100 yaşında pırıl pırıl zihin ve hafıza mümkün mü?
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Hürriyet Aile köşesinde bu hafta “Zihin ve Hafıza” konusuna ilişkin bir yazı ele aldı.
Yaşam koşullarının iyileşmesi, hastalıkların tedavi yöntemlerinin gelişmesi insan ömrünü uzatırken ileri yaşta ortaya çıkan Alzheimer gibi hastalıkların ise görülme sıklığı da arttı. Beynimiz de tıpkı diğer organlarımız gibi yaşlanıyor ancak doğru bakımla beyin yaşlanmasının yavaşlatılabilmesi mümkün olabilir. Beynini doğru kullanan kişi, 100 yaşına da gelse hafızası, zihni pırıl pırıl oluyor. Unutkanlıkla ilgili başlangıçta erken önlem alınması önemlidir. Alzheimer’da unutkanlığın ancak yüzde 5-10’u genetiktir. Geri kalanı tamamen beyni yanlış kullanmayla ilgilidir.
Günlük hayatta sık sık karşılaştığımız, özellikle şehirde yaşayan insanların unutkanlık konusunda şikayetçi olduğuna tanıklık ederiz. Unutkanlık yaygın şekilde görülür. Ancak bu unutkanlıkların iyi ve kötü huylu olduğuna bakmak gerekir.
İyi huylu unutkanlıklar dediğimizde basit unutkanlık anlaşılır yani iyi huylu unutkanlık, selim tabiatlı unutkanlık da deriz. Buzdolabını açarsın. ‘Ne alacaktım?’ dersin bir düşünürsün. Telefonunu eline alırsın ‘Kimi arayacaktım?’ dersin ve sonra hatırlarsın. Böyle unutmalar olabilir. Bunlar basit unutkanlıktır.
60 yaşın üzerindeki unutkanlıklarda dikkatli olunmalı
Diğeri ise habis unutkanlık yani kötü huylu dediğimiz unutkanlıklardır. Bu iki unutkanlık birbiriyle çok karışıyor. Özellikle 60 yaş üzerindeki unutkanlıklarda dikkatli olmak ve iyi bir gözlem yapmak gerekiyor. 60 yaş üzerinde unutkanlık başladığı zaman ‘Bu kadar unutkanlık olur’ deniliyor ve Alzheimer riski göz ardı ediliyor. Alzheimer ve demansın ilk başlangıç belirtileri unutkanlık olduğu için buna dikkat etmek gerekiyor. Beynimizdeki o basit unutkanlık deyip geçmememiz lazım.
85 yaş üzerinde Alzheimer riski %50’ye çıkıyor
Dünyada ve ülkemizde ortalama insan ömrünün uzadı. Dünyada da Türkiye’de de kadınlarda 78, erkeklerde 74-76 gibi ortalama bir yaş var. Hatta bu ortalama 80-90’a çıktı. Mesela bir insan 60-65 yaşına geldi, unutkanlığı başladı. Bu kadar unutkanlık olur deyip, tedbir almazsa bir müddet sonra bu unutkanlığın nedeninin Alzheimer olduğu anlaşılabiliyor. Kişi hayatının son 10 senesini Alzheimer olarak geçirebilir çünkü 85 yaşının üzerindeki kişilerde Alzheimer ihtimali yüzde 35-50’ye kadar çıkıyor.
Alzheimer’da beyin yeni öğrenme yapamıyor
Alzheimer hastalığında beyin yeni öğrenme yapamıyor. Alzheimer hastaları eskileri çok iyi hatırlar ve anlatır ama yeni şeyleri hatırlayamaz, unutur. Alzheimer’ın tipik özelliğidir. Buna retrograd amnezi diyoruz. Alzheimer çok ilerlediği zaman eşini unutur ama anne ve babasını unutmaz. Çünkü küçüklüğe dair şeyler beyinde kalıyor. Bu nedenle Alzheimer hastalığında beyin yeni öğrenmeleri yapamıyor.
Unutkanlıkla ilgili önlem alınmalı
Beynimiz de tıpkı cildimiz gibi yaşlanıyor. Beynini doğru kullanan, 100 yaşına da gelse hafızası, zihni pırıl pırıl oluyor. Unutkanlıkla ilgili başlangıçta erken önlem alınması önemlidir. Alzheimer’da unutkanlığın ancak yüzde 5-10’u genetiktir. Geri kalanı tamamen beyni yanlış kullanmayla ilgilidir.
Hafızayı güçlü tutmak için yeni öğrenmelere ihtiyaç var
ABD’de ortaya çıkan bir olgu var. Bu enteresan ve aynı zamanda literatüre de giren bir olgu. San Francisco'da bir matematik profesörü satrançta 8 hamle ötesini görebilirken bunun 5'e düştüğünü fark etmiş. Sonra nöroloğa gidiyor. Nörolog testleri yapıyor. Bütün ölçeklerde her şey normal çıkıyor. Zeka testlerinde yaş grubu normal veri tabanı içerisinde. Daha sonra beyin check-up’ı yaptırıyor. Orada kesin tanı beyindeki plaklardan anlaşılıyor. Beyninde çok sayıda plak olduğu belirleniyor fakat kaybı yok. Sonra yapılan araştırmalarda şu ortaya çıkıyor: Beynini öyle güzel kullanıyor ki beyindeki amenoit plaklar olduğu halde beyin kendine yol bulmuş, yeni öğrenmelerle kişinin hafızası hiç zayıflamadığı anlaşılmış.
Yeni deneyimlere açık beyin çalışıyor
Bir dönem beyin hücrelerinin sayısının sabit olduğu ve yaş ilerledikçe bu hücrelerin öldüğü kabul ediiliyordu. 1998’de bu keşfedildi. Beyin hücreleri ölmüyor. Beyinde hipokampus bölgesi var. Beynin ortasında bulunan ve hafızanın oluşturduğu bölge, kök hücreler üretiyor. Kişi beynini canlı kullanırsa yani yeni deneyimlere açıksa ya kullan ya kaybet kuralıyla beyin çalışıyor. Kullandıkça beyin açılıyor, açıldıkça kök hücrelerden yeni hücre üretiyor. O hücreler göçüyor, kullandığı beyin alanı neresiyse oraya gidiyor. Orada ağlar oluşturuyor. Orada network oluşturuyor. Kişinin beyni pırıl pırıl çalışıyor. Beyinde plaklaşma olduğu halde hafıza zayıflamıyor.
Beynimiz kuyuya benziyor
Kişi yeni öğrenmelere açıksa beyni sürekli çalışır. Beyin devamlı yeni öğrendiği için katmanları hep canlı kullanıyor. Beyin ya kullan ya kaybet kuralıyla çalışıyor. Bu nedenle kuyuya benziyor. Kuyudan su çektikçe kuyu nasıl açılıyorsa beynimiz de kullandıkça açılan bir organ.
Beyin dostu yaşamak gerekiyor
Sağlıklı bir zihin ve hafıza için yaşam tarzının önemi çok büyük. Beslenme önemli, yaşam tarzı önemli ve beyni kullanma kılavuzumuzun olması önemlidir. Beynimizi doğru kullanıyorsak basit unutkanlığı hastalıkla karıştırıp panik yapmamak gerekir. Beyin sağlığı için beyin dostu bir yaşam önemli. Beyin dostu beslenme ve beyin dostu alışkanlıklar önemlidir.
Beynimizin otomatik öğrenme özelliği var
Beynimizin otomatik öğrenme özelliği var. Günlük yaşamda sıkça karşımıza çıkar. Otomobil kullanan bir kişi hep kullandığı güzergahta ezbere gider. Daha önce oraya defalarca gitmiştir, beyin otomatik öğrenme yapıyor. Düşünce, duygu ekleyince inanış oluyor. Tekrar edince alışkanlık oluyor. 6 ay tekrar edince bu kişilik haline geliyor. Onun için tekrarlar çok önemli. Yanlış bir şeyi de tekrar ettiğinde alışkanlık oluyor. Onun için ileri yaşta insanın en çok hata yaptığı şey alışkanlık tuzaklarıdır, alışkanlıklar zihinsel tuzaktır.
Beyni kullanabilmek unutkanlığı önlemede en önemli basamak
Beynin sürekli dinamik tutulması gereklidir. Yeni deneyimlere açık olan kişilerin beyinleri sürekli pırıl pırıl çalışıyor. MR cihazına sokuyoruz. Beyninin her tarafı her konuda aktif. Hatta şuna benzetiliyor: Bir vadi düşünün, yazın vadide eğer sulanmayan bir alan varsa sapsarıdır ama eğer bir yere bakılıyorsa, sulanıyorsa ağaçlı, çiçekli, kuşlu, yemyeşil alandır. İnsan beyninde de öyledir. Bakımlı alanlar beyinde hareketli, canlı, dinamik oluyor. Bu kullanmayla ilgilidir. Kullanılmayan alanlar, kurumuş vadi gibi kuruyup kalıyor. O nedenle burada önemli olan büyük fotoğrafı görerek beyni ustaca ve bilgece kullanmaktır. Beyni kullanabilmek unutkanlığı önlemede en önemli basamaktır, beynin yaşlanmasına karşı en büyük çözümdür.
Beynimizi günlük yaşam aktiviteleri içinde yoğun kullanmamız önemli. Bulmaca ve sudoku çözmekten daha önemlisi örneğin her gün aynı yoldan gitmek yerine farklı yollardan gidilmesi önerilebilir. Yani hep aynı alışkanlıkları devam ettirmek yerine sık sık alışkanlık değiştirmek, sık sık pozisyon değiştirmek tavsiye edilebilir.