Nefes sakinleştiğinde zihin de sakinleşir…
Üsküdar Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÜSEM) ile Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulama ve Araştırma Merkezi (GETİPMER) tarafından düzenlenen “Klinik Hipnoz Sohbetleri” programının konuğu bu kez Klinik Psikoloji Bilim Uzmanı ve Aile Danışmanı Yeliz Aksu oldu. Online gerçekleştirilen programda Aksu “Nefes ve Hipnoz” konusu hakkında değerlendirmelerde bulundu. Nefes sakinleştiğinde zihin de sakinleşir ve uzun yaşamın kapıları aralanır diyen Aksu, ‘bir insanın en önemli görevlerinden birisi nefesini denetlemeyi öğrenmesidir’ ifadelerini kullandı.
“Hayatıma kattığım en güzel eğitimlerden biri”
Aldığı nefes ve hipnoz eğitimlerinin hayatındaki ehemmiyetinden bahseden Klinik Psikoloji Bilim Uzmanı Yeliz Aksu; “Sözlerime Dr. Andrew Weil’in sözü ile başlamak istiyorum. O ‘Eğer sağlıklı yaşam üzerine verdiğim önerileri tek bir maddeye sınırlamak zorunda kalsaydım, bu doğru nefes almayı öğrenmek olurdu’ diyor. Aslında nefes deyince ‘o da ne? Zaten nefes alıyoruz.’ diyoruz. Ama bezen solumayla ya da rutin aldığımız nefes ile bunu karıştırıyoruz. Çünkü nefesin ne olduğunu bilmeden önce bende böyle düşünüyordum. Eğitimleri aldıktan ve derinine indikten sonra bambaşka bir şey ile karşılaştım. Bu karşılaşmak aynı zamanda benim hipnoz yolculuğuma da benziyor. Hipnoz yolculuğuma da yaklaşık 2010’lu yıllarda bir psikolog hocamın yönlendirmesi ile başladım. Orada da aynı şekilde hayatımda kendime kattığım en iyi eğitimlerden bir tanesi hipnoz. İkinci eğitimlerimden biri de nefes, hayatıma kattığım en güzel eğitimlerden biri oldu.” dedi.
“Hayatımız iki nefes arasındadır”
Nefes kelimesinin solumak dışında var olan anlamlarına dikkat çeken Aksu; “Nefes nedir? Besin almadan birkaç hafta, su almadan birkaç gün yaşanabilir ama oksijen almadan birkaç dakikadan fazla yaşanamaz. Aslında hayatımız iki nefes arasındadır. Doğduğumuzda nefes alırız. Dünyaya geliriz, yani ben varım deriz nefesimiz ile birlikte. Yine son nefesimiz ile de birlikte veda ederiz. Yolculuğa uğurlarız. Hatta ölmeden önce insanlar eğer birilerinde aklı kaldıysa, birilerini görmek istediyse nefesini veremez deriz. Ya da gözü açık gitti deriz. Aslında eski kadim bilgilerimizden biridir nefes. Yani nefes aslında hayatımızda hep var. Sözlük anlamı olarak soluk alma ve verme anlamından gelse de kökeni nefsten, nefisten ve sofilerde yine can, yani kalbin benliği, ruhu, karakteri olarak gelmektedir. Aslında nefes bize sadece solumayı ve biyolojik kısmı vermiyor. Nefes bize farkında ol, ruhunu, iradeni, düşüncelerini ve duygularını fark et canını önemse ve sana geleni kabul et diyor.” şeklinde konuştu.
“Nefes hem ruhsal hem duygusal hem de zihinsel anlamda önemli bir köprüdür”
Nefesin duygu ve düşünceler üzerindeki etkisinden söz eden Aksu; “Sen durduğun zaman, düşüncelerin, duyguların durduğu zaman, acılarını yok saydığın zaman. Yaşamındaki birtakım şeyleri görmezden geldiğin zaman ben de duruyorum, ben de yavaşlıyor ve tıkanıyorum diyor nefes ve şöylede bir detay ekliyor. Ben durursam da sen bitersin diyor. O zaman yaşat beni, yaşatmak için neye ihtiyacımız oluyor? Yine kendi farkındalığımız, kendi nefesimizin farkındalığı. Öyleyse nefes hem ruhsal anlamda hem duygusal anlamda hem de zihinsel anlamda önemli bir köprüdür. Öyle ki Svatmarama’nın bir sözü var. ‘Nefes huzursuz olduğunda zihin de huzursuzdur. Nefes sakinleştiğinde zihin de sakinleşir ve uzun yaşamın kapıları aralanır. Bu nedenle bir insanın en önemli görevlerinden birisi nefesini denetlemeyi öğrenmesidir’ diyor. Böylede değil mi gerçekten? Bir heyecan yaşadığınızda, bir adrenalin, korku yaşadığınızda, öfkelendiğiniz bir durumda nefes nefese kalırsınız. Çoğu kere tıkanılır, panik ataklarda da bu böyledir. O an dur bir sakin ol. Hemen ne yaparız orada parasempatik devremiz araya girmeye çalışır. Derin bir nefes alırız, bunu çocuklarda çok söyler. Derin nefes bu noktada etkili olur.” dedi.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)