Üsküdar Üniversitesi Türkiye'nin ilk Hipnoz Araştırma Merkezi'ni kuruyor
Eğitim ve sağlıkta Türkiyede birçok ilkin kurucu ve uygulayıcısı olan Üsküdar Üniversitesi, farklı alanlardaki araştırma merkezlerinin sayısını artırıyor. Üniversite şimdi de Hipnoz Araştırma Merkeziyle Türkiyede yeni bir ilki daha gerçekleştiriyor. Rektör Tarhan, 7incisi gerçekleştirilen Uluslararası Tıbbi Hipnoz Kongresinde müjdeyi verdi. Tarhan, nörobiyolojinin anlaşılmasıyla hipnozun öneminin arttığına vurgu yaptı.
Üsküdar Üniversitesi önemli bir organizasyona ev sahipliği yaptı.
Üsküdar Üniversitesi, Öğretim Üyesi Ali Eşref Müezzinoğlu koordinatörlüğünde 7inci Uluslararası Tıbbi Hipnoz Kongresini düzenledi. 3 gün süren kongreye, bilinçli hipnoz alanında dünya ölçeğinde önemli çalışmalara imza atan Psikolog Susanna Carolusson ve Dr. Candida Consuelo Casula konuşmacı olarak katıldı.
Üsküdar Üniversitesi Nermin Tarhan Konferans Salonunda gerçekleştirilen kongreye Türkiye ve dünyadan çok sayıda akademisyen katıldı. Kongrede tıbbi hipnoz alanındaki terapiler, son gelişmeler ve yeni olgular paylaşıldı.
Uluslararası Kongrenin açılış konuşmasını yapan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan konuşmasına Türkiye adına bir müjdeyle başladı. Üsküdar Üniversitesi olarak Türkiyenin ilk Hipnoz Araştırma Merkezini kuracaklarını ifade eden Tarhan, çalışmaları tamamlayarak dosyayı YÖKe sunduklarını söyledi.
Üsküdar Üniversitesi bünyesinde Aile Uygulama ve Araştırma Merkezi, Nöropsikofarmakoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi, Şiddet ve Suçla Mücadele Uygulama ve Araştırma Merkezi gibi merkezlerin hizmet verdiğini kaydeden Tarhan bu merkezlerde bilimsel çalışmalar yürüttüklerinin altını çizdi.
Kurulacak Hipnoz Araştırma Merkezinin bilimsel araştırmalarda çok önemli bir merkez olacağını dile getiren Tarhan, hipnozun öneminin artık anlaşıldığını da kaydetti.
Bu çağda insanlık bir bilgiyi kolay kolay kabul etmiyor. Kabul için bir kanıt arıyor ve ikna olmak istiyor. Aksi halde bilgi reddediliyor. Bugüne kadar hipnoz gerekli ilgiyi görmedi. Hipnoz sonuç veriyor ama nasıl olduğu konusunda kesin bilgi yoktu. Ancak son dönemlerde hipnozun nörobiyolojisinin anlaşılmasıyla hipnoz da önem taşır oldu. Hipnoz faydalı bir teknik ve ilaca göre de daha avantajlı.
Bilim çevreleri hipnoza hep uzak durdu. Ama şimdi kongrelerde konuşulur oldu. Bunun nedeni ise hipnozun biyolojik kanıtlarının ortaya çıkması. Kognitif psikoloji anlayışının psikiyatri pratiğinde yaşanmaya başlamasıyla hipnozun ayrıntıları da ortaya çıkmaya başladı. Nasıl olduğunun temelleri göründü.
Hipnoz doğaüstü özellikleri olan bir uygulama değil, beyinde bilinç oluşturma amaçlı uygulanıyor. Beyindeki alternatif yolları çalıştırmayı sağlıyor. Beyindeki yanlış kodlanmış bilgileri hipnozla yeniden kodluyorsunuz. Yani hipnotik modülasyon yapıyorsunuz. Çözülmemiş bir travmayı, korkuyu, olumsuz bakışı ve düşünce, duygu kalıplarını yeniden modüle ediyor, tanıtıyor, kaydediyorsunuz. Hipnozla uğraşan kişilerin beynin çalışma sistemini anlamaları o nedenle çok önemli. Nörobilimdeki gelişmeler hipnozu her geçen gün güçlendiriyor. Hipnozla ilgilenenler beyni bilmeli. İnanan kişinin etkileme gücü önemli. Beyinsel boyutu göz ardı edilmemeli.