Hayatınıza Anlam Katan ve Tutkuyla Bağlandığınız Bir Şeyler Var Mı?

İyi yaşam anlamlı yaşamdır. Kişi anlamlı bir yaşam sürmüşse iyi yaşamıştır demektir. 

İnsanlar para kazanmak, çocuk sahibi olmak, kariyer yapmak, tanınmak-bilinmek, üretmek ya da bir şeyler başarmak isterler. Tüm bunlar ne içindir? Bunların arkasında yatan temel güdüleyici güç nedir?

Psikoloji alanından farklı kuramcılar buna farklı cevaplar vermişler. Kimisi insanı güdüleyen şeyin doğuştan gelen cinsellik ve saldırganlık güdülerini doyurmak olduğunu söylemiştir. Kimisi, insanı motive eden şey üstün olma çabasıdır demiştir. Kimisi de kendini gerçekleştirme istek ve ihtiyacının davranışlarımızın arkasında yatan temel güdüleyici güç olduğunu ifade etmiştir. Hepsi de insanla ilgili önemli bir gerçeğe işaret etmişler ve insan davranışlarını açıklamaya çalışmışlardır. Viktor Frankl isimli bir psikiyatr ise, insanı daha farklı bir açıdan ele almış ve insan için temel güdüleyici gücün, hayatını anlamlı kılma çabası olduğunu ifade etmiştir.

Hayatın anlamı konusu pozitif psikoloji akımının ele aldığı önemli konularından birisidir. Ancak pozitif psikolojiden önce de çalışılan ve derinlemesine ele alınan bir konudur. Özellikle varoluşçu terapilerin ve logoterapinin (anlam yoluyla terapi) temel çalışma konusu hayatın anlamı meselesidir.

Hayatın anlamı dediğimizde, iki tür anlam aklımıza gelmektedir. Birincisi tüm evreni kapsayan varoluşun anlamı ile ilgilidir. Neden bu evren, tüm bu canlılar ve özel olarak insanlar vardır? İkincisi ise daha özel olarak, hayatımızın anlamı nedir? Yani soru “Hayatın anlamı nedir?” değil de “Hayatımın anlamı nedir?” olmalıdır. Birincisine cevap vermek çok zordur ama ikincisi için bir şeyler söyleyebiliriz. Psikoloji de bunun üzerinde durmuş ve anlamlı bir hayatla ilgili aşağıdaki sorulara cevap bulmaya çalışmıştır. 

Anlamlı bir hayat nedir?

Nasıl yaşarsak, dolu dolu yaşamış oluruz?

Yaşamda anlam kaynakları nelerdir?

“Er Ryan’ı Kurtarmak” diye bir film vardı. Üniversite öğrencisi olduğum dönemlerde izlemiştim. İkinci Dünya Savaşı’yla ilgili bir filmdi. Filmde bir kadın oğullarını askere gönderiyor ve dört oğlundan üçü savaşta ölüyordu. Kadının tek isteği hayatta kalan son oğluna kavuşmaktır. Devlet başkanı, kadının bu oğlunun annesine sağ salim kavuşturulması için emir verir. Askeri birlik, bu askeri düşman hatlarının içinden kurtarmaya çalışır. Bu mücadele sürecinde görevli askerlerin çoğu ölür. En son birliğin komutanı yaralanmıştır ancak Er James Ryan’a ulaşır ve onu kurtarır. Son nefesini verirken ona der ki: “Seni kurtarmak için çok fedakarlık yaptık, buna değecek bir yaşam sür !!?” Er James Ryan nasıl bir yaşam sürmeli ki tüm bunlara değecek bir yaşam sürmüş olsun?

Pozitif psikoloji ile ilgili derslerimde öğrencilerime “Nasıl yaşarsanız iyi yaşamış olursunuz?” diye iyi yaşamın ne olduğu ile ilgili bir soru sorarım. Çok farklı cevaplar verirler. Kimi başarılı bir hayat geçirdiyse iyi yaşamış olacağını söyler. Kimisi sevdikleriyle birlikte bir yaşam geçirmişse iyi bir hayat yaşamış olacağını söyler. Bazısı sağlıktan, paradan, çocuklarından bahseder bazısı da ahlaklı olmaktan ve inançlarından bahseder. Bunun herkes için uygun, net bir cevabı yok elbette. Ancak içi doldurulmak koşuluyla şöyle bir cevap iyi olurdu. İyi yaşam anlamlı yaşamdır. Kişi anlamlı bir yaşam sürmüşse iyi yaşamıştır demektir. Peki, anlamlı yaşam nedir? Ne hayatımızı anlamlı kılar?

Yaşamda Anlam Kaynakları

Hayatınızın bir film olarak sinemada gösterileceğini hayal edin. Nasıl bir film olurdu? Dram mı, komedi mi, korku mu ya da bir başarı öyküsü mü? Filmi izleyenler, bu kişi ne kadar anlamlı ve dolu dolu bir yaşam sürmüş, mü derlerdi? Ya da aman ne anlamsız ve boş bir yaşam olmuş, mu derlerdi?

Yaşamda anlam kaynaklarınız nelerdir? Yani yaşamınıza ne anlam katmaktadır? Yaşamı sürdürme nedenleriniz nelerdir? Varoluşçu psikoterapistler danışanlarına, yaşamınıza neden son vermiyorsunuz diye zor bir soru sorarlar? Buna da danışanlar; yaşamak güzel, sevdiklerim var, sorumluluklarım var, çocuklarım var, dini inançlarım nedeniyle gibi farklı cevaplar verirler. Bu soruya verilen tüm bu cevaplar yaşamda anlam kaynaklarıdır. Hayatımızda anlam kaynakları ne kadar çoksa ruh sağlığımız için o kadar iyidir. Bunu bir masanın ayaklarına benzetebiliriz. Yani masamızın bir ya da iki ayağı varsa, o ayaklardan birisi kırılırsa masa devrilir ama beş, altı ya da daha fazla ayağı varsa, birisi kırılsa ve zarar görse bile diğerleri masayı taşımaya devam eder. Yaşamda anlam kaynakları da bu şekildedir, her biri bizim yaşama tutunmamızı, hayatın zorlukları ve acıları karşısında ayakta kalmamızı sağlar.

Anlamlı Bir Yaşam Sürmezsek Ne Olur?
Öncelikle kişi yaşamını anlamsız buluyorsa pek çok psikolojik sorun yaşayabilir. Günümüz insanı açısından anlamsızlık duygu ve düşüncesi, belki de tarihin hiçbir döneminde şimdi olduğu kadar önemli olmamıştı. Psikoloji biliminin öncülerinden Carl G. Jung, anlamsızlıkla ruh sağlığı ilişkisini, “Nevroz, anlamını bulamamış ruhun acı çekmesidir” şeklinde ifade etmiştir. Gerçekten de anlamsızlık duyguları içindeki kişi, yaşadığı bu eksikliği giderebilmek için uyuşturucu kullanımı, aşırı yeme-içme, kumar oynama ya da kontrolsüz cinsellik gibi yollara başvurabilir. Yaşadığı varoluşsal boşluğu bu şekilde doldurmaya çalışabilir. Nitekim bağımlılık kişinin mutluluk ve anlam arayışında yaşadığı kaza olarak nitelendirilmektedir.

İyi Yaşayamamış Olma Suçluluğu
Anlamsızlık duyguları içindeki birey, iyi yaşayamamış olma suçluluğu içinde de olabilir. Yani yaşamın hakkını veremediğini ve dolu dolu yaşayamadığını düşünür. Bundan dolayı da suçluluk duyguları yaşayabilir. Bu suçluluk duyguları da depresyon ya da anksiyete bozuklukları gibi pek çok ruh sağlığı problemlerine neden olabilir.

Sonuç olarak, insanın anlam arayışı, ruh sağlığı açısından çok büyük öneme sahiptir. Psikolojik iyi oluşun önemli belirleyicilerinden birisidir. Günümüzde her birey, yaşamının bir döneminde bu konu üzerinde ayrıntılı düşünmeli ve “Ne için yaşıyorum?” sorusuna cevap bulmaya çalışmalıdır. Hayatın anlamı konusu ile ilgili olarak Viktor Frankl’ın “İnsanın Anlam Arayışı” adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim. 
 

Prof. Dr.  Tayfun Doğan
Prof. Dr. Tayfun Doğan

Tüm Yazıları

Paylaş: