Beşiktaş’ta 29 ölüme neden olan yangın faciası iş kazası mı?
İstanbul'un Beşiktaş ilçesinde 16 katlı binanın bodrum katındaki gece kulübünde tadilat sırasında çıkan yangında 29 kişi hayatını kaybetmesi ve 1 kişinin de ağır yaralanması iş sağlığı ve güvenliği konusunu yeniden gündeme getirdi.
Yanıcı bir ortam varsa ortamda çok ufak bir kıvılcımın bile yangını başlatabildiğini kaydeden İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Yangın başladıktan sonra bir anda hızlıca ilerlemiş gözüküyor. Ama öyle bile olsa bir kısmının arka kaçış kapılarından kaçabilmiş olması lazım. Burada görünen hiçbiri kaçamadı.” dedi.
“Hızlı yanan, kolay parlayan, birden alevlenen bir malzeme ortalığı cehennemvari bir ateş topuna döndürmüş olabilir.” diyen İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, tadilat işlemlerine başlamadan önce tedbirler alınması gerektiğini ve bu tedbirlerde eksiklikler olduğunu söyledi.
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan ve İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, İstanbul'un Beşiktaş ilçesinde 16 katlı binanın bodrum katındaki gece kulübünde tadilat sırasında çıkan yangında 29 kişi hayatını kaybetmesi ve 1 kişinin de ağır yaralanmasını iş sağlığı ve güvenliği açısından değerlendirdi.
“Kapalı alanda 29 kişiyi ani bir yangında kurtaramadık ya bin kişi olsaydı...”
Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, olay yerinde yaptığı değerlendirmede, “Hepimize geçmiş olsun, hakikaten çok acı bir olay. Kapalı alanda 29 kişiyi ani bir yangında kurtaramadık. Şöyle düşünün burası çok yoğun olduğunda, içeride 500, bin kişi olduğu vakit 29 kişinin tahliyesi olmazken bu bin kişiyi nasıl tahliye edecektik?” dedi.
Yangın olayına iki yönlü bakmak gerektiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Birincisi proaktif. Böyle bir olay olmadan bunun önlenmesi... Bu tür işletmelerin çıkışlarında problem varsa olay olmayan kapatılması lazım. Esas problem buna benzer ne kadar yerimiz var Türkiye'de? Irak'ta 143 kişi bir düğün sırasında yanarak vefat etti. Biz de buna benzer bir olay olmaması için ne yapmamız gerektiğini çok iyi incelenmesi lazım. Bu bize örnek olacak. Keşke olmasaydı.” diye konuştu.
“Bir yangın tüpü de mi yoktu?”
Olayla ilgili müfettişlerin evrak üzerinden izinleri inceleyeceğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, bu işyerinin kapasitesi neyse bu tür bir olayda çok kısa sürede, 2-4 dakikada tahliye edebilecek bir yapıya sahip olması gerektiğini, ona göre çıkış kapılarının olması ve bir olay anında hemen oraların tahliyesinin sağlanabilmesi gerektiğini anlattı.
“Burada görünen 30 kişi tahliye edememişler. Yangın çıktığı yerden başka bir yerde kapısı yok muydu? Nasıl oldu anlayamıyoruz. Detaylı incelemelerle çıkacak ama görünen ki tahliye yapamamışlar. Bir yangın tüpü de mi yoktu?” diyen Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Bir iki dakika içinde yangını söndüremiyorsan bir anda çok büyüyor. Burada çok yanıcı malzemeler var. Tiner var. Alev hızlı büyümüş olabilir. Tahliye koridorları var mı, yok mu bilemiyoruz.” dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, tadilat alanında oksijen oranı normal seviyenin daha üstündeyse çok ufak bir alev kaynağının bile bir anda parlamaya neden olabileceğini ve insanların kaçamayacağını dile getirerek, “Öyle bir durumla da karşılaşmış olabiliriz. O ancak detaylı araştırmayla bulunacak bir olay. Yani sadece yanıcı maddeler değil ses izolasyonu için malzemeler var. Büyük elektrik spotları var, kabloları var. Çok miktarda yanmaya uygun malzeme var. İlk an bir şey yapamamışlar ve hatta bu kişilerde yangın söndürme bilgisi olan hiç kimse yok gibi de anlaşılıyor. Yani ilk anda bir söndürme çalışması yapılamamış.” diye anlattı.
“Çok ufak bir kıvılcım bile yangını başlatabiliyor”
Yanıcı bir ortam varsa ortamda çok ufak bir kıvılcımın bile yangını başlatabildiğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Yani telefon açılması bile başlatabiliyor. Burada eğer kaynak yapılıyorsa o kaynak ateşi zaten ilk yangın kıvılcımını başlatması için yeterli. Zaten ilk başladıktan sonra bir anda hızlıca ilerlemiş gözüküyor. Ama öyle bile olsa bir kısmının arka kaçış kapılarından kaçabilmiş olması lazım. Burada görünen hiçbiri kaçamadı. 29 kişi vefat ediyor.” diye konuştu.
Kaçış yollarının kilitli olmuş olma ihtimaline de değinen Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, pahalı malzemelerin, elektronik aletlerin çalınma korkusundan kilitli olabileceğini de söyledi.
“En az üç tane kaçış yolu olmalı. Ne yazık ki yok. Varsa da kapalıydı!”
16 katlı bir binanın altında böyle bir yerin olmasını da değerlendiren Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan, “Kaçış yollarının olmaması veya kaçış yollarının uygun olmaması çok büyük problem. Burada tahliyeyle ilgili bir çalışmanın daha önceden yapıldığını gösteren bir durum görünmüyor. Kaçabilecekleri yer bile yok. Kapıdan çıkamamışlar.” dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl: “Birden alevlenen bir malzeme ortalığı ateş topuna döndürmüş olabilir”
İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl de konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, tadilat işlemi sırasında kullanılan malzemelerin bu yangında önemli hale geldiğini kaydederek, “Muhtemelen kolay yanıcı veya parlayıcı bir takım tiner benzeri malzemeler kullanılmış olabilir. Kaçamadıkları için de bu tahmini kullanıyoruz. Dolayısıyla hızlı yanan, kolay parlayan, birden alevlenen bir malzeme ortalığı cehennemvari bir ateş topuna döndürmüş olabilir.” dedi.
“Kimyasal bir fabrikada çıkabilecek tarzda bir yangına benziyor”
Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, kimyasal bir fabrikada çıkabilecek tarzda bir yangına benzediğini de dile getirerek, şöyle devam etti:
“Herhangi bir binanın bodrum katında bu derece hızlı büyüyen bir yangına rastlamayız. Bir yangının ortalama büyüme hızı iki, iki buçuk dakikayı bulur. İki, iki buçuk dakikada da herkes kaçabilir. Zaten biz iş güvenliği uzmanlığı olarak tahliye tatbikatlarında iki dakika hedefleriz. Burada işçilerin kaçamamasından alevlerin ve dumanların bir anda ortalığı sarmasından tahmin yapabiliyoruz. İşçilerin kaçış yolundan çıkamamaları da olması gereken ikinci veya üçüncü kaçış yolunu bulamadıklarından, belki de kilitli olduklarını tahmin ediyorum. Bunun ötesini tahmin etmek de biraz zor. Problem şu; önce tedbir alınması gerekiyordu bu işlemlere başlamadan önce. Bu tedbirlerde eksiklikler olduğunu düşünüyorum. Diskotek veya gece kulübü tarzı bir yerde mutlaka ikinci ve üçüncü yangın kapılarının yangın çıkışların olması gerekir. Tabii işçiler bunları ne derece biliyordu. Bu yangın çıkışları açık mıydı? İçeriden malzeme çalınmasın diye kilitlenmiş bile olabilir. Yangında ateşten ölen sayısı çok azdır. Genelde dumandan boğularak ölürsünüz.”
Denetim eksiği mi var?
Binanın ruhsatının 2018’de yenilendiğinin, ancak itfaiye raporunun 2016’da alındığı bilgisinin geldiğini kaydeden Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “İtfaiye raporu 2016’dan beri sabit duruyor. O zamandan bugüne kadar hiç kimse ne denetlemiş ne bakmış. Sıkıntıların başında o geliyor. Net bir şey söyleyemiyorum ama bakmak gerekiyor. Bazen görüyoruz ki 3-5 sene sonra kurulan sistemler denetlenmediği için işlevsiz hale geliyor.” dedi.
Orada ciddi bir inceleme gerektiğini de söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Nuri Bingöl, “Buradaki en büyük sorunlardan bir tanesi böyle bir yerde otomatik yangın söndürücü sistemlerinin olması gerekiyordu. Her ne kadar tadilat olsa bile. Bir yangın çıktığında otomatik olarak su basarlar. Başarı oranı da yaklaşık yüzde 97’dir. Yani çok etkilidir. Dolayısıyla bu bina 16 katlı bir bina. Bu tür bir iş yerinde bunun zorunlu tutulması gerekir. Bunların bulunup bulunmadığı, çalışıp çalışmadığını, çalışıyorsa şu anda neden çalışmadığını bilirkişi raporları açıklayacaktır.” diye konuştu.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)