Üsküdar Üniversitesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İbrahim Öztek, Meme Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında Esas Gayrimenkul tarafından düzenlenen çevrimiçi etkinliğe katıldı. Öztek, “Farkındalıkla Güçlen Meme Kanseri Üzerine Konuşuyoruz” başlığında katılımcılara seslendi. Etkinlikte, katılımcılara meme kanserinde erken teşhisin, sağlıklı yaşamın, moral desteğinin ve aile desteğinin önemini anlattı. Cerrahi, radyoterapi ve tıbbi tedavi yöntemlerinin yanı sıra hedefe yönelik ilaçların işleyişini de paylaşarak, farkındalığın hastalıkla mücadelede kritik rol oynadığını vurguladı.

Çevrimiçi düzenlenen etkinliğe Üsküdar Üniversitesi Tıbbi Patoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İbrahim Öztek, Üsküdar Üniversitesi Kariyer Merkezi Daire Başkanlığı Sektör İş Birlikleri Yönetici Yardımcısı Semra Gül ve Esas Gayrimenkul Kıdemli İnsan Kaynakları İş Ortağı Ecem Keskinkaya Ökden başta olmak üzere kadın çalışanlar katıldı.

“Ağrı yok diye önemsememek büyük hata”
Meme kanserinde erken teşhisin önemine vurgu yapan Prof. Dr. İbrahim Öztek; “Vücudumuzda küçücük bir kitle, şişlik ya da ağrı fark ettiğimizde hemen doktora gitmeliyiz. Ne demişler ‘Kanserden korkma, geç kalmaktan kork.’ Bol bol spor yapın, ilaçtan daha faydalı. Günde bir iki defa greyfurt, nar ya da C vitamini açısından zengin meyveler yemek çok önemli. Karpuz da güçlü bir antioksidan, hatta kara üzümü de çekirdeğiyle birlikte yemek faydalı. Brokoli, maydanoz, zencefil, domates… Hepsi vücut için çok değerli. Erkeklerde en çok prostat kanseri, kadınlarda ise meme kanseri görülüyor. İkinci sırada da her iki cinsiyette akciğer ve kolon kanserleri var. Hayat boyu her 7-8 kadından birinde meme kanseri görülüyor. Üstelik bu kitlelerin yüzde 90’ı ağrısız oluyor. Yani ağrı yok diye önemsememek büyük hata. Erken teşhis gerçekten hayat kurtarır.” şeklinde konuştu.

“Hastalıkta immün sistemin güçlü kalması çok önemli”
Moral ve aile desteğinin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Öztek; “Hastalıkta immün sistemin güçlü kalması çok önemli. Hastanın moralini bozarsanız, aslında onun bağışıklık sistemini de zayıflatmış olursunuz. Bu yüzden hem tıbbi hem de ruhsal olarak hastanın güçlü kalması, moralinin yüksek tutulması gerekir. Şiddetli stres, sıkıntı ve üzüntü hastaya gerçekten çok zarar verir. Burada ailenin yaklaşımı da çok önemli. Gözlemlediğim pek çok ailede kadın memesini kaybettiğinde sanki bir organını değil de kadınlığını ya da eşine karşı sorumluluğunu kaybetmiş gibi hissedebiliyor. İşte o noktada eşin bu durumu ona asla hissettirmemesi gerekiyor. Ailedeki herkes hastalığın türü ne olursa olsun hastaya sevgiyle yaklaşmalı, moral vermeli ve onun yanında olduklarını hissettirmelidir.” ifadelerini kullandı.
Hedefe yönelik tedavi oldukça önemli…
Kanser tedavisinde günümüzde uygulanan yöntemler hakkında bilgi veren Öztek; “Tedavide cerrahi, radyoterapi ve tıbbi tedavi seçenekleri var. Tıbbi tedavinin içinde zaman zaman alternatif yöntemler de yer alabiliyor. Cerrahi tedavide bazen sadece küçük bir biyopsi alınırken bazen de memenin tamamı alınabiliyor. Cerrahi dışı tedaviler arasında kemoterapi, radyoterapi, immünoterapi ve bazı alternatif tıp uygulamaları bulunuyor. Kemoterapide genellikle hormonal ilaçlar kullanılıyor. Son yıllarda bir de hedefe yönelik ilaçlar yani halk arasında bilinen adıyla akıllı ilaçlar var. Ancak bu ilaçlar her hastaya uygun olmuyor. Önce genetik testler yapılıyor. Bu testlerin sonucuna göre verilen ilaç, tümörü besleyen damarların çalışmasını durdurabiliyor ya da doğrudan tümör hücresini bulup onu etkisiz hale getiriyor. İşte bu nedenle bu ilaçlara hedefe yönelik tedavi diyoruz.” dedi.
Etkinlik, Prof. Dr. İbrahim Öztek’in katılımcılara verdiği bilgiler ve önerilerle sona erdi.





