Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Hayat mükâfatını vazgeçmeyenlere, tahammül edenlere veriyor”

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Yüksek Lisans ve Doktora programı Sinir Bilimleri tarafından düzenlenen online söyleşinin konuğu oldu. Çevrimiçi gerçekleştirilen programda ‘Geleceğin Lider Beyinleri’ konusuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, başarının hayattaki zorluklar ve engeller karşısında mücadele edilmeden kazanılamayacağını vurguladı. Tarhan; “Hayatta başarının yolları hep böyle çiçekli yollar değildir. Başarının yolları taşlı, çamurlu yollardadır. Eğer üşengeçseniz, tembelseniz, engeller olduğu zaman yolu değiştirirsiniz. Her engelde yolu değiştirdiğinizde ise ne olur? Treni kaçırırsınız. Hayatta öyle bir gizli psikoloji yasası var. Hayat mükafatını zorluklara karşı vazgeçmeyenlere, tahammül edenlere veriyor. Hayatta ancak böyle olursak ilerleriz. Yoksa öbür türlü sadece rutini tekrar eden birisi oluruz.” ifadelerini kullandı.

“Anne ve babalıkta liderlik, çocuğu mutlu etmek değil çocuğu hayata hazırlamaktır”

Ebeveynlikte liderliğin çocuk üzerindeki etkisinden bahseden Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Liderliğin en önemli özelliği problem çözme, stres yönetimi, kendini yönetme. Onun için liderlikte kendi kendinin lideri olamayan biri takım lideri olamaz. Onu söyleyelim. Bu yüzden önce liderliğe kendimizden başlayacağız. Mesela bir anne evde lider olursa ancak çocuklarının üzerinde söz geçirebilir ve orada kuralları uygulayabilir hale getirebilir. Ama liderliği çocuğa kaptırırsa ki bugün bu durum çok yaygın, liderlik evin küçük hükümdarında olur. Özellikle Karadeniz Bölgesinde erkek çocuklar. Her istediği yapılır, her şeyine izin verilir. Ondan sonra çocuk ergenlik zamanına geldiğinde kaçmaya, madde kullanmaya, kafa tutmaya başlar. Sen onu şımarttın aslında. Liderlik bu değil! Anne ve babalıkta liderlik, çocuğu mutlu etmek değil çocuğu hayata hazırlamaktır… Liderlik budur.” şeklinde konuştu.

“21. yüzyıl becerilerini bilirsek geleceğin lider nesillerini yetiştiririz”

Liderliğin tek bir alanda değil duygusal zekâ ile birlikte bütüncül olarak ele alınması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Albert Einstein büyük bir bilim adamı. Herkes biliyor, onu örnek alıyor fakat iyi bir lider değil. Nobel Fizik Ödülü sahibi, yüksek zekâsı var, mükemmel keman çalıyor, satranç oynuyor ama duygusal zekâsı yerlerde sürünüyor. Yani liderlikte duygusal zekâ onun için önemli. Duyguları yönetebilmek. Evliliğinin 10. yılında karısına şöyle diyor bakın. ‘Seninle evli kalmamı istiyorsan benden şikâyet etme, yemeğimi üç öğün düzenli olarak odama getir, benden dostluk yapmamı bekleme’ hangi kadın kabul eder bu durumu? Karısı da kabul etmemiş. Ondan sonra da bir daha evlenmemiş ya da doğru dürüst sıcak bir evliliği olmamış Einstein’ın. Çocukları da perişan olmuş. Çocuğunun biri şizofren oluyor mesela. Şimdi bu matematiksel zekâsı yüksek, ilim dünyası için bir lider ama aile lideri değil. İyi lider olamamış. Onun için liderlik sadece tek bir alanda değildir bütünsel bir liderliktir. Tamamlayıcı, bütüncül bir liderlik olması gerekiyor. Bu nedenle 21. yüzyıl becerilerini bilirsek geleceğin lider nesillerini yetiştiririz.” dedi.

  “İnsanın hedefe yaklaşırken attığı her adım başarıdır”

Asıl başarının kişinin hayattaki günlük değerlendirmeleri ile değil hedefi doğrultusunda verdiği mücadele ile belirlenmesi gerektiğinden bahseden Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “İyi bir lider olmak istiyorsan ego idealin olacak, hedefin olacak. O hedefe seni yaklaştıran her şey bir başarıdır. Ama hedefinin ortasında başarı yükleyemezsin. Ne zaman anlaşılır senin başarılı olduğun? Hayatının sonunda anlaşılır. Başarılı gözüken bir insan şu an da ne başarılıdır ne de başarısızdır. Çünkü hedefe ulaşıp ulaşmadığı belli değil. Başarısı toplam başarıdır. Bu yüzden bir insana başarılı diyebilmek için bir fabrikada ürünün sadece o gün iyi çıkması yetmez toplam kalite olmalıdır. Fabrikanın 3 sene, 5 sene, 10 sene sonra da o kalitede üretebiliyor olması lazım. İşte o zaman bu fabrika kaliteli iş yapıyor diyebiliriz. Başarıda da öyle. Bugün başarılı olman yetmez. Yarın nasıl olacak? 1 sene, 5 sene, 10 sene sonra ne olacak? Onun için o kişi, başarısının ölçülebilir bir hale gelmesi için hedef belirleyecek. İnsanın hedefe yaklaşırken attığı her adım başarıdır. Ondan uzaklaştıran her adım ise başarısızlıktır o kadar. Çok basittir aslında başarı kavramı. Bir gemi gibidir. Gideceği liman belli değilse rüzgâr yardım etmez ona. Amacını, gideceği yeri bilmiyorsa her olay onu sürükler. Ama gideceği yeri biliyorsa rüzgâra karşı pozisyon alır ve ilerler. Doğru pozisyon almak hedefle ilgilidir. Kendi egosunu hedef yaptıysa ona göre yaşar bir insan, vatanını hedef yaptıysa ona göre yaşar, ilahi rızayı hedef yaptıysa ona göre yaşar. Neyi hedef yaptıysa ona göre yaşar insan. İnsanın değeri, değerlik ölçüsü odur. Bir insanın hedefi kalite ölçüsüdür. Başarı ölçüsü hedefine göre belirlenir. Hedefi sadece yemek, içmek, üremekse bu insanın diğer canlılardan bir farkı yoktur ki bu insan hayvansal yüzeyde düşünen bir insandır. Hâlbuki insanın başkaları için, toplum ve insanlık için bir şeyler üretmesi lazım. Kendini aşmayı başarması lazım. Asıl gerçek başarı odur.” dedi.

“Hayat mükafatını zorluklara karşı vazgeçmeyenlere, tahammül edenlere veriyor”

Başarının hayattaki zorluklar ve engeller karşısında mücadele edilmeden kazanılamayacağını vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Tembellik sosyal bir hastalıktır. Tembel insan hayatta eksiye doğru yaşıyordur. Tembelliği fazla öven bir çağdayız ama kimse istemez sabah tatlı uykusundan kalkıp da işe gitmek, oturup matematik çalışmak, bunlar insan nefsine zor, ağır gelen şeylerdir. Ama hayatta başarının yolları hep böyle çiçekli yollar değildir. Başarının yolları taşlı, çamurlu yollardadır. Eğer üşengeçseniz, tembelseniz, engeller olduğu zaman yolu değiştirirsiniz. Her engelde yolu değiştirdiğinizde ise ne olur? Treni kaçırırsınız. Hayatta öyle bir gizli psikoloji yasası var. Hayat mükafatını zorluklara karşı vazgeçmeyenlere, tahammül edenlere veriyor. Hayatta ancak böyle olursak ilerleriz. Yoksa öbür türlü sadece rutini tekrar eden birisi oluruz.” ifadelerini kullandı.

“Doğru kararlar verebilmek için öğrenmeye, kendimizi geliştirmeye açık olmamız lazım”

Kişinin duygusal zekasının sadece çevresi, anne ve babasından ibaret olmadığına kendi duygusal gelişimine kendi tercihleri doğrultusunda yön verebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Duygusal zekayı da iyi eğitmek gerekiyor. Şu anda duygusal zekâ bilimsel bir kategori haline geldi. Duyguların eğitimi yapıldığı zaman bunların uygulamaya geçmesi maalesef lafla olmuyor. O düşüncenin inanış haline dönmesi için düşünceye duygu katmak gerekiyor. O da yetmiyor düşünce artı duygu ikisi birleşirse ancak bir inanış haline geliyor. Onu devam ettirirsek alışkanlık oluyor bu durumu altı ay kadar sürdürürsek de kişilik haline geliyor. Ancak ondan sonra kişi artık onu sürdürülebiliyor. Bu da karakter ve ahlak inşasıyla ilgili. Yani kişi bunu ancak kendisi tercih edip seçecek. Mesela iyi bir aile ortamında büyüdüğü halde alimden zalim çıkabiliyor. Zalimden de alim çıkabilir yani her şeyi çevre, anne baba oluşturmuyor onun için bizim böyle durumlarda doğru kararlar verebilmek için öğrenmeye, kendimizi geliştirmeye açık olmamız lazım. Ben bizim kurumda söylüyorum hep, üniversitede de hastanede de NPİSTANBUL’ da da söylüyorum eleştiri armağandır. Eleştiri bir geribildirimdir. Eğer işe yarıyorsa hatamızı düzeltir işimize yaramıyorsa yolumuza devam ederiz. Eleştiriden korkan bir insan ilerleyemez. Bu gibi durumlarda bakıyorsunuz bazı insanları korkuları yönetiyor. Halbuki korku tehlikelerden korunmak için belli bir miktarda yeterlidir. Hayatta korkuyla karar vermek insana hata yaptırır. Onun için bizim burada korkularımızı yönetebilmemiz, dozunu iyi ayarlamamız lazım.” dedi.

Muhabir: Meryem Türk

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)