Betül Sarı; “Üsküdar Üniversitesi, benim şu an bulunduğum yere gelmemde çok büyük bir etken”
Üsküdar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü 2017 yılı mezunlarından olan Betül Sarı, eğitim hayatı ve okuduğu alanın detayları hakkında Üsküdar Üniversitesine röportaj verdi. Akademik alanda da başarı gösteren Sarı şimdi Avusturya Medizinische Universität Innsbruck Üniversitesinde doktora eğitimine devam ediyor.
“Keşfedilebilecek, öğrenilebilecek çok şey var”
Belirlediği hedeflerin alanını tercih etmesindeki en büyük sebeplerden biri olduğunu dile getiren Betül Sarı; “Küçük yaşlardan beri hedefim, önemli işler yapmak ve insanlığa yararlı olmaktı. Bu hedefim için ilgi duyduğum, beni heyecanlandıracak bir alan seçmek istedim. Biyoloji benim için her zaman böyle bir alan oldu. Düşünsenize, canlılarla, canlılıkla uğraşıyorsunuz. En basit yapıda olduğunu düşündüğünüz organizma bile ne kadar karmaşık. Keşfedilebilecek, öğrenilebilecek çok şey var. Moleküler Biyoloji dediğimiz zaten kocaman bir derya, gözle görülenin ötesinde neler oluyor onu anlamaya, öğrenmeye çalışıyoruz. Alanımın, bu denli yeni keşiflere açık olması ve her bulgunun aynı zamanda gelecekteki keşiflerin de önünü açması insana gerçekten değerli ve yararlı bir iş yaptığını hissettiriyor. Benim motivasyonum bu oldu diyebilirim.” dedi.
“Moleküler Biyoloji ve Genetik yurtiçi veya yurt dışında iş bulma şansı yüksek olan bölümlerden biri”
Bölümün çalışma alanlarını sektörel ve akademik açıdan izah eden Betül Sarı; “Ben olayın araştırma kısmında çalıştığım için diğer sektörler konusunda çok detaylı bir bilgiye sahip değilim. Ancak bölümümüzün mezunları ilaç sektörü, tüp bebek, hastanelerdeki test laboratuvarları, klinik veya bilimsel araştırma yapan kurumlarda çalışabilirler. Akademi düşünüyorlarsa da doktora eğitiminden sonra araştırmacı olarak kalabildikleri gibi çeşitli pozisyonlara başvurarak akademik bir kadroda yer alabilirler. Moleküler Biyoloji ve Genetik yurtiçi veya yurt dışında özellikle bilimsel araştırma alanında iş bulma şansı yüksek olan bölümlerden biri. Kendi biyoteknoloji şirketini kuran arkadaşlarımız dahi var. Bu yüzden yıllarca ‘geleceğin mesleği’ olarak anıldı. Şu son yıllarda da o geleceğe ulaştığımızı düşünebiliriz.” şeklinde konuştu.
“Üzerinde çalışılan konular gerçekten çok çeşitli”
Doktorasını yaptığı üniversite hakkında bilgi veren Betül Sarı; “Innsbruck Üniversitesi, Avusturya’daki en köklü üniversitelerden biri. Kuruluşu 1800’lere dayanıyor. Innsbruck Tıp üniversitesi, Innsbruck’taki ana üniversite olan Innsbruck Üniversitesinden ayrılarak kendi başına bir üniversite haline dönüşmüş ilk kurumlardan biri. Üzerinde çalışılan konular gerçekten çok çeşitli. Yalnızca klinik alanda düşünmeyin. Sadece bizim binamızda bile hücre döngüsü, biyoinformatik, biyokimya, norobiyoloji gibi farklı disiplinler çalışıyor. Temel bilimler ve klinik alanı birleştirdiği için büyük önem taşıyor. Örneğin aşı biliminde hem gerekli araştırmayı hem de bunun klinik uygulamasını yapabiliyorlar. Bu durumu multidisipliner bir çalışma hâkim diye kısaltabilirim sanırım. Benim birimim dışında elbette ki diğer bolümler ve çalışma alanları da Innsbruck Üniversitesinde mevcut. Öğrenciler fizik, mühendislik, yabancı dil gibi birçok departmanda eğitim görüyor.” dedi.
“Yolun daha başında olduğumu hissediyorum, öğrenmem gereken daha çok şey var”
Lisans mezuniyetinden sonra yaşadığı süreci dile getiren Betül Sarı; “Lisans, yüksek lisans ve doktora eğitiminden sonra araştırmacı olarak devam etme düşüncesi benim başından beri aklımda olan bir şeydi. Başka bir kariyer planı düşünmedim açıkçası. İngilizce hazırlık dönemini erken tamamladığım için mezuniyetim ara dönemde oldu. Tez dönemimde başvurular ile uğraşmak istemedim. Mezun olduktan sonra bir sonraki yıl için yüksek lisans başvurularımı yaptım. Tez dönemim pandemi dönemine denk geldi. Bu durumda benim için hem avantajlı hem de dezavantajlı bir süreç oldu. Evet, çalışmalarımı tamamlamak için vaktim vardı. Ancak yurt dışı odaklı düşündüğüm için pandemi koşullarında geleceğim çok belirsiz görünüyordu. Hepimiz o en başlardaki depresif süreci hatırlıyoruzdur. Sonuç olarak sadece 3-4 yere başvuru yaptım. Aslına bakarsanız bu konuda bir miktarda umutsuzdum. Ama sonrasında gerçekten büyük bir sürpriz yaşadım. Twitter’dan gördüğüm ve başvuru sürecini tamamlamak için epeyi zorladığım bir yerden olumlu sonuç aldım. Innsbruck Tıp Üniversitesinde mülakatlar sonuçlandığında yüzlerce kişi arasından sıyrılarak en çok istediğim projeye seçildiğimi öğrendim. Alanım için elzem olan temel teknikleri geliştirmeye ve yeni teknikleri öğrenmeye çalıştım. Türkçe ve İngilizce poster sunumları yaptım. Tez dönemim benim açımdan yoğun geçti. Doktora için yapabildiğim başvuru sayısı ise epeyi azdı. Bir sonraki yıl için daha çok başvuru yapmam gerektiğini düşünürken şu an çalıştığım üniversitemden mülakata çağırıldım. Birkaç gün içerisinde kabul aldığımı bildirdiler. Bulunduğum yer ve çalıştığım alanda gerçekten mutluyum ancak yolun daha başında olduğumu hissediyorum. Öğrenmem gereken daha çok şey var.” şeklinde konuştu.
“İyi bir ekip gerçekten iyi çalışmalar ve yayınlar çıkarıyor”
Yurt dışında eğitimlerine devam edecek öğrenciler için hem akademik alanda hem de sosyal yaşamdan tavsiyeler veren Betül Sarı; “Bölümden tamamen bağımsız olarak çalışmayı istediğiniz kurumlar ile alakalı başvuru döneminden en az bir dönem önce bu yerleri belirleyerek bilgi toplamanızın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Gerek iş başvurularında gerekse bu tarz akademik başvurularda başvuru sayısını arttırmak ciddi bir önem taşıyor. Çünkü karşınızda tüm dünyadan öğrenciler var. Mülakat sürecine ulaştıklarında ise çalışacakları ekibi iyi gözlemlemelerini önerebilirim. Ayrıca akıllarındaki bütün soruları sormaya çalışsınlar. ‘Haftada kaç saat çalışılıyor, zaman yönetimi sizin elinizde mi?’ gibi sorular çok basit görünse de bence çok değerli. Herkesin kendine özgü versiyonları olan bir biyolojik saati mevcut. İyi bir ekip gerçekten iyi çalışmalar ve yayınlar çıkarıyor. Fakat günde 12 saat çalışıyorsa tahmin edersiniz ki bu herkesin dayanabileceği bir tempo olmaz. Sosyal açıdan iş ve eğitim yaşamınıza önem verdiğiniz kadar insanlarla olan ilişkilere de önem vermeniz gerekiyor. İnsan kafasını boşaltmadan sürekli aynı şeylere konsantre olarak çok verimli çalışamaz. İş ve insan ilişkileri konuları aslına bakarsanız birbirinden çokta bağımsız konular değil. Konuştuğunuz, bir yerlerde buluşup kahve içtiğiniz arkadaşlarınız ileride sizlerin takım arkadaşı olacak veya hiç aklınıza gelmeyecek konularda size yardımcı olarak iletişim ağını meydana getirecekler.” dedi.
“Çok çalışmak, çok okumak ve en önemlisi gerçekten merak etmek gerekiyor”
Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünü tercih ederken dikkat edilmesi gerekenlerden bahseden Betül Sarı; “Moleküler Biyoloji ve Genetik, gerçekten çok değerli ve önü açık bir alan. Ancak insanlar tarafından bazen gerçeküstü öğeler yüklenebiliyor. Biraz abartarak söylüyorum. Her gün canlı klonluyormuşuz gibi bahsediliyor. Ama şöyle bir şey var bizim alanda her şey gerçekten yavaş ilerliyor. Defalarca aynı deneyi tekrar ederek, kendi hipotezinin doğruluğu için diğer olasılıkları elemeye çalışarak o koşullardaki doğru bilgiye ulaşmaya çalışıyoruz. Bunun için çok çalışmak, çok okumak ve en önemlisi gerçekten merak etmek gerekiyor. Yani havalı olduğu için tercih edilebilecek bir alan olduğunu düşünmüyorum.” şeklinde konuştu.
“Üsküdar Üniversitesi, benim şu an bulunduğum yere gelmemde çok büyük bir etken”
Üsküdar Üniversitesine karşı duyduğu memnuniyeti dile getiren Betül Sarı; “Üsküdar Üniversitesi, benim şu an bulunduğum yere gelmemde çok büyük bir etken. İlk öğrenciler olduğumuz için de sayımız azdı. Bu yüzden hocalarımızla temasımız daha fazlaydı. Bize gerektiğinde bir danışman, gerektiğinde birer abla-abi oldular. Ofislerinin kapısını çalmaktan hiç çekinmedik. Yönlendirmeleriyle stajlarımızı yaptık. Erasmusta derslerimizi ayarlamak için beraber uğraştık. Yüksek lisans-doktora süreçlerinde referansa ihtiyacımız olduğunda cevap alamama gibi bir şey hiç yaşamadık. Bize her aşamada yardımcı oldular. Hazırlık döneminde anadili İngilizce olan okutmanlardan ders aldık. Ben dâhil olmak üzere muhtemelen pek çoğumuz, İngilizceyi akıcı konuşabilmeyi onlar sayesinde başardık. Üniversitemiz hem staj konusunda hem de dönem değişim öğrencisi olarak yurtdışına gidişimi sağlayan Erasmus olanağı için çok uğraştı ve bu şekilde pek çoğumuzun hayatında değerli birer kapı açtı. Orada tanıştığımız hocalar sonraki başvurularımız için referansımız oldu. Arkadaşlarımız da bizlere birçok konuda destek oldular. Özetle, Üsküdar Üniversitesinin gerek özgeçmişimde gerekse benim genç yetişkinlik zamanı oturan karakterimde payı çok büyük. Emeği geçen herkese minnettarım.” dedi.
Röportaj: Remziye Çopur
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)