Otizmde erken tanı ve tedavi oldukça önemli!
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu (SHMYO) İş Sağlığı ve Güvenliği Programı ile Genç Kızılay Kulübü iş birliğinde “Otizm Farkındalık Eğitimi Programı” düzenlendi. Otizm Spektrum Bozukluğuna farkındalık oluşturmayı amaçlayan etkinlikte erken tanı ve müdahalenin oldukça önemli olduğuna dikkat çekildi.
Program açılış konuşmalarını Üsküdar Üniversitesi Genç Kızılay Kulübü Başkanı Kübranur Baştekin ve İş Sağlığı ve Güvenliği Program Başkanı Dr. Öğr. Gamze Kağan yaptı.
Beylerbeyi konferans salonunda düzenlenen etkinliğe konuk olarak Psikolojik Danışman Uzm. Psikolog Can Kamsız, Klinik Psikolog Meryem İntaş ve Klinik Psikolog Murat Çelik katılım katılım sağladı. Etkinliğe Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İş Sağlığı ve Güvenliği Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Uçan da katılım sağladı.
Genç Kızılay Kulübü Başkanı Kübranur Baştekin: “Bir kulüpten beklenen her şeyi karşılamaya çalışıyoruz”
Üsküdar Üniversitesi Genç Kızılay Kulübü Başkanı Hemşire Kübranur Baştekin, yaptıkları çalışmalardan bahsetti. Baştekin; “Kızılay Kulübü Başkanı olarak size yaptığımız etkinliklerden bahsetmek isterim çünkü Kızılay Kulübü denilince herkesin aklına kan alma etkinlikleri geliyor. Onları da yapıyoruz ama bu etkinliklerin yanı sıra çocuk sevgi evlerine gidiyoruz, huzur evlerine gidiyoruz. Deprem bölgesinde çok fazla vakit geçirdik, fazlaca yardımlar yaptık. Onun dışında atölyeler, eğitimler, seminerler, çalıştaylar gerçekleştiriyoruz. Bir kulüpten beklenen her şeyi karşılamaya çalışıyoruz. Eğer nasip kısmet olursa sene sonunda bir Suriye projemiz gerçekleşecek. Suriye projesi yanı sıra, Hatay’a da bir etkinlik yapmak istiyoruz. Hatay’ da depremden etkilenen bölgelere öncesinden giderek hem şenlik hem de bir yardım dağıtımı gerçekleştirmek istiyoruz.” dedi.
Uzm. Psikolog Can Kamsız: “Amacımız bir farkındalık yaratmak”
Katılımcılara Psikolojik Danışmanlık Birimi hakkında bilgilendirmelerde bulunan Psikolojik Danışman Uzm. Psikolog Can Kamsız; “Size biraz Psikolojik Danışmanlık Biriminden bahsetmek istiyorum. Biz Psikolojik Danışmanlık Biriminde değerli Klinik Psikolog Görkem Altıntaş Atasoy hocamız ve Klinik Psikolog Hazal Erkan Arıman ile birlikte siz öğrencilerimize hizmet vermeye çalışıyoruz. Bu hizmetlerin içerisinde birebir danışmanlık seansları, çözüm odaklı görüşmeler, kriz anında müdahale görüşmeleri ve gerektiğinde psikoterapi ya da çözüm odaklı seanslarda geçirilemeyecek ya da devam ettirilemeyecek süreçler olduğunda Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanemizde psikiyatri alanında iş birliği sağlayarak konsültasyonları gerçekleştiriyoruz. Bugün amacımız aslında bizim için çok önemli olan Otizm Spektrum Bozukluğu hakkında bir farkındalık yaratmak. Otizm nörogelişimsel bir bozukluk ve spektrum dememizin nedeni de aslında otizmli her bireyin, birbirinden eşsiz olması, ihtiyaçlarının da birbirinden farklı olmasıdır.” şeklinde konuştu.
Dr. Öğr. Gamze Kağan: “Sağır birine bağırarak konuşunca duyacakmış gibi davranıyoruz”
İş Sağlığı ve Güvenliği Program Başkanı Dr. Öğr. Gamze Kağan; “Bugün Otizm eğitim farkındalık konusuna dayalı bir etkinlik düzenledik. Can Kamsız hocamızla beraber bu programı yapma ihtiyacı hissettik. Bu konularda çok bilgi sahibi olmadığımı ve bilirsem daha bilinçli davranıp güzel şeylere vesile olabileceğimizi fark ettim. Can hocanın söylediği gibi ‘yeni bir iletişim dili’. Otizm denilince biraz da bizim bilgisizliğimiz. Engelli statüsüne koyuyoruz ki engelli vatandaşa nasıl davranılsın? Aslında engellilere de yanlış davranıyoruz. Sağır birine bağırarak konuşunca duyacakmış gibi davranıyoruz. Bunları yapmamak, daha bilinçli, çevremize daha faydalı, zarar vermeden hareket edebilmemiz için ne yapabiliriz diye düşündük. Bu konuda da ihtiyacımız olduğunu fark ederek bu etkinliği düzenledik.” ifadelerini kullandı.
Kln. Psk. Meryem İntaş: “36 çocuktan biri otizm teşhisi alıyormuş gibi görünüyor”
Erken tanı ve müdahalenin otizmde çok önemli olduğuna dikkat çeken Klinik Psikolog Meryem İntaş; “İstanbul Üniversitesi 2000 yılı mezunuyum. 24 yıldır bu alanda çalışıyorum ve yüzde elli mesaim Otizm Spektrumlu çocuklarla geçiyor. Annelere sorduğumuz zaman; ‘Ben daha emzirirken hissetmiştim farklı olduğunu.” diyorlar. Direkt göz kontağı kurmasından ve sizinle bedensel ilişkisinden bunu fark edebilirsiniz. Tanı olarak genelde 3 yaştan önce tanı koyulmuyor. Bu tanıyı da çocuk psikiyatrileri ve nörologlar koyuyor. 3 yaşına kadar genelde tanı konulmuyor. Genelde eğitimle belki de tanı konmadan ortadan kalkabiliyor. Son dönemde Otizm Spektrum Bozukluğu, Reaktif Bağlanma Bozukluğuyla ve ekran maruziyetiyle çok karıştırılıyor. Aslında sayısı da artmış gibi görünüyor. Şu anda literatür bilgisine baktığımızda 36 çocuktan biri otizm teşhisi alıyormuş gibi görünüyor. Bu bence sayısının artmasıyla ilgili bir durum değil, daha çok kliniklere bu tarz çocukların ulaşmasıyla, toplumun bu anlamda farkındalığının artmasıyla ilgili. Çocukların gösterdiği özellikleri algılayıp önceden anneanneler, babaanneler ‘Yok bir şey, çocuğa bir şeyler yapıştırmaya çalışma.’ diyordu. Anneler bu konuda ne yapıyordu? Babası da geç konuştu, annesi de geç konuştu gibi erteleniyordu. Artık bu farkındalık oluştuğu için daha çabuk kliniklere ulaşabiliyorlar. Aslında bence bu anlamda otizmin sayısı arttı gibi değil de artık kliniklere gelme oranları arttı. Erken müdahale ve erken tanıyla bu tarz çocukların belki hiç o tanı grubuna girmeden, erken dönemde bu tanıdan sıyrılmaları sağlanabiliyor.” dedi.
Kln. Psk. Murat Çelik: “İnsan olarak eşit ama birbirinden farklı doğarız”
Farklı bir bireye insanın kendi ifade diliyle davranması gerektiğine değinen Klinik Psikolog Murat Çelik; “Hepimiz insanız ve birbirimizden farklıyız. İnsan olarak eşit ama birbirinden farklı doğarız. Bu farklılığımız psikolojik ve fizyolojik özelliklerimizdir. Bu fizyolojik özelliklerle doğduk, bize bir etiket gerekiyor mu? Aslında tabi ki de otizmli bir bireye davranış şekli, normal bir bireye davranış şekli ile aynı olmalı. Normal diyorum çünkü ne yazık ki içinde yaşadığımız toplum bu kavramları getirdiği için biz de bu kavramları kullanıyoruz. Buna bakış açınız değiştiğinde karşınızdaki insanı net bir şekilde anlayabilirsiniz ve onunla iletişim kurabilirsiniz. Herhangi bir insana davrandığınız gibi farklı olarak otizmli bir bireye onun gibi otizmli gibi davranırsak o zaman oradaki iki kişi arasındaki spektrum devam eder. Yani farklı bir bireye onun farklılığıyla değil kendi ifadenizle, açık iletişiminizle, empati yaparak konuşup davranmalıyız. Duygu tek başına var olamaz çünkü nörolojik olarak 3-6 yaş arasında beynimiz on milyar nörolojik bağlantı kurar. 6 yaşına kadar bu bağlantıların ne kadarını kullanıyorsak, kullanamadığımız kısmı beyin makasla biçiyor ve atıyor. Yani eğer 3-6 yaş arasında sizler ailenizden veya herhangi bir yerden yabancı bir dil öğrenmediyseniz veya duymadıysanız 6 yaştan sonra öğrenmekle ilgili zorlanıyorsunuz. Bu zorlanma bizi farklı kılar mı? Kılmaz, herkesin özellikleri birbirinden farklı olmak zorunda ama bu farklılık eğer bireyin sosyal hayatını kısıtlıyor, engelliyorsa burada yapmamız gereken şey onu anlamak, onu dinlemek ve onunla şefkatli iletişim kurmak olacaktır.” şeklinde konuştu.
Program toplu fotoğraf çekilmesi ardından sona erdi.