özay ve Dr. Sevim Ergün, girişimci kadın gazeteciler ve kadın gazetecilerin sorunlarını aktardı.Doç. Dr. Seçil Özay: "Gazetecilikte kadının yerini anlamak ve tahlil etme çalışmaları yetersiz"Doç. Dr. Seçil Özay yaptığı konuşmada gazeteciliğin temelleri ve toplumdaki yerine değindi. Özay, “Gazeteciliği konuşmak için 4 alana ihtiyaç vardır. Gazeteciliğin bugünkü haline gelmesinde bize kılavuz olan belgeler var. Bunlar, Fransız İnsan Hakları Bildirgesi ve Amerikan anayasasının ilk maddesi. Gazeteciliğin fikri temellerin 18. yüzyılda başladığını söyleyebiliriz ama benim şöyle bir iddiam var: Bunların hepsinin temeli Magna Carta’dır. Bu dönemde toplum bilgi almayı talep eder hale gelmemişti. Toplum bu hale gelmesinin sebebi coğrafi keşifler ve sanayi devrimi, bu gelişmelerin yeni yollar açması, ulaşımın kolaylaşması bilgiyi yaymada bize yardımcı oldu. Bu gelişmelerle yeni toplum yapısı oluştu, eğitim sistemleri gelişti ve okur yazarlık oranları arttı. Yönetim anlayışları değişmeye başladı ve demokratik bir yapı oluşmaya başladı. Bu gazeteciliğin özü ile örtüşür ve gazetecilik için bize zemin hazırlar. 1831 yılında Osmanlı Devleti’nde ilk gazete yayımlandı. Bu gazete yönetimin talebi ile hazırlandı ancak batılı anlamdaki gazetecilik mantığına çok uzaktır ve 17. yüzyılda yayımlanan haber mektuplarına benzemektedir. Osmanlı Devleti topraklarında ciddi devlet krizleri söz konusudur. İmparatorluklar çağının son temsilci olan Osmanlı Devleti bir kriz içerisinde ve Osmanlı’daki aydınların girişimi ile çıkan gazeteler söz konusu. Bu gazetelerde devletin yönetim biçiminin de tartışıldığını görüyoruz. Bunun toplumda karşılık bulması çok uzun sürüyor. Belki çok büyük bir iddia ama 1950’lere kadar çağdaş medyanın -gazeteciliğin- oturduğunu söylemek söz konusu değil” şeklinde konuştu. Doç. Dr. Seçil Özay konuşmasının devamında basın tarihi ve kadınların gazetecilikteki yerinin değerlendirmesini yaptı. Özay, “Küçük bir eleştiri de basın tarihi araştırmalarına yapmalıyız. Bu araştırmalar yetersiz; gazetecilikte kadının yerini anlamak ve tahlil etme çalışmaları yetersiz. Kadınlar arasında isminin anılmasını önemle vurguluyorum ki Suat Derviş gibi bir isim var. Bence çok iyi bir kalem erbabı, romanları da var. Kalemi ile hayatını kazanıyordu. O dönemin basınına baktığımızda daha erkek egemen bir oluşum var” ifadelerini kullandı.Dr. Sevim Ergün: “Kadınlar sosyal medyada da geri planda kalıyor”Dr. Sevim Ergün girişimci gazetecilik ve sosyal medyadaki kadın gazetecilerin sorunlarına değindi. Ergün “Girişimci gazetecilik kavramı bir gazetecinin ürün ve yayıncılık mecrası oluşturmasıdır. Bunun birden fazla boyutu var. Psikolojik ve politik boyutları var. En büyük sebebi 2008 ekonomik krizinde ortaya çıkıyor. Gazeteciler kendilerine yeni bir iş alanı arıyor ve bu alana yöneliyorlar. Bunu üç şekilde ele alabiliriz. Bir yazı zamanlı girişimci gazetecilerden oluşuyor. Hem ulusal kanalda hem de Youtube gibi sosyal medya platformlarında çalışıyorlar. İkincisi tam zamanlı, tamamen sosyal medya platformlarına yönelmiş gazeteciler. Üçüncü grup ise işletme sahibi olan gazeteciler yani bu işten gelir elde eden istihdam sağlar hale gelmiş gazetecilerdir. İçerik temelli gazetecilere Nevşin Mengü, Fatih Altaylı, Özlem Gürses, Cüneyt Özdemir örnek verilebilir. Hizmet temelli gazeteciliğe Coşkun Aral ve 32. Gün Arşivi örnek gösterilebilir. Girişimci gazetecilik bir ekonomik kriz etrafında çıktı. Bunların gelir modelleri ise abonelik sistemleri, iş birlikleri, Youtube katıl butonudur. Bunların gelişme alanları sosyal medya platformlarıdır. Bu platformlar gazeteciliği değiştirdi. Her nesil kendi gazetecilik anlayışını değiştirir ve kendi anlayışını ortaya koyar” şeklinde konuştu. Ergün konuşmasının devamında medya alanındaki kadın problemleri hakkında konuşurken şu ifadeleri kullandı: “Kadınlar sosyal medya platformlarında da geri planda kalıyor. Nevşin Mengü, Özlem Gürses gibi isimler var ama sayıları çok az. Bununla birlikte onların da sponsorlukları çok az. Bu durumda aklımıza erkek yayıncılar sponsorlukta da mı daha avantajlılar sorusu geliyor. Kadın gazeteciler sponsor alamıyor. Tek gelir kaynakları Youtube katıl butonu ama erkek yayıncılar çok avantajlı. Büyük firmalardan güzel teklifler alıyorlar”.Etkinlik katılımcıların öğrencilerin sorularını cevaplanması ve hatıra fotoğrafının çekilmesinin ardından sona erdi.Kaynak için: Haber Üsküdar

07 ARA 2023

Pigu Creative Agency Üsküdar İletişim'in dış paydaşları arasına katıldı

Yeni Medya ve İletişim Bölümü öğretim üyeleri, öğrencilerin sektörle tanışmaları ve deneyimler kazanmalarını sağlamak adına Pigu Creative Agency ile dış paydaşlık için toplantı düzenledi.Toplantıya Pigu Creative Agency sahibi Yıldırım Beyazit, Yeni Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yıldız Derya Birincioğlu, Dr. Öğr. Üyesi Ceren Acun, Dr. Öğr. Üyesi Maria Pia Ester Cristaldi, Dr. Arş. Gör. Sadettin Demirel ve Arş. Gör. Neslihan Bulur katıldı. Toplantıda Yeni Medya ve İletişim Bölümü ile Pigu Creative Agency arasında gerçekleştirilecek iş birliğinin yol haritası çizildi.“Sektörden deneyim sahibi insanlarla bir araya gelmek bizim için çok önemli”Bölüm olarak atölye çalışmalarına ağırlık vereceklerini söyleyen Doç. Dr. Yıldız Derya Birincioğlu, “Öğrencilerimiz için daha geniş çapta bir şeyler yapmak istiyoruz. Bilhassa böyle sektörle alakalı deneyim sahibi olan insanlarla bir araya gelmek bizim için çok önemli. Bizler ders dışı etkinlikleri de çok önemsiyoruz. Bu amaçla önümüzdeki dönem için atölye çalışması planlamak istiyoruz. Atölye çalışmalarında öğrencilerimizin kendi eksiklerini görerek yeni şeyler öğreneceklerini ve kendilerine katkı sağlayacaklarını düşünmekteyim. Dış paydaşlık protokolünü imzaladıktan hemen sonra resmiyete dökmüş olacağımız projeyi gerçekleştirmekten memnuniyet duyacağız” şeklinde konuştu.Yıldırım Beyazit: “Her zaman destek sağlamaya hazırız”Öğrencilerin deneyim kazanabilmeleri adına her zaman destek vermeye hazır olduklarını belirten Yıldırım Bayazit, “Üniversitenize ve öğrencilerinize elimizden gelen bütün desteği sağlayarak öğrencilerinizin deneyimlerini geliştirmek isteriz. Bu süreçte hocalarımız da bize yol gösterecektir. Geçmişte atölye çalışmalarını dernekler üzerinde yaptığımızdan, bu alanda tecrübelerimiz bulunuyor. Üniversite öğrencileri sektöre yetişecek kişiler olacağı için bu alanda atölye çalışmaları yapmak bizi daha çok mutlu eder ve pozitif geçecek atölye çalışmaları olacağını düşünüyorum. Biz bu konularda yanınızda partner olarak görebileceğiniz şekilde her zaman size destek sağlayamaya hazırız” şeklinde konuştu.Kaynak için: Haber Üsküdar

06 ARA 2023

Yeni Medya ve İletişim Bölümü öğrenci temsilcileri ile dönem değerlendirme toplantısı gerçekleştirildi

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü'nün 2023 Güz Dönemi değerlendirme toplantısı, Yeni Medya ve İletişim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yıldız Derya Birincioğlu Vural, Dr.Öğr. Üyesi Ceren Acun, Dr.Öğr. Üyesi Maria Pia Ester Crıstaldı, Dr. Arş. Gör. Sadettin Demirel, Arş. Gör. Neslihan Bulur, Yeni Medya ve İletişim Bölümü sınıf temsilcileri Zeynep Ebrar Doğan, Nurefşan Çelik, Melike Şevval Korkmaz ve Ebrar Nisa Çayır'ın katılımlarıyla gerçekleştirildi. Toplantıda öğrencilerin dönem ile ilgili görüş ve önerileri alındı. Şikayetleri dinlenerek çözüm önerileri sunuldu. Temsilcilerle dönem sonu memnuniyet anketinin değerlendirilmesinin yapılmasının ardından, dönem değerlendirme toplantısı sona erdi.Kaynak için: Haber Üsküdar

06 KAS 2023

“Türkiye’de Gazeteciliğin 100 Yıllık Serüveni” konuşuldu

Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü’nün Cumhuriyet’in yüzüncü yılı kapsamında düzenlediği “Türkiye’de Gazeteciliğin 100 Yıllık Serüveni: İnişler ve Çıkışlar” adlı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğin konukları Dr. Öğr. Üyesi Recep Yaşar ile Dr. Öğr. Üyesi Engin Başçı son asırda Türkiye’de gazeteciliğin değişmezlerini ve yaşadığı değişimleri anlattı.Dr. Recep Yaşar: "Toplumsal olaylarda fatura basına çıkıyor"Dr. Öğr. Görevlisi Recep Yaşar, Türkiye’de iktidarların muhalefetteyken basına dair söylediklerinin iktidara geldiklerinde daima tersini yaptıklarını söyledi. Yaşar, “Toplumsal olaylarda suçlu hep basın oluyor. Yüz yıllık basın tarihinde bunu hep görüyoruz. Demokrat Parti de Basın Kanunu'nu eleştirerek iktidara geliyor ve Demokrat Parti iktidarının ilk yıllarında gazeteciler için “balayı dönemi" yaşanıyor. Ama 1 yıl sonra Demokrat Parti de basın özgürlüğüne dair verdiği sözleri tutmuyor. Medya ve gazeteciler Demokrat Parti iktidarında da benzer baskılar görüyor” dedi.Dr. Recep Yaşar, konuşmasında Cumhuriyet'in ilk yıllarından günümüze kadar basın özgürlüğünde yaşanan inişlere ve çıkışlara değindi. Dr. Engin Başçı: “Gazeteci gazetecinin kurdudur”Dr. Öğr. Üyesi Engin Başçı gazeteciler arasında yaşanan rekabetin istenmeyen yerlere de gidebildiğini ve örgütlü mesleki faaliyetlerin ortadan kalktığını söyledi. Engin Başçı, “Gazeteci gazetecinin kurdudur. Türk basın tarihi de bunun tarihidir. Provokatif gazetecilik geçmişte olduğu gibi günümüzde de yapılıyor. Rekabet etmek güzeldir ancak bunun sınırlarını iyi belirlemek gerekiyor. Bir gazeteci diğerini işinden etmek için çaba gösterir ya da gazetecilerin kazanımlarını tehlikeye atacak eylemlerin içerisine girerse, sorunlu bir rekabet başlamış demektir” ifadelerini kullandı.Etkinlik, konuşmacıların öğrenci sorularını yanıtlaması ve hatıra fotoğrafı çekilmesinin ardından sona erdi.Kaynak için: Haber Üsküdar

Üniversitemizle ilgili “AKLINDA NE VARSA” bize sor!