Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Endüstri 4.0 bilgi tabanlı evreni ortaya çıkardı”

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi tarafından organize edilen “5. Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi”ne konuşmacı olarak katıldı. Tarhan, “Nörokuantoloji ve Yaratılış” başlıklı konuşmasında Endüstri 4.0 ile birlikte model olarak dijital yani bilgi tabanlı evren tanımının ortaya çıktığını ifade etti. DNA’daki kromozomların ve DNA zincirinin çok yakın ilişkili çalıştığını belirten Tarhan, “Bir insanın aslında kimliği ve kişiliği beyninde şekilleniyor. Yüzde 30-40 civarında bilgi genlerden geliyor, bunun üzerine yüzde 60-70 oranında sonradan inşa edilen bir kişilik yapısı var.” diye konuştu.

“Bir insanın kimliği beyninde şekilleniyor”

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi tarafından düzenlenen “5. Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi”ne katıldı. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Nörokuantoloji ve Yaratılış” başlıklı açılış konuşmasında Endüstri 4.0 ile birlikte dijital bilgi tabanlı evren tanımının ortaya çıktığını ifade etti.

Endüstri 4.0 ile bilgi tabanlı evren ortaya çıktı

İçinde bulunduğumuz evrenin daha önce madde tabanlı evren olarak tanımlandığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Son 10 yıla kadar da madde tabanının ötesinde enerji tabanlı bir evren olduğundan bahsedildi. Endüstri 4.0 ile birlikte model olarak dijital yani bilgi tabanlı evren tanımı ortaya çıktı. Katı, sıvı ve gaz olmak üzere maddenin 3 hali olduğu kabul ediliyordu. Şimdi de bilgi hali var. Evrende büyük bir veri tabanı mevcut. Evrensel veri tabanı modelinde dalga boyu ve frekans dağılımı vardır. Frekans ne kadar düşükse dalga boyu ona paralel olarak yüksek olmalıdır. Elektromanyetik bir evren içinde olduğumuzu ve bunun bilgi ile yönetildiğini vurgulamak gerekiyor.” dedi.

İnsan beyninde 140 milyar civarında hücre bulunuyor

İnsan beyninin elektriksel ve kimyasal iletilerle çalıştığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “140 milyar civarında hücre olduğu bilinen insan beyninde snaptik ateşlemeler meydana geliyor. Beyindeki hücreler bu şekilde çalışıyor. Psikiyatrik hastalıklara da artık daha çok ‘beynin şu bölgesinin konuşma bozukluğu’ olarak bakılmaya başladı. İnsan beyninde voltaja bağlı çalışan iyon kanalları var. Voltaja bağımlı iyon kanallarına uyarı geldiği zaman kalsiyum, sodyum, potasyum kanalları açılıyor ve hücrenin içerisine elektrik akımı başlıyor. Belli bir seviyeye geldiğinde aksiyon potansiyeli oluşuyor. Hücreler harekete geçiyor ve beyindeki bir hücre, diğer hücre ile konuşmaya başlıyor. Beynin böyle bir özelliği var.” diye konuştu.

Bir insanın kimliği beyninde şekilleniyor

DNA’daki kromozomların ve DNA zincirinin çok yakın ilişkili çalıştığını belirten Tarhan, “Çevre, genleri değiştiriyor. Bir insanın aslında kimliği ve kişiliği beyninde şekilleniyor. Yüzde 30-40 civarında bilgi genlerden geliyor, bunun üzerine yüzde 60-70 oranında sonradan inşa edilen bir kişilik yapısı var. O beyindeki genetik poliformizmi yapıyor. O poliformizme göre de bireyin kişiliği şekilleniyor.” ifadelerini kullandı.

Beynin ön bölgesi olmasaydı medeniyetler olmazdı

Kaliforniya Üniversitesi tarafından depresyon tedavisinden önce ve sonra beyindeki etkileri gösteren bir çalışması gerçekleştirildiğini ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İnsanı insan yapan beynin ön bölgesidir. Beynin ön bölgesi olmasa medeniyet olmazdı. Tedaviden sonra beynin ön bölgesi ve diğer bölgeleri benzer hale geliyor. Şizofrenik kişilerde beynin ön bölgesindeki insani özellikleri çalışmıyor. Arka bölgesinde ortaya çıkan etkiler ise hayal dünyasında yaşayan bir insan durumuna getiriyor. İnsan beyni aslında bir makine gibi çalışıyor. Genel bütün hücreler için de geçerli ama daha çok kaliotik hücrelerde ve beyin hücrelerinde akıllı fonksiyon var. Diğer hücrelerde bu kadar akıllı fonksiyon özelliği bulunmuyor. Beynin hesaplamalı fonksiyon özelliği var.” dedi.

Kuşların beyninde kuantum pusula var

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kuşların beyinlerinde kuantum pusula olduğunu söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:

“Kıtalararası ve hem de gece uçabiliyorlar. Kuşlar beyinlerinde mavi ışık fotonunu soğuruyorlar. Süper pozisyonuna getiren farklı bir spin durumu ortaya çıkıyor. Kuşların beyninde yön belirlemek için bunu okuyan sinyaller var. Böylece rahatlıkla Kudüs’ten bırakılan bir kuş İstanbul’daki yerini bulabiliyor. Bunu da manyetik dalgalar sayesinde yapabiliyorlar. Hatta deprem zamanında manyetik dalgaları kullanamadıkları söyleniyor. Sadece kuşların değil başka canlıların da dünyanın manyetik alanını algıladığına dair bulgular var. Yakın zamanda yayınlanan bir çalışmaya göre insanlar da manyetik alanı algılayabiliyor. Dr. Kwon – Seok Chae ve arkadaşları uzun süre aç bırakılan insanların dünyanın manyetik alanını algılayarak besin kaynağına yöneldiklerini deneylerde gösterdi. Doku kültürlerinde maymun ve insan sinir hücreleri birbirleri ile haberleşerek aynı yönde üreyebiliyorlar.”

2003’te Manyetik Uyarım Tedavisi’ni Türkiye’ye getirdik

Beyin – kuantum ilişkisinde narkozun çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “İnsanlar narkozla uyutuldukları zaman bilinçlerini nasıl kaybettikleri ile ilgili çok çalışma yapılmış. O noktada da kuantuma ulaşılmış. Beyindeki biyolojik süreçler de kuantuma göre aslında çok elverişli değil çünkü kuantum soğuk süreçleri istiyor. O yüzden kuantum dayanıklılığı uzun sürmüyor. 2008’de FDA’nın onayladığı Manyetik Uyarım Tedavisi’ni 2003’te Türkiye’ye getirdik ve yoğun olarak kullanıyoruz. Hatta daha ilerisi Deep TMS çıktı. Bu yöntemde beynin özel bölgelerine manyetik uyarı gönderilerek tedavi yapılabiliyor. Beyne manyetik uyarılar veriliyor ve beynin derinlerindeki limbik sistemine kadar ateşleme yapılıyor. Nöronlar aktif oluyor ve bu şekildeki bir mekanizma ile beyindeki enerji akışı değiştirilerek ilaçların etkisi artırılıyor. Bir diğer tedavi yöntemi de fototerapi yöntemi. Bu yöntemde tedavi ışıkla yapılıyor.” ifadelerini kullandı.

Bilimsel verileri daha çok birleştirmeliyiz

Şu anda Amerika’da Louisiana gibi eyaletlerde evrime karşı ‘akıllı tasarım’ın ders olarak okutulduğunu belirten Tarhan, “Yakında bir kitap çalışmasında da yayınlayacağız. Akıllı tasarım, evrime karşı bir dış zekanın evrimi tasarladığı ile ilgili bir düşünce tarzıdır diyebiliriz. Artık kabul edildi ve onay görüyor. Bilimlerin ışığında yaratılış hareketine başlamamız çok yerinde oldu. Bu, geleceği yakalamaktır. Bilim ve aklın hakim olduğu bu çağda bilimsel verileri daha çok birleştirmemiz gerekiyor.” diye konuştu.

 

Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)