Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü etkinliği düzenlendi. “Demans Hakkında Sor, Alzheimer Hakkında Sor” ana temasıyla düzenlenen etkinlikte Alzheimer hastalığının hem hastalar hem de yakınları üzerindeki etkileri multidisipliner bir perspektifte ele alındı. Sürecin zorlukları, destek, empati, bütüncül bakım, rehabilitasyon, sosyal aktiviteler ve aile iş birliğiyle nasıl yönetilebileceği vurgulandı. Alzheimer’ın sadece hafızayı değil davranışları, bağımsız yaşamı ve sosyal ilişkileri de etkilediği belirtildi. Ayrıca fizyoterapi ve çeşitli etkinliklerle hastaların yaşam kalitesinin artırılabileceği vurgulandı.

Üsküdar Üniversitesi Çarşı Yerleşke Emirnebi 2 Konferans salonunda düzenlenen etkinliğe Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dr. Öğr. Üyesi İdil Arasan Doğan, Dr. Psk. İnci Birincioğlu, Sosyal Hizmet Uzmanı Cengiz Çelikçi, Yaşlı Bakım Merkezi Kurucu Ortağı Dyt. Berfin Dinsel İnan, Fizyoterapist Tuncay Yürüyücü ile Alzheimerlı hasta yakını Sertaç Süslü katıldı.

Dr. Öğr. Üyesi İdil Arasan Doğan: “Kişiler ve aileleri desteklenirse süreç çok daha kolay yönetilebilir”
Alzheimer’ın 24 saat bakım gerektiren zorlu bir süreç olduğunu söyleyen Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dr. Öğr. Üyesi İdil Arasan Doğan; “Alzheimer normal bir parça olarak kabul edilmiyor. Biz biliyoruz ki geç alınan tanılar ağırlıklı olarak genetik süreçlerde daha baskın oluyor ve bir o kadar da hastalığın seyri agresif olarak ilerliyor. Dolayısıyla sadece ‘yaşlıdır, demanslıdır, Alzheimer hastasıdır’ deyip de işin içinden çıkabilmemiz pek mümkün değil. Bu bir toplum meselesidir. Kişiler ve aileleri desteklenirse, duyguları karşılanabilirse süreç çok daha kolay yönetilebilir bir hale geliyor. 24 saat bakım gerektiren bir süreçten bahsediyoruz. Bu süreç bir diğer kişinin yaşam sorumluluğunu almak demektir. Dolayısıyla ciddi bir bakım yükünden bahsediyoruz. Tükenmişlikle belirtiler veren ama akabinde depresyon ya da anksiyete gibi süreçlerin yaşanmasına neden olan bir duruma sebebiyet veriyor.” dedi.
“Ülkemizde şu an 1 milyonun üzerinde tanılı birey olduğu bilinmekte”
Hastalık sürecinde hem tanı sonrası desteğin hem de toplumsal farkındalığın büyük önem taşıdığını vurgulayan Dr. Doğan; “Biz ilişkilerimizde duygu temelli bir bağ kurmaya gayret ederiz. Ancak özellikle tanı sonrası süreçlerde destek yetersiz kalmakta, erişilebilirlik oldukça sıkıntılı olmaktadır. Ulusal demans planları mevcut hükümetlerle birlikte uygulanmaya çalışılıyor bazıları hayata geçiyor, bazıları ise kısmen uygulanabiliyor. Burada yerel yönetimlerin ve üniversitelerin etkisi oldukça önemlidir. Son yıllarda bazı ilaçlar geliştirilmekte, ‘Alzheimer tedavisi bulundu’ gibi haberler çıkmaktadır. Fakat bu ilaçlar henüz deneme aşamasında, genellikle çok erken yaş hastalarda kullanılmakta ve yüksek yan etkilere sahip. Dolayısıyla bugün için Alzheimer’ın kesin bir tedavisinden bahsedemeyiz. Ülkemizde şu an bir milyonun üzerinde tanılı birey olduğu bilinmekte. Bununla birlikte Alzheimer hastaları ve yakınları da ayrımcılıkla karşılaşmaktadır. Hasta yakınları hem toplumdan soyutlanmakta hem de hastalarının davranışları nedeniyle utanç hissedebilmektedir. Ancak süreci daha sağlıklı bir şekilde öğrenip içselleştirdiklerinde bunun aslında böyle olmadığını fark ediyorlar.” şeklinde konuştu.

Dr. Psk. İnci Birincioğlu: “Kelimelerin nasıl söylendiği de unutulabilir”
“Alzheimer Hastalığında Klinik Seyir ve Beyindeki Değişiklikler” başlığında konuşan Dr. Psk. İnci Birincioğlu; “Beyin çok karmaşık bir organ. Sinir hücreleri akson ve sinapslar aracılığıyla bilgi iletir. Eğer proteinler doğru şekilde parçalanmazsa, beyin tarafından tanınmayan atıklar oluşur ve hücreler birbirinden koparak ölür. Alzheimer’da belirtilerin ortaya çıkması için on binlerce hücrenin kaybolması gerekir. Bu yüzden hastalık uzun süre fark edilmez. Zamanla kelime bulma, kendini ifade etme ve sosyal ilişkilerde bozulmalar başlar. Yalnızca unutkanlık değil kelimelerin nasıl söylendiği de unutulabilir.” ifadelerini kullandı.

Sertaç Süslü: “Hasta yakınları olarak daha fazla empati ve hassasiyet istiyoruz”
Alzheimerlı hasta yakını Sertaç Süslü, empatinin önemine vurgu yaptı. Süslü; “Biz hasta yakınları olarak daha fazla empati ve hassasiyet istiyoruz. Alzheimer hastalarının tek sorunu bu hastalık değil. Hastane ziyaretlerini sık sık yapmak zorunda kalıyoruz ama bu süreçlerde bekletilmeden, anlayışla karşılanmak istiyoruz. Hastalık ilerledikçe engellilik durumları gelişiyor ve engelli raporu süreci hem hastalarımız hem de bizler için oldukça yıpratıcı oluyor. Bazen Alzheimer’ın gidişatını bilmeyen uzmanlarla karşılaşıyoruz bu da süreci daha da zorlaştırıyor. Çoğu hasta yakını çalışıyor gündüz iş, gece ise hasta bakımı derken insanlar yetişemiyor hatta işlerini bırakmak zorunda kalıyor. Bu yüzden sanat, müzik, fiziksel ve bilişsel terapilerin yapılabileceği gündüz yaşam evlerine ihtiyaç var. Ayrıca toplu taşımada da ciddi sorunlar yaşıyoruz. Bu konuda da belediyelerimizden destek bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.

Cengiz Çelikçi: “Biz her gün hastalarımızla yeniden tanışıyoruz”
Sosyal Hizmet Uzmanı Cengiz Çelikçi, “Yerel Yönetimlerde Gündüz ve Bakımevi Hizmetlerinde Kadıköy Alzheimer Merkezi Örneği” başlığında konuştu. Çelikçi; “Merkezimizin amacı hastaların yaşam kalitesini artırmak, ruhsal iyilik hâlini sağlamak ve hasta yakınlarını bilinçlendirmektir. İlk ve orta evredeki Alzheimer hastalarını kabul ediyor, bilişsel testlerle değerlendiriyoruz. Haftada iki gün, ikişer saat hizmet veriyoruz ancak kapasitemiz sınırlı ve yoğun talep var. Merkezimizde zihinsel aktiviteler, egzersizler, dans, drama ve anı paylaşım atölyeleri uygulanıyor. Biz her gün hastalarımızla yeniden tanışıyoruz; onları hastalıkla yüzleştirmek yerine iyi hissettirecek etkinlikler yapıyoruz. Yaşlılar özellikle gençlerle bir arada olmaktan büyük mutluluk duyuyor.” şeklinde konuştu.

İsimler unutulabilir ama sevgi ve ilgi asla!
Yaşlı Bakım Merkezi Kurucu Ortağı Dyt. Berfin Dinsel İnan, “Kurum Bakımında Alzheimer’a Bütüncül Yaklaşım: Beslenme ve Destek” başlığında dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu. Alzheimer sürecinde hem hastaların hem de yakınlarının yaşadığı zorluklara dikkat çeken İnan; “Alzheimer günlük yaşamı kökten değiştiriyor. Sabah rutinleri zorlaşıyor, yemek saatleri karışıyor, gün ve zaman algısı kayboluyor, aynı sorular tekrar ediliyor. Küçük değişiklikler bile büyük huzursuzluk oluşturabiliyor. Bu noktada kurum bakımı önem kazanıyor. Hastalar hekim, hemşire, diyetisyen ve bakım ekipleriyle 7/24 takip altında oluyor ilaç ve sağlık kontrolleri düzenli yapılıyor, sosyal aktivitelerle yalnızlıkları azalıyor. Bakım sadece ilaç ve sağlık takibi değil beslenme, ilgi, aktivite ve aile desteğini de içeriyor. Biz ailelerle yan yana yürümek zorundayız çünkü hastanın geçmişini ve alışkanlıklarını bize aktarmadan süreci sağlıklı yürütemeyiz. Alzheimer’da isimler unutulabilir ama sevgi ve ilgi asla unutulmaz.” dedi.

Tuncay Yürüyücü: “Bilişsel fonksiyonları ve ruh hâlini destekliyoruz”
Fizyoterapist Tuncay Yürüyücü “Alzheimer’da Hareket ve Fizyoterapi ile Yaşam Kalitesi” başlığında konuştu. Alzheimer’ın sadece hafızayı değil davranışları ve bağımsız yaşamı da etkilediğini vurgulayan Yürüyücü; “Egzersizlerle kas gücünü koruyor, denge ve koordinasyonu geliştiriyor, bilişsel fonksiyonları ve ruh hâlini destekliyoruz. Beyin hayat boyu gelişime açıktır; yeni bilgiler, sosyal aktiviteler, dengeli beslenme ve kaliteli uyku bu süreci güçlendiriyor. Hastaların oturma süresini azaltıyor, merdiven ve yürüyüş gibi aktiviteler yaptırıyoruz. Sosyal etkileşim ve torunlarla vakit geçirmek de önemli. Hastaların güvenini kazandığımızda çalışmalar çok daha verimli oluyor.” ifadelerini kullandı.
Etkinlik toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi.





