Beyin kapasitesinin sırrı yeniliğe açık olmak!




Üsküdar Üniversitesi Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan beyin ve zeka ilişkisini Platin dergisi için değerlendirdi:

Bir bilgisayar metaforuyla yaklaşırsak hafıza, bilgisayarın hard diski konumunda yer alıyor. Hafızanın özelliğinde yakın bellek, uzak bellek, çalışan bellek, örtülü bellek gibi tanımlar bulunuyor. Günümüzde bilinçaltı teriminin yerini örtülü bellek terimi almış durumda. Kısa bilgileri akılda tutup daha sonra kullanmaya çalışan bellek yani… Bir de uzun vadeli çalışan bellek var ki bu bellek çocukluktan beri gelen kalıcı hatıraları muhafaza eder. Yani insan beyninde çok büyük bir bellek olduğunu söyleyebiliriz. Son yıllarda yapılan tespitlere göre; insan beyni karar verirken p300 dalgası üretiyor. Yani bir karar verdikten 300 milisaniye sonra beynimizde bir aksiyon potansiyeli ortaya çıkıyor. Bu bazı ezberleri bozan bir durum. Çünkü buna göre beynimizin üzerinde başka bir beyin var. Yani son zamanların en çok konuşulan konusu; kuantum beyin.

Bilimsel bir tez olarak da görülen, bilgileri depolayan kuantum beyin. Bütün öğrenilen bilgiler kuantum beyne de yazılıyor aynı zamanda. Beynimiz sadece bilgileri kuantum beyne aktarmak için bir aracı. Yani Big Data kuantum beyinde toplanıyor. Kuantum dinamiğine göre düşünürsek bunun bir sınırı yok.

Asperger Sendromu
 

 Bir insan, beynini kullanmayı biliyorsa her şeyi öğrenebilir. Buna en güzel örnek Asperger Sendromu’dur. Asperger Sendromu olan kişilerin beyninde deha adacıkları vardır. O deha adacıklarında örneğin kişi pencereden dışarı bir yere bakar, arkasını döner ve aynısını çizebilir. Otizmli bireylerde de farklı ve şaşırtıcı bilgiler, yetenekler mevcuttur. Yapılan araştırmalar beynin ön bölgesinin özel geliştirilmesinin dışında kuantum bir beyin olduğuyla ilgili bilgilerin olduğunu destekliyor.

Bilgiyi alma, öğrenme, beynin kapasitesinin kullanılması, en iyi bilgiyi kaydetme kısmı SMR dalga olarak adlandırılan dalgalarla tespit edilebiliyor. Mesela kedilerin öğrenme pozisyonlarına bakıldığında, kediler vücudunu sakin bir şekilde tutar ama başı ve kulakları dik bir pozisyondadır, etrafı gözlemler o beyinde alfa dalgası üretir. Bu en iyi öğrenme pozisyonudur. Yani vücut istirahatte ama beyni uyanık haldedir. Bir şekilde rahatlatılmış uyanıklık halindedir. Kişiler de bunu başarabilirse öğrenme daha kolay bir hal alabilir. Rahatlatılmış uyanıklık halinde öğrenme uzun süreli öğrenmedir. Kişide hem kalıcıdır hem de stresten uzak durma halidir.

Derinlemesine öğrenme

Bir diğer öğrenme de derinlemesine öğrenmedir. Buna veri madenciliği de diyebiliriz. Derinlemesine öğrenmek için kişinin amaç belirlemesi ve özel çaba sarf etmesi lazımdır. Zihinsel isyan ve zihinsel itiraz, ezberleri bozarak derinlemesine öğrenme sağlayan iki faktördür. Derinlemesine öğrenme hayal kurmayı gerektirir. Hayal kuran insanlar beynini büyük veri olarak kullanabilirler. Beyni en büyük kullanma şekli hayal kurmaktır.

Bilgileri kaydetmek için 5N1K yöntemi önemlidir. Beyni maksimum seviyede kullanmak için; kim söyledi, ne, nerede, ne zaman, nasıl, niçin? Şeklindeki her bir soru beyinde bir network çalıştırmaktadır. 5N1K’yı kullanmak beyni maksimumda kullanmak için önemlidir. Bu duruma beyinde aktif süreçleme diyoruz. Hayal kurabilen, öncelikleri ve amaçları filtre edebilen ve umut duygusu yüksek kişiler doğru materyalleri kullanma yeteneğine sahiptir. Ümitsizliğe düşen kişiler beyinlerini iyi kullanamazlar. Umutları yüksek kişiler hayal kurabilirler. Böyle kişilerin düşünceleri kuluçkaya yatar, ummadıkları yerde de karşılarına çıkar. Isaac Newton’un yerçekimini bulması gibi, bir anda keşifler ortaya çıkar. Bunun olması için öncelikle hayal kurmak gereklidir.

Beynimizi üst kapasitede kullanmak için kişinin yeniliğe açık olması gereklidir. Girişimci atılgan olan kişiler beyni üst kapasitede kullanırlar ve bu kişiler zora talip olan kişilerdir. Zora talip olup riski seven kişiler beyni üst kapasiteli kullanırlar. Bütün bunların olabilmesi için hedeflerin olması gereklidir.

21'inci yüzyıl becerileri

Teknoloji ile hafıza arasındaki ilişkilere baktığımızda aslında örnek olarak Londra’daki taksicileri ele alabiliriz. Londra’daki taksiciler bütün her yeri bulmaları ile meşhurdur. Yapılan çalışmalarda bu kişilerin beyninde yön bulma bölgelerinin çok geliştiği ortaya çıkmış. Kendi beyinlerine bir nevi kendi navigasyonlarını kurmuşlar. Günümüzde yeni taksi şoförleri ise bu işi teknolojik cihazlara bırakmış durumdalar. Artık bütün insanlar navigasyonlar sayesinde kolay yer buluyor. Bu teknolojinin getirdiği kolaylık. Ama kişiyi aynı zamanda teknolojiye bağımlı yapıyor. Hız çağında yaşıyoruz. Hız çağında yaşadığımız için bilgiye hızla ulaşmamız, hızla kullanmamız gerekiyor. Ve teknolojiyle ilişkimiz artık zorunlu hale geldi. Bilgiye hâkim olan, dünyaya hâkim olamaya çalışıyor. Endüstri 4.0’da 21. Yüzyıl becerileri var. Bu becerilerden birisi de yeniliklere açık olma, teknolojiyle barışık olma. Ama dikkat etmek gereken şu; insanoğlu teknolojinin öznesi olmalıdır. Eğer teknolojinin nesnesi olursak teknoloji bizi kullanır ve zaman enerjimiz boşa gider. Doğru teknoloji kullanımı ise bizi hedefimize götürür.

Nöro liderlik kavramı

Çağın esen rüzgârlarına uygun davranmak gerekiyor. Böyle davranmak için kayıkçı metaforuyla yaklaşmak gerekiyor. Nehir geliyor, nehre karşı mı dururuz, yoksa kayığa bineriz küreği çekip nehrin akıntısını kendi amacımıza göre mi kullanırız? Teknolojiye de böyle bakmak gerekiyor. Hedefin olacak ama amacı yanlış kullanırsan devrilirsin. Doğru şekilde kullanırsan da o akıl seni hedefine götürür. Bunun için amacını belirleyen insana teknoloji hizmet eder. Teknoloji tarafsızdır. Teknolojiye hizmet ettirmek istiyorsa kayıkçı gibi teknoloji kayığına bineceğiz, teknoloji rüzgârıyla kayığımızı hedefimize götüreceğiz.

Bu çağda bireysel zekâ ve hafıza ile hareket eden kişiler lider konumundalar. Artık liderlik kavramı değişti. Nöro liderlik kavramı ortaya çıktı. Yani takım liderliği. Biri ; ‘Ben her şeyi biliyorum, hafızam çok kuvvetli. Her şeyi hallederim’ deyip her işi kendi tekelinde toplarsa, bu kadar verinin çok olduğu bir zamanda çok hata yapar. Önceleri bilgiye ulaşma zorluğu vardı, şimdi doğru bilgiyi bulma zorluğu bulunuyor. Liderlikte de insanların beyni sadece mantıksal karar vermiyor, duygusal karar da veriyor. İnsan beyni anlık düşünmüyor. Geçmiş ve geleceğe yönelik de düşünüyor. Burada sadece mantıksal karar vermek değil, duyguları da göz önüne almak gerekiyor.

Büyük veriyi yöneten, evreni yönetir

Mesela alışveriş yapacaksın, iktisada başvuracaksın. Alışveriş yaparken temel ihtiyaçları baz alacaksın. Buna eskiden ‘Homo Economicus’ deniyordu. Şimdi ‘Homo Psycologycus ‘deniyor. Yani insan sadece aklıyla hareket etmiyor, duygularını da katıyor. Yatırım yaparken yatırımı kar-zarar analizine göre yapmıyor. Hoşlandığı ve sevdiği şeye göre yatırım yapıyor. Evlenirken temel ihtiyaçlarına göre karar veriyor, kar zarara göre yapmıyor. Mutlu olmaya veya olmama ihtimaline göre yapıyor. Onun için beyin temelli liderlikte mantıklı karar vermek, duygularla karar vermek ve güven duygusuyla karar vermek önemli. Pozitif vizyon sahibi olan lider, takım lideridir. Şirket bir gemidir. Geminin yöneticisi kaptandır. Kaptan mühendisin ‘arıza var’ sözünü dinlemezse kaza yapar. Big data’yı da böyle elinde tutar. Artık büyük veriyi yöneten evreni yönetecek konumdadır. Dünyadaki üçüncü otoyol, bilgi otoyoludur. Bilgi otoyollarına hükmetmek istiyorsanız, big data sizde olacak. Hangi bilginin, ne tarafa gideceğine siz karar verebiliyorsanız, işte o an zamanı yakaladınız demektir.

Kaynak: Platin dergisi

Ağustos: 2019

Sayfa: 82-83