Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Borderline ile Bipolar arasındaki ilişkiye dikkat çekti

Haber ile ilişkili SDG etiketleri

DOI : https://doi.org/10.32739/uha.id.44929

Borderline kişilik bozukluğu olan bireylerin yaşam boyunca takip edildiğinde yüzde 96'sının bipolar tanısı aldığını belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bazı araştırmalarda bunlara ‘bipolar altı’ veya ‘eşik altı bipolar’ denildiğini ifade etti. Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Borderline kişilik bozukluğunun yüzde 50’si biyolojik yaklaşımla, duygu durum düzenleyici ilaçlarla, yüzde 50’si de terapi ile düzeliyor.” dedi. Erkeklerde daha çok antisosyal bozukluğu görüldüğünü dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Kadınlarda da borderline kişilik bozukluğu daha çok gözüküyor.” diye konuştu.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, borderline kişilik bozukluğu konusunu değerlendirdi.

“Narsistlik kişilik bozukluğunun da içinde olduğu gruptan bir tanesi borderline kişilik bozukluğu”

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kişilik bozukluklarının üç ana kümeye ayrıldığını ve borderline kişilik bozukluğunun B kümesi olarak bilinen empati yoksunluğunun baskın kişilik bozukluklarından birisi olduğunu dile getirerek, “Narsistlik kişilik bozukluğu, obsesif kompulsif kişilik bozukluğu, anti sosyal kişilik bozukluğunun da içinde olduğu gruptan bir tanesi borderline kişilik bozukluğu. Sınır kişilik bozukluğu olarak da Türkçeye çevriliyor. Kişinin sosyal sınırlarını, duygusal sınırlarını, bireysel sınırlarını çizememesi söz konusu. Kendisi ile ilişkisinde kendi iç dünyasıyla, dış dünya ile ilişkilerde sosyal ilişkilerde aile ilişkilerinde, iş ilişkilerinde sınırlarını çizemez bu kişi. Onun için sınır kişilik bozukluğu denilmiş.” dedi.

“Borderline kişiler sosyal sınırlarını, kendi iç dünyasındaki sınırları bile bilemiyor”

Bir insanın sınırlarını bilmesinin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Tarhan, “Haddini bilen Rabbini bilir diye bir cümle var… Aslında insanın haddini bilmesi, sınırlarını bilmek anlamında. Kendi gücünü, kapasitesini, haddini bilebilen kimse saygıdeğer oluyor. Ama bu borderline kişiler sosyal sınırlarını, kendi iç dünyasındaki sınırları bile bilemiyor. Nerede üzülecek, nerede gülecek, kendi duygusal okuryazarlıkları yok. Kendi duygularının farkında değiller.” diye anlattı.

“Kişi eşik altı bipolar tanısı alırsa ilaç tedavisi gerekiyor”

Borderline kişilik bozukluğu ile Bipolar bozukluk arasındaki ilişkiye de işaret eden Prof. Dr. Tarhan, “Borderline kişilik bozuklukları olan kişiler yaşam boyu takip edilmiş ve yüzde 96’sı bipolar tanısı almış. Bipolara zemin hazırlıyor. Onun için bazı araştırmalar bunlara bipolar altı diyorlar. Bipoların alt formu. Eşik altı bipolar diyorlar. Eşik altı duygu durum bozukluğu ile ilgili. Zaten eşik altı bipolar tanısı alırsa ilaç tedavisi gerekiyor.” diye konuştu.

“Borderline anne çocuğunu sabah şapur şupur öper, öğleden sonra ‘seni neden doğurdum’ der”

İlaç tedavisiyle hastanın düzeldiğini ve borderline zannedilen kişilerin aslında eşik altı bipolar olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Bu tip bipoların mani ve depresyon dönemleri olmuyor. Eşik altı. Sanki onun kişiliği bu zannediyorsunuz. Ama tedavi edince düzeliyor. Çünkü yapılan araştırmalarda görülüyor, beyinde seratonin geni bozukluğu var bu kişilerde. Seratonin gen bozuklukları var. Mesela bu kişiler aşırı büyütürler veya yerin dibine batırırlar. Karşısındakini bir anda göklere çıkarırlar. Mesela bir borderline anne çocuğunu sabah şapur şupur öper, öğleden sonra ‘Allah belanı versin, seni neden doğurdum’ der. Bu borderline bir annelik. Bu kişiler bir kimlik karmaşası yaşar.

“Devamlı dengesizdirler. Para harcamada da dürtüsellerdir”

Borderline kişilerin hiç soğukkanlı ve sakinleştirici olmadıklarını da anlatan Prof. Dr. Tarhan, “Bu kişiler ani dürtüyle akla gelen ilk şeyi yaparlar. Duyduklarına hemen inanırlar. Çok tehlikeli araç kullanırlar. Cinsel yönden çok dürtüseldirler. Madde kullanımı, yeme konusunda, ilişkiler konusunda da çok dürtüseldirler. Çok sık intihar davranışları vardır. Bir de içlerinde hep kronik bir boşluk duygusu vardır. Kaygılı kişilerdir. Kendilerini gevşetip rahatlamazlar. Tutarsızlık vardır. Devamlı dengesizdirler, dengesiz kişiliklerdir. Para harcamada da dürtüsellerdir. Sonunu düşünmeden hareket etme eğilimleri vardır. Kimlik karmaşası da vardır. Normalde ergenlik döneminde kimlik karmaşası yaşanır. Sosyal kimlik, etnik kimlik, cinsel kimlik bununla ilgili karmaşa yaşar, bir karar verilir. Bu kişiler kimlik karmaşasını bitiremezler ergenlikte.” şeklinde kaydetti.

“Beraber yaşadıkları kişiler üzüldüğünü de anlayamaz, kızdığını da sevindiğini de…”

Bu kişilerin kendilerini hiç tanımlayamadıkları ve kendileri ile barışık olamadıkları için insan ilişkilerini de sağlıklı yürütemediklerini ifade eden Prof. Dr. Tarhan, “Ruh sağlığının birinci adımı kendimizden başlıyor. Öz bilinç kendini tanıma, öz yönetim kendini yönetme. Bu kişiler kimlik karmaşası yaşadıkları için, kendilerini tanıyamadıkları için mutsuzlukları da bulaşıcıdır. Beraber yaşadıkları kişiler üzüldüğünü de anlayamaz, kızdığını da sevindiğini de… Ne zaman ne yapacağını kestiremezsiniz.” dedi.

“Borderline kişilik bozukluğu olan kişiler arasında intihar oranı yüzde 7,5”

Bu tarz kolay öfkelenen kişilerin kuşkucu olduklarını ve stres karşısında çok kolay dağıldıklarını da dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Bir şey yolunda gitmediği zaman kolayca dağılırlar. İntihar oranları çok fazladır. Diyelim toplumda intihar oranları binde bir ise borderline kişilik bozukluğu olan kişiler arasında yüzde 7,5. Yani 100 kişiden yedi buçuğu intihar ediyor. İntihar girişiminde bulunuyor.  Yüksek bir oran. Bu kişiler mutlu da olsa sık sık depresyona, anksiyete giriyorlar, duygu durum bozuklukları yaşıyorlar. Çok kolay kavga ediyorlar.” diye konuştu.

“Rahatlatıcı bir ebeveyn modeliyle büyüme ortamı bulamayan çocuklar ileride borderline adayı”

Bu kişilerin iç dünyasında dünyayı tehlikeli, zararlı bir yer gibi algıladıklarını da kaydeden Prof. Dr. Tarhan, bu kişilerin yanlış düşünce ve duygu kalıpları olduğunu, sevilmediklerini zannettiklerini söyledi.

Rahatlatıcı bir ebeveyn modeliyle büyüme ortamı bulamayan çocukların ileride borderline adayı olduğunu da dile getiren Prof. Dr. Tarhan, bu kişilerin hayat güvenli değildir diye düşündükleri için devamlı herkese kuşkuyla yaklaştıklarını ve bağlanmaktan da korktuklarını ifade etti.

“Ergenlik dönemindeki birçok şeyi 40 yaşında bir insan yapsa bu borderline denir”

Ergenlik yaşının doğal yapısında biraz borderlinelık olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Onun için delikanlı denir. Delikanlı ya da delişmen kız… ‘Buluğ çağı deliliğin bir şubesidir’ diyor Hz. Peygamber. Ergenlik dönemindeki birçok şeyi 40 yaşında bir insan yapsa bu borderline denir. Ergenlerin biraz borderline olması; orantısız tepki vermesi, huzursuz olması aslında sağlıklı bir durumdur. Mum gibi olmuş bir ergen aslında sağlıksız olur. Fırtınalı bir dönem ergenlik dönemi. Anne baba böyle bir dönemde çocuğa iyi bir rehberlik yaparsa, çocuk bu dönemi iyi aşar ve stres yönetimini öğrenir.” dedi. 

“Çocuğa karşı çok aşırı kontrolcü anne babaların çocuklarında oluyor”

Anne babaların tutum hatalarına işaret eden Prof. Dr. Tarhan, “Çocuğa karşı çok aşırı kontrolcü anne babaların çocuklarında oluyor. Çocuğun yediğine karışıyor, içtiğine karışıyor. Şunu giyeceksin bunu giymeyeceksin diye çocuğu devamlı diken üzerinde yaşatıyor. Böyle çocuklar borderline adayı oluyorlar. Anne baba çocuğu sakinleştirip rahatlatsa bile devamlı kaygılı. Aşırı mükemmel çocuk yetiştireceğim, proje çocuk yetiştireceğim diyen anne babaların çocuklarında da oluyor bu. Mükemmel olsun derken çocuk tamamen öbür uca kayıyor, iki uç arasında gidip geliyor çocuk.” diye konuştu. 

“Borderline kişilik bozukluğu vakaları depresyon ve anksiyete ile geliyor”

Kişilerin sosyal ilişkileri bozulduğunda, dürtüsel para harcamaları olduğunda, yaptığı hareketler ilişkilerine zarar verdiğinde yardım için başvurduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Genellikle borderline kişilik bozukluğu vakaları depresyon ve anksiyete ile geliyor. Bakıyoruz depresyona girmiş, ağır depresyonda. Devamlı ağlıyor, aşırı öfkeli şeklinde. Arka planda borderline kişilik bozukluğu var. Depresyon geçtikçe borderline kişilik bozukluğunu o kişiye fark ettirip bununla ilgili dürtü kontrol çalışmaları yapılıyor ve düzelebiliyor. Borderline kişilik bozukluğunun yüzde 50’si biyolojik yaklaşımla düzeliyor, duygu durum düzenleyici ilaçlarla, yüzde 50’si de terapi ile düzeliyor.” dedi.

“Çeşitli kişilik testleriyle borderline kişilik bozukluğu kolayca tespit ediliyor”

Bazı vakalarda borderline kişilik bozukluğu ve dürtü kontrol bozukluğuna bağlı aşırı yeme olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Bazılarında yeme kontrolü bozukluğu, anoreksiya nevroza vakalarına da çok rastlanır. Kestiremezsiniz nerede, ne zaman nasıl davranacağını. Çeşitli kişilik testleriyle borderline kişilik bozukluğu kolayca tespit ediliyor. En az 6 ay destek tedavisi yapılıyor. Belli bir düzelme sağladıktan sonra koruyucu döneme geçiliyor. 2 ile 5 yıl arasında takipte tutuluyor, böyle durumlarda borderline kişilik bozukluğu evliliği yürütebilir hale geliyor, iş başarısını yürütebilir hale geliyor, ama kişinin farkına varması bir kere birinci şart. Farkına vardığı zaman çözümü kolay, farkına varmazsa ancak başı büyük bir derde girdiği zaman farkındalık başlıyor, onu fırsat olarak kullanıyoruz.”

“Sınır tanımadığı zamanlar erkekler kolayca yasal sorunlar yaşamaya başlıyor”

Erkeklerde daha çok antisosyal bozukluğu görüldüğünü dile getiren Prof. Dr. Tarhan, “Kadınlarda da borderline kişilik bozukluğu daha çok gözüküyor. Sınır tanımadığı zamanlar erkekler kolayca yasal sorunlar yaşamaya başlıyor. 18 yaşın altında kişilik bozukluğu tanısı koyulmaz. 18 yaşın üzerinde konulur, çünkü çocuğun kişiliği daha oturmamıştır.” diye ifade etti.  

Aynı streste, aynı ortamda büyüyen başka bir kardeş OKB olurken diğerinin borderline olabildiğini kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Onun için genetik alt yapı çok önemli.” dedi. 
 

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)