Prof. Dr. Tarhan: “Zaman sermayesini bu kadar kötü kullanan bir çağ daha yoktur”

Haber ile ilişkili SDG etiketleri

DOI : https://doi.org/10.32739/uha.id.44786

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, AKEV tarafından düzenlenen programa katıldı. “Değişen Dünyada Bediüzzaman’a göre Kur’an Ahlakı” başlıklı konuşmasında Tarhan çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Şu anda dünyayı tehdit eden 3 tehlike olduğunu belirten Tarhan, eğlence amaçlı alkol kullanımın yıllar içerisinde arttığını, hazcılığın ön plana çıktığını söyledi. Zaman sermayesini bu kadar kötü kullanan bir çağ daha olmadığını sözlerine ekleyen Tarhan, çocuklarımızı iyi ahlaklı yetiştirmek gibi bir derdimizin olması gerektiğini vurguladı.

Geleceği bekleyen üç tehlike…

Ankara Kültür ve Eğitim Vakfı (AKEV) tarafından Ankara’da gerçekleştirilen programda yeni neslin önceki nesillere göre hedonizme, haz peşinde koşmaya daha çok önem verdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan dikkat çekici paylaşımlarda bulundu. Tarhan; “Şu anda dünyada ciddi bir küresel tehdit var. Dünya sağlık örgütü geleceği bekleyen üç tehlike olduğundan bahsediyor. Birincisi dünyadaki gelir eşitsizliğinin yaygınlaşması, ikincisi iklim değişikliği, üçüncüsü ise yalnızlaşma. İngiltere ve Japonya Yalnızlık Bakanlığı kurdu. Küresel olarak insanlarda suç olayları, şiddet olayları, okula silah götürme olaylarında özellikle Amerika'da ciddi bir artış var. Boşanmalarda ve intihar hızında da artış görülüyor. ‘Bütün bu dünyada neden ekonomik refah, maddi refah var ama neden manevi refah yok?’ sorusunu soruyorlar. Mutluyum diyenlerin oranı aşağı doğru gidiyor. Bunun sonucunda da şu anda özellikle gençler arasında narsizm salgını var. Bununla ilgili The Guardian Dergisi bir haber yayınladı. Habere göre yeni nesil, önceki nesillere göre hedonizme, haz peşinde koşmaya daha çok önem veriyor. Zahmet etmeden hızlı, zengin ve güç sahibi olmak en önemli motivasyon kaynakları. TÜİK'in de bir istatistiği var. TÜİK verilerine göre alkole başlama nedenlerinin arasında eğlence amaçlı kullanım yıllar içerisinde artmış. Merak, arkadaş etkisi, özenti azalmış. Daha önceleri hep bağımlılıkla üzerine duran merak, arkadaş etkisi, özentiydi. Şimdi haz peşinde koşmak, hazcılık ön plana çıkmış. Eskiden merak ve arkadaş etkisi en önemli sebebiyken, şimdilerde eğlence ama kullanım daha büyük risk faktörü oluyor. Yani dünya ahlaken iyiye gitmiyor.” ifadelerini kullandı. 

“Gazze olayları aciz kaldığımız bir olay oldu”

Kur'an-ı Kerim'in verdiği anlam eğitiminin geleneksel olarak unutulduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Kur'an-ı Kerim'in sadece kurallar kitabı gibi bir kitap halinde geleneksel bir İslam oluşturmuşuz şu anda. Mevcut İslam anlayışı, geleneksel bir İslam anlayışı. Kur'an'daki İslam ile şu anda bu coğrafyada yaşanan İslam birbirine uymuyor. Bu ciddi bir sorgulama ve en son bunun bir örneğini de Gazze olaylarında yaşadık. Gazze içimizi yakan, hala çözemediğimiz ve aciz kaldığımız bir olay oldu. Bununla ilgili Resulullah (as) bir Hadis-i Şerifi var. Öyle bir zaman gelecek ki o zamanda Müslümanlar bir suyun üzerinde çöp gibi olacaklar. Saman çöpleri gibi olacaklar ve savrulacaklar. Herkes onlara hücum edecek, bir şey yapamayacaklar. Müslümanlar çok olacaklar ama onlarda bir hastalık olacak diyor. Hadis-i Şerif’te Vehn hastalığı diye geçiyor. Vehn hastalığı dünya muhabbetinin artması, Müslüman arasında ölüm korkusunun çoğalmasıdır. Şu anda var olduğu gözüküyor. Resulullah sanki bu zamana hitap etmiş. Şu anda insanlara bakıyorsunuz, ölüm aklına gelmeyen bir İslam geleneği oluşmuş maalesef.” şeklinde konuştu. 

“Kapitalist ahlakın tek alternatifi Kur'an ahlakıdır”

California Sendromunun dört belirtisine dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan; “Birincisi hedonizm, ego ideali, yaşam amacı olarak haz peşinde koşmayı seçiyor. İkinci sırada bencillik oluyor. Üçüncü belirti olarak yalnızlık ortaya çıkıyor. Dördüncüsünde ise mutsuzluk ve depresyon ortaya çıkıyor. Şu anda küresel ahlak, kapitalist ahlak haline geldi. Şu anda bir insan böyle yaşıyorsa hangi dini pratikleri yapıyorsa, hangi dini ritüeller yapıyorsa yapsın o kişinin ahlakı kapitalist ahlaktır. Kapitalist ahlakın tek alternatifi var şu anda, o da Kur'an ahlakıdır. Küresel olarak özellikle soğuk savaş bittikten sonra kapitalizm dünyadaki tek öğreti oldu. Dünyadaki ekonomik öğreti değil, ahlak öğretisi oldu. Aslında bir ekonomide rekabeti getirmesi açısından kapital sistemin birçok insanlığa katkısı oldu ama rekabeti getirdi bir tarafta da ahlakı değiştirdi.” dedi.

“Şu anda en önemli güvenlik sorunu aileyi koruma sorunudur”

Dünyanın değişmesiyle beraber gençlerin Anadolu irfanından uzaklaştığını dile getiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “İnsan çocuğu doğar doğmaz psikolojik olarak prematüre doğuyor. Psikolojik olarak erken doğuyor. 1 yaşında ayakta duruyor, 15 yaşında iyiyi kötüyü ayırt edebiliyor. Ahlakı öğreniyor. Hayattan, anne ve babadan öğreniyor. Şimdi dünyada bu öğreti kesildi. Aile kültürünün aktarımını aile değil medya yapıyor. Şu anda en önemli güvenlik sorunu aileyi koruma sorunudur. Çünkü aile de ahlakı oluşturuyor ve bu ahlakı bu zamanda yaşanabilir bir ahlakla sunmak durumundayız. Dünya değişiyor ve gençlerimiz şu anda kendi değerlerimizden Anadolu irfanımızdan uzaklaşıyor. Bunu görmek zor bir şey değil. İstatistiklere ciddi şekilde yansıyor. Türkiye'nin istatistikleri 2012 ile 2022 arasında bu 10 senelik istatistik çok hızlı bir değişim gösteriyor. Küresel değişimin Türkiye'de yansıdığını gösteriyor. Yani Türkiye bu konuda artık çok korunmuş bir durumda değil. Son sığınak aile dememizin sebebi de ailenin koruma olarak, sosyal dünyadaki değişenlere ve toplumdaki değişenlere karşı tek korunaklı alanı aileydi. Şu anda aile de bu konuda ciddi zorluklar yaşıyor.” ifadelerini kullandı. 

“İnanmanın verdiği huzuru yakalayabilmemiz gerekiyor”

Allah'a inanmanın verdiği manevi haz ve huzuru yakalayabilmenin önemini anlatan Prof. Dr. Tarhan; “Şu anda biz Müslüman ahlakında, Kur'an ahlakında değil kapitalist ahlaktayız. Bu çuvaldızı kendimize batırmamızda fayda var. Buna karşı Bediüzzaman Hazretleri modernizm başladıktan sonra bu hakikate karşı bir şeyler yapma ihtiyacı hissediyor. ‘Kur'an ahlakını bugününün gençlerine, bugünün insanlarına nasıl anlatırız?’ diyor. Burada birincisi hakikat, Allah'a inanmanın verdiği o manevi haz ve huzur. Biz ahlakımızı dünyasal bir ahlak haline çevirdiğimiz için ahlakımızı orijinal ahlaka çevirebilmek için inanmanın verdiği hazzı, lezzeti, huzuru yakalayabilmemiz gerekiyor. Bir kimse inanıp da bu hazzı, bu huzuru, bu lezzeti yakalayamıyorsa ‘Ey Allah'a inananlar, iman ediniz.’ ayetini hatırlasınlar. Demek ki inancın devamlı yenilenmesi gerekiyor. Yani inancın devamlı bir şekilde beslenmesi gerekiyor. İnanç sadece var ve yok değil. İnancın iman haline dönüşebilmesi ve uygulanabilir hale gelmesi için o kişinin buna beş duyusuyla inanması gerekiyor. Akılla kalbin birlikte sentez etmesi gerekiyor. Akıl kabul ediyor ama kalben ve ruhen kabul etmediği için insan o doğru bildiği bilgileri uygulayamıyor.” şeklinde konuştu.

“Tevhit inancı olmadan dini bilgiler inşa edilmez”

Tevhit inancının önemine vurgu yapan Tarhan; “Bir yüksek matematik problemi çözmek istiyorsan, temel matematiği bilmeden yüksek matematiği yapamazsın. Aynı bunun gibi temel inanç bilgisi, iman bilgisi olmadan dinin diğer konularını mantıksal çerçeveye oturtamayız. Mantıksal çerçeveye oturması için önce iman konusunda kişinin kafasında tevhit konusunda inanması lazım. Sadece inanmak da yetmiyor. Tevhid şeklinde inanma olmadan o kimseyi dinin diğer bilgilerine inşa edemezsiniz. O nedenle tevhide inanmayan bir kimse Kur'an okuduğunda eleştirici, sorgulayıcı şekilde okursa Kur'an kendini açmıyor. Risale-i Nur'da da böyle bir özellik var. Risale-i Nur'u eleştiri olarak okursanız anlayamazsınız. Böyle bir şey yok dersiniz. Kur'an-ı Kerim'de de aynı özellik var.” dedi.

“Zaman sermayesini bu kadar kötü kullanan bir çağ daha yoktur”

İnsanın dünyaya karşı bakış açısını değiştirdiğinde imanın lezzetini yakalayabileceğini söyleyen Tarhan; “Dünyayı değiştirmeye kendimizden başlayacağız. Şu anda insanlar akılları meşgul eden günlük olayların öyle bir etkisindeler ki çocuklarıyla ilgilenmiyorlar. Çocuklarına güzel ahlak öğretmeye zaman ayırmıyorlar. Hakikatin derinliğini anlatmaya zaman ayırmıyorlar. Önemsiz konulara çok daha fazla zaman ayırıyorlar. Zaman sermayesini bu kadar kötü kullanan bir çağ daha yoktur. Bu bakış açısını değiştirirseniz imandaki lezzeti yakalarsınız.” ifadelerini kullandı.

“Çocuklarımızı iyi ahlaklı yetiştirmek gibi bir derdimiz olmalı…”

Çocukları iyi ahlaklı yetiştirmeye özen gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Tarhan; “Dünya hayatı bir imtihan meydanıdır. Dünyada iyilik ve kötülük, aydınlık ve karanlık, güzellik ve çirkinlik, sıcak ve soğuk, entropi kanununa göre var. Yani burada birisi azalınca biri çoğalıyor. Aslında soğuk yoktur, sıcağın olmaması vardır. Aslında karanlık yoktur, aydınlığın olmaması vardır. Aslında kötülük yoktur, iyiliğin olmaması vardır gibi. Bunun için de iyi ahlak için bizim proaktif olmamız lazım. Kendiliğimizden iyi ahlaklı olamıyoruz. Çocuklarımızı iyi ahlaklı yetiştirmek gibi bir derdimiz olmalı. Bu olmuyorsa bir devletin iyi insan yetiştirmek gibi bir derdi olmalı.” şeklinde konuştu. 

“Allah’ı unutan insan hayatı tehdit ve tehlike olarak görüyor”

İnsanların konfor alanından çıkmak istemediklerine dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan; “Allah’ı unutan insan hayatı tehdit ve tehlike olarak görüyor. Hastalıkları, kazaları, musibetleri, riske girmeyi, savaşa girmeyi tehdit görüyor. Kendi konfor alanından çıkmak istemiyor. Konformist bir insan tipi ortaya çıkarıyor. Bunun arkasında da imanın tevhide, tevhidin teslime, teslimin tevekküle dönüşmemesi var. İki dünya saadeti veriyor. Sadece ölümden sonraki saadet değil, bu dünyada da saadet. Bunu yakalayan bir insan, bu dünyada huzur var der. Biz ona otantik mutluluk diyoruz. Otantik mutluluk, halis saf mutluluktur. İnsan hapiste de olsa sarayda da olsa aynı mutluluğu yaşıyor.” dedi. 
 

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)