Kanıta dayalı ergoterapi uygulamaları etkinliğinin yedincisi düzenlendi
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Ergoterapi Anabilim Dalı ile Müzik Terapi Uygulama ve Araştırma Merkezi (MÜTEM) tarafından “Kanıta Dayalı Ergoterapi Uygulamaları – VII” etkinliği düzenlendi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Ergoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sevda Asqarova önderliğinde gerçekleştirilen etkinlikte ergoterapi mesleğinde kanıta dayalı yaklaşımların önemi vurgulandı. Program kapsamında çocukluk döneminde ergoterapinin rolü, oyun temelli müdahaleler ve kadın sağlığı gibi konular masaya yatırıldı.
Çevrimiçi düzenlenen etkinliğe Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Ergoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sevda Asqarova, Erg. Emel Gençtürk, Erg. Büşra Efe, Erg. Güven Aslan, Erg. Begüm Öcal, Erg. Kübra Kaçar Çabak, Psk. Seher Korkmaz ve Fzt. Ayseli Yaşar katıldı.
Prof. Dr. Sevda Asqarova: “Esas olan, bilimsel araştırmalardan elde edilen klinik kanıtları bir araya getirmek…”
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Ergoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sevda Asqarova düzenlenen etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Prof. Dr. Asqarova, buradaki amacın araştırma sonuçları ve uygulama arasındaki önemi göstermek olduğundan bahsetti. Asqarova; “Kişiye en iyi hizmeti sunabilmek için kanıtlanmış kaynakların, hasta tercihlerini ve klinik uygulama hakkında uzman görüşleri çok önemlidir. Esas olan bilimsel araştırmalardan elde edilen klinik kanıtları bir araya getirmektir. Bunun için de interdisipliner müdahale modeli olarak kanıta dayalı uygulamalarla kapsamlı ve koordineli çalışmasına ihtiyaç duyulmaktadır. ‘Kanıta dayalı ergoterapi uygulamaları’ başlığı altında olan program ergoterapistlerin araştırmalarını paylaştığı nadir ve özel konularını sunacağı önemli bir platformdur ve bu program periyodik olarak devam edecektir.” şeklinde konuştu.
Erg. Emel Gençtürk: “Bireylerin yaşamlarını yeniden inşa etmelerine yardımcı oluyoruz”
Etkinliğin moderatörlüğünü üstlenen Erg. Emel Gençtürk, program kapsamında konuşmasını gerçekleştirdi. Gençtürk; “Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü tarafından düzenlenen Kanıta Dayalı Ergoterapi Uygulamalarının yedincisinde sizlerle bir arada olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Bu anlamlı etkinliği aslında 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda gerçekleştirmeyi planlamıştık. Çocuklara adanmış bu özel gün, mesleğimizin özünü yansıttığı için ayrıca değerliydi. Deprem nedeniyle ertelenen program, bizlere hayatın belirsizliklerini hatırlattı. Ancak ergoterapistler olarak bizler tam da bu belirsizliklerde bireylerin yaşamlarını yeniden inşa etmelerine yardımcı oluyoruz. Bugün meslektaşlarımızla paylaştığımız kanıta dayalı yöntemler ve saha deneyimleri mesleğimizin bilimsel gelişimine katkı sunarken aynı zamanda topluma dokunan yönümüzü de ortaya koydu” ifadelerini kullandı.
Erg. Büşra Efe: “0-3 yaş arası dönem beynin en hızlı geliştiği dönemdir”
Erg. Büşra Efe, “Erken Müdahalenin Gücü: 0-3 Yaşta Gelişimsel Destekte Ergoterapinin Rolü” başlıklı sunumunu katılımcılarla paylaştı. Efe; “0-3 yaş arası dönem beynin en hızlı geliştiği dönemdir. Bu dönem sinaptik bağlantıların yoğun olarak kurulduğu kritik bir süreçtir. Bu dönemde çevresel etkileşimler motor, dil, bilişsel, sosyal-duygusal ve öz bakım becerilerini doğrudan etkiler. Gelişimsel gecikme riski taşıyan çocuklarda erken müdahale öğrenme, iletişim ve sosyal katılımı desteklemek açısından büyük önem taşır. Aynı zamanda duyusal sistemlerin gelişimi de bu dönemde temellenir ve günlük yaşam becerileriyle doğrudan ilişkilidir. Ergoterapistler, erken müdahale sürecinde çocuğun gelişim alanlarını desteklemek, duyu bütünleme, motor-bilişsel beceriler ve günlük yaşam aktivitelerini yapılandırmak için aktif rol oynar. Aile katılımı ve ev temelli uygulamalarla müdahalenin etkinliği artırılır. Yapılan bilimsel çalışmalar bu dönemde verilen ergoterapi hizmetlerinin çocukların potansiyelini ortaya çıkardığını ve yaşam kalitesini uzun vadede artırdığını göstermektedir.” şeklinde konuştu.
Erg. Güven Aslan: “Ekip desteğiyle kalıcı kazanımlar hedeflenmelidir”
Erg. Güven Aslan, “Hemipleji Rehabilitasyonunda Ergoterapinin Fonksiyonel İyileşmeye Katkısı” başlıklı sunumunu katılımcılara anlattı. Aslan; “Hemipleji sonrası rehabilitasyonda ergoterapi, bireyin günlük yaşam aktivitelerine bağımsız katılımını sağlamak amacıyla motor ve bilişsel işlevleri destekleyen kişiye özel yaklaşımlar sunar. CIMT, bimanuel terapi, görev temelli eğitim, sanal gerçeklik, duyu-motor müdahaleler, robotik rehabilitasyon ve aile katılımı gibi kanıta dayalı yöntemlerle nöroplastisite desteklenir. Bu süreçte fizyoterapist, ergoterapist, psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarının yer aldığı multidisipliner ekip çalışması, hem fonksiyonel hem de psikososyal iyileşmeyi güçlendirir. Araştırmalar, erken dönemde ergoterapiye başlayan bireylerde yaşam kalitesi, bağımsızlık ve bilişsel becerilerde anlamlı ilerlemeler olduğunu göstermektedir. Bu nedenle ergoterapi, erken, bireyselleştirilmiş ve bilimsel temellere dayalı olarak uygulanmalı ekip desteğiyle kalıcı kazanımlar hedeflenmelidir.” dedi.
Erg. Begüm Öcal: “Bizim için oyun sadece bir araç değil…”
Erg. Begüm Öcal, “Oyun Temelli Müdahalelerin İnce Motor Becerilere Etkisi: Kanıta Dayalı Yaklaşım” başlıklı sunumunu anlattı. Öcal; “İnce motor beceriler dediğimizde el-göz koordinasyonu, parmak hareketlerinin kontrolü, manipülasyon ve iki elin birlikte kullanımı gibi küçük kas gruplarını içeren becerileri kastediyoruz. Bu beceriler, çocukların hem öz bakım becerilerinde hem de akademik başarılarında ve çevreyle olan etkileşimlerinde kritik bir rol oynuyor. Oyun temelli müdahaleler, çocuklar için hem anlamlı hem de motive edici olduğundan, nöroplastisite ve motor öğrenme kuramlarıyla uyumlu şekilde kalıcı ve işlevsel kazanımlar sağlıyor. Sistematik derlemeler ve randomize kontrollü çalışmalar bize gösteriyor ki yapılandırılmış oyun müdahaleleri, özellikle nesne kontrolü, denge ve para manipülasyonu gibi ince motor alanlarda anlamlı gelişmeler sağlıyor. Ayrıca, oyun temelli yaklaşımlar çevresel düzenlemeler, aktivite uyarlamaları ve yardımcı teknolojilerle zenginleştirildiğinde çok daha etkili sonuçlar veriyor. Ergoterapistler olarak bizim için oyun sadece bir araç değil, aynı zamanda bir okupasyon yani çocuğun gelişimini destekleyen, hayatının merkezinde yer alan bir uğraştır. Çocuklar oyuna ne kadar katılırsa, gelişimleri de o ölçüde bütüncül bir şekilde desteklenmiş olur.” ifadelerini kullandı.
Erg. Kübra Kaçar Çabak: “Doğum sonrası dönem hassas bir süreçtir”
Erg. Kübra Kaçar Çabak, “Kadın Sağlığında Ergoterapi: Doğum Sonrası Rehabilitasyon” başlıklı konuşmasını gerçekleştirdi. Çabak; “Doğum sonrası dönem kadının fiziksel, psikolojik ve sosyal açılardan birçok değişimle karşılaştığı hassas bir süreçtir. Bu dönemde yaşanan sorunlar arasında pelvik taban disfonksiyonu, kronik yorgunluk, bel ve sırt ağrıları, doğum sonrası depresyon, anksiyete, öz bakımda zorlanma, anne rolüne geçişte sıkıntılar ve sosyal izolasyon yer alır. Ergoterapi, bu çok boyutlu zorlukları ele alan, bireyin günlük yaşam aktivitelerine katılımını ve yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen bütüncül bir sağlık yaklaşımıdır. Doğum sonrası rehabilitasyonda ergoterapistler, annenin bağımsızlığını artırmak, bebeğiyle ilişkisini güçlendirmek ve yeni yaşam düzenine uyumunu kolaylaştırmak için çeşitli müdahaleler uygularlar. Ergoterapistler, kadının yeni yaşam koşullarına uyum sağlaması için hem bireysel danışmanlık yapar hem de evde, toplumda ve sağlık merkezlerinde işlevselliği artırıcı düzenlemeler önerir. Doğum sonrası rehabilitasyon sürecinde ergoterapi, kadının hem bedenini hem ruhunu destekler. Sağlıklı bir annelik süreci, yalnızca bebeğin değil, ailenin ve toplumun da geleceği için kritik bir adımdır. Bu nedenle ergoterapi desteği, sağlık sisteminde önemli bir yer tutmalıdır.” şeklinde konuştu.
Psk. Seher Korkmaz: “BDT düşünce, duygu ve davranış arasındaki ilişkiyi temel alan bir terapi yaklaşımıdır”
Psk. Seher Korkmaz, “BDT & Ergoterapi: Düşünceden Davranışa Kanıta Dayalı Yolculuk” başlıklı sunumunu katılımcılarla paylaştı. Korkmaz; “BDT düşünce, duygu ve davranış arasındaki ilişkiyi temel alan bir terapi yaklaşımıdır. Bu yapısı sayesinde ergoterapide bireyin günlük aktivitelere katılımını etkileyen işlevsiz düşüncelerin fark edilmesi ve dönüştürülmesi noktasında oldukça etkili bir araç olarak karşımıza çıkıyor. BDT sadece bireyin düşünce dünyasını değil aynı zamanda işlevsel becerilerini ve günlük yaşama katılımını da güçlendirmeye yardımcı oluyor. Bu yönüyle, ergoterapistler için hem zihinsel hem de işlevsel iyilik halini artırmada güçlü bir yol sunuyor.” dedi.
Fzt. Ayseli Yaşar: “Ergoterapi ÖÖG tanılı çocukların çok boyutlu ihtiyaçlarına bütüncül bir yaklaşımla yanıt verir”
Fzt. Ayseli Yaşar, “Özgül Öğrenme Güçlüğünde Ergoterapinin Rolü” başlıklı sunumunu yaptı. Yaşar; “ÖÖG, zeka düzeyi normal ya da normalin üstünde olan çocukların okuma, yazma ve matematik gibi alanlarda yaşıtlarına kıyasla belirgin güçlük yaşamasıyla tanımlanır. Ergoterapi bu çocuklarda yalnızca akademik becerileri değil, aynı zamanda dikkat, motor koordinasyon, öz düzenleme, sosyal iletişim ve özgüveni de destekler. Bu süreçte ergoterapistler çocuğun güçlü yönlerini temel alarak öz yeterlik hissini artırır, çevresel düzenlemeler, alternatif öğrenme yolları ve bireye özgü stratejiler geliştirir. MOHO, PEO, CMOP-E, CBT tabanlı ergoterapi ve Occupational Adaptation gibi teorik yaklaşımlar, çocuğun bireysel özellikleri ile çevresi ve günlük yaşam rolleri arasındaki ilişkiyi gözeterek etkili müdahaleler sunar. Ayrıca ergoterapistler; öğretmen ve ailelerle iş birliği içinde çalışarak okul temelli uygulamalarla çocuğun akademik, sosyal ve duygusal gelişimini destekler. Sonuç olarak, ergoterapi ÖÖG tanılı çocukların çok boyutlu ihtiyaçlarına bütüncül bir yaklaşımla yanıt verir.” şeklinde konuştu.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)