Kanıta Dayalı Ergoterapi Uygulamaları etkinliğinin 5’incisi düzenlendi
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Ergoterapi Anabilim Dalı ile Müzik Terapi Uygulama ve Araştırma Merkezi (MÜTEM) tarafından “Kanıta Dayalı Ergoterapi Uygulamaları – V” etkinliği düzenlendi. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Ergoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sevda Asqarova önderliğinde gerçekleştirilen etkinlikte ergoterapi mesleğinde kanıta dayalı yaklaşımların önemi vurgulandı. Ayrıca psikolojik ve fizyolojik rahatsızlıkların tedavisinde ergoterapinin önemli bir rol üstlendiği belirtildi.
Çevrimiçi gerçekleştirilen etkinliğe Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Ergoterapi Anabilim Dalı Başkanı, MÜTEM Müdürü Prof. Dr. Sevda Asqarova, Erg. Emel Gençtürk, Erg. Filiz Gündüz, Erg. Serap Yiğit, Erg. Aslıhan Bozan, Erg. Edanur Güçlü, Fzt. Fatma Selçuk, Erg. Elif Orhan ve Erg. Çağla Nur Gençay katıldı.
Prof. Dr. Sevda Asqarova: “Esas olan, bilimsel araştırmalardan elde edilen klinik kanıtları bir araya getirmek…”
Kanıta dayalı uygulamalarda ekip içindeki tüm disiplinlerin bir araya gelmesinin önemine vurgu yapan Prof. Dr. Asqarova, buradaki amacın araştırma sonuçları ve uygulama arasındaki önemi göstermek olduğuna dikkat çekti. Asqarova; “Bu doğrultuda kişiye en iyi hizmeti sunabilmek için kanıtlanmış kaynakların, hasta tercihlerini ve klinik uygulama hakkında uzman görüşleri çok önemlidir. Esas olan bilimsel araştırmalardan elde edilen klinik kanıtları bir araya getirmektir. Bunun için de interdisipliner müdahale modeli olarak kanıta dayalı uygulamalarla kapsamlı ve koordineli çalışmasına ihtiyaç duyulmaktadır.” şeklinde konuştu.
Erg. Emel Gençtürk: “Mesleğimizin gelişmesi kanıta dayalı yaklaşımların uygulamaya geçirilmesiyle mümkündür”
Etkinliğin moderatörlüğünü üstlenen Erg. Emel Gençtürk, ergoterapi mesleğinin gelişiminin kanıta dayalı yaklaşımlarla mümkün olabileceğini belirtti. Gençtürk; “Ergoterapi mesleği, bireylerin yaşam kalitesini artırmaya ve toplumsal sağlığa katkı sunmaya dayalı bilimsel ve insani temeller üzerinde yükselmektedir. Mesleğimizin güçlenmesi ve gelişmesi, kanıta dayalı yaklaşımların uygulamaya geçirilmesiyle mümkündür. Bugün alanında uzman konuşmacılarımızın katkılarıyla, güncel bilgiler ve etkili müdahaleleri paylaşacağımız bir programda bir araya geldik. Katılımınızla değer kazanan bu etkinliğin sizlere mesleki gelişiminiz için ilham ve bilgi kaynağı olmasını diliyorum.” ifadelerini kullandı.
Erg. Filiz Gündüz: “Ergoterapi ruh sağlığı alanında multidisipliner yaklaşımlar içinde vazgeçilmez bir yere sahip”
Erg. Filiz Gündüz, “Ergoterapide Ruh Sağlığının Önemi: Anksiyete ve Depresyona Dayalı Kanıta Dayalı Çalışmalar” başlıklı sunumunu katılımcılarla paylaştı. Gündüz; “Ergoterapi, bireylerin günlük yaşam aktivitelerine katılımını artırmayı hedefleyen bütüncül bir yaklaşımdır ve ruh sağlığında önemli bir rol oynar. Anksiyete ve depresyon gibi yaygın ruhsal bozukluklar, bireylerin işlevselliğini ve yaşam kalitesini olumsuz etkiler. Kanıta dayalı çalışmalar, ergoterapinin bu tür bozukluklarla başa çıkmada etkili olduğunu göstermektedir. Özellikle bireyin anlamlı aktivitelerle meşgul edilmesi, rutinlerinin yeniden yapılandırılması ve baş etme stratejilerinin geliştirilmesi, ruhsal iyilik halini desteklemektedir. Ergoterapistlerin, bireyselleştirilmiş müdahalelerle kişinin günlük yaşam katılımını artırarak anksiyete ve depresyon belirtilerini azalttığı kanıtlanmıştır. Bu nedenle, ergoterapi ruh sağlığı alanında multidisipliner yaklaşımlar içinde vazgeçilmez bir yere sahiptir.” şeklinde konuştu.
Erg. Serap Yiğit: “Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar için çok yönlü bir destek sunabiliriz”
Erg. Serap Yiğit, “DEHB Tanılı Çocuklarda Kanıta Dayalı Ergoterapi Uygulamaları” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Yiğit; “Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çocuğun yaşına uygun dikkat sürekliliğini, dürtü kontrolünü ve hareket düzenini sağlamada zorluklar yaşadığı nörogelişimsel bir bozukluktur. Biz ergoterapistler dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar için çok yönlü bir destek sunabiliriz. Bu çocukların günlük yaşam becerilerini geliştirmelerine, sosyal ilişkilerini iyileştirmelerine ve akademik başarılarını artırmalarına yardımcı olabiliriz. Her çocuğun ihtiyaçları farklı olduğundan, ergoterapi süreci bireyselleştirilmiş bir yaklaşım gerektirir. DEHB, dikkat ve hareket düzeninde sorunlar yaratabilir ancak uygun terapilerle çocukların potansiyellerine ulaşması sağlanabilir.” dedi.
Erg. Aslıhan Bozan: “Potoçki-Lupski Sendromu bireylerin günlük işlevlerini zorlaştırabilir”
Erg. Aslıhan Bozan, “17. Kromozom Duplikasyon ve Delesyon Sendromlarında Kanıta Dayalı Ergoterapi Müdahaleleri” başlıklı sunumunu katılımcılarla paylaştı. Bozan; “Potoçki-Lupski Sendromu (PLS), nadir görülen bir genetik bozukluktur ve genellikle 17’nci kromozomun uzun kolundaki bir delesyon (kayıp) ile ilişkilidir. Bu sendrom, gelişimsel gecikmeler, bilişsel bozukluklar, sosyal ve iletişimsel zorluklar, hareket bozuklukları ve bazı fiziksel anormallikler ile karakterizedir. Ergoterapi, bireylerin günlük yaşam aktivitelerini (ADL) bağımsız bir şekilde yerine getirebilmesi için tasarlanmış bir tedavi yöntemidir. Potoçki-Lupski Sendromu gibi nörogelişimsel bozukluklar, bireylerin motor becerilerini, dil gelişimlerini, sosyal etkileşimlerini ve diğer günlük işlevleri zorlaştırabilir. Ergoterapi, bu zorlukların üstesinden gelinmesine yardımcı olabilir.” ifadelerini kullandı.
Erg. Edanur Güçlü: “Diyet, epilepsiyi yönetmede başarılı sonuçlar vermektedir”
Erg. Edanur Güçlü, “ARX Gen Mutasyonu ve Epilepsi Tanılı Bireylerde Kanıta Dayalı Diyet Uygulamaları” başlıklı sunumunu yaptı. Güçlü; “ARX geni, embriyonik gelişimde önemli bir role sahip olup, zeka geriliği, epilepsi ve nörolojik hastalıklarla ilişkilidir. Mutasyonları West Sendromu miyoklonik epilepsi, Ohtahara ve Proud sendromları gibi rahatsızlıklara yol açabilir. Epilepsi, beynin anormal elektriksel aktiviteleriyle oluşan nöbetlere sebep olan bir hastalıktır. Tedavide elektroensefalografi (EEG) ve görüntüleme teknikleri kullanılır. Ketojenik diyet, yüksek yağ, düşük karbonhidrat ve yeterli protein içerir. Ketozis sürecinde vücut enerji için ketonlar üretir. Diyet, epilepsiyi yönetmede ve nöbetleri azaltmada etkili olup, ilaç tedavisine dirençli vakalarda başarılı sonuçlar vermektedir. Ayrıca kilo kaybı, Tip 2 diyabet, Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklarda da faydalar sağlayabilir. Standart, döngüsel, hedeflenmiş ve yüksek proteinli türleri bulunur. Vaka Çalışması, ARX gen mutasyonu ve dirençli epilepsi tanılı bir vaka üzerinde multidisipliner yaklaşımla ergoterapi hedeflenmiştir. Haftada iki seans süren tedavi sürecinde motor beceri gelişimi, beslenme problemleri ve iletişim gibi alanlarda ilerleme sağlanmıştır. Müdahale sonrası EEG sonuçlarında iyileşme kaydedilmiştir.” şeklinde konuştu.
Fzt. Fatma Selçuk, engelliliği toplumsal bir yapı olarak ele aldı
Fzt. Fatma Selçuk, “Engelleri Birlikte Aşmak: Birey ve Aile Üzerindeki Yüklerin Hafifletilmesi” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Selçuk, engelliliği toplumsal bir yapı olarak ele aldı ve bunun bireylerin ve ailelerin sosyal hayatını nasıl etkilediğini anlattı. Engelli bireylerin ve ailelerinin zaman içinde karşılıklı bir bağımlılık ilişkisi geliştirdiğini, bunun her iki tarafın da bağımsızlığını azalttığını vurguladı. Bu durumun çözümüne yönelik olarak, aileleri ve engelli bireyleri bağımsızlaştırmaya hizmet edebilecek yaklaşımlardan bahsetti. Ardından, bu konuda Türkiye'de yapılan çalışmalara değindi ve dünyada bu alanda uygulanan örneklerden iki önemli çalışmayı detaylı şekilde ele aldı. Bu çalışmaları bilimsel makaleler üzerinden inceleyerek, bu yaklaşımların etkilerini anlattı.
Erg. Elif Orhan, ergoterapinin yatarak bağımlılık tedavisindeki rolünü ele aldı
Erg. Elif Orhan, “Yatarak Bağımlılığı Kurtarma Tedavisinde Kanıta Dayalı Ergoterapi Uygulamaları” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Orhan, ergoterapinin yatarak bağımlılık tedavisindeki rolünü ele aldı. Ergoterapinin, bağımlılıkla mücadele eden bireylerin okupasyonel performansını ve yaşam dengesini destekleyerek kişisel iyileşmelerine katkıda bulunduğu belirtti. Kanıta dayalı bir çalışma sunularak, ergoterapi müdahalelerinin stres yönetimi, öz bakım ve motivasyon gibi alanlarda olumlu etkiler sağladığı vurguladı. Müdahale, Kielhofner'in İnsan Okupasyon Modeli’ne (MOHO) dayalı beş oturumluk grup eğitiminden oluştuğunu, Kanada Kişisel İyileşme Sonuç Ölçeği (C-PROM) kullanılarak katılımcıların iyileşme süreci değerlendirilmiş, ergoterapi müdahalesi sonrası okupasyonel performans ve yaşam dengesinde artış gözlemlendiğini belirtti.
Erg. Çağla Nur Gençay: “Mindfulness teknikleri bireylerin yaşam kalitesini artırmayı hedefler”
Erg. Çağla Nur Gençay, “Travma Duyarlı Ergoterapi: Güvenli ve Anlamlı Yaşamın Yeniden İnşası” başlıklı sunumunu katılımcılarla paylaştı. Gençay; “Travma duyarlı ergoterapi, travmanın bireyin günlük yaşam becerilerine, duyusal düzenlemesine ve duygusal işlevselliğine olan etkilerini anlamaya ve hafifletmeye odaklanan bir yaklaşımdır. Bu yöntem, güvenli bir ortam yaratmayı, bireyi güçlendirmeyi ve travmanın bütüncül etkilerini ele almayı amaçlar. Duyusal düzenleme çalışmaları, mindfulness teknikleri ve günlük yaşam aktivitelerine katılım gibi kanıta dayalı müdahalelerle bireylerin yaşam kalitesini artırmayı hedefler.” ifadelerini kullandı.
Üsküdar Haber Ajansı (ÜHA)