Değerli Katılımcılarımız,Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimler Fakültesi, İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü ve ÜSGÜMER tarafından 2016 yılından itibaren devam eden ve son 2 yılda TÜBİTAK BİDEB 2223-B Yurtiçi Bilimsel Etkinlik Düzenleme Desteği alarak düzenlediğimiz sizlerin de yoğun ilgi ve yüksek katılımını sağladığı sempozyumumuzun bu yıl sekizincisi düzenlenecektir.“VIII. Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği Alanında Yaşanılan Sorunlar ve Çözüm Önerileri Sempozyumu”nun bu yılki teması olarak Afetlerde Dayanıklılık ve İyileştirme Uygulamaları olarak belirlenmiştir. 11 Aralık 2024 tarihinde Üsküdar Üniversitesi NP Sağlık Yerleşkesi İbni Oditoryumunda gerçekleştirilecektir.Sempozyumumuza, alana ilgi duyan ya da bu alanda çalışmak isteyen tüm araştırmacıları ve katılımcıları davet ediyoruz. Sempozyum programımızın içeriğinde alanında uzman akademisyenlerin, saha çalışanlarının söyleşilerinin de bulunduğu ve iş güvenliği, iş sağlığı, acil durumlar, afet yönetimi, çevre sağlığı, iş sağlığı ve güvenliğinde dijital öneri ve çözümler ve yapay zekâ ile ilgili paneller, bildiriler ve özet sunumları yer alacaktır.Sempozyuma katılan bildiriler için özet ve tam metinler e-kitap olarak yayınlanacaktır. Bilim kurulu tarafından uygun görülen tam metin bildirileri OHS ACADEMY dergisinde yayınlanacaktır. Sempozyum dili Türkçe olacaktır.Sempozyumumuza göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı şimdiden teşekkür ederiz.Dr. Öğr. Üyesi Rüştü UÇANİş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm BaşkanıSaygılarımızla,
BOTAŞ LNG İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ GEZİSİÜsküdar Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği lisans bölümü ‘İSG Haftası Etkinlikleri’ kapsamında düzenlenen ve 15-16 Mayıs 2024 tarihinde 9’uncusu gerçekleştirilen BOTAŞ LNG İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ (Marmara Ereğlisi) teknik gezisine üniversitemiz İş Sağlığı ve Güvenliği bölümü akademisyenleri ve lisans öğrencilerinin katılımları ile gerçekleştirilmiştir.15 Mayıs 2024 tarihinde gerçekleştirilen teknik gezide tesis hakkında BOTAŞ LNG Tesisi Personel ve Eğitim Müdürü Erdem DANYELİ tarafından öğrencilere BOTAŞ’ın görev, yetki ve sorumlulukları, tesiste yapılan işlemler, Türkiye ve dünyada tesisin yaptığı işler hakkında bilgiler paylaşılmış ve tesiste tam zamanlı olarak görev yapan A Sınıfı İş Güvenli Uzmanı Salih UZUN tarafından sahada karşılaşılan riskler ile bunlarla ilgili uygulanan düzenleyici-önleyici faaliyetler, personel eğitimleri, güvenli çalışma ve iş kazalarının önlenmesi hakkında bilgiler verilmiştir. Akabinde öğrenciler iş güvenliği uzmanı eşliğinde tesisi gezerek teorik bilgilerini uygulamalı olarak yerinde tecrübe etmişlerdir. 16 Mayıs 2024 tarihinde etkinliğe üniversitemiz iş sağlığı ve güvenliği bölümü akademisyenleri ile İSG alanında faaliyet gösteren Drager Safety, Nümeko, Ziel Teknoloji firmalarının katılımı ve civar tesisler olan EÜAŞ ve Bütan Gaz’ın katılımları ile gerçekleştirilmiştir.Etkinlikte üniversitemiz İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü öğretim üyelerinden Sn. Dr. Öğr. Üyesi Rüştü UÇAN, Sn. Dr. Öğr. Üyesi Hacer KAYHAN ve Sn. Öğr. Gör. Mustafa Cüneyt GEZEN hocalarımızın sunumları ve doktora öğrencilerimizden Sn. Dr. Zuhal YAZICI GÖKBULUT ve Sn. Sinem DUMAN’ın sunumları gerçekleşmiştir.Etkinlikte Drager Safety firmasından Eğitim ve Uygulama Yöneticisi Sn. Mert AKPINAR ve Ziel Teknoloji firmasından Kurucu Ortak, Satış ve Bayi Sorumlusu Sn. Emre CAM’ın sunumları gerçekleşmiştir.Etkinlikte ev sahipliği yapan BOTAŞ LNG İŞLETME MÜDÜRLÜĞÜ ve Personel ve Eğitim Müdürü Sn. Erdem DANYELİ ve ekibine, işletmede görevli A sınıfı iş sağlığı ve güvenliği uzmanı Sn. Salih UZUN’a, katkılarından dolayı Drager Safety firmasına ve Sn. Mert AKPINAR’a, katkılarından dolayı Ziel Teknoloji firmasına ve Sn. Emre CAM’a, katkılarından dolayı Sn. Dr. Öğr. Üyesi Rüştü UÇAN, Sn. Dr. Öğr. Üyesi Hacer KAYHAN ve Sn. Öğr. Gör. Mustafa Cüneyt GEZEN ve Sn. Arş. Gör. Ender SEZEN hocalarımıza, katkılarından dolayı Sn. Dr. Zuhal YAZICI GÖKBULUT ve Sn. Sinem DUMAN’a Üsküdar Üniversitesi olarak TEŞEKKÜR EDERİZ.
LIrak'ın Musul kentinde 115 kişinin ölümüyle sonuçlanan düğün salonundaki yangının salonda kullanılan havai fişeklerden kaynaklandığına dikkati çeken uzmanlar, ülkemizde de benzer salonların bulunduğuna ve gerekli önlemlerin alınması gerektiğine vurgu yaptıİş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Rüştü Uçan: “Ülkemizde kapalı düğün salonlarına çok dikkat edilmeli. Hele bodrum katta olup da yeterli kaçış imkanı olmayanlar mühürlenmeli ve kullanılmamalı.” uyarısında bulundu.Irak'ın Musul kentinde 115 kişinin ölümüyle sonuçlanan düğün salonundaki yangına, salonda kullanılan havai fişeklerin neden olduğu tespit edilmişti.400 kişilik salona 900 kişi davet edildiÜsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Öğretim Görevlisi Abdurrahman İnce, Musul’daki olayda 400 kişilik salona 900 kişi davet edildiğinin ve bunun için ilave masa sandalye koyulduğunun anlaşıldığını söyledi.Kompozit malzeme yüksek ısılarda eriyerek damlıyor…Düğün salonunun yapımında çelik konstrüksiyon iskelet, beton duvarlar, kompozit panel çatı malzemesi kullanıldığının anlaşıldığını da dile getiren İnce, kompozit malzemenin yüksek ısılarda eriyerek damlama şeklinde birçok yerde yeniden tutuşmaya sebep olduğunun görüldüğünü kaydetti.Salon ve tavanında yanıcı malzemelerden dekorasyonlar bulunuyorAcil kaçış kapılarının bulunmadığı, normal çıkış kapılarının küçük ve bir kısmının kilitli olduğu, ayrıca bazı kurtulanların bu kapıları kırarak kaçabildiğinin de görüldüğünü ifade eden Abdurrahman İnce, salonda ve salon tavanında yanıcı malzemelerden dekorasyonların bulunduğunu belirtti.Yangını tutuşan dekorasyon malzemesi yaydı…Abdurrahman İnce, şunları dile getirdi: “Bu kapalı salon içerisinde 4 adet havai fişek kullanıldığı, bunlardan çıkan kıvılcımların 4 metreye kadar yükseldiği anlaşılmakta ve video kaydında görülmekte. Bu kıvılcımların tavandaki yanıcı dekorasyon malzemelerinin tutuşturmasıyla yangının meydana geldiği, yukarıdan aşağıya düşen ve yanmakta olan dekorasyon malzemelerinin yangını yaydığı anlaşılmakta. Yangının zehirli dumanının, oluşan yüksek sıcaklık ve devam eden yangından kaçamayan kişilerin ölüm sebebini oluşturduğu da anlaşılıyor.”Hava fişek kapalı alanlarda kullanılmamalı!Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Üsküdar Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan da şunları anlattı: “Havai fişek ve benzeri piroteknik ürünler (kimyasal tepkimeler aracılığıyla ısı, ses, duman, ışık gibi etkiler oluşturmak amacıyla üretilen patlayıcı maddelerin genel adı) kapalı hacimlerde kullanılamaz, kullanılmamalı. Bu yasağa her hal ve şartta uyulmalı. Ülkemizde de kapalı düğün salonlarına çok dikkat edilmeli. Hele bodrum katta olup da yeterli kaçış imkanı olmayanlar mühürlenmeli ve kullanılmamalı. Yeterli kaçış imkanı olanların ise kaçış kapıları, kaçış merdivenleri sürekli açılabilir pozisyonda olmalı, her düğün öncesi bu husus kontrol edilmeli.”Perdeler ve süslerin yapımında kolay yanan maddeler kullanılmamalı!Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, özellikle kapalı düğün salonlarında perde ve süslemelerin kolay yanıcı malzemelerden olmaması gerektiğine de vurgu yaparak, “Açık alanda havai fişek ve benzeri piroteknik ürünler kullanılacaksa, mevzuatın ve kullanma kılavuzlarının istediği tüm güvenlik önlemleri alındıktan sonra güvenle kullanılmalı.” dedi.Düğün mevsiminden önce itfaiye ile tatbikat yapılmalıToplantı salonları ve düğün salonlarında maksimum masa ve katılımcı sayısının önceden belirlenmesi ve oturma planlarının belediye onaylı olarak girişte herkesin görebileceği şekilde ilan edilmesi gerektiğini de anlatan Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, şöyle devam etti: “Yangın söndürme sistemleri ve yangın anında kaçış yollarını gösteren aydınlatma sistemleri devreye girmeli. Bu gibi toplantı salonlarında mayıs ayında (evlilik törenlerinin yoğunluğu başlamadan önce) itfaiye ile birlikte en az bir adet tatbikat yapılmalı. Bu tatbikatlarda görülen eksikler en kısa zamanda düzeltilmeli. Yangın söndürme sistemleri kurulmuş ve faal çalışır durumda olmalı. Yeterli sayıda yangın tüpü de bulunmalı. Bu tip büyük kayıplı yangın ülkemizde olmamasına rağmen bizde de bu ve benzeri salonların olduğu bildiğimiz durum. Bu gibi vahim bir durumla karşılaşmamak için bugünden önlem alalım.”Havai fişek kullanım tatbikatıDr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan’ın özet bilgi verdiği havai fişek kullanma talimatı da şöyle:-18 yaşını doldurmuş yetkililer tarafından kullanılabilir.-Dış mekanlarda ve sadece açık alanlarda kullanılması zorunludur.-Kişilere ve yanıcı maddelere en az 80 metre mesafede olmalı.-Çevrede ve gökyüzünde engelleyici bir unsur olmamasına dikkat edilmeli.-Ürün; ok yönü yukarı bakacak şekilde sert ve düz zemine yerleştirip, sabitlenmeli.-Ateşleme esnasında vücudun hiçbir kısmı ürünün üzerinde olmayacak şekilde yan durarak ateşleme fitil etiketi yırtılmalı.-Fitili en uç kısmından ateşleyerek sırt dönük bir şekilde ve hızlı adımlarla en az güvenlik mesafesi olan 40 metre kadar uzaklaşılmalı.-Ürünün yanmaması veya tamamının bitmeden patlamadığı durumlarda en az 15 dakika beklenmeli. Tekrar yakma girişiminde bulunulmamalı. Ürün alınan yere iade edilene kadar güvenli şekilde saklanmalı. -Bu ürün yalnızca mülki amirliklerden izin almak koşuluyla kullanılır. Ateşleyici belgesi olmadığı halde kullandığı belirlenenler hakkında adli ve idari işlem yapılır.
UZMANLAR UYARDI! DOĞALGAZ KULLANICILARI DAHA BİLİNÇLİ OLMALIUzmanlar uyardı! Doğalgaz kullanıcıları daha bilinçli olmalı İstanbul'da dün 3 kişinin, bugün de Ankara'da bir kişinin ölümüne neden olan doğalgaz patlamalarını değerlendiren uzmanlar, ihmalin her zaman ön plana çıktığını ancak ihmalden önce doğalgaz kullanıcılarının yapması gereken birçok işin olduğunu hatırlatıyor. 2'DEUzmanlar uyardı! Dogalgaz kullanıcıları daha bilinçli olmalı İstanbul'da dün 3 kişinin, bugün de Ankara'da bir kişinin ölümüne neden olan dogalgaz patlamalarını değerlendiren uzmanlar, ihmalin her zaman ön plana çıktığını ancak ihmalden önce dogalgaz kullanıcılarının yapması gereken birçok işin olduğunu hatırlatıyor, iş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Dr. Nuri Bingöl, "Önlemleri biz almalıyız, çok maliyetli olan şeyler de değil. Bunlar alındığı zaman bu tip olayların önüne geçeriz" açıklamasını yaptı, iş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Rüştü Uçan ise "Herhangi bir şekilde uzun süreli evden ayrılıyorsak dogalgaz vanasını kapatıp öyle gitmemizde çok büyük fayda var" uyarısında bulundu. Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı, İş Sağlığı ve Güvenliği Uzm. Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, istanbul'da dün 3 kişinin, bugün de Ankara'da bir kişinin ölümüne neden olan dogalgaz patlamalarını değerlendirdi, Dr, Bingöl, patlayabilmesi için doğalgazın patlama sınırlarına ulaşacak kadar çok miktarda birikmesi gerektiğini belirterek, şunları kaydetti: "Dogalgaz metan ağırlıklı bir gaz olduğu için yüzde 5 ile yüzde 15 arasında patlama sınırına ulaşır, Demek ki yüzde 5'i geçen bir birikme olmuş, Kapalı ortam ve pencere açık değil. Elektriği açma kapama sırasında oluşmuş bir kıvılcım da olabilir, bir kibrit çakması veya sigara içilmesi gibi bir ateşle müdahale de olabilir, Bunlardan birtanesiyle buluşunca da patlama gerçekleşmiştir diye düşünüyorum," "İhmal her zaman ön planda" Patlamaların neden olabileceğine ilişkin de bilgi veren Dr. Bingöl, şöyle devam etti: "ihmal her zaman ön plana çıkar ama ihmalden önce yapılması gereken birçok iş var, Dogalgaz kullanıcılarının yapması gerekenler olduğu gibi alabileceği önlemler var. Siz ocağı açık unutursanız çaydanlık taşar, kendi kendine ocağı söndürürse dogalgaz sızıntısı oluşur, Dogalgaz kokusuz bir gazdır bu sızdığında anlaşılabilsin diye kokulandırılır, Kokusu hissedilsin diye kokulandırılır, Evinizde bir sızıntı olduğunda hissedersiniz. Ancak koku hissettiğinizde ateşleyici bir şey kullanmamamız gerekiyor, Gidip de lambayı açmaya çalıştığınızda lambanın arkasındaki bir elektrik kıvılcımı tutuşmayı gerçekleştirebilir," "Zorunlu olmadığı için önlem almıyoruz" Dr, Nuri Bingöl, sızıntı durumunda ne yapılması gerektiğini de şöyle anlattı: "Sızıntıları hissettiğimizde camı açmak, evi havalandırmak, açık kalmış gaz varsa kapatmak, sızıntı varsa kapıları da açmak, cereyan yaptırmak gibi yöntemler izlenebilir, Daha basit önlemler de var. Mesela dedektörler var. Bu dedektörler otomatik gaz kesici, İGDAŞ bunların sanayide kullanılmasını zorunlu kılıyor. Bir restoran açacaksanız İGDAŞ'a başvurduğunuzda sizden dedektör istiyor, Dolayısıyla bunlar alınabilecek önlemler, Bu önlemleri biz ihtiyari olarak almalıyız, yani zorunlu olmadığı için çoğumuz almıyoruz, Ama almamız lazım çok maliyetli olan şeyler de değil, Bunlar alındığı zaman bu tip olayların önüne geçeriz," fer basınç yapacak şekilde patlarlar, Yıkıcı etkiye sahip, bir dinamit gibi, bir el bombası gibi,.. Onlara da patlayıcı madde diyoruz." "Doğalgazı nasıl kullanmamız gerektiğini bilmiyoruz" Üsküdar Üniversitesi iş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan da dogalgaz patlamalarını değerlendirdi, Dr, Uçan, doğalgazın enerji olarak kullanmak gerektiğine işaret ederek, "Fakat bu gaz tehlikeli bir gaz, büyük bir enerjisi var, Dogalgaz havadan daha hafif bir gaz ve yukarıda birikebiliyor, Yüzde 5'ten fazla olduğunda herhangi bir ateşleyici, ışığı yakmak ya da yakılmış ışığı kapatmak, buzdolabını açmak, cep telefonuna arama gelmesi gibi sebeplerle ufak bir kıvılcım patlama meydana getiriyor," dedi. Kullanıcıların bilinçli olması gerekiyor Mutfak|arda dedektörlerin olması lazım! iş Sağlığı ve Güvenliği Uzm, Dr, Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, kullanıcıların bilinçlenmesinin zaman aldığına işaret ederek, şöyle dedi: "Dinamit gibi, el bombası gibi yıkıcı etkiye sahip" Tutuşma olursa patlamanın gerçekleştiğini dile getiren Dr. Bingöl, sözlerini şöyle tamamladı: "Biz dogalgaz sıkışması demiyoruz, dogalgaz sıkışmaz, sıkışsa da patlamaz, Tüpgaz gibi basınçlı bir olay değil bu, Birikmesi sonucu oluşan atmosfere biz patlayıcı atmosfer veya patlayıcı ortam diyoruz, Dolayısıyla bunun ismi dogalgaz sıkışması değil, bir patlayıcı ortam patlaması, Yaklaşık 10 atmosistanbul'daki patlamada duvarların yıkıldığını ifade eden Dr, Rüştü Uçan, şöyle konuştu: "Biz doğalgazı nasıl kullanmamız gerektiğini bilmiyoruz, Dogalgaz kokusuz bir gaz ama içine yumurta bozuğu gibi bir koku veriyorlar, Bu kokudan anlamak mümkün, Ama şöyle bir durumda var o evin durumunu bilmiyoruz, Nasıl bir sızıntı oldu, Şu anda yazlıklardan geri dönmenin çok olduğu bir dönem, Bu dönemlerde uzun bir süre evler de kapalı kalıyor, Eğer evdeki ocaktan falan sızıntı varsa bu birikimler de olabilir, Onun için herhangi bir şekilde uzun süreli evden ayrılıyorsak dogalgaz vanasını kapatıp öyle gitmemizde çok büyük fayda var, Bir de mutlaka özellikle mutfaklarda çok kullanıyoruz. Mutfaklarda dedektörlerin olması lazım. Fiyatı da uygun, Bunları kullanmamız gerekiyor,"
İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümümüz öğretim üyeleri Dr. Öğr. Üyesi Rüştü UÇAN ve Dr. Öğr. Üyesi Nuri BİNGÖL, İstanbul Şirinevler ilçesinde meydana gelen doğalgaz patlamasına ilişkin haber kanallarına röportajlar vermişlerdir. Haberin detaylarına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz. Dr. Öğr. Üyesi Rüştü UÇAN'ın röportajı: https://www.youtube.com/watch?v=EQbUKtwdXrc&t=43sDr. Öğr. Üyesi Nuri BİNGÖL'ün röportajı: https://www.youtube.com/watch?v=LU1drK8nOLE
Bölümümüz 2017 yılı ilk mezunlarından ve aynı zamanda araştırma görevlisi olarak görev yapmakta olan Arş. Gör. Sertaç TEMUR, danışmanlığını Prof. Dr. Bülent MERTOĞLU'nun yürüttüğü Marmara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü İş Güvenliği Doktora programından 13 Eylül 2023 tarihinde yaptığı savunmayla mezun olmaya hak kazanmıştır. Jüride, Prof. Dr. Özalp VAYVAY, Prof. Dr. Kozet BAKIRCI, bölümümüz öğretim üyesi Dr. Öğr. Üyesi Esin TÜMER KURNAZ ve Dr. Öğr. Üyesi Tolga BARIŞIK'ın yanı sıra öğrencimize destek olarak bölümümüz öğretim üyeleri Dr. Öğr. Üyesi Rüştü UÇAN ve Doç. Dr. Müge ENSARİ ÖZAY'da katılmıştır.
İş Sağlığı ve Güvenliği Lisans programımızın Erasmus+ İkili Anlaşması bulunan Çek Cumhuriyeti'ndeki Ostrava Teknik Üniversitesi Güvenlik Mühendisliği Fakültesi'nden Veronica Meca'yı bölümümüzü ve kampüsümüzü ziyaret etti. Çarşı Yerleşkesi'nde yapılan görüşmede, Veronika Meca bölümle ilgili sunum yapmış olup, Prof. Dr. Hilmi Sabuncu İSG Laboratuvarımızı gezdikten sonra, önümüzdeki yıllarda öğrenci değişiminin arttırılarak iki üniversite arasındaki bağı kuvvetlendirmek istediklerini belirtti. Bölümümüzü temsilen SBF Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Nuri BİNGÖL ve Arş. Gör. Sertaç TEMUR eşlik etti.
Bölümümüz 2017 yılı ilk mezunlarından Ahmet Ebrar Sakallı, 18 Temmuz 2023 tarihinde İstanbul Medeniyet Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü İş Sağlığı ve Güvenliği Doktora programından mezun olmuştur. Öğrencimizin tez savunmasına bölümümüz öğretim üyesi Doç. Dr. Müge ENSARİ ÖZAY'ın yanı sıra ilk öğrencimiz ve öğretim elemanlarımızdan Arş. Gör. Sertaç TEMUR'un yanı sıra İstanbul Medeniyet Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Doktora Programı başkanı Prof. Dr. Emine CAN, tez danışmanı Prof. Selma ARIKAN katılmıştır.
Bölümümüz öğretim elemanı Öğr. Gör. Mustafa Cüneyt GEZEN, pudralara ilişkin tehlikelerle ilgili olarak ATV Haber'e açıklamalarda bulundu. Haber videosuna aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.https://www.youtube.com/watch?v=_14MONT3PoE
Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Bölüm Başkanımız Dr. Öğr. Üyesi Rüştü UÇAN, 28 Temmuz 2023 Cuma Günü 11.30'da TRT Radyo1'de yayınlanan "GÜNEBAKAN" programının canlı yayın konuğu oldu. Dr. Öğr. Üyesi UÇAN, programda yaz aylarında artan orman yangınları ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu. Programın ses kaydına aşağıdan ulaşılabilir: TRT_Radyo_Dr. Öğr. Üyesi Rüştü UÇAN.mpeg
2019 yılında dönemin Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un katılımlarıyla Üsküdar Çarşı Yerleşkesinde açılışı gerçekleştirilen Prof. Dr. Hilmi Sabuncu İş Sağlığı ve Güvenliği Laboratuvarı ve Eğitim Sahası, yapay zekâ destekli son teknolojiyle güncelleniyor. Türkiye’nin ilk İş Sağlığı ve Güvenliği Laboratuvarı olma özelliği taşıyan laboratuvar İş Sağlığı ve Güvenliği öğrencilerinin pratik yapabilme alanlarını genişletiyor. Laboratuvarı, Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan ve Rektör Prof. Dr. Nazife Güngör ziyaret etti.Teorik bilgiler pratiğe dönüşüyor…Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Rüştü Uçan; “Derste anlattığımız konuları öğrencilerimiz burada pratikte de görüyorlar ve böylece ders daha anlamlı oluyor. Burada ders anlatırken uygulamalı bir alan oluşturmuş olacağız. Aynı zamanda sürekli eğitim merkezinden eğitimler de vereceğiz. Dışarıda bizim yüksekte çalışma ve yangınla ilgili sahalarımız var. Hem dışarıdaki sahamızda hem de buradaki sahamızda öğrenciyi çok faydalı bir şekilde öğreteceğiz.” dedi.Üsküdar Üniversitesi Çarşı yerleşkesinde bulunan ‘Prof. Dr. Hilmi Sabuncu İş Sağlığı ve Güvenliği Laboratuvarı’ nı Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Yönetim Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nevzat Tarhan ile Rektör Prof. Dr. Nazife Güngör ziyaret etti.
Üsküdar Üniversitesi Yapay Zekâ Mühendisliği Yüksek Lisans Programı Anabilim Dalı Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, hızla gelişen yapay zekâ teknolojilerinin ulusal ve küresel anlamda nasıl denetlenmesi, ne tür sınırların getirilmesi gerektiği ve tüm bunların önünde ne gibi engeller olduğuna dair açıklamalarda bulundu.Bilgi birikimini, yapay zekânın faydasını maksimize edecek şekilde kullanmanın tam zamanıYapay zekânın taşıdığı birçok olumlu potansiyelinin yanında, tehdit veya tehlike potansiyelinin de göz ardı edilmemesinin önemli olduğunu belirten Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “İnsanlık bu konuda tecrübeli ve bu tecrübeyi hızlıca pratiklere çevirmeli. Daha önceki devrimsel teknolojik gelişmelerin yol açtığı olumlu veya olumsuz sonuçlardan çok şey öğrendik. Bu bilgi birikimini, yapay zekânın faydasını maksimize edecek şekilde kullanmanın tam zamanıdır.” dedi.Yapay zekâ üzerindeki denetimin nasıl uygulanacağı konusunda fikir ayrılıkları varDüşünceleri ile bugünün toplumlarına yön veren birçok otorite ve hatta yapay zekânın gelişmesinde önemli rol oynayan insanların dahi, benzer düşünceleri paylaştıklarını ifade eden Bingöl, “Yapay zekânın son birkaç yılda gösterdiği olağanüstü gelişim ve kullanıldığı alanlardaki sonuçlar gösteriyor ki, yapay zekâ teknolojisindeki gelişim, bazı düzenleme ve denetimlere tabi olmalı. Fikir ayrılıkları bu konuda değil, ‘bu denetimin nasıl uygulanacağı’ üzerinedir.” şeklinde konuştu.Hangi aşamasının denetleneceğine göre tedbirler değişiyorTartışmaların ve fikir ayrılıklarının, denetimin nasıl uygulanacağı noktasında yoğunlaşmasının sebeplerine de değinen Bingöl, bu sebepleri şöyle açıkladı: “Yapay zekâ teknolojileri müthiş bir güçtür ve bu gücün sadece bir kurumun elinde toplanmasının getireceği sorunlar var. Bu teknolojiler doğası gereği iki aşamalı bir üründür. İlki yapay zekânın kapasitesinin geliştirilmesi, ikincisi de belirli bir amaç için kullanılması. Bu iki aşamadan hangisi denetime tabi tutulmalı veya sınırlandırılmalı? Hangi aşaması daha fazla potansiyel tehdit veya tehlike içeriyor? Doğal olarak bu sorunun yanıtına göre alınabilecek tedbirler de değişiyor. ‘Nasıl uygulanacağı’ sorusu farklı bir anlam kazanıyor.”Teknoloji üzerinde aşırı bir denetim ve sınırlandırma, faydalarının azalmasına yol açarYapay zekânın denetim ve sınırlandırmasının hangi düzeyde olacağı konusuna da dikkat çeken Bingöl, “Unutmamak gerekir ki teknoloji üzerinde aşırı bir denetim ve sınırlandırma, o teknolojinin gelişmesinden doğan faydaların da azalmasına yol açar. Oysa insanlığın önünde büyük varoluşsal problemler var ve yapay zekâ teknolojileri bu konularda büyük potansiyel taşıyor.” dedi. Bingöl, yapay zekâ konusunun önemli isimlerinden Andrew Ng’nin, ‘İnsanlığın büyük bir kısmı için varoluşsal riskleri düşündüğümde: Bir sonraki salgın, iklim değişikliği ve sonucunda kitlesel nüfus azalması, başka bir asteroit tehlikesi… Yapay zekâ, çözümlerimizin önemli bir parçası olacak. Dolayısıyla, insanlığın önündeki bin yıl boyunca hayatta kalmasını ve gelişmesini istiyorsak, yapay zekânın daha hızlı çalışmasını sağlayalım, daha yavaş değil.’ şeklindeki paylaşımının dikkat çekici olduğunu da sözlerine ekledi.
12 Temmuz 2023 Çarşamba günü Üsküdar Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü ile PILZ arasında iş birliği protokolünün görüşülmesi ve makine emniyeti yazılımı toplantı gerçekleştirilmiştir.PILZ firmasını temsilen Genel Müdür Yavuz ÇOPUR ve Proje Danışma Müdürü Can CANSAĞLAR, bölümümüzü temsilen bölüm başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü UÇAN ve Arş. Gör. Sertaç TEMUR, Kariyer Merkezi Direktörlüğü’nü temsilen Aslı Cevahir ARABACI KELEŞABDİOĞLU toplantıya katılmıştır.Toplantı sonunda taraflar iş birliği protokolünün imzalanması konusunda anlaşmaya varmıştır.
“11 Temmuz 2023 Salı günü Üsküdar Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü ile TRIO Mobil arasında iş birliği protokolünün görüşülmesi ve yapay zeka (AI) ile forklift eğitimi sisteminin İSG Laboratuvarına kurulumunun gerçekleşmesi üzerine toplantı gerçekleştirilmiştir.TRIO Mobil firmasını temsilen Ürün Müdürü Mehmet KILINÇ, Ürün Tasarımcısı Zeynep KEFELİ, Presale Mühendisi Hilmi Burak AKYÜZ ve Kurulum Teknisyeni Onur KOÇAL bulunurken, bölümümüzü temsilen bölüm başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü UÇAN, SBF Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Nuri BİNGÖL ve Arş. Gör. Sertaç TEMUR toplantıya katılmıştır.Toplantı sonunda taraflar iş birliği protokolünün imzalanması konusunda anlaşmaya varmıştır.
Son yıllarda, yıllık yangın sayısı 2 bin 500’lerden 3 binin üzerine çıktığı uzmanlar tarafından gündeme getirilirken, özellikle tarla, bağ, bahçe ve sera artıklarının temizlik amaçlı yakılması halihazırda önüne geçilemeyen bir sorun olarak kabul ediliyor. Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerinde daha sık orman yangını görüldüğüne dikkat çekilirken, Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi (SBF) İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan ise, artan nüfusun da bazı kentlerdeki yangınların artışına neden olduğunu belirtirken, "Nüfus yoğun kent ve bölgelerde denetim ve önlemlerden en ufak taviz verilmemesi gerekir" diyor. NÜFUS ATIŞI BÜYÜK SORUN Nüfus artışının yoğun olduğu Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerine özellikle dikkat çeken Uçan, "Yaz aylarında sıcaklıkların artması, rüzgârların, nem oranının düşmesi, tarım ve turizm hareketliliğinin artması sonucu orman yangınları yoğun olarak görülür. Orman yangınlarının yüzde 90’ının insan, yüzde 10’unun ise doğal kaynaklı olması insan faktörünün çok önemli olduğunu gösteriyor. Nüfus yoğun alanlarda ormanlara giriş, çıkışlar çok fazla olduğundan büyük riskler söz konusu" uyarısında bulunuyor. 'İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİ DURDURMANIN YOLU...'Orman yangınlarının doğal sebeplerini tetikleyen iklim değişikliği konusunada dikkat çeken Dr. Uçan, “İklim değişikliğini durdurmanın yolu var. Karbon ayak izini minimuma indirmeli, halkın bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi konusunda çalışmalar yapmalıyız. Yenilenebilir enerji kaynaklarının teşvik edilmesi ve fosil kaynaklardan enerji kullanımının sınırlandırılması da gerekli. Ayrıca orman içi imarsız yapı ve tesislere izin verilmemeli. Orman alanları içerisinde ve sınırında orman muhafaza memuru, orman bekçisi ve kolluk kuvvetleri özellikle yangın sezonunda arttırılmalı” bilgisini paylaşıyor.İKLİME GÖRE AĞAÇLANDIRMA Muğla İtfaiye Daire Başkanı Mehmet Karyağdı ile birlikte Muğla’daki itfaiyeci adaylarına eğitim veren İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Abdurrahman İnce ise, orman yangınlarının söndürülmesinin Orman Genel Müdürlüğü uhtesine verildiğinin altını çizerken, yanan yerlerin durumuna ilişkin, “Yanan alanların ağaçlandırma ve yeşillendirme çalışmaları arazi yapısı ve iklim göz önünde bulundurularak yapmalı. Yanan alanların ormanlaştırma çalışmalarına hızlıca geçilmeli ve bu alanların denetimleri sıklaştırılmalı. Tüm kamu ve özel sektör üzerine düşen sorumluluklar orman genel müdürlüğü ile koordineli, sürekli ve iş birliği içerisinde yerine getirilmeli" dedi. YÜZDE 6'SI SABOTAJ Öte yandan Akdeniz ülkesi sayılan Türkiye orman yangın karnesi açısından en kötü durumdaki ülkeler arasında bulunurken, Türkiye’deki orman yangınlarının yüzde 90’dan fazlası anız yakma, sigara, piknik, çoban ateşi ve çöp yakmadan kaynaklı ihmal ve hatalardan kaynaklanıyor. Yapılan son araştırmalara göre yangınların yüzde 6’sının ise kasıt veya sabotaj kaynaklı çıktığı, yüzde 5’inin yerleşim alanı ya da tarla açmak amacıyla meydana geldiği belirtiliyor.
Makas atanın belgesi elinden alınmalı ve bir daha verilmemeli…Üsküdar Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği Programı Öğr. Gör. ve Yol ve Trafik Güvenliği Danışmanı Özgür Şener, bayram tatilinde 5 kişinin ölümüne sebep olan trafikte ‘makas atma’ davranışının ardından ‘Neden hala hatalı şerit değiştirmekten kaynaklı trafik kazalarını ve bu kazalardaki ölüm ve yaralanmaları konuşuyoruz?’ sorusunun muhtemel cevaplarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.Neden hala şerit değiştirmeden kaynaklı trafik kazalarını konuşuyoruz?Geçtiğimiz bayram tatilinde, hatalı şerit değiştiren, popüler tabiri ile ‘makas atan’ bir sürücü 5 kişinin ölümüne ve 20 kişinin yaralanmasına sebep olmuştu.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda şerit değiştirmek ile ilgili tüm zorunluluk ve yasakların bütün açıklığı ile bulunduğunu hatırlatan Şener, “Neden hala hatalı şerit değiştirmekten kaynaklı trafik kazalarını ve bu kazalardaki ölüm ve yaralanmaları konuşuyoruz?” sorusunu gündeme getirdi.Şener, bu sorunun üç önemli sebebi olduğunu ifade etti ve şu şekilde sıraladı: - Sürücülerimizin trafikteki tehlikelerin ve bu tehlikelerin sebep olabileceği risklerin farkında olmamaları.- Trafik kurallarını bilmemeleri ve bilenlerin de bir kontrol ve denetim mekanizması yoksa kurallara uymamaları.- Bununla birlikte, etkin bir kontrol ve denetim sisteminin sürücülerin güvenli sürüş yapmaları için gerekliliği.Şener, ilk iki madde ile ilgili gerekli çalışmaların bugünden yapılması ile kontrol ve denetim kısmına büyük oranda gerek kalmayacağını belirtti. 14 saatlik eğitim trafiğe çıkmak için yeterli mi?Ülkemizdeki sürücü belgesi verme sürecindeki taşıt kullanma bölümünün, sürücü adayının taşıtı A noktasından B noktasına götürebilmeyi başarması üzerine olduğuna dikkat çeken Şener, “Ülkemizde en çok sayıda olan B sınıfı sürücü belgesini almak için zorunlu olan uygulama süresi 14 saat. Bu zaman diliminde sürücü adayının hem taşıtın kullanım fonksiyonlarını öğrenmesi hem akan trafiğe uyum sağlaması, yayalar, bisikletliler, motosikletlilere dikkat etmesi ve taşıta zarar vermeden, bir yere çarpmadan taşıtı kullanmayı öğrenmesi beklenir. Mümkün mü? Bu yanıtı taşıt kullanan herkese bırakıyorum.” dedi.Sol ayna - sol sinyal - sol ayna - sollama Tüm bu aşamaları tam olarak öğrenemeyen ama yine da trafikte taşıt kullanan sürücüler olduğuna değinen Şener, “Bu sürücüler, sürüş esnasında birçok güvenli olmayan sürüş davranışları sergiliyorlar. Bu durumu kabul edemeyiz ancak bu sürücüler bile isteye trafiği tehlikeye atmak istemiyorlar. Onlar hata yapıyorlar. İhtiyaçları olansa, hata yaptıkları konularda bilgi sahibi olmaları. Güvenli olmayan sürüş davranışlarının neler olduğunu, bu davranışların olumsuz sonuçlarını ve güvenli olan davranışların neler olduğunu öğrenseler büyük oranda bu davranışlarını olumlu yönde değiştirebilirler. Örneğin, bir taşıtı geçmek için şerit değişikliği yaparken son anda sol sinyalini verip geçiş yapma alışkanlığı geliştirmiş bir sürücüye, bir taşıtı geçmek için şerit değişikliği yaparken doğru sıralamanın; sol ayna kontrolünü yapmak, yolun arkası geçiş için uygunsa sola sinyal vermek, şeritten çıkmadan önce tekrar ayna kontrolü ile yolun arkasının uygunluğunu teyit etmek, uygun hızla diğer aracı geçmek, sağ ayna kontrolü ile arkadaki taşıtın güvenli mesafede olduğunu doğrulamak, sağa sinyal vermek ve başladığı şeride geri gelmek olduğu anlatılırsa bu davranış değişikliği sağlanabilir. Özetle; sol ayna - sol sinyal - sol ayna - sollama - sağ ayna - sağ sinyal - sağ ayna - şeride dönüş.” açıklamasını yaptı.Bazı sürücüler bile isteye ihlal yapıyor!Makas atanların, farkında olarak bu güvenli olmayan davranışı sergilediklerine dikkat çeken Yol ve Trafik Güvenliği Danışmanı Özgür Şener, “Kendilerini ve trafikteki tüm canlıların hayatlarını mahvetme potansiyelini bile isteye harekete geçirirler. Bir sebeple kendilerinde bulunan heyecan arayışının faturasını, kendisine, taşıttaki yolculara veya trafikteki diğer canlılara canları ile ödetirler. Bile isteye ihlal yaparlar. Bunu kabul etmek mümkün değil. Çünkü bu hiçbir yerde öğretilmiş, anlatılmış bir sürüş davranışı değil. Bu şekilde sürüş yapan kişilerin tespiti durumunda sürücü belgeleri ellerinden alınmalı ve bir daha taşıt kullanmalarına izin verilmemeli.” dedi.Şerit değiştirmek yerine hayat değiştirmek istiyorlar!Şerit değiştirmek yerine hayat değiştirmeye çalışanlara izin verilmemesi gerektiğine vurgu yapan Şener, sözlerini şöyle tamamladı:“Ülkemizde dört şeritli oto yollarımızda dahi trafik olmasının en önemli sebebi, sürücülerimizin şerit değiştirme kurallarını bilmemesi veya uygulamaması, her şeritte kendi istedikleri hızda sürüş yapmaları ve en sol şeridi uygun olmayan hızlarda işgal etmeleridir.”
Fakültemiz İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü UÇAN ve Doç. Dr. Müge ENSARİ ÖZAY İSG İyi Uygulama Ödülleri'nde jüri üyeliğine seçildi!Türkiye Kimya Petrol Lastik ve Plastik Sanayii İşverenleri Sendikası (KİPLAS) tarafından 2018 yılında yapılan işbirliği kapsamında bu yıl dördüncüsü düzenlenecek olan "İSG İyi Uygulama Ödülleri" değerlendirmeleri için fakültemiz İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü UÇAN ve öğretim üyesi Doç. Dr. Müge ENSARİ ÖZAY jüri üyeliğine seçildi!
İş Sağlığı ve Güvenliği Programı ilk doktora öğrencisini mezun etti. Sağlık Bilimleri Enstütüsü İş Sağlığı ve Güvenliği Doktora Programı ilk mezununu verdi. İş Sağlığı ve Güvenliği Programı doktora öğrencilerinden Nagihan Ersoy başarıyla yürüttüğü eğitimini tamamladı. Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl’ün danışmanlığını yürüttüğü “Termik Elektrik Santrallerinde İş Sağlığı Güvenliği Performans Ölçümü” üzerine yapılan doktora tezini başarıyla savunan Ersoy, mezun oldu. Haberin Detayı: https://uskudar.edu.tr/tr/icerik/41081/isg-doktora-programi-ilk-mezununu-verdi
Sadece yangın döneminde değil her zaman tedbirli olunmalıÜsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi (SBF) İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan sıklıkla karşılaştığımız orman yangınlarının nedenleri ve nasıl önlenebileceği hakkında önemli bilgiler verdi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı, Yangın Çıkış Sebebinin Araştırılması eğitimcisi Öğr. Gör. Abdurrahman İnce ise yangın söndürme çalışmalarında izlenen yol ve sonrasında yapılacaklar hakkında değerlendirmelerde bulundu.Yangınlar yüzde 90 insan kaynaklı…Bilinçsizlik, dikkatsizlik, ihmal, sabotaj, terör, plansız şehirleşme, doğa olayları, kazalar, enerji nakil hatları, temizlik ateşleri ve nüfus hareketliliği gibi durumların orman yangınlarına sebep olduğunu belirten SBF İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Ülkemizde nüfus artışının yoğun olduğu ve orman varlığının çok olduğu Ege, Akdeniz ve Marmara bölgelerinde özellikle yaz aylarında sıcaklıkların artması, rüzgârların, nem oranının düşmesi, tarım ve turizm hareketliliğinin artması sonucu orman yangınları yoğun olarak görülür. Orman yangınlarının yüzde 90’ının insan, yüzde 10’unun ise doğal kaynaklı olması insan faktörünün çok önemli olduğunu gösteriyor.” dedi.İklim değişikliğini durdurmak mümkünOrman yangınlarının doğal sebeplerini tetikleyen iklim değişikliği konusuna dikkat çeken Dr. Uçan, “İklim değişikliğini durdurmanın yolu var. Günlük hayatımızda bazı alışkanlıklardan vazgeçerek iklim değişikliğini önleme konusunda olumlu katkı sağlayabiliriz. Karbon ayak izini minimuma indirmeliyiz. Halkın bilinçlendirilmesi ve eğitilmesi konusunda çalışmalar yapmalıyız. Yenilenebilir enerji kaynaklarının teşvik edilmesi ve fosil kaynaklardan enerji kullanımının sınırlandırılması da gerekli. Mümkün olduğunca ağaçlandırma ve yeşillendirme çalışmaları yapabiliriz. İklim değişikliği, ortalama sıcaklıklardaki artış, yağışların azalması ve diğer hava olaylarındaki dengesizliklere neden olduğu için yangınlara da sebep olduğu görülmektedir.” şeklinde konuştu.Dr. Uçan: “En önemli adım halkın bilinçlendirilmesi”Orman yangınlarını önlemek için halkın bilinçlendirilmesi gerektiğinin önemine vurgu yapan Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Alanında uzman kişilerce kitle iletişim araçları aracılığıyla veya yüz yüze eğitimler verilmeli. Gönüllü itfaiyecilik yaygınlaştırılmalı ve özellikle hassas bölgelerdeki yerleşim birimlerinde oturan halka eğitici ve uyarıcı bilgiler verilmeli. Yaz döneminde ormanlık alanların denetimleri sıklaştırılmalı. Orman alanlarına giriş çıkışlar kapatılmalı. Yaz dönemlerinde orman sınırında olan ev, bahçe, işletme gibi insan kullanımında olan alanların ormana yakın bölümlerinde kolay yanıcı malzemeler olmamalı.” dedi.“Orman ile diğer alanlar arasında tampon bölge oluşturulmalı”Kırsal alanlarda yangın ihtimaline karşı söndürme malzemelerinin bulundurulması gerektiğine de değinen Uçan sözlerine şöyle devam etti:“Orman yangını mevsimi olan yaz dönemi öncesinde karayolu ve orman sınırındaki yolların her iki tarafında bulunan ot ve çalı gibi yanıcı maddelerin temizliği yapılmalı. Orman alanlarından geçen enerji hatlarının yakınındaki ot, ağaç ve çalı gibi maddelerin temizliği yapılmalı. Meteorolojiden yapılan sıcaklık uyarıları tüm iletişim kanalları ile halka ve ilgili tüm kurum ve kuruluşlara duyurulmalı. Orman ile tarım arazileri ve imarlı alanlar ile orman alanları arasında tampon bölge oluşturulmalı. Orman içi imarsız yapı ve tesislere izin verilmemeli. Orman alanı içinde faaliyet gösteren çobanlık, arıcılık ve avcılık gibi meslek mensuplarına genel ormancılık ve yangınlar hakkında eğitimler verilmeli. Orman alanları içerisinde ve sınırında orman muhafaza memuru, orman bekçisi ve kolluk kuvvetleri özellikle yangın sezonunda arttırılmalı.”Adım adım ‘Bir yangın nasıl söndürülmeli?’Muğla İtfaiye Daire Başkanı Mehmet Karyağdı ile birlikte Muğla’daki itfaiyeci adaylarına eğitim veren Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Öğr. Gör. Abdurrahman İnce ise, orman yangınlarının söndürülmesinin anayasada ve orman kanununda orman genel müdürlüğüne verildiğini hatırlattı. İnce, yangın söndürme çalışmalarında izlenecek adımları şöyle sıraladı:-Orman genel müdürlüğü söndürme çalışmalarında yerelde en büyük söndürme ekibi olan belediye itfaiyeleri ile sürekli işbirliği içerisinde ve koordineli hareket etmeli. -Orman yangınlarının söndürülmesi sadece orman genel müdürlüğünün sorumluluğuna bırakılmayıp ilgili tüm kamu, özel sektör ve STK’ları içine alan topyekün bir sorumluluk olarak değerlendirilmeli. -Orman yangını söndürme çalışması yürüten ekiplerin hedefinin sadece söndürmeye odaklanması ve başkaca ihtiyaçlarının karşılanarak bunları düşünmemeleri sağlanmalı.-Orman yangını söndürme çalışmaları havadan ve karadan 24 saat çalışma esasına göre yürütülmeli.-Söndürme koordinasyonunun orman genel müdürlüğü, söndürme çalışmalarına katkı sunan diğer tüm ihtiyaçların koordinasyonunun ise AFAD tarafından yürütülmeli. -Yangının gerçekleştiği ve söndürme imkanlarının yetersiz kaldığı ilin dışındaki illerden gelecek olan destek kuvvetleri AFAD ve orman genel müdürlüğü koordinasyonunda yürütülmeli.-Orman yangınları için mevsimlik söndürme personeli yerine yıl boyu görevli personel istihdam edilmeli ve bu personel o bölgedeki yerleşik kişilerden oluşmalı. Ekip sayıları yerden müdahaleyi etkin kılacak şekilde oluşturulmalı. -Örtü yangınlarına ya da yüksek enerjisi olmayan, çalışma şartlarının insan ve araçlara zarar veremeyecek özellikteki yangınlara doğrudan bu konuda eğitim almış ve sertifikası olan kişiler tarafından müdahale edilmeli.-Orman yangınına müdahale eden tüm kurumların telsiz ve diğer haberleşme sistemlerinin ortak olması gerekli. -Yangına müdahale eden orman itfaiye ve diğer su tankerlerinin yangın sahasında koordine edilebilmesi için araç takip sistemleri oluşturulmalı ve ortak bir platformdan koordine edilmeli. -Yangın sahasında müdahale eden ekiplerin dışında hiçbir sivil unsura izin verilmemeli.-Yangının etrafında iş makinesi ile yeterli genişlikte yangın söndürme şeridi açılmalı. Orman yangınlarında öncelik yangının kontrol altına alınmasıdır. Yanan ormanlık alanın etrafı yeterli genişlikte bir şeritle açılır ve yangının bu alan içinde kalması sağlanarak büyümesi önlenirse, bu ‘yangın kontrol altına alındı’ diye ifade edilmeli.-Yüksek enerjili, özellikle tepe yangını şeklinde hızlı ilerleyen yangınlarda yangına yaklaşılmasının emniyetli ve uygun olmayacağı durumlarda, yangına doğrudan müdahale edilmeden yangının kontrol altına alınması da genellikle iki yöntemle olur. İlki çalışabilecek uygun bir uzaklıkta insan gücü, iş makinesi ve arazözler ile yangın söndürme yöntemi, ikincisi ise yangının durdurulamayacağına kanaat getirilen durumlarda, süratle ilerleyen ve büyük sahalara intikal ederek tehlikeli olan yangınların durdurulması veya en azından yangının ilerleme hızının azaltılması amacıyla da karşı ateş yöntemi uygulanmalı.-Yangın mevsimi boyunca görev yapacak yangın ilk müdahale ekiplerinin sayısı arttırılarak hassas bölgelerde de mobil ekipler konuşlandırılmalı.-Yangına hassas gölgelerde yaşayan vatandaşlara iş makinesi, arazöz, greyder gibi yangında kullanılan araçların eğitimleri en hızlı şekilde verilmeli.Uzm. İnce: “Sadece yangın döneminde değil her zaman tedbirli olunmalı”Yangın sonrası yapılması ve dikkat edilmesi gerekenlere değinen Öğr. Gör. Abdurrahman İnce, öncelikle yanmış bir alana tekrar girerken alevlenmeler meydana gelebileceğinden dolayı dikkatli olunması gerektiğine vurgu yaptı. Yangının sebebi iyi araştırılması gerektiğini belirten İnce, aynı sebeple tekrar yangın çıkmaması için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini söyledi ve sözlerini şöyle tamamladı:“Yanan alanların ağaçlandırma ve yeşillendirme çalışmaları arazi yapısı ve iklim göz önünde bulundurularak yapmalı. Yanan alanların ormanlaştırma çalışmalarına hızlıca geçilmeli ve bu alanların denetimleri sıklaştırılmalı. Orman yangını sonucu oluşacak olan erozyona bağlı sel gibi ikincil afetler için gerekli tedbirler alınmalı. Yangın sezonunun bittiği güz döneminden itibaren orman yangınlarını önleyici faaliyetlere başlanmalı, yaz dönemi öncesi kısa bir döneme sıkıştırılmamalı. Tüm kamu ve özel sektör üzerine düşen sorumluluklar orman genel müdürlüğü ile koordineli, sürekli ve işbirliği içerisinde yerine getirilmeli. Sadece orman yangını döneminde değil diğer dönemlerde de önleyici ve koruyucu tedbirlerin alınmasına önem verilmeli. Orman genel müdürlüğünün yerelde tüm paydaşları ile işbirliğini arttırması gerekir.”Orman yangınları yüzde 90 insan kaynaklı! (uskudar.edu.tr)
Sağlık Bilimleri Fakültesi, İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan ve Kimya Mühendisi Öğr. Gör. Mustafa Cüneyt GEZEN, kurban bayramında kazaların yaşanmaması adına dikkat edilmesi gereken noktalara dikkat çekti....Kurban kesiminin mutlaka işi bilen kasaplar tarafından yapılmasının önemini vurgulayan uzmanlar, özellikle büyükbaş hayvanların kesiminin kasaplar tarafından yapılması önerisinde bulunuyor. Kesim sırasında yaşanacak olası kazaların önüne geçmek için yakındaki kişilerle arada en az 1 metre mesafe olması gerektiğini söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, kullanılacak aletlerin hijyen ve yeterince keskin olması gerektiği konusunda uyarıyor. Kimya Mühendisi Mustafa Cüneyt Gezen ise plastiklerin içinde bulunan kimyasalların, gıda ile temas ettiğinde gıdaya geçtiğini belirtiyor ve kurban etlerinin plastik poşet veya diğer plastik ürünlerle saklanmaması gerektiğinin altını çiziyor. Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, kurban kesiminde dikkat edilmesi gereken noktalara dikkat çekti. Üsküdar Üniversitesi Öğretim Görevlisi Tekstil Kimya Mühendisi Mustafa Cüneyt Gezen ise kurban etlerinin saklanmasında dikkat edilmesi gerekenlere değindi.http://www.canakkaleolay.com/Kazasiz-Kurban-Bayrami-icin-dikkat--64326