Prof. Dr. İbrahim Öztek: “Türkiye Cumhuriyeti birliğini en üst seviyeye çıkarmamız lazım”
Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Başkanı, Anadolu Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Prof. Dr. İbrahim Öztek, MGTV YouTube kanalında yayımlanan 5. Kuvvet programına konuk oldu. 30 Ağustos Zafer Bayramının anlam ve önemine dikkat çeken Öztek, Türklerin köklü bir tarihi olduğunu ve şu anda da ülkeyi unutturmak isteyen büyük düşmanlar olduğunu belirtti. Türkiye Cumhuriyeti birliğinin en üst seviyeye çıkartılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. İbrahim Öztek, Türk milletinin kahramanlarının aynı genlerden geldiğini ve kutsal miraslar bıraktıklarının altını çizdi. Türk tarihinde gerçekleşen iki önemli zaferin detaylarını da dinleyenlere aktaran Öztek, tarihteki en büyük iki zaferin 26 Ağustos zaferleri olduğuna değindi.
Online gerçekleştirilen program yoğun ilgi gördü. Programa aynı zamanda Şair-Düşünür Levent Ağaoğlu da konuk oldu.
“Bu iki zafer Türk ve Dünya tarihini değiştirmiştir”
Türk tarihinde gerçekleşen iki önemli zaferden bahseden Prof. Dr. İbrahim Öztek; “Tarihimizdeki en büyük iki zafer 26 Ağustos zaferleridir. Biri Malazgirt Meydan Savaşı Zaferi, diğeri Başkomutanlık Meydan Savaşı Zaferidir. Bu iki zafer Türk ve Dünya tarihini değiştirmiştir. Her ikisinin başında da Türk’ün en büyük komutanları yer almış ya da tarih onlara destan yazan, tarihi değiştiren komutanlar unvanını yakıştırmıştır. Bu iki komutandan birisi Mehmet Alparslan öteki Mustafa Kemal’dir. İsimlerine bakacak olursak, her ikisi de yüce peygamberimizin isimlerini veya sıfatlarını taşıyor. Onun için biri Müslüman Türklere Anadolu'nun kapılarını açıyor ve açtıktan sonra da ‘Size öyle bir vatan aldım ki ebediyen sizin olacaktır.’ diyor. Diğer yandan Alparslan'ın bu güzel sözünü tamamlayan yine Mustafa Kemal Atatürk bize şöyle diyor; ‘Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ama Türkiye Cumhuriyeti payidar kalacaktır.’ yani sonsuza kadar yaşayacaktır diyor.” ifadelerini kullandı.
Kanlarının son damlasına kadar savaştılar
Sakarya Meydan Muharebesinden bahseden Öztek; “Sakarya Savaşı çok büyük bir savaş, 6 bin şehidimiz var. Tam 40 bin kişi var yaralı ve kayıp diye geçen. Öteki tarafın ise 23 bin kaybı var. Onların ölüleri bizimkinden biraz daha az. ‘Burası bir kan savaşıydı.’ diyor Atatürk. Çünkü hem subaylarımızı kaybettik hem de çok büyük bir zayiat verdik. Sakarya Savaşında sonra düşman yeniden geri çekildiğimiz yerlere saldırdığı zaman Atatürk şu emri verdi; ‘Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır.’ Yani bulunduğunuz yerde, birliklerinin olduğu yerde kanınızın son damlasına kadar savaşacaksınız. Bir adım dahi geri adım atmayacaksınız. Hakikaten öyle oldu. Düşman çok büyük bir direnişle karşılaştı ve ilerleyemedi. İlerleyemediği gibi geri çekilmek zorunda kaldı. Düşman ne kadar saldırdıysa ne kadar güç kullandıysa başarılı olamadı ve biraz daha geri adım atmak zorunda kaldı. Geri adım atmak zorunda kalınca Türk birliklerinin üstünlüğü ortaya çıktı ve artık 26 Ağustos dediğimiz büyük zaferin günleri başlıyordu.” şeklinde konuştu.
Ardından 40 bin gazi yürüdü…
Bizans ordusunu yenmede Turan taktiğinin önemine dikkat çeken Öztek; “Alparslan beyaz atı üstünde, kefenim diye tarif ettiği beyaz giysileri ile ‘Ben şehadet şerbetini içmeye gidiyorum.’ dediğinde ardından 40 bin gazi yürüdü. Alparslan, kendi ordusundan neredeyse dört misli büyük Bizans ordusunu öğleden sonra başladığı ok yağmuru ve Turan taktiği uygulamalarıyla akşama doğru imha etmiş, başındaki Kral komutan Romen Diyojen’i esir almış sonra onu bağışlamıştır.” dedi.
30 Ağustos günü zafer tüm cephelerde kazanıldı…
Savaşın detaylarından bahseden Prof. Dr. İbrahim Öztek; “Mustafa Kemal Paşa Sakarya isimli al atı üstünde, “Her karış vatan toprağı kanlarımızla sulanmadıkça kurtuluş yoktur ya istiklal ya ölüm!’ diyerek, muhteşem emrini verdi; ‘Ordular ilk hedefiniz Akdenizdir ileri!’ 26 Ağustos sabahı başlayan Büyük Taarruz, 27 Ağustos’ta tüm cephelerde devam etti. 28-29 Ağustos günleri ise yine bir Turan taktiği ile Yunan ordusu çevrildi. Kaçış yolları engellendi ve büyük bir kısmı imha edildi veya esir alındı. Esir edilenler arasında Yunan Başkomutanı Trikopis de vardı. O da Mustafa Kemal Paşa tarafından bağışlandı. 30 Ağustos günü ise zafer tüm cephelerde kazanıldı. Kalan düşman ise Akdeniz’e doğru kaçıyordu. Alparslan’ın Muş ovasındaki bu büyük savaşı Sultanlık tepesinden yönettiği gibi, Mustafa Kemal Paşa da savaşı Zafer Tepeden yönetiyordu. Alparslan, Bizans’la birlikte Bulgar, Slav, Gürcü, Ermeni ve Avrupalı Türk birliklerini yenerken, Mustafa Kemal Paşa da Yunan’ı yok ederken, ülkeyi işgal eden Birleşik Krallık, Fransa ve İtalya gibi itilaf devletleri ile onların kuyruğuna takılan Ermenileri de dize getiriyordu. Alparslan, zaferden sonra; ‘Size öyle bir vatan aldım ki, ebediyen sizin olacaktır.’ diyordu. Beş yıl boyunca vatanın ırz, namus, şeref ve haysiyetine kastetmiş, yedi düvel denilen tüm düşmanlarından vatanı kurtaran Mustafa Kemal Paşa ise ‘Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar payidar kalacaktır.’ diyordu.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye Cumhuriyeti birliğini en üst seviyeye çıkarmamız lazım”
Her ne olursa olsun Türk birliğinin korunması gerektiğine vurgu yapan Öztek; “Bugün Türkiye'nin nüfusu 84 milyonu geçiyor. Nüfusun büyük bir kısmı genç bir nüfus ve gelişen ekonomisi var. Güçlü ordusu var. Dünyanın en büyük ordularından birine sahibiz. Köklü bir tarihimiz var. Kültürümüz büyük. Yer üstü ve yer altı zenginliklerimiz, enerji yolları Anadolu'dan geçiyor. Jeostratejik yapımız bizi dünyanın en önemli ülkesi haline getiriyor. Bu ülkeyi unutturmak isteyen çok büyük düşmanlar var. Düşmanlarımız hiç eksilmedi. Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için, medeniyet, bilim ve fende destanlar yazmak için, medeni ülkelerin üstüne çıkmak için kendinde kuvvet bulacaktır. Ecdadını tanıdıkça kendinde kuvvet bulacaktır. Biz bozuldukça düşmanlarımıza kolay yem olacağımızı da hiçbir şekilde unutmayalım. Onun için ne olursa olsun kim hangi yapıya sahip olursa olsun Türk birliğini, bu milletin birliğini tesis etmek lazım. Türkiye Cumhuriyeti birliğini en üst seviyeye çıkartmamız lazım. Türk milletinin kahramanları aynı genlerden gelmektedir. Bize kutsal miraslar bırakmışlardır. Görevimiz bu miraslara sahip çıkmak ve şanlı tarihimizin şanlı sayfalarını çoğaltmaktır. Zafer haftamız kutlu olsun.” şeklinde konuştu.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)